CHP: Sokağa çıkma yasağından çekinilmemeli
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “İnsan hayatı en önemli önceliğimiz olmalıdır. Madem bir bilim kurulu oluşturuldu ve bilim kurulunun üyeleri bu haftanın çok kritik olduğunu söylüyor, o halde ülke genelinde veya kritik illerde, en azından bu hafta, sokağa çıkma yasağı uygulamaktan çekinilmemeliydi” dedi.
ANKARA - CHP MYK, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Bazı üyelerin telekonferans yöntemiyle katıldığı toplantıda korona virüsü salgınıyla mücadele süreci, alınan tedbirler ve ekonomi konuları ele alındı.
MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şunlar oldu:
ASIL KARAR YİNE ERTELENDİ: Geçtiğimiz Cuma, İl İdare Kanunu ve Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na dikkat çekerek, OHAL ilan edilmeden sokağa çıkma yasağı tedbirinin düşünülebileceğine dikkat çekmiştik. İktidar bu açıklamaların akşamında 7 maddelik bir ilave tedbir listesi açıkladı. Şehirlerde belli mekanizmaları oluşturdu, ama sokağa çıkma yasağı konusunda bir karar almadı. Alınması gereken asıl kararı yine erteledi.
ÖNCE İŞ VE GELİR GÜVENCESİ, ARDINDAN SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI: Sayın Genel Başkanımız, bunun üzerine hafta sonu, mücadelede görülen aksaklıklara bir kez daha dikkati çekti. İktidara vatandaşı “evde tut” çağrısında bulundu. Bunun için İl İdare Kanunu ve Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun yeterli olduğunu, OHAL ilan etmeye gerek olmadığını anlattı. İl İdare Kanunu ve Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun verdiği yetkilerin, iktidar tarafından zamanında ve yeterince kullanılamadığının da altını çizdi. Evde tutulanlara iş ve gelir güvencesi sağlandıktan sonra geniş ve etkili bir sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinin gerektiğini, bunun gerekli olduğunu vurguladı. Tekrar söylüyorum, evde tutulanların gelirlerini, işlerini, aşlarını güvence altına aldıktan sonra.
YARIN ÇOK DAHA AĞIR TEDBİRLER GEREKİR: Bilim Kurulu üyeleri bu haftanın çok kritik olduğunu ifade ediyorlar. Bu nedenle tedbir alınmadan geçen her dakika son derece önemli. Kimse yurttaşlarımızın sağlığıyla, canıyla asla kumar oynamamalıdır. Bugün ertelediğimiz her tedbirin, yarın çok daha ağır tedbirlerle telafi edilmek zorunda kalınacağı unutulmamalıdır.
SALGININ SEYRİ KAYGI VERİCİ: Ülkemizde salgının seyriyle ilgili açıklanan sayılar kaygı verici. İlk hastanın raporlandığı günden bugüne 20 gün geçti. Bu sürede hasta sayısı 9 bin 217’ye ulaştı. Oysa 9 binli sayılara İtalya 24 günde, İspanya 31 günde, Almanya ise 32 günde gelmişti. Türkiye’de yapılan test sayısı Almanya ve İtalya’nın halen gerisinde. “Kümülatif tanı-test oranlarına” bakıldığında, durum pek de iyi gözükmüyor. 23 Mart’ta yapılan her 100 test için hasta sayısı 6 iken, 29 Mart’ta her 100 test için hasta sayısı 14’e çıkmış vaziyette. Rakamlar ve salgının yayılma eğilimi ortada. İktidar sorumluluktan kaçabilir. Ancak sorumluluktan kaçmanın sonuçlarından kaçamayacaktır.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINDAN ÇEKİNİLMEMELİ: Acı gelişmeleri engellemek bizlerin elinde. Biz buradan iktidara bir kez daha çağrı yapıyoruz. İnsan hayatı en önemli önceliğimiz olmalıdır. Madem bir bilim kurulu oluşturuldu ve bilim kurulunun üyeleri bu haftanın çok kritik olduğunu söylüyor, o halde ülke genelinde veya kritik illerde, en azından bu hafta, sokağa çıkma yasağı uygulamaktan çekinilmemeliydi.
