Davutoğlu, İstanbul il binasını açtı: Ülke bunalıma girmesin diye makamları terk ettik

Gelecek Parti'nin İstanbul il binasının açılışını yapan Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti'deki süreciyle ilgili şu ifadeleri kullandı: "Gerekli dostluklar devam etsin, ülke bunalıma gitmesin diye makamları terk ettik." AK Parti'nin devamı olmadıklarını söyleyen Davutoğlu, iktidarı eleştirirken, "Kendi oğlunu diğer vatan evlatlarından ayıran biri devlet adamı olamaz" ifadesini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

Ferhat Yaşar

İSTANBUL - Gelecek Parti'nin İstanbul il örgütünün binası bugün açıldı. Gelecek Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'ndan önce açılış konuşmasını yapan İstanbul İl Başkanı İsa Mesih Şahin, "Bugün tarihi bir gün. Bu mekan Türkiye siyasetin merkezî olacak. Bu kapı ahlaki siyasetin adresi olacak. Güzel olan ne varsa buraya girecek. Buraya asla kin, nefret ayrımcılık girmeyecek" dedi.

Davutoğlu ise, "Bu hafta özel bir hafta. Bu hafta cemre havaya düşüyor" diye başladığı konuşmasında şunları söyledi:

SİYASİ PARTİLER BOŞLUKTA DOĞMAZLAR:  Sonra suya, sonra toprağa düşecek. İşte cemre nasıl toprağa düştüğünde baharın habercisi ise Gelecek Parti de ülkemi bahar getirir. Gelecek Partisi bu millete ümit verecek. Siyasi partiler boşlukta doğmazlar. Ülke zor şartlara girdiğinde, milletin ufku karardığında bir grup insan milletin önüne çıkar ve milletiyle birlikte yürür. Karanlığı dağıtmak için. Kara kış soğuğunu baharla dağıtmak için yola çıkar. 1945'te tek parti döneminin hemen arkasında bunalmış olan milletin önüne Adnan Menderes ve arkadaşları çıktı. 12 Eylül'ün o bunaltıcı soğuğunda, o bunaltıcı atmosferinde çıkarken de Özal aynı iddialarla yola çıkmış, bu ülkenin ufkunu açmıştı. 28 Şubat'ın o dondurucu soğuğundan direnen rahmetli Erbakan ve AK Parti kadroları da bu yola bu umutla çıkmıştı."

İLKELER GÖZARDI EDİLDİĞİNDE: İşte bu ümit yolcuğunda yollar tıkandığında, istikamet şaşıldığında, değerler çiğnendiğinde, ilkeler gözardı edildiğinde samimiyetle düzeltmeye çalışıldı. Hepiniz şahitsiniz. Makamları bırakmak gerektiğinde bıraktık. Dostça konuşmak gerektiğinde konuştuk. Kapalı kapılar arkasında en doğru sözleri en yetkili kişilere söylemek gerektiğinde söyledik. Hiçbir zaman kalbimizde bir şey saklamadık. İkili dil kullanmadık. Bir yerde bir türlü başka yerde başka türlü konuşmadık. Yüreğinizden konuştuk duyacak olanlara. Gerekli dostluklar devam etsin, ülke bunalıma gitmesin diye makamları terk ettik."

'KİMSE MANİFESTO YANLIŞ DİYEMEDİ'

KAPALI KAPILAR ARDINDA SÖYLEDİK: Baktık ki kulaklar tıkalı, bizi dinleyecek yürek yok, gördük ki sözümüz boşlukta kalıyor, 22 Nisan 2019'da bir gurup arkadaşımızla manifesto açıkladık. Bir tek kişi çıkıp, 'Bu manifesto da yanlış şeyler var' diyemedi. 'Bu manifesto gerçekleri yansıtmıyor, bu insanlar art niyetli, bunları bize daha önce niye söylemedimiz' diyemedi.

