HDP: Kaldırıma cenazeler değil vicdanlar gömüldü
2017 yılında Bitlis’ten çıkarılan 261 cenazenin İstanbul’da kaldırımın altına defnedildiğini hatırlatan HDP Sözcüsü Günay, “O kaldırıma gömülen iktidarın vicdanı, ahlakı, insanlığıdır” diyerek tepki gösterdi.
DUVAR - HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, haftalık olağan basın toplantısında bu sabah saatlerinde yapılan Diyarbakır merkezli gözaltı operasyonuna ve kamuoyunun gündeminde olan 261 cenazenin Kilyos Mezarlığı’nda kaldırıma gömülmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Haftalık olağan basın toplantısını gerçekleştirerek gündemdeki gelişmeleri değerlendiren Günay, şöyle konuştu:
ARKADAŞLARIMIZ BIRAKILMALI: Bu sabah yine bir siyasi soykırım operasyonuyla güne başladık. AKP’nin baskıları, hukuksuzlukları, gözaltıları, siyasi soykırım operasyonları bildiğimiz ve şaşırmadığımız bir durum ve bu durum her defasında bizim mücadele azmimizi bir kez daha artırıyor. Bu sabah Diyarbakır’da MYK üyemiz ve Örgütlenme Komisyonu Eş Sözcümüz Özlem Gündüz, DBP önceki dönem Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, Rosa Kadın Derneği’nin üyeleri ve başkanı gözaltına alındı. Rosa Kadın Derneği yöneticisi ve önceki dönem milletvekilimiz Ayla Akat Ata gözaltına alındı. Dernek başkanı Adalet Kaya ve yine Narin Gezgör gözaltında. Şu ana kadar isimlerini öğrenebildiğimiz kadın arkadaşlarımız bunlar. Bu arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı ve bu hukuksuzluğa son verilmelidir.
ŞİDDETE DİRENEN TEK KADIN DERNEĞİ: Rosa Kadın Derneği bölgede kadına yönelik şiddete direnen tek kadın derneği. Bu sabah dernekte saatlerce aramalar gerçekleştirildi, evraklarına el konuldu. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden bir derneğin basılması, yöneticilerinin gözaltına alınması, TJA’lı aktivistlerin gözaltına alınması şu demek oluyor, iktidar diyor ki: Ben kadına şiddet uygulamaya devam edeceğim, ben erkekleri korumaya devam edeceğim, ben tacizciyi, tecavüzcüyü, kadın katillerini korumaya devam edeceğim. Çünkü kadınları koruyan, kadınları savunan bir derneğin yöneticileri bu sabah gözaltına alındı. Tam da çocuk istismarına yönelik yasayı tartıştığımız, kadınların ‘aklınıza bile getirmeyin’ dediği bir yasal düzenlemenin arefesinde kadınlar gözaltına alınıyor. İktidar aslında kadın düşmanlığı yapmaya devam edeceğinin mesajını veriyor. Ben de buradan şunu söylüyorum: Bizim kadın mücadelemizi, kadın dayanışmamızı hiçbir baskı engelleyemedi; mücadelemiz hiçbir sınırı tanımadı. Bugün de tanımadı yarın da tanımayacak. Biz dayanışmaya, kadın mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz. Buradan tekrar söylüyorum, kadın arkadaşlarımız ve gözaltına alınan diğer partililerimiz derhal serbest bırakılmalıdır.
