Çelik: Masaya oturmaya her zaman hazırız
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Yunanistan ve Fransa'nın dış politika hamlelerini eleştirerek "Almanya'nın arabuluculuk girişimini Yunanistan birtakım korsan anlaşmalarla sabote etti. Fransa'nın dış politikası ise ahlaki ve siyasi açıdan çökmüştür. Hukuki açıdan çökmüştür" ifadelerini kullandı. Masaya oturmaya her zaman hazır olduklarını söyleyen Çelik, "Diplomasi isteyenler için Türkiye'nin diplomasi kapasitesi inanılmaz bir kazan-kazan zeminidir" diye konuştu.
DUVAR - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK), toplantısının ardından açıklama yaptı. Doğu Akdeniz'deki gelişmelerle ilgili değerlendirmeler yapan Çelik, Yunanistan ve Fransa'nın dış politika hamlelerini eleştirdi.
Sözcü Çelik’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
ANKARA'DA SAĞLIK ÇALIŞANLARINA SALDIRI: Dün son derece üzücü bir tabloyla karşılaştık. Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sağlık çalışanlarımıza yapılan saldırıyı kınıyoruz. Sağlık çalışanlarımıza gözbebeğimiz gibi davranmamız gerekirken bu barbarlıkların hiçbir şekilde izah edilmesi mümkün değildir. Onlara karşı böyle saldırılar medeni bir toplum hayatına yakışmıyor. Bütün sağlık çalışanlarımıza sevgilerimizi, saygılarımızı, selamlarımızı gönderiyoruz.
İLÇE KONGELERİ: Cumhurbaşkanımız ilçe kongrelerimizdeki çalışmalarından memnuniyetlerini ifade etti. Teşkilatlarımızın çoğu yeni üye kaydetme sayısında büyük bir başarı gösterdi. Bu sürecin daha güçlü bir şekilde devam etmesi konusunda genel başkanımız memnuniyetlerini ifade etti.
YÜZ YÜZE EĞİTİMİN BAŞLAMASI: Öğrenci kardeşlerimize, öğretmenlerimize, velilerimize sağlıklı ve başarılı bir dönem diliyoruz. Her bir insanın okula başladığı günün anısı hayatı boyunca onu takip eder. Böylece bu çocuklar bu anıdan mahrum kalmamış oldular. Bu eğitimle ilgili bir sürü tedbir alındı. Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarımız çeşitli denetim mekanizmaları kurdular. 17 milyon öğrencimiz Covid-19 şartları nedeniyle evlerinde eğitime devam edecekler. Milli Eğitim Bakanlığımız ile Sağlık Bakanlığımız arasında kurulan sistem sayesinde okula kayıtlı olan herkesin HES kayıtları takip edilecek ve risk durumunda takip edilmesi söz konusu olacak. Süreç dinamik olduğu için bu değerlendirmeler Bilim Kurulu'nun da tavsiyeleriyle yapılacak.
BM ÖZEL TEMSİLCİSİNİN SDG İLE GÖRÜŞMESİ: Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gamba, terör örgütü PYD/PKK'nın oradaki kamuflajı olan SDG terör örgütünün yöneticileriyle video konferans yönetimiyle görüştü. BM'nin bu konudaki temsilcisinin bunlarla video konferans yoluyla görüşmesi bunu meşrulaştırmaktır. BM temsilcisinin bu tutumu çocukları teröre maruz bırakan bu örgüte destek vermektir.
ERDOĞAN’IN BM KONUŞMASI: Cumhurbaşkanımız BM ile ilgili güçlü bir konuşma yaptı. BM prensiplerini bile sahiplenemeyen bir teşkilat konumuna düşüyor. BM'nin görevi kendi ilkelerine inatla sahip çıkmak ve başka ülkelerin de bunlara sahip çıkmaktır.
DOĞU AKDENİZ'DEKİ GELİŞMELER: Cumhurbaşkanımız da bugün Merkel ve Michael ile görüştü bugün. Türkiye bir diplomasi devletidir. Uzun tarihimiz aynı zamanda diplomasi konusundaki deneyimimizin de göstergesidir. Kazan-kazan esasında bir sonuca varmak isteyen için Türkiye'den daha iyi bir muhatap yoktur.
YUNANİSTAN’LA İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMELER: Türkiye defalarca hem Çipras hem Miçotakis döneminde istikşafi görüşmelerin çalışması gerektiğini söyledi. Bunlara yanaşmayan taraf her zaman Yunanistan olmuştur. Oruç Reis gemisinin bakım için kısa bir ara vermesi diplomasi isteyenler için bir fırsattır. Türkiye devlet aklıyla yaklaşması konusunda her zaman hazırlıklıdır. Ama karşısında ne zaman müzakere söz konusu olsa, Almanya'nın arabuluculuk girişimini Yunanistan birtakım korsan anlaşmalarla sabote etti. Ama Yunanistan, maksimalist bir şekilde Sevilla Haritası diye kimsenin hukuki olarak kabul etmediği bir haritayı Ege'yi Yunan gölü yapmaya çalışıyor.
