Bahçeli: En hafif tabiriyle soysuzluk
MHP lideri Bahçeli, Kurban Bayramı mesajında Ayasofya politikası nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti, gündemdeki polemiklerle ilgili tepki gösterdi: "Anıtkabir ile Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif hattında kutuplaşma yaratmak, bölücülük yapmak, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesi ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri muhtevasında sanal uçurumlar oluşturmak en hafif tabirle soysuzluktur."
DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ayasofya'daki ilk cuma namazı sırasında yaptığı konuşmada Atatürk'e lanet okuduğu gerekçesiyle eleştirilen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş üzerinden yürütülen tartışmalara tepki gösterdi. Bahçeli Kurban Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajda "Esef verici bir durumdur ki, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif kinlerini pusula yapmış çevreleri, yüz hatları nefretle çizilmiş kötü niyetlileri deşifre etmekle kalmamış, bunların ipliğini pazara çıkarmıştır" dedi.
Bahçeli'nin mesajı özetle şöyle:
ÖLÜMCÜL YARA ALMIŞTIR: Dini ve milli bayramlarımız bizi biz yapan, bizi kökümüze tarih ve maneviyatın kılcal damarlarından geçerek bağlayan, bununla da kalmayıp muazzez kucaklaşmaları tahkim ve takviye eden müstesna dönemlerdir. Bayramlar tıpkı bayrak gibi bağımsızlığın simgesi, birlik ve beraberliğin manevi güvencesidir. Bağımlı, tutsak, yenik ve sömürgeleşmiş toplum veya milletlerin ne kutlayacakları bir bayramı ne de ulaşacakları bir istikballeri vardır. Özellikle ifade etmeliyim ki, ağır yapısal ve çevrimsel krizler yaşayan, derin manevi kaoslara kapılan ülkelerin ortak paydaları küçülmüş, ortak aidiyet ve ati beklentileri ölümcül yara almıştır.
İSLAMOFOBİ VE TÜRKOFOBİ: Bayramlarımız Türk milletinin barış, huzur, kardeşlik ve kaynaşma hazinesidir. Bu yönüyle bayramlar mensubiyet şuurunun kökleşmesini sağlayan, milletsiz ve milliyetsiz kumpasların kazınıp atılmasını temin eden imkan ve irade kaynağıdır. Ne üzücüdür ki, Türk ve İslam coğrafyaları bugün istikrarsızlık içinde bocalamaktadır. Yüz milyonlarca masum soydaşımız ve din kardeşimiz emperyalist operasyonlarla boğuşmaktadır. İslamofobi ile Türkofobi hızla tırmanış halindedir.
CUMHURBAŞKANI'NA TEŞEKKÜR: Kimi zaman diplomatik zorbalıklar, kimi zaman siyasi zorlamalar, kimi zaman ekonomik ablukalar, kimi zaman da tarihsel husumetler vasıtasıyla devasa bir medeniyet birikiminden, dev bir kültür ve inanç müktesebatından intikam için kuyruğa girenlerin hüviyeti bellidir. Esef verici bir durumdur ki, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif kinlerini pusula yapmış çevreleri, yüz hatları nefretle çizilmiş kötü niyetlileri deşifre etmekle kalmamış, bunların ipliğini pazara çıkarmıştır. Bu vesileyle Kurban Bayramı öncesi milletimize bir başka bayram yaşatan, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in açılış sürecinde kararlı bir duruş, kesin ve kesintisiz bir tutum sergileyen Sayın Cumhurbaşkanımıza da gönülden teşekkür ediyorum.
İÇ KARARTICI TABLO: Anadolu coğrafyasının vatanlaşmasıyla başlayan küresel cepheleşme İstanbul’un fethiyle zirveye tutunmuş, Türklüğün varlığı ve hükümran karakteri sürekli tariz, taciz ve tahriklere maruz kalmıştır. Karşımızdaki iç karatıcı tablo bir bakıma biteviye süregelen medeniyetler ve milletler mücadelesinin ne kadar karmaşıklaşıp kökleştiğini fazlaca yoruma gerek ve yer bırakmadan teyit etmektedir. Türk milleti asırlardır irili ufaklı pek çok dış tazyik ve baskılarla oyalanmış, hırpalanmış, bazen de hücuma uğramıştır. Büyük milletlerin tarihsel yolculuğunda bu tip dönemler her zaman vardır ve bundan sonra da kaçınılmaz bir şekilde olacaktır.
MÜZELİK TEMSİLCİLER: Ancak daha tuhafı içimizden çıkan, bizdenmiş gibi görünüp de karşımıza geçen, toplu saldırı ve suikastlara refakat eden kimlik ve kişilik kaybıyla malul odakların affı mümkün olmayan namertlikleri ve nimet bilmezlikleridir. Ayasofya’nın müze kalmasını isteyen müzelik ve müzayedelik siyaset ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri bunlar arasındadır. Terör örgütleriyle demokrasi kisvesi altında dostluk ve yakınlık kuran işbirlikçiler bunlardan bazılarıdır. İkinci yüzyıla çağrı yaparken geçmiş Türk yüzyıllarını çiğneyen, milli ve manevi değerleri örseleyen tarihsiz, tabansız ve tahammülsüz siyasi güruhun bunlardan farkı yoktur. Egemenlik haklarımız istiklal şerefimizin vazgeçilmez önşartıdır.
SOYSUZLUK: Hiç kimse, hiçbir odak bundan en küçük taviz veya tavsama beklememelidir. Türkiye Cumhuriyeti egemen, milli ve üniter bir devlettir. Tarihi, nifak üretimi ve seri ihtilaflar için tahrip etmek, ecdadımız ve büyük değerlerimiz arasındaki bağı koparmaya çalışmak sadece sorumsuzluk değil, milletimize karşı büyük bir saygısızlık ve suçtur. Anıtkabir ile Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif hattında kutuplaşma yaratmak, bölücülük yapmak, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesi ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri muhtevasında sanal uçurumlar oluşturmak en hafif tabirle soysuzluktur.