Prof. Dr. Metin Özuğurlu’dan SBF Dekanı Çelik'e açık mektup: Hep bu kararınızla anılacaksınız

AÜ Siyasal Bilgiler öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Özuğurlu, Doç. Dr. Meltem Kayıran'ın görevine son veren SBF Dekanı Orhan Çelik'e "Hem 'kutsal kâseyi' hem de 'gönül şişesini' tuzla buz ettiniz" dedi.

Doç. Dr. Meltem Kayıran
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Mülkiye Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Metin Özuğurlu, Doç. Dr. Meltem Kayıran’ın fakültedeki görevine son veren SBF Dekanı Orhan Çelik’e açık mektup yazdı.

Özuğurlu mektubunda, idarenin 4 yıl boyunca Meltem Kayıran'ın sahip olduğu unvana uygun bir kadro tahsisi gerçekleştirmediğini belirterek, "İdare kendi kusurunun yol açtığı sonucu gerekçe göstererek Meltem Kayıran meslektaşımızı ikinci kez, üstelik işinden de ederek cezalandırmıştır" dedi.

Açık mektup şöyle:

“Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığına Açık Mektup

Sayın Dekan Prof. Dr. Orhan Çelik,

Güvenceli istihdam ve akademik özgürlükler üzerine bir makalede[1], öğretim üyesi için istihdam güvencesi (tenure) ‘kutsal kâse’ gibidir denir; buna bu toprakların “gönül şişesini” de ilave edersek, işte Sayın Fakülte Yöneticileri, sizler her ikisini de hoyratça kırdınız. Meltem Kayıran meslektaşımız hakkında Rektörlüğe teklif ettiğiniz ilişik kesme kararınızdan söz ediyorum.

Sayın Dekan, 15 Nisan 2021 tarihli açıklamanızda, tüm çabalarınıza rağmen gelişen bu durumun en çok sizleri üzdüğünü belirtmişsiniz. Meltem Hoca 14 Nisan günü işten atılacağı bilgisini, ebeyas üzerinden gelen bildirimle 9 Nisan günü öğrendi. İş yasalarında, fesih ile bildirim arasına makul zaman aralıkları konur ki, işini kaybedecek çalışan gafil avlanmasın. Mutlaka üzülmüşsünüzdür, onu sorgulamak haddime değil, lakin 30 yıllık meslektaşınıza işten atma kararınızı sadece 5 gün önceden, o da elektronik evrak yoluyla iletmeyi nasıl yapabildiniz?

'İDARENİN KUSURU VARDIR'

Meslektaşımız Meltem Kayıran Maliye doçenti ve idare ona 4 yıl boyunca sahip olduğu unvana uygun bir kadro tahsisi gerçekleştirmedi. Maliye doçenti olmak ile örneğin İşletme doçenti olmak aynı şey değildir. YÖKSİS verileri incelendiğinde görülecektir ki Meltem Kayıran’ın Maliye Teorisi Anabilim Dalı'ndaki toplam profesör sayısı ülkemizde 33 iken örneğin Muhasebe ve Finans Anabilim Dalında 227 profesör vardır. Meltem Kayıran, görece homojen, dolayısıyla öz-denetimi yüksek bir bilim topluluğu içinden seçilen 5 profesörün oybirliği ile doçentlik unvanını hak etmiştir. Üstelik İdarenin dört yıldır kadro açmadığı Maliye Teorisi alanındaki doçent sayısı Türkiye’de sadece 20’dir, bunların da sadece 6’sı kadındır[2]. Öğrencilerin de ilk sırada tercih ettikleri Fakültemiz Maliye Bölümü'ne 4 yıldır doçentlik kadrosu tahsis etmemek, yetişmiş insan gücünü kamu yararına kullanmayı kasten engellemek demektir. Görüldüğü gibi idarenin açık bir kusuru söz konusudur. İdare kendi kusurunun yol açtığı sonucu gerekçe göstererek Meltem Kayıran meslektaşımızı ikinci kez, üstelik işinden de ederek cezalandırmıştır.

Ek koşulun amacı, yasa koyucu tarafından, “Bilimsel kaliteyi arttırmak” olarak çizilmişken, birçok üniversite gibi Ankara Üniversitesi de bu amacı yayın (makale) sayısına indirgemiş, bu ise şekil şartın karşılanması şeklindeki rutin bir işleyişe dönüşmüştür. Böylece yayın sayıları artmış ama etki faktörü hep sınırlı kalmıştır. Sonuç olarak üniversitelerimizde bilimsel kalite değil vasat genelleşmektedir.

'KOMİSYON RAPORU DİKKATE ALINMADI'

Sayın Dekan, açıklamanızda hiç değinmediğiniz bir husus var, o da  “şeklen de olsa sunulmuş bir eser” yoktu dediğiniz Meltem Kayıran dosyasını inceleyen ve Fakülte öğretim üyelerinden oluşan akademik komisyon raporudur. Eski yasadaki bilimsel jüri görevi yapan komisyon, raporunda, meslektaşımızın atamasının yeniden yapılması yönünde olumlu görüş bildirmiştir. Sizin dikkate almadığınız akademik komisyon raporu, 2547 sayılı yasanın 23’üncü maddesinin lafzına ve ruhuna son derece uygundur. Bir an, bir alt kadroya yeniden atamanın şekil şartını aramaktan vazgeçip şu soruyu soralım: Doç. Dr. Meltem Kayıran’ın işine son vermek Maliye Bölümü'nün bilimsel kalitesini yükseltici bir sonuç mu vermiştir? Bu Fakültede buna olumlu yanıt verecek -bu kararı alan ve altına imza atan siz meslektaşlar da dâhil – bir kişi bile bulamazsınız. Tam aksini ise Maliye ve İktisat bölümlerimiz, bölüm görüşleri olarak dile getirmiş, diğer bölümlerden de çok sayıda meslektaş bu yönde görüş açıklamıştır.

Sizlerin şeklen de olsa eserine rastlanmadı dediğiniz yıllarda Meltem Kayıran, Eğitim-Sen Üniversiteler Şubesi Başkanı olarak görev yapmış ve KHK ile kürsülerinden haksız yere kopartılan akademisyenlerle yüksek bir mesleki dayanışma sergilemiştir. Aynı dönemde hakemli Mülkiye Dergisi editörlüğü görevini de başarıyla sürdürmüştür. Olağan dışı zamanların o kaotik atmosferinde bir gün bile olsa eğitim ve öğretim görevini ihmal ettiği vâki değildir.

Sayın Dekan ve karar altında imzası bulunan Sayın Fakülte Yönetim Kurulu üyeleri, işte sizler bu kişilik özelliklerine ve bilimsellik vasfına sahip 30 yıllık bir akademisyeni atarak, hem “kutsal kâseyi” hem de “gönül şişesini” tuzla buz ettiniz.

Korkarım Mülkiye tarihinde hep bu kararınızla anılacaksınız."

[1] Mark L. Adams, The Quest for Tenure: Job Security and Academic Freedom, 56 Cath. U. L. Rev.67 (2007). Available at: https://scholarship.law.edu/lawreview/vol56/iss1/4

[2] Bu veriler için bkz. https://istatistik.yok.gov.tr/ (erişim tarihi:16.04.2021)

(Kaynak: Mülkiye Haber)