Çünkü söylemiştik. Çünkü konuşmuştuk. Çünkü uyarmıştık. Kulaklar yine tıkandı. Bunun karşılığında trenden inenler, binenler gibi hakaretler duyduk. İhanet dili bize hiçbir zaman yakışmayacak bir takım hitaplar duyduk. Bıkmadık. Yorulmadık. Küsmedik. Kırılmadık. Darılmadık. Mademki Ankara'da kulaklar tıkalı dedik Anadolu'ya yürüdük. Diyarbakır'a, Elazığ'a Konya'ya gittik. Buna rağmen cevap verilmedi. 12 Eylül'de bizi o hafta ihraç ile parti disiplin kuruluna verdi. Yine kızmadım. Bize karşı nice hakaretler söylemesine rağmen ağzımızdan kem söz çıkmadı. Bundan sonra da çıkmayacak. Biz onların üslubu ile cevap vermeyeceğiz.

AK PARTİ'NİN DEVAMI DEĞİLİZ: Bize diyorlar ki, 'İçinden çıktığınız Parti'nin devamısınız' Hayır. Nasıl Demokrat Parti içinde çıktığı CHP'nin devamı değilse, bizde içinden çıktığımız partilerin devamı değiliz. Anlaştığımız şeyler, hedeflerimiz ve ilkelerimizdir. Bizimle birlikte olan İşadamlarına mali baskı uygulandı. İşten çıkarıldı. Eşleri ve çocuklarına mobbing uygulandı. Akademisyenler kurdukları kurumlardan tasfiye edildi. Dediler ki, 'evet onlar parti kurdu ama teşkilatlanamaz, çünkü Türkiye'de korku iklimi var' dediler. Bir ülkede parti kurmak cesaret işi ise, orada demokrasi olmaz. Bu ülke kaderini mahkum etmek isteyen ister FETÖ olsun, ister Pelikan olsun, onların karşısında çelik bir iradeyle duracağız. Ama FETÖ darbesine girişenlerin kardeşleri devlet tarafından ittifak görüp sıradan vatandaşların uzaktan akrabaları nedeniyle KHK'lerle görevden uzaklaştırılıyorsa buradan adaletten bahsedilemez. FETÖ'nün sözcülüğünü yapanlar, köşe yazarlığı yaparak şimdi FETÖ ile mücadele etme öncülüğünü yaparlarsa bunlar da adalet çıkmaz."

DIŞ POLİTİKA VE EKONOMİ ELEŞTİRİSİ

ÜLKEYİ YOLSUZLUK ALANINA ÇEVİRDİLER: İsraf ve rant üzerine bir ekonomi inşa edilemez. Türkiye yedek akçelerini tüketir haldeyken, ekonominin yola gireceğini kimse beklememelidir. Ekonomi neden kötü biliyor musunuz? Çünkü siyasi ahlak tevessül etmiş durumda. İsraf, lüks, şatafat, kibir ve siyasi ahlâkın en temeli olan şeffaflıktan kopuş yolsuzluklar bu ekonominin kaynaklarını tüketiyor. Kendi oğlunu diğer vatan evlatlarından ayıran biri devlet adamı olamaz. Milletin siyasete olan güvenini sarsıyor. Onun için kara kış kış hakim memlekette. Konuşan hemen suçlanıyor. Yolsuzluk var denen, hemen cezalandırılıyor. Ülkeyi yoksulluk sınırına, yolsuzluk alanına çevirdiler. Bir gün dost olunan bir ülkeye ertesi gün düşman olunuyor. Dış politika hamaset ve öfke alanı değildir. Dış politika soğuk kanlı, rasyonel ve esnek yönetilmesi gereken bir alandır.

'İKTİDARA YAKIN BASIN DARBEYİ GÜNDEME GETİRİYOR'

KİMSE KİMSEYİ DARBEYLE KORKUTMASIN: Son dönemde darbe söylemleri oluyor. İktidara yakın basın darbeyi gündeme getiriyor. İktidarın görevi darbeden bahsetmek değil, kim darbeye teşebbüs ederse, darbe olmadan onu engellemektir. Bizim gençliğimizde, 'bu kış komünizm gelecek' derlerdi. Ama komünizm gelmedi, 12 Eylül darbesi geldi. Kimse kimseyi darbeyle korkutmasın. Bu tür tehditler nedeniyle Türkiye'yi daha otoriter kılmaya kalkarlarsa, her bir otoriter eğilime karşı daima demokrasi diyeceğiz. Darbenin tek çözümü tam ve mutlak demokrasidir.