Putin’in Afganistan terazisi
Rusya pek çok eleştirisine karşın ABD ve müttefiklerinin Afganistan’daki varlığını kendi ve Orta Asya ülkelerinin güvenliği açısından bir emniyet kemeri olarak görüyordu. ABD’nin Afganistan mesaisinin bitmesiyse Rusya’nın hem terör örgütlerinin Afganistan’da palazlanıp kendisi ve bölge ülkelerini hedef almasından hem de zaten büyük bir sorun haline gelen uyuşturucu trafiğinin kendisi açısından ulusal bir krize ve bölgesel bir kaosa dönmesinden endişe ediyor.
ABD Afganistan’dan çekilmeye başladı. ABD ve NATO kuvvetlerinin (Türkiye hariç) belirlenen sayının dışında ülkeyi 11 Eylül’e kadar tamamen terk etmesi bekleniyor. Türkiye bir yandan ABD ile Kabil Hamid Karzai Havalimanı’nın güvenliği için müzakere yaparken bir yandan da Taliban’a, “Din kardeşiyiz, bu ne celal” diyor.
Öte yandan bu çekilme bölge ülkelerinde tepkiye neden oluyor. Bunlardan en dikkat çekeniyse Rusya. Oysa aynı Rusya, ABD’nin Afganistan’daki varlığının bir noktadan sonra "Avrasya’yı gözetleme ve kontrol etmeye dayanan bir yanı olduğu" için eleştiriyordu. Rusya’nın tutumunda bir çelişki mi var? Taliban 9 Temmuz’da Moskova’ya ne dedi? Rusya Afganistan konusunda neden tepkili? Rusya’nın Afganistan’daki duruma bakışına ve kaygılarına bakalım.
TALİBAN’DAN RUSYA’YA GARANTİ: İZİN VERMEYECEĞİZ
Genellikle Irak işgaliyle karıştırıldığı için Rusya’nın Afganistan’a dönük işgale de karşı çıktığı sanılıyor. Ancak Rusya, Irak'takinin tersine, 2001’de ABD Afganistan’a operasyon başlattığında bu sürece destek olmuştu. Rusya hem bölge ülkelerinin ABD’ye geçici üsler vermesinde hem istihbarat paylaşımında hem de maddi katkıyla Washington’ın El Kaide’ye dönük operasyonlarını en azından Putin’in 2004’teki ikinci dönemine kadar destekledi. Ancak ABD’nin burada kalıcı olma çabası, geçici üsleri terk etmemesi, 2007’de Şanghay İşbirliği Örgütü’nün ABD’ye “Orta Asya’dan çık!” çağrısına kadar vardı. ABD gelen baskıyla üsleri boşalttı. Kremlin'in başlangıçta bu harekatı desteklemesinin nedeni, Rusya ve Orta Asya ülkelerine akacak mülteci göçüyle beraber El Kaide ve benzeri radikal örgütlerin bölgeye sızmasıydı. Bugün de bu sorun ortadan kalmış değil, ABD’nin Afganistan’da geçirdiği 20 yıla karşın Moskova hâlâ benzer kaygılar taşıyor.
Rusya kuruluşundan bugüne kadar özellikle Çeçen ayrılıkçı hareketinin gerçekleştirdiği Beslan, Moskova Tiyatro Baskını gibi terör eylemlerine maruz kalmadı. Ancak Suriye savaşında ortaya çıkan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) gibi radikal örgütler Moskova’nın endişelerini perçinledi, çünkü IŞİD’e katılan Orta Asyalı ve Çeçen militan sayısı 10 binleri buldu. İşte bu durum şimdi göreli istikrar unsuru olarak görülen ABD’nin bölgeden çekilmesiyle yeni bir kriz sebebi. Kremlin, Afganistan’da yaşananlar karşısında, geçmişi ve şu anki durumu gözeterek dikkatli hesaplar yapıyor, zira radikal grupların yeniden palazlanarak Rusya ve Orta Asya’ya sızacağı ve buralarda eylemlere girişeceği düşünülüyor.
Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev haziran ayında Moskova’da gerçekleşen bir konferansta Afganistan’daki bu durumun El Kaide ve IŞİD gibi radikal örgütlerin güçlenmesine ve etkinliklerinin artmasına neden olacağını söyledi. Patruşev’in bu ifadeleri Rusya’nın ABD ve NATO müttefiklerinin bölgeden çekilmesine neden tepki gösterdiğini özetliyor. Bir başka endişeyse ABD’nin Afganistan’daki sorunu gerekçe göstererek Orta Asya ülkelerinde gözlem istasyonu ya da üs kurmak için durumu kullanması. Tam da bu nedenle Rusya, sorunu kontrol altına almak için Taliban ile görüşüyor. 9 Temmuz’da Moskova’da bulunan Taliban heyeti, Afganistan’ın yüzde 85’ini kontrol ettiklerini söylerken, Moskova’ya “Buraların size dönük saldırılar için üs olarak kullanılmayacağının garantisini veriyoruz” dedi (Oysa Rusya ile Taliban’ın dine bakışları hiç aynı değil, hatta aynı dine dahi mensup değiller, ilginç doğrusu!) Ancak Afganistan konusunda Rusya’nın başını ağrıtan hem iç hem de bölgesel bir sorun var: Uyuşturucu ticareti.
İÇERDE SORUN DIŞARDA SORUN: UYUŞTURUCU TİCARETİ
Afganistan dünyadaki eroinin yüzde 90’a yakınının üretildiği adres, Rusya ise dünyada en fazla eroin kullanılan ülke. Rusya’ya ulaşan eroinin neredeyse tamamı Orta Asya üzerinden Afganistan’dan geliyor. Örneğin 2020 kayıtlarına göre Rusya’da 6 milyon eroin kullanıcısı var. Yetkililer, kayıtların gerçek sayıların çok azını yansıttığı konusunda da uyarıyor. Bir başka örnek vermek gerekirse, ülkede uyuşturucu kullanımı kaynaklı ölüm oranı yüz binde 10,2 iken bu oran İngiltere’de yüz binde 3,7, yıllık ölümse 30 binin üzerinde.
Rusya İçişleri Bakanlığı verilerine göre 2018’de 100 binden fazla insan uyuşturucu ticareti ve temini suçlarından hapiste bulunuyor, üstelik bu sayıya üç yılda 20 kişi eklendi. Bu durum Rusya’yı Avrupa’da en fazla uyuşturucuyla alakalı hükümlü/tutuklunun bulunduğu ülke konumuna getiriyor. Üstelik enjektörlerin birden fazla kişi tarafından kullanılması, steril olmaması gibi faktörler dünyanın en fazla HIV hastasına (1.16 milyon kişi) sahip ülkesinde HIV’in bir epidemi haline gelmesine zemin yaratıyor.
Rusya’nın içinde bulunduğu bu durumu Dışişleri Bakanlığı Yeni zorluklar, Tehditler Masası Başkanı Aleksey Rogov 2019’da verdiği bir demeçte şöyle ele almıştı: "Afganistan uyuşturucu ticareti Rusya’nın ulusal güvenliğine dönük en büyük tehditlerden biri.”
AFGANİSTAN’IN UYUŞTURUCUSU PUTİN’İN KABUSU OLUYOR
Uyuşturucu ticaretinin Putin’in kabusu haline gelmesinin bir diğer nedeni iktidar ile yasa dışı gruplar arasındaki dengenin bozulmasına neden olması. Şöyle ki Afganistan’a üretilen uyuşturucu büyük oranda Afganistan ya da komşu ülkelerde yerleşik bulunan örgütlerin ve militanların elinde. Bu noktada satılan her uyuşturucu silahlı radikal örgütlere servet olarak dönüyor. Ancak durum bununla sınırlı değil, uluslararası uyuşturucu trafiği transit geçtiği veya hedef aldığı pazarda ortalıklar, işbirlikleriyle ilerliyor. Yasadışı olan bu trafik, neredeyse her ülkede yasadışı grupların güçlenmesini ve pazar payını genişletmesini beraberinde getiriyor. 1990’larda nam salmış Rusya mafyası bu anlamda akılda tutulmalı.
