Baroların seçim yöntemine müdahale: 'FETÖ projesi'
AK Parti, baroların seçim yöntemini değiştirmeye hazırlanıyor. Daha önce de gündeme gelen düzenleme için İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “FETÖ projesi”, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, “baroları teslim alma projesi” dedi. Hukukçu Turgut Kazan, “Nasıl 15 Temmuz darbe girişiminden faydalanarak Türkiye’ye kalıcı bir olağanüstü hal rejimi getirdilerse, şimdi de korona virüsünden yararlanarak baskı rejimi oluşturmanın yollarını arıyorlar” değerlendirmesini yaptı. Erzurum Barosu Başkanı Talat Göğebakan’a göre ise Türkiye Barolar Birliği yönetimini belirleyen genel kurul delege yapısı demokratik değil ve değiştirilmesi gerek.
ANKARA - AK Parti, Barolarla Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş arasında yaşanan hutbe tartışmalarının ardından yıllardır hayata geçirmeyi amaçladığı baroların yönetim şeklinin değiştirilmesini öngören yasa değişikliğini raftan indirdi. Haziran’da çalışmaya başlayacak Meclis’in ilk gündem maddesi olması beklenen değişiklik hem Baroların hem de Türkiye Barolar Birliği'nin yönetim sisteminde değişiklik öngörülüyor. Edinilen bilgiye göre Türkiye Barolar Birliği seçiminde en çok delege sahibi olan Ankara, İstanbul, İzmir gibi baroların etkinliği azaltılacak, baro yönetimlerine nispi temsil getirilecek.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANI DURAKOĞLU: BU BİR FETÖ PROJESİDİR
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, baroların yönetim değişikliğini hedefleyen bu düzenlemenin FETÖ projesi olduğunu savunarak şunları söyledi:
“Yapılmak istenen değişiklik, FETÖ zamanında hazırlanmış bir proje. Bunun bir FETÖ projesi olduğuna dönük sözler de geçmişe dönüp bakıldığında Metin Feyzioğlu’na aittir. Baroların, Metin Feyzioğlu’ndaki çizginin bir eksen kaymasına dönmüş olması nedeniyle ortaya koydukları tablo iktidarı rahatsız ediyor. Son olarak Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında yaptığı eleştiriye İstanbul, İzmir gibi büyük baroların da katılmış olması nedeniyle rahatsızlık duyuyorlar. 2010 yılından bu yana ne zaman barolardan rahatsızlık duysalar, bu konuyu raftan indirirler."
'BU SİSTEM DEMOKRATİKSE GENEL SİYASETTE DE UYGULANSIN'
AK Parti’nin barolar üzerinde yapmak istediği değişiklik ile TBB’yi ele geçirmeyi, muhalefeti sindirmeyi amaçladığını ifade eden Durakoğlu, “Eğer yönetimler nispi temsil ile oluşturulacaksa bu genel siyasette de uygulansın. Parlamentoda temsil edilen siyasi partiler aldıkları oy oranına göre hükümette temsil edilsin. Ama amaç baroların yönetimlerini zaafa uğratmak ve yönetilemez hale getirilmesini sağlamak. Delege sayısı az olan barolar ile büyük şehirlerdeki barolarda bulunan delege sayılarını eşitlemek amaçlanıyor. Türkiye Barolar Birliği’ni ancak bu şekilde ellerinde tutabilecekleri, muhalif olanları sindirebilecekleri bir proje. Eğer bunu başarırlarsa demokratik olmayan bir denge kurulur. Örnek verecek olursak, İstanbul Barosu, avukat temsilinin büyük çoğunluğunu elinde bulunduruyor. Ama bu proje ile genel kurulda temsil oranı yarı yarıya düşecek. Bu da delege bazında TBB’yi ele geçirmek, muhalefeti susturmak demek” dedi.
İZMİR BARO BAŞKANI: BAROLARI TESLİM ALMA PROJESİ
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel de söz konusu değişikliğe karşı. AK Parti’nin hayata geçirmeyi planladığı değişikliği “baroları teslim alma projesi” olarak nitelendiren Yücel, “Bu konu daha önce gündeme geldiğinde Türkiye Barolar Birliği karşı çıktı. Birlik Başkanı Metin Feyzioğlu, bu değişikliğin adını, “FETÖ projesi” olarak koymuştu. Bugünkü yaklaşımını merakla bekliyoruz. Bu durum bizim açımızdan baroları teslim alma projesidir” dedi.
