Popülizm mi cehalet mi
Bir belediye başkanı/başbakan/cumhurbaşkanı/parti genel başkanı nasıl olur da Abdülhamit’in 1.6 milyon km2 toprak kaybettiğini bilmez!!! Ya da nasıl olur da bir “belediye başkanı...parti genel başkanı” basit ekonomik kuralları anlamazdan gelir! Keşke sadece bunlar olsa… Kolomb’un Küba’da gördüğü camiî hatırladınız mı? Ben bunların su katıksız cehaletten kaynaklandıklarını düşünüyorum.
Ben Erdoğan’ın bazı sözlerinin halkın/toplumun hoşuna gideceği düşünülerek, popülizmin “gereği”, “icabı” kabilinde söylenmiş sözler olduklarını düşünmüyorum: Sizce gerçekten de “Faiz sebep enflasyon neticedir”den “Abdülhamit gram toprak kaybetmedi”ye kadar birçok açıklamasını popülizmin gereği, “halk bu sözleri seviyor abi!”nin, “Valla reis damardan girdi!”nin tezahürü olarak değerlendirebilir miyiz? Bence hayır. Ben Erdoğan’ın bu sözleri bilerek, isteyerek değil “bilmeyerek” söylediğini düşünenlerdenim. Erdoğan’ın açıklamalarında bir “neden” bir “kasıt”, bir “keramet” arayanların yanıldığını düşünüyorum.
Bu “keramet arayanlar” sözünü yanlış anlamamanızı isterim. “Erdoğancılar”, gözü kara “Erdoğan ne dese evet deyiciler” “yalakalar” değil bu insanlar. Benim de -belki sizin “de” aralarında bulunduğumuz/bulunma ihtimalimizin yüksek olduğu insanlardır bunlar -ki onları can-ı gönülden anlıyorum, anlamaya çalışıyorum: Tuhaf olan şey, yılladır iktidarda olan bir insanın bu sözleri – etmesi değil- ed”E”bilmesidir: Bir belediye başkanı/başbakan/cumhurbaşkanı/parti genel başkanı nasıl olur da Abdülhamit’in 1.6 milyon km2 toprak kaybettiğini bilmez!!! Ya da nasıl olur da bir “belediye başkanı...parti genel başkanı” basit ekonomik kuralları anlamazdan gelir! Keşke sadece bunlar olsa… Kolomb’un Küba’da gördüğü camiî hatırladınız mı?
Ne diyordu zat-ı muhterem “İlk Oyum Erdoğan’a, İlk Oyum AK Parti’ye” başlıklı 24 Eylül’deki iradlarında “Biz geldiğimizde oy kullanmanın yaşı kaçtı? Otuz. Otuzun altındakiler oy kullanamıyordu. Peki bunu yirmi beşe kim indirdi? On sekize kim indirdi? Yirmibeşe indiren de biziz on sekize indiren de biziz.”
Hadi yaz bakalım: 1995’de yapılan Anayasa değişikliği ile seçme yaşı (seçilme değil) 21’den 18’e indirilmişti. Değiştirilmeden önce 1982 Anayasası’nın 67’inci maddesinde seçilme yaşı 21 idi.[1] Ha unutmadan 1924 Anayasası (10. Madde) on sekiz yaşını geçen erkeklerin oy kullanabileceğini hükme bağlamıştı. Kadınlara seçme hakkı da tanındıktan sonra bu madde 1934 yılında yapılan değişiklikle, “Yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçmek hakkını sahiptir."[2] olarak değiştirildi. Seçme yaşının 18’e indirilmesinin AKP iktidarından öncesine giden neredeyse 20 yılı var. Anlat, anlat…
Bitti. Hukukî olarak yazılacaklar bitti de siyasî olarak bitti mi? Durun hele!! Erdoğan’ın siyasi konularda hâlâ -hepimiz için ne yazıktır ki- cahil olduğunu düşünüyorum. Hadi kibar olalım “bilmediğini” düşünüyorum. Söylediklerinin popülist politikalar veçhilesiyle derç edildiğini -benim oğlan “de get baba ya!” diyor; valla bu daha güzel- düşünmüyorum.
Ben bunların -basitçe- bilmezlikten mütevellit olduklarına, popülist politikaların tezahürü olduklarına inanmıyorum; aksine su katıksız cehaletten kaynaklandıklarını düşünüyorum.
Cehaleti fâş etmek kabahat midir? Vallahi fikrim yok. Beraber bekleyip öğreneceğiz.
Keyifli günler
NOTLAR:
[1] 1982 Anayasası Madde 67: “Yirmibir yaşım dolduran her Türk vatandaşı, seçme ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.” 7 Kasım 1982 Tarihinde Halkoyu İle Kabul Edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Kanun Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Kanun No.: 2709 Kabul Tarihi : 7/11/1982
[2] Resmi Gazete 11 Kânunuevvel 1934, 869 sayılı kanunun 2ici maddesine fıkra ilâvesine dair kanun, Madde 2 — İntihabı Mebusan Kanununun 5, 11, 16, 23, 58 inci maddelerindeki 18 yaşını bitirenler kaydi 22 yaşını bitirenler şeklinde değiştirilmiş ve bu maddelerdeki (Zükûr) kaydi kaldırılarak yerine kadın, erkek konulmuştur.”