Pervin Buldan: Kürtleri tanımayanlar ilk sandıkta gidecek
Partisinin Ankara İl Kongresi'nde konuşan HDP EŞ Genel Başkanı Pervin Buldan, Kürtlerin varlığını ve demokrasiyi tanımayanların ilk seçimde gideceklerini söyledi. Buldan, "HDP'ye vurulacak kilit henüz icat edilmedi" dedi.
DUVAR - HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Ankara İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada hükümeti eleştirerek, "AKP’nin derdi Kürtler, Türkler, Türkiye toplumu değil, Türkiye halkları değil. AKP’nin derdi Simit Sarayı’dır, göz hastanesidir, Kanal İstanbul’dur" dedi.
"Kürtlerin varlığını tanımayanlar, demokrasi isteyenlerin taleplerini görmeyenler önümüze gelecek ilk sandıkta gidecekler" diyen Buldan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
SADECE 'YÖNETİM SEÇME' KONGRELERİ DEĞİL: Her ne kadar kadınlar eşit temsiliyete sahip olmasa da, her ne kadar kadın arkadaşlarımız şiddet ve baskıya maruz kalsa da biliyoruz ki en zor zamanlarda öncülüğü hep kadınlar yapmıştır. Bu ülkede kadınlara reva görülen şiddettir, baskıdır, gözyaşıdır. Bu ülkede kadınlar her gün katledilirken, bu ülkede "Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" diyen bir cumhurbaşkanı varken ancak ve ancak bizlerin omuz omuza vereceği bir mücadeleyle kadın özgürlüğü gelişecektir. Ben kadın arkadaşlarıma bir gün mutlaka kazanacağımızın sözünü veriyorum. 23 Şubat 2020'de büyük kongremizi gerçekleştireceğiz. Bu süreçte il-ilçe örgütlerimiz kongrelerini gerçekleştirirken yanımızda olan tüm dostlara teşekkür ediyoruz. Bizim kongrelerimiz sadece yönetim seçme kongreleri değildir. Aynı zamanda mücadele kongreleridir, umut ve cesaret kongreleridir. Bugün yarısı cezaevinde olan bir siyasi parti olarak dimdik ayakta olduğumuzu herkese gösterdik. Buradayız, ayaktayız. Demokratk siyasette devam edeceğimizin sözünü verdik, veriyoruz. Meydanlarda da, parlamentoda da cezaevlerinde de; yaşamın her alanında "inadına barış, inadına adalet, inadına demokrasi" demeye devam edeceğimizin sözünü veriyoruz.
HDP'YE VURULACAK KİLİT İCAT EDİLMEDİ: Biliyoruz ki cezaevlerindeki binlerce yoldaşımız bizlerin azimli ve kararlı mücadelesiyle özgürlüğüne kavuşacak. Onun için başta Edirne Cezaevi'nde olan sevgili Selahattin Demirtaş ve Abdullah Zeydan'a, Kandıra Cezaevi'nde olan Sevgili Figen Yüksekdağ, Selma Irmak, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Çağlar Demirel, Aysel Tuğluk ve onlarca kadın arkadaşıma selamlarımı gönderiyorum, Yine buradan Sincan Cezaevi'nde bulunan İdris Baluken başkanımıza ve tüm yoldaşlarıma selamlarımı gönderiyorum. Yaptığı tüm zalimliklerin yüzlerine vurulduğu bir süreçte AKP hükümetinin, Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye'deki muhalefete, demokratik kesimlere, barış isteyenlere nasıl davrandığını hep birlikte görüyoruz. Mazlumun zalime karşı dimdik ayakta olduğu bir dönemden geçiyoruz. AKP-MHP blokunun Kürt halkını yok sayan, Kürt halkının nefes almasını engellemeye çalışan zihniyetiyle karşı karşıyayız. Ancak HDP var olduğu sürece; Türkiye’de demokratlar, gençler, barışı isteyenler, kadınlar var olduğu sürece bu zalimlerin gideceği gün yakındır. Partimize ve demokratik siyasete kilit vurmak isteyen iktidarın varlığını biliyoruz. Onlar da şunu bilsinler ki HDP'ye ve halkların barış mücadelesine vurulacak kilit henüz icat edilmedi. Bize kilit vurmak isteyenler o kilidi ancak kendilerine vurabilirler.
