YAZARLAR

Putin’deki şeytan tüyü

Hem kabinede yapılan değişiklikler hem de korunan isimler Ukrayna’daki operasyonları durdurma değil; ordunun uzun vadeli savaşa hazırlanması, yaptırımlara dirençli yeni ekonomik modelin oturtulması yönündeki tercihleri yansıtıyor. Anlaşılan Putin yıpratma savaşını tersine çevirmeyi amaçlıyor... Şimdi Putin evin içindeki düzenlemeden sonra ilk ziyaretini 16-17 Mayıs’ta Çin’e yapıyor. Ukrayna savaşı, geçmişte ciddi sorunlar yaşamış iki ülkenin ilişkilerine daha fazla stratejik derinlik kattı...

Ukrayna’daki kolektif Batı cephesinin Rusya’da güvenliğin bozulduğu ve Kremlin’in duruma hakim olmadığı algısını yaratmak üzere düzenlediği saldırılara rağmen Vladimir Putin suhuletle beşinci başkanlık dönemine geçti. Putin dereyi geçerken at değiştiren liderlerden değil. Koltuk operasyonları için yeni hükümetin teşekkülünü bekledi.

Putin; Ukrayna savaşının başındaki rezalet tökezlemelerin, ordudaki artan çürümenin ve Vagner’in patronu Yevgeniy Prigojin’in başlattığı isyanın muhatabı olan Savunma Bakanı Sergey Şoygu'yu görevden aldı. Yıllardır beraber yürüdüğü ağır topları kapının dışına atmak yerine yanında tutma geleneğini sürdürdü. Şoygu’yu Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreterliği'ne atarken bu koltukta oturan Nikolay Patruşev'i Kremlin’de kendi yardımcısı yaptı. Şoygu açısından konsey başkanlığı tenzil-i rütbe olarak algılansa da durum göründüğünden farklı olabilir. Şoygu konsey başkanlığının yanı sıra savunma ürünlerinin geliştirilmesi ve tedarik edilmesinden sorumlu olan Askeri-Sanayi Komisyonu’nda (MIC) başkan yardımcısı oldu. Ayrıca Askeri-Teknik İşbirliği Federal Servisi'nin (FSMTC) çalışmalarını denetleyecek. Yani öyle eski tüfeklerin kaldırıldığı depoya gitmişe benzemiyor. 
Daha önemlisi; ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Andrei Belousov savunma bakanı oldu. Savaş zamanında asker kökenli olmayan bir ekonomistin Savunma Bakanlığı’na atanması dikkate şayan bir durum. Gerçi üniforma ve madalyalarla poz vermeye bayılsa bile Şoygu da asker değil inşaat mühendisiydi.
Belli ki savunma sanayinde yeniliklere gitmek, teknoloji transfer etmek, askeri harcamaları kontrol altına almak ve mali disiplini sağlamak için yerleşik yolsuzluk çarklarından uzak biri seçildi. Askeri harcamaların yüzde 3’ten yüzde 6.7’ye çıkması Kremlin’i tedirgin etmişe benziyor. Sovyetler'in çöküşünü hazırlayan süreçte askeri harcamaların yüzde 7.4 olduğunu hatırlatan Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov’un sözlerinden bunun “kritik eşik” olarak görüldüğünü anlıyoruz. Belousov’un bu göreve getirilmesinde ulusal SİHA projesinin geliştirilmesindeki rolünün de etkili olduğu söyleniyor.
Geçen ay “Şoygu’nun cüzdanı” olarak anılan Savunma Bakan Yardımcısı Timur İvanov’un yolsuzluktan tutuklanması, yeni kabine değişikliğinden sonra da Savunma Bakanlığı Personel Dairesi Başkanı Korgeneral Yuri Kuznetsov’un büyük ölçekli rüşvet suçlamasıyla gözaltına alınması Putin’in askeri alandaki kara deliklere tahammülünün kalmadığını gösteriyor. Rus medyası Keynesyen bir devletçi olan Belousov’un yolsuzlukla anılmayan ender isimlerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Kremlin’in diğer ekonomi danışmanlarının aksine Belousov, 2014'te Kırım'ın ilhakını desteklemiş ve Rusya'nın düşmanlarca kuşatıldığı tezini sahiplenmiş muhafazakâr bir iktisatçı. Yani fikren ve siyaseten Putin’le pek uyumlu. Federasyon Konseyi'ndeki konuşmasında "Bana her zaman şu ilke rehberlik etmiştir: Hata yapabilirsin ama yalan söyleyemezsin" demişti. Daha önce önde gelen emtia şirketlerini vergilendirme önerisiyle oligarkları kızdırmış, organize baskı karşısında “Aptallar ve ahmaklar” diyerek direnmişti.

