Mithat Sancar: Kaybettikçe saldırıyorlar, saldırdıkça kaybediyorlar
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partilerine yönelik operasyona tepki gösterirken iktidarın en büyük korkusunun HDP'nin mücadelesi olduğunu söyledi. Yargının iktidarın sopası haline geldiğini dile getiren Sancar, “Kaybettikçe saldırıyorlar, saldırdıkça daha fazla kaybediyorlar” dedi. Sancar, "Savaşa ve faşizme karşı kararlı mücadeleden yana olan herkesin bu hamleye gerekli cevabı açık ve cesur vermesi lazım. İktidar HDP’yi susturarak muhalefeti sindirmek ve topluma korku yaymak istiyor" diyerek muhalefete çağrıda bulundu.
DUVAR - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 'Kobanê soruşturması' kapsamında, aralarında 2014 yılında partinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alınmasına ilişkin partinin Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
Partinin MYK üyeleri ve milletvekillerinin de katıldığı basın toplantısında konuşan Sancar’ın açıklamaları şöyle:
“Yapılan operasyonlarla Kars Belediyesi Eşbaşkanımız Ayhan Bilgen, eski vekillerimizden Sırrı Süreyya Önder ve çok sayıda eski milletvekilimiz gözaltına alınmıştır. Bu planlanmıştır. Yargı uzun süredir olduğu gibi burada da iktidarın sopası olarak kullanılmaktadır. Bahçeli’nin her söylediğini talimat olarak uygulayan, serbest bırakılmak istediği kişiyi serbest bırakan, iktidarın tutuklanması gerektiğini belirttiği kişileri, ertesi gün rehin alan bir yargıdır. Buna evrensel anlamda yargı demek elbette mümkün değildir. Ortada iktidar sopası işlemi gören bir aygıt vardır.
'6-8 EKİM OLAYLARININ SORUMLUSU PARTİMİZ DEĞİLDİR'
Bu operasyonlar 6-8 Ekim olayları bahane edilerek yürütülmüştür. 6-8 Ekim olaylarının sorumlusu partimiz değildir. 6 yıldır uğraşmalarına rağmen bu olaylarda partimizin sorumluluğunu ortaya koyacak hiçbir delil ortaya koyamadılar. Hiçbir makul inandırıcı gerekçe ortaya koymamışlardır. 6-8 Ekim eylemlerinin sorumlusu, partimiz asla değildir. Tam tersine o dönem uyguladıkları politikalarla, IŞİD’in saldırılarını müjdeler gibi duyuran ve ardından sokakta saldırıların yaygınlaştırmasını, şiddetin yaygınlaşmasına zemin hazırlayan siyasi iktidardır. O dönem hem Kobanê’de yaşananlara karşı izlediği tutum hem de IŞİD saldırılarına gösterilen tepkilere, yöneltilen saldırılar, 6-8 Ekim olaylarından iktidarın sorumlu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
7 HAZİRAN HEZİMETİ
7 Haziran seçimlerini hezimetini unutamayanlar, o seçimde iktidarı kaybedenler, bunun sorumlusu olarak gördükleri partimize karşı her türlü karalama kampanyasıyla sistematik bir saldırıya başladı. Bu saldırıların da içinde yer aldığı politikaları, darbe planlarıyla adlandırmıştık ve çeşitli uygulamalarla kademe kademe hayata geçirileceğini söylemişti. Bizim söylediğimiz gibi oldu, iktidar 7 Haziran seçimlerini geçersiz kıldı. Kaos ortamının yaşandığı bir zamanda seçimlerin yenilenmesi sürecini başlattı. Ardından dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla büyük siyasi soykırım operasyonu gerçekleştirdiler. Eşbaşkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil olmak üzere çok sayıda milletvekili arkadaşımız gözaltına alındı.