YILLARDIR SURİYELİLERE BAKAN DEVLET, 1 HAFTA MİLLETİNE BAKSIN: Devlet vatandaşlarının canını ve sağlığını, bugün korumayacak da hangi gün koruyacak? Son dokuz yıldır devletimiz, milletimizden kestiği vergilerle, 4 milyona yaklaşan Suriyeli için 40 milyar dolardan fazla para harcadı. Sınırın öte yakasındaki Suriyelilere harcanan milyarları saymıyoruz bile. Şimdi aynı devlet, sadece bir hafta, kendi milletine bakamayacak durumda mı?
MİLLET KIRK KATIR İLE KIRK SATIR ARASINA SIKIŞTIRILAMAZ: Evet, “evde hayat var”. Ancak “evde hayat var” diyerek millet bir başına bırakılamaz. Millet, kırk katır ile kırk satır arasına sıkıştırılamaz. Vatandaşı sağlığı ile işi, aşı arasında bir tercihe zorlayamayız. Millet evde oturduğunda, işini, aşını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaysa, o insanı evde tutamazsınız. Vatandaşa, sağlığı için evde oturduğunda, işini aşını kaybetmeyeceğinin garantisini vereceksiniz.
KAŞ YAPARKEN GÖZ ÇIKARTMAYIN: İçinden geçtiğimiz olağan dışı süreç, olağan dışı tedbirleri ve olağan dışı harcamaları gerektiriyor. Devletler mali imkânlarını genişletmek için, para basmak dâhil, her türlü tedbiri alıyorlar. Ancak bizim mali alanımız, bugüne kadar uyguladığımız yanlış politikalar nedeniyle son derece sınırlı. Bizde bir yandan işsizlik rekorlar kırarken, enflasyonumuz çift hanelerde, dış borcumuz ve ekonomide dövize bağımlılık yani “dolarkoliklik” olayı son derece vahim. Net döviz rezervlerimiz ise 20 miyar doların altında. Ve bu döviz rezervleri dahi emanet. Swapları düştüğümüz zaman döviz rezervlerimiz negatif oluyor. Şimdi bu mali imkânları genişletmek için eğer biz de para basacaksak, bu paraların dövize kaçmaması için gerekli tedbirleri de mutlaka almalıyız. Kaş yapayım derken göz çıkarılmamalı.
MİLLETİ TAHRİK EDEN KAMYONCU DEĞİL: Sosyal medyada yaptığı bir paylaşım nedeniyle, kamyoncu bir yurttaşımız, esnafımız hakkında tahkikat başlatılmıştır. Bu yurttaşımızın canı yanmış, sahipsiz kalmış ve canı burnunda. İçişleri Bakanı kamyoncu vatandaşımızın yaptığı paylaşımın “milleti tahrik ettiğini” söylüyor. Acaba millet test kitlerini bulamazken, evinde kutu kutu test kitleriyle oynayanlar, satılması kesinlikle yasaklanan bu tanı kitleri için internette sipariş toplayanlar, bunları pazarlamaya çalışanlar hakkında hangi tahkikatı başlatınız? Yoksa bunlar ne de olsa bizim çocuklar denerek sırtları mı sıvazlanıyor? Canı burnunda ekmeğinin peşine düşmüş sıradan insanların paylaşımları milleti tahrik etmez. Milleti ne tahrik eder? Sayın Bakan ben size söyleyeyim. Milleti, vatandaşın canı burnundayken, yandaşın cebini doldurmak için yapılan maskeli Kanal İstanbul ihaleleri tahrik eder. Millete “Cumayı kılma” dedikten sonra, saray camiinde, saray elitleriyle VİP namaz kıldırmak tahrik eder. Milleti test kitleri ve tıbbi malzemeler üzerinden yapılan kriz fırsatçılığı tahrik eder. Milletin tahrik edilmemesi için ekmeğinin derdine düşmüş emekçilerimizi bırakın, asıl bu odaklarla ilgilenin. (DUVAR)