Saruhan Oluç: İlk hedef Kürtçe, ikincisi kadınlar

Ayrı Diyadin Belediyesi'ne yapılan polis baskını ve Eş Başkan Betül Yaşar'ın gözaltına alınmasına tepki gösteren HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, "Kayyımlar atandığında ilk yaptıkları, Kürtçe tabelaları indirmek, ikinci yaptıkları kadın çalışmalarını durdurmaktır” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında HDP Diyadin Belediye Eşbaşkanı Betül Yaşar’ın sabah saatlerinde gözaltına alınması ve belediyenin ablukaya alınmasının kayyım atama hazırlığı olduğunu söyledi.

Oluç, “11 belediyemiz kalmıştı onlara da peyder pey kayyım atanacağını biliyoruz. Neden Diyadin Belediyesi hedef alındı? Çünkü Diyadin Belediyesi’nde son haftalarda halkın ve kadınların yararına işler yapılıyor. Geçen hafta kadın emek pazarı açılmıştı. Kadın danışma merkezinin projesi başlamıştı. İktidar, sadece HDP’li belediyelere düşman değil aynı zamanda kadınlara yönelik çalışma yapan belediyelere de düşman. Kayyımlar atandığında ilk yaptıkları iş Kürtçe tabelaları indirmek, ikinci yaptıkları iş kadın çalışmalarını durdurmaktır” dedi.

Oluç, Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Doğuş köyündeki su kesintisinden kaynaklı yaşanan mağduriyete değindi. Yurttaşlardan aldığı mesajları okuyarak yaptığı bilgilendirmede, hayvanların susuzluktan öldüğünü belirten Oluç şöyle konuştu: “Haftalardır DEDAŞ’a seslendik. Fakat DEDAŞ sesimize kulak vermeyip insanlık dışı uygulamalarına devam ediyor. Akçakale Bulutlu köyünde de DEDAŞ zırhlı araçlarla giriyor elektriği kesmek için. DEDAŞ’ın yaptıkları gerçekten kabul edilemez. Yazın sıcağında ve ürün zamanında su ve elektriğin kesilmesi insanlık dışı bir tutumdur. Hem insanları perişan ediyorsunuz hem ürünleri perişan ediyorsunuz. Biz sadece seçmenlerimizin derdinde de değiliz. Urfa Harran ve Akçakale HDP’nin seçmeni değildir. AKP seçmenidir. İktidara sesleniyoruz; Siz seçmenlerinize sahip çıkmıyorsunuz. DEDAŞ’ı uyarmıyorsunuz, DEDAŞ’ın bu insanlık dışı tutumunu eleştirmiyorsunuz. Bundan vazgeçilmesini sağlamıyorsunuz. DEDAŞ ayrıca başka yanlışlar da yapıyor. Bakım yapmıyor, altyapı yatırımlarını yapmıyor. Bu kadar vicdansız davranılmaz, siz oradaki insanları sahipsiz zannetmeyin. Bu tutumunuzu gelip İzmir’de, İstanbul’da, Antalya’da, Bursa’da sürdüremezsiniz ama Urfa’da Mardin’de bu insanlık dışı tutumunuzu sürdürüyorsunuz.”

KANAL İSTANBUL PROJESİ  

Oluç, bir diğer gündem başlığı olan Kanal İstanbul Projesi’ne dair de açıklamalarda bulundu. Oluç, “Bir kez daha gördük ki Kanal İstanbul Projesi bir rant projesi, peşkeş çekme projesidir. Katar Emiri’nin annesinin arazilerinin turizm ve ticaret alanı olmasıyla orada AVM, otel, çok katlı mağazalar yapılmasının imkanı sağlanmış oldu” dedi.

SOSYAL MEDYAYA SANSÜR  

Meclis gündemine getirilmesi beklenen sosyal medyadaki kısıtlamaları içeren düzenlemeye dikkat çeken Oluç, “Henüz AKP-MHP'nin teklifine dair bir not iletilmedi. Bu hafta bu çalışmayı Meclise getirmek istediklerini biliyoruz. Buna dair önceden hazırlanan kanun tekliflerine dayanarak hem torbadan çıkarılan 4 madde hem de MHP milletvekilinin hazırladığı teklife dayanarak değerlendirme yapmak istiyoruz. Sosyal medyayla uğraşmaya başlayan bir iktidar gerçeğiyle karşı karşıyayız. Önce yeşil topu denediler o tutmayınca, dislike alınca Z kuşağından, şimdi ‘nasıl yaparız da sosyal medyadaki sansürü iyice büyütürüz’ diye çalışıyorlar. Yapılmak istenen sosyal medyada toplumsal ve siyasal muhalefetin, genel olarak yurttaş muhalefetinin sesini kesmektir” diye konuştu.

HAK İHLALLERİNİN DUYURULMASI

Oluç, şöyle devam etti: “Bir sansürleme girişimidir. Muhalefetin sesini yükseltmesinden rahatsızlar, tek tek yurttaşların yaşadığı hak ihlallerinin ifade edilmesinde rahatsızlar. TV’lere kapatma cezası veriyor, gazetelere ilan yasağı veriyor. Sosyal medya Türkiye’de çok özgürce kullanılan bir alan değil bunu görüyoruz zaten. Bu alanda düşünce ve ifade özgürlüğü iletişim alanında ciddi sıkıntılar var. Türkiye’de 2019 sonu itibariyle 408 bin 494 web sitesi ve alan adına erişim engellenmiş. Bu kadar yüksek bir rakam var. 2007 yılından 2019 yılına kadar bir çalışma yapılmış. Şu tablo bunu gösteriyor engellenen web ve haber sitelerini. 2007’den başlıyor. Türkiye’de web sitesi ve sosyal medya zaten özgürce kullanılmıyor.”

“Netflix ile bile uğraşan bir iktidarla uğraşıyoruz” diyen Oluç, iktidar yetkilileri ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın reytinglerinin düştüğünü belirterek şunları söyledi: “Bunu görüyorlar. Tüm manipülasyonlara rağmen sosyal medyada en son Z kuşağının ‘oy moy yok’ disliklerından sonra bu alanda da reytinglerinin düştüğünü gördüler. İnsanların soluk aldığı interneti sansürlemek ve orada nefesi kesmek, insanların kendilerini özgürce ifade etmelerinin önüne geçmek ve engellemek, nefesi kesip boğmak bu alandaki sorunların çözümü değildir kesinlikle. Bu konuda kullanıcı eğitimlerine, katılımcı yöntemlere, dijital yatırımlara, matematik bilimine ve algoritmayı yönetmeye ihtiyaç var. Şifreleme ve blockchain yatırımlarına ihtiyaç var ama iktidar bunların hiç biriyle uğraşmıyor.” (MA)