Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Ekonomi yönetimi bahane üretiyor, sıcak bir yaza hazır olalım
Ekonomist Hayri Kozanoğlu, asgari ücretin enflasyona etkisi olmadığını belirtti, iktidarın zam yapmamak için ileri sürdüğü gerekçelerin geçersiz bahaneler olduğuna dikkat çekti.
DUVAR- Prof.Dr. Hayri Kozanoğlu, artan enflasyon koşullarında asgari ücretin 13 bin liranın altına indiğini kaydetti, asgari ücretle çalışanların emeklilerden farklı olarak her gün işe gidip geldiklerini, yetişmekte olan çocukları olduğunu ve masraflarının giderek katlandığını belirtti. Kozanoğlu, sektörlere göre asgari ücret oranını aktardı, zam olmazsa direniş eğilimi olabileceğine, mavi ve beyaz yakalıların eylemler yapabileceklerine dikkat çekti.
Kozanoğlu'nun "Asgari ücrete asgari vicdan" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
"DİSK-AR’ın 2022 yılını kapsayan 2024 Asgari Ücret Araştırması’na göre, özel sektörde asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında ücretle çalışanların oranı yüzde 48.4 ve artı-eksi asgari ücretin yüzde 20’si civarında ücrete çalışanların oranı yüzde 70.4’tür. Asgari ücretin yüzde 20’si civarında çalışanların oranı kayıt dışı çalışan işçilerde yüzde 94.2’ye kadar yükselebilmektedir. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de asgari ücret norm ücret haline gelmiştir. Aynı rapor AB ülkelerinde asgari ücret civarı çalışanların oranını yüzde 4 olarak veriyor. Asgari ücretin en yüksek seyrettiği yiyecek hizmetlerinde dahi bu oran yüzde 8.7 ile çift haneli düzeylere varmıyor. (DİSK-AR Asgari Ücret Araştırması 2024 Aralık 2023)
ASGARİ ÜCRETİN ENFLASYON ETKİSİ DÜŞÜK
Şimdi gelin TCMB araştırmasının, işçi ücretlerinin toplam maliyetler içindeki payı bölümüne bir göz atalım. Personel maliyetinin, üretim değerine oranı TUİK verilerinden tarım dışı sektörlerde yüzde 10.5 olarak hesaplanıyor. Bu oran eğitimde yüzde 51.5’i bulurken; gıdada yüzde 6.4, inşaatta yüzde 9, toptan perakende ticarette yüzde 17.6, yiyecek hizmetlerinde yüzde 20.2. Yani ücretler fiyatlarda belirleyici etmen değil.
Gelelim araştırmanın en can alıcı noktasına: TCMB’nin ekonometrik uygulamalarına göre, üç farklı model asgari ücretteki yüzde 1’lik bir nominal artışın enflasyonu 0.08-0.12 puan bandında etkilediğini işaret ediyor. Diğer bir ifadeyle, asgari ücret Temmuz’da yüzde 30 oranında artırılırsa bu enflasyonu yüzde 2.4 ila yüzde 3.6 yukarı çekecek. Yani böyle insani bir adımın ekonomik maliyeti o denli yüksek değil. Sonunda halen yüzde 70’lerde bir enflasyon yaşanıyor. Bu araştırma Temmuz 2023’te yayımlanmış. TCMB eğer bu verileri güncellerse, çok yerinde olur, bizler de daha sağlıklı bir değerlendirme yapabiliriz. (TCMB 2023 3. Enflasyon Raporu 27 Temmuz 2023).
ASGARİ ÜCRETLİ ZATEN TASARRUF EDEMİYOR
Ayrıca ücretin enflasyona paralel biçimde güncellenmesinin olumlu ekonomik sonuçları da beklenmeli. Çünkü asgari ücretli gelirinin neredeyse tamamını kısa sürede mal ve hizmet talebine dönüştürür. Böylelikle ekonominin keskin bir durgunluğa sürüklenmesine bariyer oluşturur. Ekonomi yönetiminin yüksek faiz temelli sıkı para politikaları uygulamasının amacı, tasarrufu özendirmek, TL’ye geçişi hızlandırmak, orta ve uzun dönemde yatırımları canlandırarak üretkenliği artırmak şeklinde tanımlanıyor. Asgari ücretlinin zaten tasarruf edebilme, dövize yönelme gibi bir lüksü yok. Tam aksine, ücreti reel anlamda gerilerse borçlanmaya ağırlık verme, bankaların tahsil edilemeyen alacaklarını yükseltme riski var.
Halihazırda takibe giren tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları oranları yüzde 2.2 ve yüzde 1.9’la çok vahim düzeyde olmamakla birlikte, artış eğiliminde. Borcunu ödememiş kişi sayısında ise 2024 Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre tüketici kredilerinde yüzde 32.5’luk, bireysel kredi kartlarında yüzde 70.1’lik bir artış gözleniyor. Eğer yüksek faizlerin yanına, bir de ücretler düzeyinde reel düşüş ve tırmanan işsizlik eklenirse ciddi bir bireysel borç sorunu patlak verebilir.
SICAK BİR YAZA HAZIR OLALIM
2024 başına kadar asgari ücrette resmi enflasyona paralel bir ayarlama yapılmasına karşın, gıda ve barınma enflasyonunun manşet enflasyondan daha yüksek seyretmesinin de etkisiyle satın alma gücünün düşüşüne, yaşam standartlarının gerilemesine tanık olduk. Ancak bu marjinal refah kaybı ciddi işçi eylemlerini, bir sosyal patlamayı tetiklemedi. 2023 Mayıs seçimlerine kadar düşük faizle borçlanma olanağından yararlanılması da tepkileri bir ölçüde soğurdu. Şimdi Şimşek’in ekonomi yönetimi Temmuz’u pas geçmeye yeltenirse, çok ciddi bir direniş eğilimiyle karşılaşır. Özel sektör çalışanlarının mavi yakalı, beyaz yakalı fark etmeksizin eylemleri yoğunlaşır. İşçilerin ücret taleplerine yanıt veren işverenler belki bu vartayı kolay atlatır. Düşük asgari ücretin arkasına sığınıp, sömürüyü yoğunlaştırma çabasına giren patronlar da ummadıkları bir tepkiyle karşılaşır. En azından mantık böyle bir gelişmeye işaret ediyor."
(EKONOMİ SERVİSİ)