'ÇABALARI NAFİLER'
Kararlı mücadele iktidarın en büyük korkusudur çünkü iktidar da biliyor ki kendisine kaybettirecek esas aktör HDP’dir. Esasen iktidar bunda haksız değildir. HDP’den korkmakta haksız değildir. Çünkü bir seçimde daha kendilerine yenilgiyi HDP tattırmıştır. Her yenilgi iktidarın korkusunu derinleştirmektedir. 31 Mart seçim stratejisi bu iktidara nasıl kaybettireceğimizi bir kez daha gösterdi. Tekrarlanan 23 Haziran seçimlerinde de yine aynı politikalarla korkusunda haklı olduğunu gösterdik. O nedenle HDP’yi etkisizleştirmeye mümkünse bitirmeye azmetmişlerdir ama bu çaba nafiledir. Kaybettikçe saldırıyorlar, saldırdıkça daha fazla kaybediyorlar.
'HALK GÜCÜNÜ YOK EDEMİYORLAR'
Arkamızda halkımızın desteği, yüreğimizde inancımız ve haklılığımız devam ettikçe HDP’yi hiçbir güç alt edemeyecektir, etkisizleştiremeyecektir. Bunu bilmelerine rağmen saldırıları sürdürmeleri aczin ifadesidir. Siyaseten bu partinin arkasındaki halk gücünü yok edemiyorlar. Yok edemedikleri için de iktidarın elindeki bütün baskı ve zor aygıtlarını devreye sokuyorlar. Bunların fayda etmediğini görüyorlar ama görünün o ki siyaseten bir çıkar yol bulamıyorlar. Nafile olduğunu bilmelerine rağmen saldırıları sürdürüyorlar.
'KİN VE ÖFKE İNTİKAM OPERASYONLARINA TEMEL OLUŞTURUYOR'
Gözaltına alınan arkadaşlarımız daha önce de aynı gerekçelerle gözaltına alındı. Bütün o gözaltı operasyonları da referandum seçim gibi iktidarın kaybetme korkusunun yükseldiği zamanlarda oldu. O dönemlerde bu bahanelerle operasyonlar yaparak partimizin seçim sonuçlarını etkilemesini engellemeye çalıştılar. Bunda başarılı olamadılar olamayacaklar. Ciddi olarak kazandıklarını sandıkları zamanlardan kısa süre sonra HDP’nin kararlı politikaları sonucu kaybetmişlerdir. Yerel seçimler bunun en açık örneğidir. Bu iktidar bu kayıpların acısını içinden çıkaramamakta, kine nefrete dönüşmekte, kin ve nefret de intikam operasyonlarına temel oluşturmaktadır.
'HDP SUSMAYACAK'
HDP yılmadı, yılmayacak. Bütün çevrelerde karşılık bulacak. Bu operasyonlar sadece HDP’ye karşı yapılmış gibi görülmemeli. Bu operasyonlar demokratik siyasete ve antifaşist mücadele kararlılığına karşı bir vaziyettir. Savaşa ve faşizme karşı kararlı mücadeleden yana olan herkesin bu hamleye gerekli cevabı açık ve cesur vermesi lazım. İktidar HDP’yi susturarak muhalefeti sindirmek ve topluma korku yaymak istiyor. HDP susmuyor susmayacak. Siyasal muhalefetin de sinmeyeceğinden eminiz. Hep birlikte topluma yayılmak istenen korku havasını kıracağımıza da inanıyoruz. Bu vesileyle antifaşist blok çağrımızı yineliyoruz. Mücadeleyi büyütmenin yolu yan yana gelmek ortak ilkelerde birlikte mücadele etmektir. Eğer HDP susarsa iktira rahatlayacaktır ama HDP’nin susmayacağını iktidar biliyor.
'MÜCADELE YÜKSEĞE ÇIKARILMALI'
Biz bir kez daha Türkiye toplumuna bu gerçeği duyuruyoruz. Bu duyuru savaşa sömürüye, talana karşı olan herkese bir çağrıdır. Mücadele şimdi daha da yükseğe çıkarılmalıdır. Bunun tam zamanıdır. Geç kalırsak yine kazanacağız ama bedeli daha fazla olacak. Eğer bir araya gelmekte geç kalırsak kazanacağımız gerçeği değişmeyecek tolum olarak ödeyeceğimiz bedeller artacak. Çağrımızın aciliyeti de burada yatıyor. Bu topluluk daha fazla bedel ödememesini sağlamak hepimizin görevi ve elindedir. Mücadeleyi birlikte yürütürsek kısa sürede bu faşizan saldırıları durduracağız.