AKP PARÇALANMAYA GİDEN YOLDA: Artık kendi içlerinde yavaş yavaş parçalanmaya, bölünmeye doğru giden bir yoldalar. AKP hükümetinin 18 yıldır bu ülkede yaptığı zulüm, zor ve şiddet politikalarının önümüze konan ilk sandıkta gideceğinin müjdesini veriyorum. Çünkü artık bu ülkeyi yönetemiyorlar. Bu ülkede her türlü kriz var. Ekonomik kriz başta olmak üzere gerginlik, kutuplaşma, yolsuzluk, hırsızlık her şey ama her şey AKP hükümetinin bu ülkeyi yönettiği 18 yılda baş gösterdi. Bu ülkeyi yolsuzluklarla, hırsızlıklarla, inkarla yönetiyorlar. Kürt halkını yok sayarak yönetiyorlar. Bu ülkede Kürtlerin varlığını tanımayanlar, demokrasi isteyenlerin taleplerini görmeyenler önümüze gelecek ilk sandıkta gidecekler. Bu ülkeyi yönetemediklerini şuradan biliyoruz: Her gün tutuklama, her gün gözaltı ve tasfiye operasyonlarıyla yaratmış oldukları krizleri örtbas etme peşindeler. Bu ülkeyi yönetemiyorlar, dışarıda komşu ülkelerle de kendi barışlarını yapamadıkları için çatışmalı bir sürecin önünü açtılar. Evet, sadece Türkiye’deki Kürtlerle ve muhaliflerle değil komşu ülkelerdeki Kürt halkıyla da sorunları var. Kürtler nerede olursa olsun, ister Türkiye’de ister komşu ülkelerde olsun Türkiye’yi yönetenlerin hedefi haline geldi.
SONUNDA MUTLAKA KAZANACAĞIZ: Rojava’ya yapılan operasyon bunun bir göstergesidir. Suriye operasyonu asla kabul edilmeyecek, asla tasvip edilmeyecek bir operasyondur. Orada yaşayan Kürt halkının orada yaşayan tüm halkların birlikte beraber kardeşçe yaşadığı ortamı bozmak, demografik yapıyı alt üst etmek ve orada yaşayan halkları yaşadığı topraklardan göç ettirmek hiç kimsenin haddine de değildir, buna hiç kimsenin hakkı da yoktur. Bırakın Kürtler istedikleri yerde istedikleri şekilde yaşasınlar. Artık elinizi Kürtlerin üzerinden çekin. Artık Kürtlerin üzerinden siyaset yapmayı kendinize bir yol olarak görmekten vazgeçin. Kürtler yüzyıllardır bu topraklarda barış içerisinde kardeşçe yaşamasını bilen bir halktır. Türküyle, Kürdüyle Arabıyla, Sünnisiyle, Alevisiyle, Çerkesiyle, Lazıyla, Karadeniz'den Ege’ye Kürdistan’a kadar... Kürt halkı yüzyıllardır bu coğrafyada barış mücadelesi verdi. Kardeşçe yaşamayı hep önüne koydu. Ancak 100 yıldır bu coğrafyada Kürtler katledildi, yok edilmeye çalışıldı. Ama 100 yıldır bu ülkede Kürtler hep direndi hep direndi, bundan sonra da direnmeye devam edecek. Çünkü biz biliyoruz ki kazanımlarımız hiçbir zaman kolay olmadı. Her zaman bedel ödeye ödeye kazandık. Bu dönem de bedel ödeyeceğiz ama sonunda mutlaka kazanacağız.
KADINA ŞİDDETİ DURDURACAĞINA S-400 ALIYOR: AKP hükümetinin bugün ülkeyi yönetemediğinin bir göstergesi olarak ekonomik krizi vermiştik. Bunun yanında özellikle çökmüş bir adaletten bahsetmek gerekiyor. Toplumsal barışın çöküşünden bahsetmek gerekiyor. İntiharlardan bahsetmek gerekiyor. İnsanlar artık geçinemediği için yaşamlarına son veriyor. İnsanlar aş istiyor, iş istiyor. Bunlar Türkiye halklarının önüne Suriye’yi koyuyor, Suriye’yi gösteriyor. Kadınlar her yerde öldürülmek isteniyor ancak AKP kadın cinayetlerini durduracağına, kadına yönelik şiddeti durduracağına S-400’lerin yanına F-35’leri alacağını ifade ediyor. Aslında arkadaşlarım çok iyi bilirler: Türkiye halkları ne isterse AKP onun tersini yapıyor. Türkiye toplumu ne talep ederse AKP bunu görmezden geliyor ve bunun tersini yapmaya çalışıyor. Kürt halkı "irademiz gasp ediliyor" diyor, AKP gasp etmeye devam ediyor. Bugün halkın iradesi ile kazanılmış bütün belediyelerimize kayyımlar atanıyor, her gün bir belediyemiz hırsızlıkla, talanla gasp ediliyor. AKP hükümetinin seçimle elde edemediği yerlerde halklarımızın iradesi gasp ediliyor.