TURGUT KAZAN: TÜRKİYE İÇİN ONUR KIRICI ADIM OLUR
İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan ise, böyle bir değişikliğin Türkiye için onur kırıcı bir adım olacağı görüşünde. Baroların yönetim şeklinin değiştirilmesine ilişkin konunun zaman zaman gündeme geldiğini hatırlatan Kazan, “Eski Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın bu konuyu ilk gündeme getirdiği günlerde, “Bu hukukla oynamaktır, sakın böyle bir şey yapmayın: Eliniz yanar demiştim. Şimdi yine aynısını yapmaya çalışıyorlar. Nasıl 15 Temmuz darbe girişiminden faydalanarak Türkiye’ye kalıcı bir olağanüstü hal rejimi getirdilerse, şimdi de korona virüsünden yararlanarak baskı rejimi oluşturmanın yollarını arıyorlar. 23 Nisan 1920 Ankara buluşmasına katılanlardan biri de İstanbul Baro Başkanı Celalettin Arif idi. Mustafa Kemal Atatürk, onu karşılamaya gitti. Mustafa Kemal’den sonra da Meclis Başkanlığını Celalettin Arif yapmıştır. Baroların böyle bir gelenekten geldiğinin iktidar farkında değil. Demokrasiyi koruyabildiğimiz ölçüde buna karşı durmak bizim görevimizdir. Baro yönetimlerini kontrol edemedikleri için dağıtma yoluna gidiyorlar. Eğer böyle bir değişiklik söz konusu olursa Türkiye için onur kırıcı adım olur” dedi.
'TÜRKİYE’DE BAĞIMSIZ, TARAFSIZ, KALİTELİ YARGI YOK'
Türkiye’de adil bir mekanizma kurulabilmesi için demokrasi mücadelesinde bağımsız, tarafsız ve kaliteli yargının kurulması gerektiğine dikkat çeken Kazan, “Şu an ne bağımsızlık, ne tarafsızlık ne de kaliteli bir yargı var. Bu durumda adalet beklemek mümkün değil. AK Parti’ye ve Erdoğan’a şunu hatırlatmak gerekir: Sayın Erdoğan Refah Partisi İl Başkanı iken telefonla randevu isteyerek, Bahri Zengin’le birlikte İstanbul Barosu’nu ziyarete gelmiştir. Demokrasi ve hukuk devletinin geliştirilmesi sürecinde, savunma hakkını savunduğumuz için teşekkür etmiştir. O günlerden nerelere geldiler” diye konuştu.
Kazan, Metin Feyzioğlu’nun baroların yönetim şeklinin değiştirilmesine ilişkin geçmişte yaptığı “FETÖ Projesidir” yorumunu da hatırlatarak, “O dönemde CHP’den Cumhurbaşkanı olurum diyerek karşı durmuştu, şimdi ise korkuyla karışık beklenti için hareket ediyor” ifadelerine yer verdi.
ERZURUM BARO BAŞKANI GÖĞEBAKAN: TTB’NİN DELEGE YAPISI DEMOKRATİK DEĞİL
Değişikliği destekleyenler de var. Erzurum Barosu Başkanı Talat Göğebakan’a göre Türkiye Barolar Birliği yönetimini belirleyen genel kurul delege yapısı demokratik değil. Göğebakan, “Böyle giderse İstanbul Barosu, Türkiye Barolar Birliği’ni belirleyecek delege yapısına sahip olacak. Dolayısıyla bu sürdürülebilir, demokratik, uygun bir yapı değil. Bu yapının değişmesini ben savunuyorum. Birlik oluşturulduğunda avukat sayısı bugünkü sayının 10’da biri iken, her 300 avukata bir delege öngörülmüş. O zaman için mantıklı olan bu formül şimdi yanlış. İstanbul Barosu, tek başına bizim çatı örgütümüzü belirliyor. Bu da demokratik değil” dedi.
'DELEGE YAPISI 3 BİN ÜYE İÇİN BİR DELEGE OLARAK ARTIRILABİLİR'
Göğebakan, AK Parti’nin mevcutta 300 üye için bir delege seçilmesi yerine, bu sayının yükseltilmesi ile baro seçimlerinde nispi temsile olanak sağlayan düzenlenmesi için de “Bu düşünce çok mantıklı. Hatta bu sayı 3 bin için bir delege olarak da artırılabilir. Çünkü avukat sayısı en az 10’a katlandı. Türkiye’de başka şeyler tartışırken bizim kendi içimizde yapımız demokratik değil. Anadolu’da zaten fiilen bir nispi temsil var. Kendi yönetimimizden örnek verecek olursam; bizim yönetimimizin yarısı bana muhalif olan arkadaşlardan oluşuyor. Hükümet bu konuya nasıl bir düzenleme getirecek, getirilen müdahale demokratik olacak mı henüz ayrıntıları bilmiyoruz. Tam olarak açıklandıktan sonra yeniden değerlendirebiliriz” dedi.
AK PARTİ MYK’DA ELE ALINDI
AK Parti MYK’da ele alındığı öğrenilen değişiklik teklifine göre Türkiye Barolar Birliği seçiminde Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük baroların etkinliği azaltılacak. Avukatlık Yasası'na göre, TBB Genel Kurulu için her baro ikişer delege belirliyor. Avukat sayısı yüzden fazla olan barolar, yüzden sonraki her 300 üye için ayrıca birer delege seçiyor. Bu da 45 bin dolayında üyesi bulunan İstanbul Barosu'na, TBB Genel Kurulu'nda yüzde 25'e yakın temsil olanağı sağlıyor. AK Parti ise, üye sayısı az olan baroların göndereceği delege sayısıyla büyük illerin göndereceği delege sayısını dengelemek istiyor. Her 300 üye için bir delege seçilmesi yerine, bu sayının yükseltilerek örneğin her 1000 üye için bir delege seçilmesi gibi değişiklikler düşünülüyor.