Erdoğan: Menderes'e hangi inançla saldırdılarsa Cumhur İttifakı'na aynı nefretle yöneldiler
"Demokrasi ve Özgürlükler Adası" açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Menderes'e hangi inançla saldırdılarsa rahmetli Özal'a, şimdi de Cumhur İttifakı'na aynı nefret duygularıyla yöneldiler. "Okullar, üniversiteler, hastaneler kurduk. İstisnasız hepsine karşı çıktılar. Akdeniz'deki sondajlarımızdan rakip ülkelerden daha çok CHP ve şürekası rahatsız oldu" dedi.
DUVAR - 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından, Demokrat Parti hükümetinde görev yapanların yargılandığı ve Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan hakkında idam kararı verilen Yassıada'daki, "Demokrasi ve Özgürlükler Adası" projesi tamamlandı.
İsmi 2013 yılında Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak değiştirilen Yassıada'ki açılış törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbecilerin yaptıkları yargılamaların tiyatro olduğunu söyledi. Erdoğan, "Bizzat faillerin itirafıyla önceden verilen emirlerin uygulanması şeklinde geçen yargılanmaların sonu çok büyük faciayla bitmişti" dedi.
"Menderes'e hangi inançla saldırdılarsa rahmetli Özal'a, şimdi de Cumhur İttifakı'na aynı nefret duygularıyla yöneldiler" diyen Erdoğan, "Okullar, üniversiteler inşa ettik. Sağlık hizmetlerini geliştirmek için şehir hastaneleri kurduk. Ülkemizi otoyollarla, hızlı tren, havalimanlarıyla donattık. İstisnasız hepsine karşı çıktılar. Hatırlarsanız Akdeniz'deki sondajlarımızdan rakip ülkelerden daha çok CHP ve şürekası rahatsız oldu" ifadelerini kullandı.
"Demokrasiye gölge düşürmeye çalışanların yerli ve milli olan her şeye düşman" olduğunu belirten Erdoğan, "Bize 'Suriye'de, İdlib'de, Libya'da ne işiniz var' diyorlar. Buralarda ne işimizin olduğunu çok kısa zamanda çok çok iyi anlayacaksınız" diye konuştu.
MHP lideri Bahçeli'ye teşekkür eden Erdoğan, "Cumhur İttifakı olarak kararlı bir şekilde emin adımlarla bu yolda devam ediyoruz. Genel Başkan Sayın Bahçeli'ye, ekibindeki tüm MHP'li kardeşlerime Türkiye'nin tarihinin en zorlu mücadelelerinden birini yürüttüğümüz bu dönemde sergiledikleri dirayet ve verdikleri destekler için şükranlarımı sunuyorum" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasında satır başları şöyle:
FAİLLER ÖNCEDEN VERİLEN EMİRLERİ UYGULADI: Türkiye bundan tam 60 yıl önce tarihinin en kara günlerinden biri olan 27 Mayıs darbesine maruz kalmıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grup cuntacının gerçekleştiği darbenin ardından yaşananlar ise sadece demokrasimiz adına değil adalet ve insanlık adına da utanç vericiydi. Üzerinde bulunduğumuz Yassıada'da diğer bir ifadeyle "Yaslıada"da yapılan ve bizzat faillerin itirafıyla önceden verilen emirlerin uygulanması şeklinde geçen yargılanmaların sonu çok büyük faciayla bitmişti.
AYLAR BOYUNCA BİR ZULÜM MAKİNESİ İŞLETİLDİ: Aslında burada yapılan yargılama değil, darbe yaparak anayasayı çiğneyenlerin ülkenin meşru yöneticilerini anayasayı ihlal ithamıyla giriştikleri bir hukuk cinayetiydi. Yassıada'da aylar boyunca tam anlamıyla bir zulüm makinesi işletilmiştir. Ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları, komutanları, milletvekilleri, bürokratları hiçbir somut suçları olmadığı halde kin ve nefret ürünü insanlık dışı muamelelere maruz bırakıldılar. İstiklal Harbimizin kahramanlarından olan bu ülkenin cumhurbaşkanını intihara teşebbüs noktasına kadar getirdiler. Nezaketi, kibarlığı insani hasletleri dillere destan olan bir başbakanı idama götürürken bile prostat muayenesi bahanesiyle aşağılama kalkacak kadar alçaldılar. Bu ülkenin yüreği vatan sevdasıyla dolu Genelkurmay başkanını darbecilere katılmayı reddettiği için bir teğmene tokatlatarak tarihimizde görülmemiş rezillikler sergilediler.