KAYYIMLARIN YOLSUZLUKLARI HAFIZAMIZDA: Kayyım politikası konusunda AKP ısrarcı olmaya devam ediyor. Şu ana kadar 51 belediyemiz AKP tarafından gasp edildi; 45’ine kayyım atandı, 6’sı KHK bahanesiyle gasp edildi. Son olarak Iğdır ve Siirt belediyelerimize kayyım atandı, Iğdır Belediyesi 3 dönemdir HDP’nin yönettiği bir belediyeydi. İller Bankası’nın gönderdiği kıt kanaat imkanlarla eşbaşkanlarımız Iğdır halkına hizmet ediyordu. Ama kayyım el koydu. Biz önceki kayyım dönemlerinde tanıklık ettik, Iğdır’da da tanıklık edeceğiz. AKP’nin kayyımlarının nasıl yolsuzluk yaptığını, halkımızın kaynaklarını nasıl yandaşlarına peşkeş çektiğini göreceğiz. Kayyımların yaptıkları hepimizin hafızalarında. Yine aslında kayyımlarla seçme seçilme hakkına darbe var. 21’inci yüzyılda Kürtlerin seçme seçilme hakkı gasp ediliyor, engelleniyor. Biz Türkiye’nin 3’üncü büyük partisiyiz. Parlamentoda temsilimiz var ama ne oluyor: Seçimle kazandığımız belediyeler polislerle, TOMA’larla, özel harekatla sarılarak gasp ediliyor, halkın belediyelerine el konuluyor.
ANKARA'DA PARTİLİLERİMİZ DARP EDİLDİ: Son iki gündür bu ülkenin başkentinde, Ankara'da bir polis terörüne tanıklık ettik. Kayyımı kabul etmeyen, bunun için sokağa çıkan partililerimiz polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı. İlk gün MYK üyemiz, PM üyelerimiz, il eşbaşkanımız darp edilerek, sürüklenerek gözaltına alındı. Sonraki gün Ankara il binamızın önünde kayyımı kabul etmediğini söyleyen partililerimize saldırı oldu. Ankara’nın göbeğinde Türkiye’nin 3. büyük partisinin milletvekilleri darp edildi polis tarafından. İşkenceye uğradı. Ankara Emniyet Müdürü, Ankara Valisi derhal istifa etmelidir. Bir halkın iradesine bu şekilde saldıramazlar. Derhal istifa etmeliler. Kendilerini demokrasiye davet ediyoruz. İktidar korkuyu yaydıkça biz cesareti yayacağız. İktidar karanlığı yaydıkça biz umudu ve ışığı yayacağız. Buna geçmişte de engel olamadılar bugün de engel olamayacaklar yarın da engel olamayacaklar.
KALDIRIMA CENAZELER DEĞİL VİCDANLAR GÖMÜLDÜ: Ramazan ayındayız, önümüz bayram, ama Ramazan ayında da iktidarın kötülükleri bitmedi. Sistematik bir şekilde iktidarın kötülükleri devam etti. Ramazan ayı süresince toplumun ve insanların en büyük kutsalı olan mezarlıklara saldırılar devam ediyor. Türkiye’nin dört bir tarafında mezarlıklar tahrip edildi. Düşünün Ramazan ayında oruçlu bir anne çocuğunun mezarı saldırıya uğramasın diye günlerce mezarlıkta nöbet tuttu. Ama iktidar mezarlıklara saldırmaktan vazgeçmedi. Son olarak Bitlis Garzan Mezarlığı’ndan İstanbul Adli Tıp Kurumu'na götürülen 282 cenazenin Kilyos’ta mezarlığa değil de kaldırıma gömüldükleri basına yansıdı, hepimiz gördük. Daha önce zaten Garzan Mezarlığı’ndan çıkarılıp İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek aileler cezalandırılmıştı. Dün bir kez daha kaldırımlara gömülerek aileler cezalandırılmış oldu. Mezarlıklar toplumun ortak değeri ve kutsalıdır. İslamiyete göre cenazenin kimliğine, inancına ve düşüncesine bakılmaksızın saygı duyulur. Cenaze geçerken durum ne olursa olsun herkes ayağa kalkar ve saygı gösterir. Ama AKP ne yapıyor? İktidar ne yapıyor? İktidar mezarlıklara saldırmaya devam ediyor. Halkın kutsalına saldırmaya devam ediyor. Ahlaksızca mezarlıkları kaldırıma gömüyor. O kaldırıma gömülen iktidarın vicdanı, ahlakı, iktidarın insanlığıdır. Bu halk bunları unutmayacak, bu halk bunun hesabını elbet soracak.