'O DÖNEMİN KARANLIKTA KALMASINI İSTİYORLAR'
Kobane eylemlerinin aydınlatılması için defalarca mecliste araştırma önergesi verdik. Fakat bu önergelerin tamamı iktidar partilerinin oylarıyla reddedildi. Çünkü eğer hakikati ortaya çıkaracak araştırma ve soruşturma yürütülürse iktidar elindeki bu kirli propaganda imkanını kaybedecek. O nedenle o dönemin karanlıkta kalmasını istiyorlar. Asıl suçluların ve sorumluların ortaya çıkarılmasını istemiyorlar. Bunun yerine partimize sistemli bir yalan kampanyası yöneltiyor. Partimize karşı psikolojik savaş harekâtı yürütüyor. Adalet Bakanına defalarca sorduk. Kobane eylemleriyle ilgili açılmış kaç soruşturma var, kaçı davaya dönüşmüş? Bu davalarda ne gibi sonuçlar ortaya çıkmış, davaların durumu nedir? Bu güne kadar tek bir cevap alamadık. Gördüğünüz gibi iktidar. Kobane eylemlerinin hakikatini ortaya çıkarılmasını istemiyor. Fakat hakikat er geç ortaya çıkacak ve gerçek sorumlular adil bir yargı önünde hesap verecek. Siyasi iktidar o dönem uyguladığı politikaların hesabını mutlaka ama mutlaka hem halka karşı hem de adil yargı sisteminde adalete karşı verecek. Biz Kobane eylemleriyle ilgili adalet mücadelesinin de öncüsüyüz. Orada hayatını kaybedenlerin kimler olduğuna dair defalarca listeler yayınladık. Katledilenlerin çok büyük çoğunluğu partimizin üyesi.
'HDP BU İKTİDARA SON VERECEK'
HDP var oldukça faşizm başarıya ulaşamayacaktır. Demokrasi ve barış mutlaka gelecektir. Çok da uzak bir gelecekte değil. İlk seçimlerde HDP bu iktidara son verecektir. Bu iktidarın kaybetmesini yine HDP sağlayacaktır.
'SOLUĞU SARAYDA ALAN SAVCI'
Siyasi ama bu operasyona imza atan ve başlatan savcı başta olmak üzere şunu bilsinler ki işledikleri suçların üstünü bize saldırarak örtemezler. Günahlarının ve ayıplarının üstünü HDP’ye operasyon çekerek örtemezler. Özel hayatla ilgili değerlendirme yapmak istemem ama yaşananlar özel hayatı çok aşmaktadır. Biz nikâh sonrası soluğu sarayda alan savcının bu operasyonu hangi kaygılarla başlattığını ve yürüttüğünü de biliyoruz. Hangi talimatlar çerçevesinde hareket ettiğini de biliyoruz. Yakın geçmişe bakanlar göreceklerdir ki bir zamanlar astığım astık diyen savcılar kumpas davalarıyla iktidarlara hizmet eden hakimler ve savcılar çok zaman geçmeden kendi kullandıkları yöntemlerin kurbanı oldular. Hukuklu bu kadar açık bir şekilde çiğneyen adaleti bu kadar pervasızca katleden her kim olursa olsun bu ülkede yakında kurulacak adil yargı sisteminin önünde mutlaka hesap verecektir. HDP’nin mücadelesi adalet davasının da teminatıdır.
'UMUTSUZLUK KİTABIMIZDA YAZMAZ'
Arkadaşlarımızın suçsuzluğunun en fazla bilincinde olanlar iktidar sahipleridir. O dönemde neden yaşandığını en iyi bilenler iktidarın ortaklarıdır. Kimsenin moralini bozmasına asla gerek yok. Umutsuzluk bizim kitabınızda yazmaz. Mücadele ve kararlılık inanç ve haklılık varlık temelimizdir. Yolumuz açıktır. Bu ülkede barışı demokrasi ve adaleti bizler getireceğiz. Biz buna inanıyoruz bütün halkımız da buna inansın. (HABER MERKEZİ)