İLK SANDIKTA TOKAT YİYECEKLER: Kayyımlar şunu bilsinler, şunu anlasınlar, 31 Mart tarihinde Kürt halkı size iyi bir cevap vermişti sandık başında. İnanın şimdi Diyarbakır’da, Mardin’de, Van’da, Hakkari’de halkımızın önüne gelecek ilk sandıkta en büyük tokadı kayyımlar ve AKP hükümeti yiyecek. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Çünkü halkın iradesinin üzerinde hiçbir şey olamaz. 31 Mart tarihinde biz bunu sadece Kürdistan’da göstermedik. Aynı zamanda Ankara’da, İstanbul’da, Adana’da, Mersin’de, Antalya’da yani Türkiye’nin büyük şehirlerinde de halkın iradesinin üzerine hiç kimsenin çıkamayacağını bir kez daha gösterdik. 23 Haziran İstanbul seçimleri bir milattı. 31 Mart tarihinde İstanbul’un iradesi de gasp edildi. Ancak İstanbul halkı HDP’nin, Kürt halkının katkısıyla bir kez daha AKP’ye bir demokrasi dersi verdi. Biz şunu gösterdik: Hem 31 Mart’ta hem 23 Haziran’da Kürtler ve Türkiye muhalifleri ne isterse yapar. Kürtler istedikleri oyunu bozar. AKP’nin de oyununu bozmaya devam edeceğiz buradan size söz veriyoruz. Biz biliyoruz ki AKP’nin derdi tasası Kürtler, Türkler, Türkiye toplumu değil, Türkiye halkları değil. AKP’nin derdi kadınlar, gençler değil. AKP’nin derdi kendi müteahhitleri, kendi yandaşlarıdır. AKP’nin derdi Simit Sarayı’dır, göz hastanesidir, Kanal İstanbul’dur. Biz biliyoruz ki bunları gerçekleştirdiği zaman kendi yandaşlarına trilyonlarca para aktaracaklar, Türkiye halklarının ödediği vergileri başkalarına peşkeş çekecekler. Ama biz buna izin vermeyeceğiz.
HDP ALAN AÇMAK İÇİN VAR: Biz İstanbul’daki talana da Kürdistan’daki talana da Ankara’daki talana da hep birlikte karşı çıkmaya devam edeceğiz. Doğayı yeşili tahrip eden ve her tarafı talan eden AKP hükümetinin Türkiye halklarına vereceği hiçbir şey olmadığını hepimiz biliyoruz. Halkın hayal ve umutlarını bir çıkar uğruna satan bir AKP hükümeti ile karşı karşıyayız. Eğer bir yerde zalimlik giderek artıyorsa zalimin sonu da yaklaşıyor demektir. İşte bunlara da yolun sonu görünmektedir. Çok değil, dağılmış bir AKP’yi, tek adam rejiminin ne hale geldiğini yakında hep birlikte göreceğiz. Bugün itibariyle kendi içerisinde bölünen ve parçalanan AKP’nin artık bu ülkeyi yönetemediğini görüyoruz. Bu ülkeyi yönetemediğini ve bu durum karşısında pes edeceğini biliyoruz. Ancak bu, Türkiye halklarının omuz omuza mücadelesiyle gerçekleşebilir. Biz çok zor zamanlarda çok büyük işler başaran bir partinin üyeleriyiz. Zor zamanlarda el ele verir, omuz omuza yürürsek başaramayacağımız hiçbir şey yok. Kimse merak etmesin bu mücadelenin sonunda kazanan bizler olacağız yeter ki dayanışmayı büyütelim. Bu mücadelenin sonunda Kürtler, Türkler, Aleviler, Sünniler, Lazlar, Çerkesler, Ermeniler, Süryaniler, gençler, kadınlar olarak kendimize mutlaka alan açacağız. HDP bunun için var. (HABER MERKEZİ)