MİLLİ İRADE İDAMA GÖNDERİLDİ: Demokrat Parti hükümetinin başbakanı Adnan Menderes ile bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idam kararları da yine burada alınmıştı. Her üç kahraman da idam sehpasına vakarla, gururla, inançla yürüdü. Darbeden yaklaşık 16 ay sonra 16-17 Eylül 1961 tarihinde gerçekleşen bu idamlar milletimizin yüreğine kor bir ateş gibi düşmüştü. Aslında o gün hukuk ve adalet ayaklar altına alınarak idama gönderilen milletin bu üç adamı değil bizatihi milli iradenin ta kendisi olmuştur.
TÜRKEŞ TRAJEDİYİ ENGELLEMEYE ÇALIŞTI: Yassıada'da kurulan tiyatro mahkemelerde yargılanan rahmetli Menderes ve arkadaşları değil, tarihi, kültürü, değerleri ve inançlarıyla milletimizdir. Ama bilmiyorlardı ki Türk milletinin kalbindeki sevgiyi, yüreğindeki ateşi söndürmeye, onu hedeflerinden koparmaya bir avuç darbecinin gücü yetmezdi. Bu vesileyle sürgüne gönderildiği Hindistan'dan idam kararlarının hukuki ve meşru olmadığını, insanlık duygularıyla uyuşmadığını belirterek trajediyi engellemek için çırpınan merhum Alparslan Türkeş'i de rahmetle yad ediyoruz.
TARİHİN HATIRLANMA BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRMEK ELİMİZDE: Menderes'i ve arkadaşlarını idam sehpasına çıkartanların ve onları destekleyenlerin alınlarındaki kara leke hiçbir zaman silinmeyecektir. Buna karşılık Menderes ve arkadaşlarının milletimizin kalbindeki mümtaz yeri her geçen yıl güçlenerek devam edecektir. Tarihi değiştiremeyiz ama doğru yorumlamasını sağlamak için tarihin hatırlanma biçimini değiştirmek elimizdedir. Böylece bir yandan o meşum günleri hatırlarken diğer yandan da milli iradenin her hal ve şart altında üstün geldiğini gösterebiliriz. Şu anda üzerinde bulunduğumuz adada tarihe karşı böylesine anlamlı bir duruş sergiliyoruz.
YASSIADA'YI DA YASLIADAYI DA TARİHE GÖMÜYORUZ: Şehitlerin bize emaneti olan bu adada 60 yıl sonra yeni bir dönemi başlatarak gönülleri tamir etmek üzere bir aradayız. Milletimiz buranın adını Yassıada'dan "Yaslıada"ya dönüştürmüştü. Üzerinde durduğumuz toprakların ıstırabını dindirmek için, Yassıada'yı da "Yaslıada" da tarihe gömüp burasını "Demokrasi ve Özgürlükler Adası" haline getirmeyi kararlaştırdık. Bu da bize nasip oldu. Adadaki her bir tesise de tarihi anlamına uygun isimler verildi. Subay gazinosunun ismi "Adnan Menderes Müzesi" olarak devam edecek. Her ikisi de burada yargılanan Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun'un ismi cam meydana, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Sadık Altıncan'ın ismi kütüphaneye verildi. Yargılamaların yapıldığı spor salonu Hasan Polatkan'ın, cami de Fatih Rüştü Zorlu'nun ismini taşıyacak.
TEK PARTİ KABUS GİBİ ÇÖKTÜ: Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçiş süreci çok önemlidir. Milletimizin her bir ferdinin özellikle de gençlerimizin bu dönemi çok iyi bilmesi gerekiyor. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal'in ölümünün ardından tek parti hükümeti CHP adeta kabus gibi çökmüştür. Kalkınma hamlesinin önü tek parti zihniyeti tarafından özellikle kesilmiştir. Merhum Menderes'in 1950-60 on yılı, gençler burayı iyi öğrenmelisiniz, 10 yılda Türkiye'nin kat ettiği mesafeyi çok iyi öğrenmelisiniz. Milli geliri nereden nereye çıktı? Bire üç katlamak suretiyle Türkiye katladı.
