Murat Yetkin: AK Parti kendi ağırlığı altında kalabilir
'AK Parti’yi AK Parti yapan' pek çok ismin artık Erdoğan'ın yanında olmadığına işaret eden gazeteci-yazar Murat Yetkin "AK Partinin kendi ağırlığını taşıyamaz hale gelerek çökme sürecine girmesi ihtimalinin hem siyasi, hem ekonomik, hem de toplumsal hareketlilik bakımdan hesaba katılması gereken bir ortamdayız" yorumunda bulundu.
DUVAR - Elazığ depremi üzerinden siyasetin mevcut tablosuna ilişkin alegori yapan gazeteci-yazar Murat Yetkin, hayat pahalılığı ve işsizlik başta olmak üzere AK Parti hükümetinin üstesinden gelemediği sorunların büyüdüğüne dikkat çekti. Yetkin, kalıcı hale getirilen ve 2003-2019 yılları arasında 60 milyar liranın üzerinde bir meblağa ulaşan 'deprem vergisi'nin de, 'belli müteahhitlere verilen TOKİ’ler dışında neye harcandığı'nın, Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın deprem gecesi halktan para istemesiyle tartışılmaya başlandığını vurguladı.
Murat Yetkin'in, mevcut ekonomik, sosyal ve siyasal ortamı analiz ettiği yetkinreport.com'daki 'AK Parti kendi ağırlığı altında kalabilir' başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:
Taşıyıcı kolonlar kesilince
AK Parti’yi AK Parti yapan pek çok isim artık yok. Kuruluştaki üç taşıyıcı kolondan birisi olan önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yeniden parti üyesi olmak yerine, istifasını verip ayrı parti kurma hazırlığındaki Ali Babacan’ı destekliyor; Babacan yakın zamana dek AK Parti’nin dışarıdaki ekonomi ve diplomasi çevrelerindeki gülümseyen çehresiydi. Diğer taşıyıcı kolon Bülent Arınç, oğlunu milletvekili listesine koyabildi ama kendisi ağzını her açtığında oğlu yaşındaki yeni yöneticiler tarafından paylanarak, ne işe yaradığını kimsenin tam anlamadığı bir Yüksek İstişare Kurulu'nda gün geçiriyor. Erdoğan’ın bir zamanlar kendi yerine bırakacak kadar güvendiği Ahmet Davutoğlu çoktan Gelecek Partisi'ni kurdu, AK Parti iktidarından şahsi pay alamayanların/almayanların oluşturduğu görülen yoluna koyuldu.
Ama AK Partiyi taşıyan başka kolonlar da vardı. Örneğin muhafazakâr Kürt oyları… 23 Haziran’da İstanbul’da, artık MHP lideri Devlet Bahçeli’yle müttefik değil, ortak görünümü verdiği için Erdoğan’ı cezalandıranlar arasında onlar yok muydu? Artık davaya değil, kendisine bağlılık istediği belli olan Erdoğan’ı, yüzde 50+1 formülüyle kendisine adeta ayağından zincirleyen Bahçeli’nin ortaklığında Erdoğan’ın Kürt seçmene çekici gelmesi artık hangi koşullarda mümkün olabilir?
Bir zamanlar Atatürkçülüğü, onu kendisine bahane yapan askeriye içindeki maceracılar nedeniyle demokrasi önünde tek engel zannederek AK Partiye destek olan pişman liberalleri hiç saymıyorum.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener’in belediye seçimlerinde başarılı olan ittifak politikasının AK Parti-MHP cephesi karşısında bir denge oluşturma çabasını ise hesaba katmak, AK parti üzerinde artan yüklerden saymak gerekiyor. Ve HDP’nin sessizce oy sandığının kurulmasını bekleyişini.
Ama mevcut tablo, Erdoğan taşıyıcı kolonları, payandaları kendisine alan açmak için kesip ortadan kaldırdıkça -dış görüntü aynı kalsa da içeriden- zayıflayan, ama üzerindeki yük giderek artan AK Partide giderek kendi ağırlığı altında kalma ihtimalinin arttığını göstermiyor mu?