***

Hem kabinede yapılan değişiklikler hem de korunan isimler Ukrayna’daki operasyonları durdurma değil; ordunun uzun vadeli bir savaşa hazırlanması, savunma sanayinde kapasitenin artırılması, yaptırım ve ambargolara dirençli yeni ekonomik modelin oturtulması yönündeki tercihleri yansıtıyor. Anlaşılan Putin yıpratma savaşını tersine çevirmeyi amaçlıyor.
Batı bloku başlangıçta Rus ordusunun çürümüşlüğü ve ekonomisinin kısıtlılığına bakarak bir ‘çöküş’ senaryosuyla hareket etti. Bu yüzden Mart 2022’de Kiev’i müzakere masasına oturmaktan vazgeçirdiler. Ancak Rusların toparlandığını görünce bu sefer stratejiyi bir yıpratma savaşına çevirdiler. İşgal edilen topraklardan ümidi kesen ama Rusya’yı zaferden mahrum edecek bir kurgu. Belli belirsiz laflarla Ukrayna’ya asker göndermekten bahseden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yapmaya çalıştığı şey de NATO’nun neyi yapamayacağını söyleyerek kendi önüne kırmızı çizgiler koymaktansa ‘belirsizlik siyaseti’ güdüp Rusya’yı daha ileri gitmekten alıkoymak. Batılı askeri ve istihbarat uzmanları zaten sahada savaşa yön veriyor. NATO’yu işin içine çekmeden müttefiklerin savaşa nasıl dahil olabileceğine dair sonu gelmez bir tartışma sürüyor. Rusya, Batılı silahların Rusya içindeki hedeflere karşı kullanılamayacağı yönündeki belirlenmiş çizgiyi geçmeyi düşünen İngiltere gibi NATO ortaklarına nükleer dişini gösterdi. Ayrıca Rus Dışişleri “Eğer F-16 uçakları Ukrayna'da ortaya çıkarsa, Rusya modifikasyonlarına bakmaksızın bunları nükleer silah taşıyıcıları olarak değerlendirecektir” uyarısında bulundu. Son günlerde Harkiv’de Ruslar ilerlerken Ukrayna savunma hatlarından durumun çok vahim olduğuna dair açıklamalar geliyor. Top mermisi stokları hızla eriyor. ABD mermi yetiştirmek için Türkiye’de üretim hatlarını devreye soktu ama her şey Rusya’nın kullandığı kapasitenin çok gerisinde. Ukrayna asker toplayamıyor. NATO’nun eğitip donattığı elit birimler cepheden cepheye savrulurken eridi. ABD’nin zar zor onayladığı 61 milyar dolarlık paketle önce Avrupa’da kendi eriyen stoklarını dolduracağı öngörülüyor. Üretimin uzun zaman alacağı da düşünülünce Ukrayna’nın karşı taarruz bir kenara cephe hatlarını tutması bile zor. Gönderilecek 16 kadar F-16’nın da durumu kesinlikle değiştirmeyeceği aşikâr. Ukrayna ordusunun geçen yaz en iyi durumdayken başlattığı taarruz bile büyük bir hayal kırıklığıydı. Amerikan yönetimi seçim sürecinde Afganistan’dan sonra Ukrayna’da da çöküş senaryosu olmasın diye uğraşıyor ama günün sonunda tüm yükü Avrupa’nın sırtına yıkabilirler. Zaten Donald Trump gelirse “Ukrayna, Joe Biden’ın takıntısıydı; Avrupa savaşsın, bana ne!” diyerek kestirip atabilir.
Böylesi bir ortamda Putin savaşı sonlandırmayı değil yıpratma savaşını tersine çevirmek için elinden geleni deneyebilir. Rusya Merkez Bankası'nın eski danışmanlarından Alexandra Prokopenko’nun dediği gibi: "Putin'in önceliği savaş; yıpratma savaşı ekonomi ile kazanılır."
Halihazırda silah stoklarının tükendiği, ikame sorunlarının giderilemediği, petrol-doğalgaz tedarikine bağlı sektörlerde baskının arttığı, fiyat artışlarının insanları olumsuz etkilediği, siyasal ve toplumsal bölünmelerin tırmandığı bir Avrupa uzun vadeli bir savaşta daha da yıpranacaktır.
Buna mukabil Rusya ekonomisi savaşta olup abluka ve yaptırımlarla cebelleşen bir ekonomiye pek benzemiyor. Özellikle kamu maliyesi açısından... 2024’te bütçe açığının yüzde 0.9, enflasyonun yüzde 4.5, GSYH büyümesinin yüzde 2.3 olması öngörülüyor. Bu yılın ilk çeyreğinde federal bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 50 artışla 11.68 trilyon rubleyi buldu. GSYH ocakta yüzde 4.6, şubatta yüzde 7.7 artış gösterdi. İşsizlik oranı yüzde 3. İktisatçılara bakılırsa ekonomi kamu harcamaları, ithal ikamesi ve yabancı şirketlerin yerini almak için gereken ara mal ile hizmet talebindeki artış sayesinde ivme kazanıyor. Ayrıca savaş, ekonomik büyümenin itici motoru haline geliyor. Savaşla bağlantılı sektörlerin iş hacmi yüzde 30-70 arasında artış kaydetti.