SANDIĞA GÜVENLERİ KALMADI: Biliyorsunuz bir süredir iktidarın sözcülüğünü yapan Bahçeli, tekrar seçim yasasını değiştirmekten söz ediyor. Ve muhalefeti tasfiye edeceği tehdidini savuruyor etrafa. Ancak bu bir zayıflık, yenilgi ve erimenin itirafıdır. Maskeleri düştü. Türkiye halkları, Türkiye toplumu artık bu iktidarı terk ediyor. Artık bu iktidara güvenmiyor, artık bu iktidarı tanıyor. Onlar da bu yüzden sandığa güvenleri kalmadı. Halktan uzak saraylarda oturarak yasal mühendisliklerle saltanatlarını sürdüreceklerini sanıyorlar, bunun hazırlıklarını yapıyorlar. Ama saltanatınız devam etmeyecek, saltanatınız kaybediyor. Erken de yapsalar, zamanında da yapsalar, geç de yapsalar ilk seçimde kaybedecekler. Bunun farkındalar, bunun çırpınışları içerisindeler.
Ne olmuştu?
Ebru Günay'ın basın toplantısında dile getirdiği olay Mezopotamya Haber Ajansı'nın haberi ile gündeme gelmişti. Ajans, 2017 yılında Bitlis’ten çıkarılan 261 cenazenin İstanbul’da kaldırımın altına defnedilme görüntülerini yayınlamıştı. Ölülerin kaldırım altında açılan numaralandırılmış 18 mezara toplu olarak gömüldüklerini gösterdiği belirtilen görüntülerin, Cengiz Demir ve Hüseyin Döner’e ait kemiklerin, DNA eşleşmesi sonucu ailelerine teslim edilmesi sırasında çekildiği belirtilmişti. 2 Mart’ta çekilen görüntülerde, Demir ve Döner’e ait 6 ve 9 numaralı mezarlara gömülü saklama kapları içindeki kemikler, görevliler tarafından çıkarılarak, yakınlarına verilme anı yer alıyor.
Erdoğan Alayumat imzalı haberde 261 kişiye ait kemiklerin plastik büyük saklama kapları içinde yaklaşık 3 metre derinliğinde iki katlı kazılan mezarlara ytong tuğlalarla ayrılıp, üstü iki beton blokla kapatılarak konulduğu ifade edilmişti.
Bitlis merkeze bağlı Yukarı Ölek köyü kırsalında bulunan ve farklı dönemlerde ölen 267 PKK’linin mezarının bulunduğu Garzan Mezarlığı 2017 yılında iş makineleriyle yıkılıp, mezarlar açılarak cenazeler İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmişti. 19 Aralık 2017’de çıkarılan 267 cenaze aylarca Adli Tıp’ta bekletildi. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen ailelerin çoğu cenazelerini alamazken; şu ana kadar sadece 21 cenazenin kimlik bilgileri tespit edilerek, ailelerine teslim edildi. 261 cenaze ise halen ailelere teslim edilmedi. Ortaya çıkan görüntüler Meclis gündemine de geldi. HDP Milletvekili Nuran İmir, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a, “Cenazeleri üst üste yığarak beton yığınları ile üstünü kapatmak hangi hukuka, vicdana ve adalete sığmaktadır? Bu vahşeti hangi gerekçelerle açıklamayı planlıyorsunuz?” diye sordu. HDP Milletvekili Ayşe Sürücü de verdiği önergede, “Ölümün politika malzemesi haline getirilmesi toplumsal travmayı derinleştirir, ortak toplumsal hafızada kopuşlar yaratır” derken; 261 cenazenin toplu bir şekilde gömülmesiyle ilgili Meclis araştırması istedi. (HABER MERKEZİ)