Poussin’in Aşdod Vebası: Hastalığa 'dokunan' ressam...

Ahit sandığının Aşdod’da kaldığı yedi ay boyunca Aşdodlular ‘urlarla vurulur’. Dagon’un heykeli ise sandığın karşısında kendi kendine yere düşüp kırılır.

Google Haberlere Abone ol

Bugün Louvre Müzesi’nde bulunan, 1631’de yapılmış, 148 cmx198 cm ölçülerindeki “Aşdod Vebası” adlı resim, salgın hastalıkların toplumu nasıl etkilediğini anlatan nadir eserlerden biridir. Eserde anlatılan salgın, Eski Ahit’te bahsedilen bir 'epidemi' olsa da yapıldığı tarih, yine İtalya’daki bir veba salgını dönemine denk gelir.

İtalya’da 1630’daki veba salgını, en fazla Milano’yu vurur. Bu esnada, “Aşdod Vebası” resmini yapan Fransız ressam Nicolas Poussin (1594-1665) Roma’dadır ve kamu sağlığı önlemlerinin alınması sayesinde veba salgını şehre ulaşamaz. Poussin’in resmi, Sicilyalı tüccar Fabrizio Valguarnera’nın siparişi üzerine yaptığı bilinmektedir. Resimdeki hikayeyi ressamın mı yoksa müşterisinin mi seçtiğini bilmesek de eser, Poussin’in döneminde vebanın nasıl algılandığına dair ürkütücü detaylar içerir.


Poussin’in resimlediği Aşdod salgını, Eski Ahit’te Samuel I kitabının beşinci bölümünde anlatılır. Veba (pestilence), başrahip Eli zamanında yapılan savaşta rabbin ahit sandığını (ark of the covenant) çalan Filistinlilerden öç almak için gönderilir. Filistinliler, savaştan sonra bu sandığı, kendi tanrıları Dagon’un Aşdod kentindeki tapınağına getirmişlerdir. Ahit sandığının Aşdod’da kaldığı yedi ay boyunca Aşdodlular ‘urlarla vurulur’. Dagon’un heykeli ise sandığın karşısında kendi kendine yere düşüp kırılır.

HASTALIĞA 'DOKUNAN' RESSAM

Poussin, “Aşdod Vebası” resminde hem Dagon’un heykelinin yıkımını hem de salgını birlikte anlatır. Resmin sol tarafında Dagon’un tapınağının önünde toplananlar, ahit sandığı yüzünden Dagon’un heykelinin kafasının ve ellerinin kırıldığını görmektedir. Tapınağın önü sıçanlarla doludur. Ön planda, burnunu örten bir adam, ölen annesinin memesinden hâlâ süt emmeye çalışan bir bebeği ayırmaya çalışmaktadır. Ölen annenin yanında yatan diğer çocuğu da ölmüştür. Ölülerin kokusundan veya vebanın hastaların nefesiyle bulaştığı inancı yüzünden burunlarını örten figürler, kompozisyonun bir salgını anlattığını gösteren detaylardır. Arka planda cenazeler taşınmaktadır. Birileri dehşet içinde balkonlarından dışarıyı seyretmekte, bir grup ise arka planda şehirden kaçmaya çalışmaktadır. Resimdeki figürlerin birbirlerine dokunma pozları dikkat çekicidir. Mavi togalı adamın arkasındaki biri ona sırtından hafifçe dokunmuştur. Kafasına türban sarılı olan adam, ölen annesinden bebeği uzaklaştırmak için bebeğe dokunmuştur. Sağ tarafta sarı tunikli adam, arkasındaki çocuğa parmaklarının ucuyla dokunmuştur. Tüm bu dokunma hareketleri, herkesin birbirini uyarmaya çalışmasını anlatmak amacıyla yapılmış olabilir ya da Poussin, bu hareket dizisiyle, hastalığın dokunarak bulaştığını anlatmak istemiş olabilir.

Asensi ve Fierier (2018), Aşdod Vebası anlatısının hıyarcıklı (bubonik) veba olduğunu savunur çünkü Xenopsylla cheopis pirelerinin ve R. rattus türü siyah farelerin fosilleşmiş kalıntılarının Nil Vadisi’nde keşfedilmesi, veba taşıyıcısı türlerin Ortadoğu’ya ulaşma tarihini milattan önce 1350’ye kadar geriye götürmemizi sağlar.

Bunun yanında, Kutsal Kitap’ta bu salgının anlatımında iki sözcük kullanılmış olması da hastalığın patolojisi hakkında ipucu verir. ‘Techorim’ (tümör) ve ‘ophel’ (çıban) sözcüklerinin kullanılması, Asensi ve Fierier’e (2018) göre, Aşdod Vebası’nın bubonik veba olması ihtimalini güçlendirir.

NEDEN FARELER VAR?

Poussin’in resminde tıp tarihi araştırmacılarının dikkatini en çok çeken detay, farelerdir çünkü farelerin veba taşıyıcısı oldukları ancak 19. yüzyılın sonunda anlaşılmıştır. 1894’te Üçüncü Bubonik Veba Pandemisi sırasında Alexandre Yersin ve Kitasato Shibasaburo, buna yol açan bakteriyi izole etmeyi başarırlar. Yersin, veba salgınları esnasında insanlarla birlikte farelerin de hastalandığını fark etmiştir. Özellikle çok sayıda ölü farenin bulunduğu yerlerde, kısa bir süre sonra veba salgınının baş gösterdiğini gözlemlemiştir. Poussin, hayatı boyunca birkaç kez veba salgınına şahit olduğu için, aynı gözlemi, bu resmine aktarmış olabilir.

NOT: Nil Vadisi’nde bulunan fosillerin, vebanın Ortadoğu’ya ulaşma tarihlendirmesini değiştirmesi hakkında:
Asensi, V., & Fierer, J. (2018). Of Rats and Men: Poussin’s Plague at Ashdod. Emerging Infectious Diseases, 24(1), 186-187. https://dx.doi.org/10.3201/eid2401.ac2401.