Türkiye tehdit ve şantajdan vazgeçsin diyorlar. Türkiye kime şantaj ve tehdit yapmış? Meis Adası'nda provokasyon yapanlar onlar. Türkiye yalnızca kendisinin değil, bölge ülkelerinin barış ve refahından sorumlu bir ülke olarak bu süreci yürüttü. Diplomasi isteyenlere kapımızın sonuna kadar açık olduğunu vurgulamak istiyoruz. Milli menfaatlerin korunması konusunda sadece iktidarın değil muhalefetin de duyarlı olması gerekir.
Karşımıza bir ittifak kurmaya çalıştıkları zaman sahada asla taviz vermeyeceğimizi söylediğimizde CHP'li bazı arkadaşlarımız "Yanlış yapıyorsunuz, Türkiye'yi yalnızlaştırdınız" diyorlar. Sırf muhalefet yapmak adına diyorlar ki "Taviz vermeyin." Bazen sahada, bazen diplomaside hamle yaparsınız.
‘MASAYA OTURMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ’: Masaya oturmaya her zaman hazırız. TC devletinin akıllı gücünün iki ayağı vardır: Yumuşak güç, yani diplomasi. İkincisi sert güçtür, bu da silahlı hava, kara ve deniz kuvvetlerimizin olmasıdır. Diplomasi isteyenler için Türkiye'nin diplomasi kapasitesi inanılmaz bir kazan-kazan zeminidir.
'ABD TARAFSIZLIK POZİSYONUNA GERİ DÖNSÜN': Güney Kıbrıs'ın AB ve ABD tarafından cesaretlendirilmesi maalesef buradaki sorunların çözümüne negatif bir katkı sağlamaktadır. Güney Kıbrıs'ın hukuk dışı davranışlarını cesaretlendirmekten başka bir anlama gelmez. ABD hem silah ambargosunu kaldırdı hem de Rum tarafını askeri eğitim politikasına dahil etti. Pompeo teamüllere aykırı bir şekilde sadece Rum tarafını ziyaret etti. Bu sağlıklı sonuç alınacak bir yaklaşım değil. Bütün müttefiklerimize söylüyoruz, TC bir NATO ülkesidir. Bağımsız ve egemen bir devlet olan KKTC'nin garantörüdür Türkiye. ABD'den beklediğimiz tarafsızlık pozisyonuna geri dönmesidir.
‘FRANSA’NIN DIŞ POLİTİKASI ÇÖKMÜŞTÜR’: Oradaki kardeşlerimize yardım eden Türkiye oradaki katliamların durdurulmasında bir çaba ortaya koymuştur. Libyalılar tarafından yürütülecek bir siyasi süreçten yana olduğumuzu söylemek istiyoruz. Libyalıların da söylediği gibi eğer Fransa Hafter'e bu şekilde desteğini vermeseydi, katliamların önlenmesi mümkün olacaktı. Fransa'nın dış politikası, ahlaki ve siyasi açıdan çökmüştür. Hukuki açıdan çökmüştür. Ahlak, siyasi ve hukuki açığı Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırarak kapatamazsınız. Türkiye kıyıdaş ülkeler arasında müzakere zemin desteklerken Fransa bu süreçten kimsenin satın almadığı Rafael savaş uçaklarını satmak gibi bir sonuç çıkarmıştır.
'KAPİTALİZMİN KİRLETEN ETKİLERİNİ ÇOK KONUŞACAĞIZ': Covid sürecinde dünyada temiz su kaynaklarına ulaşmak gibi konular yeni bir bakış açısıyla ele alınıyor. Su kaynaklarını giderek kaybediyoruz. Buzulların yok edilmesinin, ormanların yok edilmesinin yeni virüs ve bakterilere yol açtığı tehdidi düşünülüyor. Bu açıdan Türkiye'nin durumunu değerlendirdiğimizde, 2002 yılından bu yana en fazla içme suyu arıtma tesisi inşa edildi. Arıtma tesislerimizin sayısı %78 oranında artıldı, kapasitesi de %38 oranında artırılmıştır. Türkiye'nin pozitif ivmeyi koruduğunu ifade etmek isterim. Hem endüstriyel kirlilik hem iklim değişikliği gibi konularda Türkiye’nin bu pozitif ivmeyi koruduğunu ifade etmek isterim. Covid salgını geçtikten sonra, gıda ve su gibi konular kapitalizmin, neo-liberalizmin insan hayatına gıdayı ve suyu kirleten etkilerinin de daha çok konuşulacağı bir dönem olacak. (ANKA)