TÜM DARBECİLER MİLLETİN DEĞERLERİNE DÜŞMANDIR: Yerli ve milli olan her şeye husumeti hayatlarının merkezine koyanlar ardı ardına gelen bu demokrasi ve kalkınma dalgalarına karşı, daha sonra da sık sık başvuracakları bir yönteme sarıldılar. Sınırlarımızın bekçisi, milletimizin güven kaynağı kahraman ordumuzun içinden devşirdikleri cuntacılar vasıtasıyla milli iradeyi tehditle, baskıyla, silahla, yeri geldiğinde kanla görmeye çalıştılar. Ülkemizdeki tüm darbelerin ve cunta hareketlerin temel karakteri milletimizin tarihine ve değerlerine düşmandır. Emperyalistlerin uç beyliğini yapan darbeciler, aynı zamanda ülkemizdeki bölücülük cereyanlarının değirmenine de su taşımışlardır. Demokrat Parti'nin ezanı aslına döndürmekten, kapalı camileri açmaya, Türkçenin bin yıllık birikimine sahip çıkmaya kadar milletin talebine verilen her cevabı yüzlerine atılmış bir tokat gibi görüyorlardı.
CHP YAPTIĞIMIZ HER ŞEYE KARŞI ÇIKTI: Demokrat Parti'nin milletimizin güçlü desteğiyle iktidar gelmesiyle oyunları bozulunca bunlar için her yol darbeye çıkmaya başladı. Sokakları karıştırmaktan terör örgütlerinden medet ummaya her yolu mübah sayan kirli bir siyaset anlayışına sarıldılar. Sırf kendi çıkarları için meclisi itibarsız hale getirmekten, darbe çığırtkanlığı yapmaktan bile asla çekinmediler. Menderes'e hangi inançla saldırdılarsa rahmetli Özal'a, şimdi de Cumhur İttifakı'na aynı nefret duygularıyla yöneldiler. Okullar, üniversiteler inşa ettik. Sağlık hizmetlerini geliştirmek için şehir hastaneleri kurduk. Ülkemizi otoyollarla, hızlı tren, havalimanlarıyla donattık. İstisnasız hepsine karşı çıktılar. Hatırlarsanız Akdeniz'deki sondajlarımızdan rakip ülkelerden daha çok CHP ve şürekası rahatsız oldu.
KARADENİZ'DE SONDAJ ÇALIŞMALARI BAŞLAYACAK: Kaç tane sondaj gemimizin Akdeniz'de olduğunu bilmeyecek kadar bunlar cehalet timsalidir. Biliyoruz yine rahatsız olacaklar ama şimdiden müjdesini milletimizle paylaşmak istiyorum: Fatih Sondaj Gemimiz 29 Mayıs'ta İstanbul Boğazı'ndan geçerek yeni sondajlar için inşallah Karadeniz'e açılacaktır. Türk milleti 15 Temmuz darbe girişiminde sokaklarda hainlere karşı canı pahasına mücadele ederken, tankları alkışlayan, televizyon başında sonucu bekleyenler işte yine bunlardır.
SURİYE'DE NE İŞİMİZ OLDUĞUNU ÇOK YAKINDA ANLAYACAKSINIZ: Ülkemizde bugün demokrasimize gölge düşürmeye çalışanlara dikkat edin. Hepsi de 27 Mayıs hayranıdır. Hepsi de 15 Temmuz'da tiyatro diyerek milletimizin destansı mücadelesini küçümsemeye çalışır. Hepsi de yerli ve milli olan her şeye düşmandır. Bize ne diyorlar "Suriye'de ne işiniz var?", "İdlib'te ne işiniz var?", "Libya'da ne işiniz var" diyorlar. Buralarda ne işimizin olduğunu çok kısa zamanda çok çok iyi anlayacaksınız.
CUMHUR İTTİFAKI OLARAK KARARLI BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYORUZ: Rahmetli Menderes başta olmak üzere Türkiye'nin istiklali ve istikbali için mücadele eden tüm kahramanlarımıza, tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Cumhur İttifakı olarak kararlı bir şekilde emin adımlarla bu yolda devam ediyoruz. Rabbim hepimizi milletçe olabilecek belalardan korusun, esirgesin ve zafere ulaştırsın. Genel Başkan Sayın Bahçeli'ye, ekibindeki tüm MHP'li kardeşlerime Türkiye'nin tarihinin en zorlu mücadelelerinden birini yürüttüğümüz bu dönemde sergiledikleri dirayet ve verdikleri destekler için şükranlarımı sunuyorum. (HABER MERKEZİ)