Nihayetinde mafyatik gruplar uyuşturucu ticaretiyle, uyuşturucu karşılığı silah, para gibi yöntemlerle güçlerini perçinliyor. Dahası sınır kontrolleri, devriye güçleriyle trafiği engelleme stratejisi bürokrat ve polisi içeren rüşvet ve yolsuzluk girdabına zemin yaratıyor. Putin iktidarında bu grupların önemli bir kısmı kontrol altına alınmıştı, ancak bu oluşumların giderek güçlerinin perçinlenmesi, iktidarın hem suçla mücadelesini hem de bu grupların kontrol altında tutulmasını sekteye uğratıyor. Bu akamet Rusya’da uyuşturucu ile ilişkili suçlardaki artışla da kendisini gösteriyor.
Uyuşturucu ticaretinin Orta Asya’da benzer organizasyonları içererek genişlemesi, Avrasya Ekonomik Birliği’nin serbest ticaret düzenlemeleriyle sınırlar arası ticaretin kolaylaşması hem Rusya hem de bölge için güvenlik açısından tehditlerin baş göstermesi demek. Rusya açısından bu noktada sorunun düğümlendiği yer Afganistan kaynaklı uyuşturucu trafiğinin kontrol altına alınması, ancak bu hiç kolay değil.
Bölge ülkelerinin içinde bulunduğu ekonomik güçlük, sınırlı askeri güç gibi sebeplerle hem Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü hem de Şanghay İşbirliği Örgütü (Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Hindistan ve Pakistan) aracılığıyla 2018, 2019 ve 2020’de olduğu gibi güncel strateji belgeleri açıkladı, istihbarat paylaşımı, ortak sınır tatbikatları yaptı. Ancak 2020’de Tacikistan’dan geçen uyuşturucunun yalnızca yüzde 5’inin engellendiği dikkate alındığında bu önlemlerin yeterli olmadığı görülüyor.
Sonuç olarak Rusya pek çok eleştirisine karşın ABD ve müttefiklerinin Afganistan’daki varlığını kendi ve Orta Asya ülkelerinin güvenliği açısından bir emniyet kemeri olarak görüyordu. ABD’nin Afganistan mesaisinin bitmesiyse Rusya’nın hem terör örgütlerinin Afganistan’da palazlanıp kendisi ve bölge ülkelerini hedef almasından hem de zaten büyük bir sorun haline gelen uyuşturucu trafiğinin kendisi açısından ulusal bir krize ve bölgesel bir kaosa dönmesinden endişe ediyor. Bu noktada ŞİÖ, KGAÖ gibi yapılar aracılığıyla komşularla bağlarını sıkı tutarken Afganistan’da büyük ölçüde gücü elinde tutan Taliban ile de doğrudan aracısız görüşmekte beis görmüyor. Taliban Rusya’nın kendisini muhatap almasını önemsiyor, bu nedenle Moskova’ya 'içiniz rahat olsun' mesajları veriyor. Ancak Afganistan, bölgede göç, uyuşturucu silah ticareti gibi komşuların canını sıkan sorunların merkez üssü. Afgan halkının hayatı gün geçtikçe tarumar olurken, bölge ülkeleri kendilerini bu yangından koruma yöntemlerine kafa yoruyor, ancak tarihten bölge ülkelerinin de Afgan halkının da işinin hiç kolay olmadığını biliyoruz.
Mühdan Sağlam Kimdir?
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. 8 Kasım 2023'te Ankara İdare Mahkemesi kararıyla Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki görevine iade edilmiş, ancak 27 Şubat 2024'te İstinaf Mahkemesi kararıyla yeniden ihraç edilmiştir. 2017-2023 yılları arasında aralarında Gazete Duvar, Almonitor, Kısa Dalga ve Artı Gerçek'in de bulunduğu medya kuruluşlarında çalışmıştır.
'Ortadoğu’da Kürt meselesinin çözümü Türkiye'siz düşünülemez' 13 Kasım 2024
'Erdoğan Kürt Sorununu çözmeye değil stabilize etmeye çalışıyor' 04 Kasım 2024
Yapay zekanın açıldığı kapı: Nükleerin yeniden keşfi 30 Ekim 2024
Cumhuriyet'in 101. yılı: Demokrasi, laiklik, anayasa, eşit yurttaşlık 29 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI