Provokasyon mu, azmettirme mi?
İzmir HDP il binasının camlarında “Barış”, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” cümleleri yazan afişler vardı. Halbuki yerde yatan kadın HDP’li olduğu için öldürülen bir insan…
Ömer Faruk Gergerlioğlu
Tehlike büyüyor. Kürt meselesinde barışçıl çözüm diyenleri terörist ilan ederek sorunu çözeceğini sananlar meseleyi ne kadar büyüttüğünün farkında değil. İzmir HDP il binasına yapılan saldırıda genç bir kadın öldürüldü. Bu bir nefret cinayeti idi.
Uzun süredir kararını vermiş. İşini bırakmış. Silah eğitimi almış. Suriye’ye gitmiş. Katil binaya girdi ve daha çok kişi bulsa öldürecekti. Katliama odaklanmış bu insan fazla gözaltında tutulmadan, bağlantıları incelenmeden, cezaevine gönderildi. Öldürdüğü insanın fotoğrafını anında paylaşıp “leş bir” diye yazan bu kişide korkunç bir nefret birikmişti. Nefreti kim biriktirmişti?
İzmir HDP il binasının camlarında “Barış”, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” cümleleri yazan afişler vardı. Halbuki yerde yatan kadın HDP’li olduğu için öldürülen bir insan… Kadın cinayetlerine karşı İstanbul Sözleşmesi'ni isteyen bir kurumun içinde yerde yatan bir kadın…
Siyasetçiler, iktidar hemen “provokasyon” açıklamaları yapıyor. Oysa bunun önceden de çeşitli il ve ilçelerde gördüğümüz Kürtlere ve HDP’ye yönelik linçlere varan bir nefret cinayeti olduğunu görüyoruz. Kürt meselesinin adil çözümü yerine nefreti, kriminalize etmeyi tercih eden iktidarıyla muhalefetiyle farklı her kesimin ortak fiilidir bu.
Bu böyle nereye gidecek?
Kürt meselesi haklara riayetle çözülmezse istediğiniz kadar baskı, militarizasyonu dayatın bir sonuç alamazsınız. Bunu dediğimiz için cezaevindeyiz. Ama buna dikkat edilmediği için dışarda sonuçsuz bir kargaşa devam ediyor.
“Provokasyon” diyenlere birkaç örneği şahsımdan vereceğim. Deniz Poyraz’ın öldürüldüğü gün bir barış paylaşımından dolayı bana yapılan hakaretlerle ilgili duruşma Kocaeli 3. Asliye Ceza’da görüldü. Bana ağır küfürler eden şahıslar beraat ettirildi. Gerekçe benim cezaevinde olmam. Yani bana her türlü küfür serbest. Hâkimin kararında büyük hata var. Ayrıntıyı anlatayım.
Beş yıl önce KHK ile ihraç edilmeme neden olan tweet için dava açıldığında, savcı duruşmada “Bu paylaşımda suç yok. Ceza istemiyorum” demişti. Ama öncesinde ben hem işimden olmuştum hem de ağır bir linç kampanyasında bana küfürler yağdırılmıştı. Savcı yine suç içermeyen başka bir paylaşımı bulup ceza istemiş ve şu an cezaevinde yattığım 2,5 yıllık ceza verilmişti. Kocaeli 3. Asliye Ceza, ceza verilmeyen paylaşımım için yapılan hakaretleri “haksız tahrik”e sokmuş. Hukuk cinayeti işlemiş. Böyle bir yargı varsa HDP’ye yönelik saldırılar biter mi? Provokasyon diyerek kurtulduğunu sananların yargı rezaletlerine bakması gerekmez mi?
Bana küfür edildikten sonra paylaşımları bulması gerekenler yerine ben tüm teknik işlemlere yardımcı oldum. Davanın açılması çok gecikti. Suçsuz yere linç edilip işimden atılmıştım. Ama linç edenler yargılanmıyordu. En sonunda 5 yıl geçtikten sonraki ilk duruşmada sanıklar beraat ettirildi.
5 yıl sonraki ilk duruşmada “haksız tahrik” denilerek beraat verilmesi azmettirmek değil midir sizce? Ayak sürüyerek dava açmak, ilk duruşmada beraat ettirilen küfürbazlar sizce bu ülkede can ve mal güvenliğinin kaldığını gösterir mi?
Bundan bir yıl önce Ankara HDP il binası önünde bir açıklama yapacaktık. Polis izin vermek istemiyordu. Sonunda polisle açıklama için anlaştık. Ama bu sefer arabalarını çalıştırarak gürültü yapmaya çalıştılar. Arabaların kontağını kapatın dediğimde vekil olduğum halde bana saldırmışlardı. Hatta bir polis öylesine nefret doluydu ki diğer polisler onu engellemek zorunda kaldı. Buna benzer olaylar neredeyse her il ve ilçe binamızda yaşanmıştır. İzmir HDP’ye saldırı yapılması provokasyon mu, tesadüf mü, azmettirme mi?
Son olarak bir kumpas davası ile vekilliğim düşürülüp cezaevine gireceğim kesinleşince evime gelen polislerin son derece rahat, pervasız bir şekilde beni darp edip, hakaret ve küfürlerle cezaevine götürdükleri bir ortamda İzmir HDP’ye saldırı yapılması provokasyon mu, tesadüf mü, azmettirme mi?
İnsan hakları savunucuları ayrımsızdır. Diyarbakır Hani ilçesi Ak Parti binasına yapılan saldırıyı da lanetliyorum. Barış döngüsü yerine şiddet döngüsü olmamalı. İnsan hakları ve barış perspektifi bir yönetim anlayışı olmadığı müddetçe hepimiz lanetleme yaparız ama cinayetler, işkenceler, insan kaçırmalar devam eder gider.