***

Şimdi Putin evin içindeki düzenlemeden sonra ilk ziyaretini 16-17 Mayıs’ta Çin’e yapıyor. Ukrayna savaşı, geçmişte ciddi sorunlar yaşamış iki ülke arasındaki ilişkilere daha fazla stratejik derinlik kattı. 2019'da 111 milyar dolar olan ticaret hacmi 2023'te 227.8 milyar dolara yükseldi. Ödemelerin en az yüzde 90'ı ulusal para birimleriyle yapılıyor. Putin gitmeden önce Çin'in Xinhua ajansına verdiği mülakatta Devlet Başkanı Şi Cinping’in Ukrayna savaşını bitirmeye yönelik çözüm önerisini desteklediklerini kaydetti. Beri taraftan Avrupalılar ABD’nin baskılarına rağmen Çin’le kopuşu göze alamıyor. Ve Pekin uluslararası alanda Amerikan ajandasına artan oranda agresif yanıtlar veriyor. Rusya’nın beli kırıldığında sıranın kendisine geleceğini görerek Moskova ile dikkatli bir dayanışma sürdürüyor. Elbette bu silah tedarikini içermiyor.
Rus malları için Türkiye gibi Batı’ya açılan kapılar bir yana; Çin ve Hindistan’ın başını çektiği Asya penceresi Rusya’ya “Başka dünyalar da var” dedirtti. Orta Asya’da Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan kapısı da Rus mallarına çalışıyor. Çin ve Rusya ödemelerde yaptırımları atlatacak yollar da arıyor. Rusya ile ilişkilerden dolayı bedel ödemekten kaçınan Şi, son Avrupa turunda Çin’in Ukrayna’daki pozisyonunu “Bu krizin ne yaratıcısı ne tarafı ne de katılımcısı" diye tanımladı. Yine de ABD’nin Çin’i kuşatma stratejisine karşı Rusya ile ortaklık denge etkisi yapıyor. Ve kuşkusuz Putin’in beşinci dönem ziyaretlerine Pekin’den başlaması ve “sınırsız dostluk” vurgusu yapması kolektif Batı’yı delirtmeye yetecektir.


Fehim Taştekin Kimdir?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.