'Radikal feminist' olduğu gerekçesiyle işten çıkarılan Cemre Baytok: İşe iade davası açacağım
Boğaziçi Üniversitesi Cinsel Tacizi Önleme Eğitim ve Destek Koordinatörlüğü’nde çalışan Cemre Baytok, Melih Bulu'nun yardımcısı tarafından 'radikal feminist' olduğu gerekçesiyle işten çıkarıldı.
Gülfer Akkaya
DUVAR - Cemre Baytok beş yıldır çalıştığı Boğaziçi Üniversitesi Cinsel Tacizi Önleme Eğitim ve Destek Koordinatörlüğü’ndeki (CİTÖK) işinden çıkartıldı. Önceki yönetim pandemi döneminde Kısa Çalışma Ödeneği ile süreci devam ettirirken, kayyım Rektör Melih Bulu 2021 Nisan ayında ücretsiz izin kararı verdi. Ardından rektör yardımcısı Fazıl Önder Sönmez CİTÖK’e attığı birkaç maille bu işin başka türlü yürütülmesi gerektiğini ve Baytok’un radikal feminist olduğunu belirterek kendisi ile yollarını ayırdıklarını söyledi.
Koordinatörlüğe yönelik bu müdahalelere karşı Boğaziçi Üniversitesi’nden ve diğer üniversitelerin benzer kurumlarından, feminist/kadın hareketinden tepkiler gecikmedi.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmaya çalışanların Cinsel Tacizi Önleme Eğitim ve Destek Koordinatörlüğü gibi kazanılmış alanlar olan üniversitedeki kurumların önce içini boşaltma, ardından kapatma çabalarından birine bu kez Boğaziçi Üniversitesi’nde tanıklık ediyoruz.
Koordinatörlüğe müdahalenin de Boğaziçi Üniversitesi’ne yönelik müdahalenin parçalarından biri olduğunu belirten Cemre Baytok ile koordinatörlükteki deneyimleri, koordinatörlüğün kurulma ve çalışma sürecini ve işten atılmasına dek birçok başlığı konuştuk.
Siz Boğaziçi Üniversitesi Cinsel Tacizi Önleme Eğitim ve Destek Koordinatörlüğü’nde (CİTÖK) çalışıyordunuz. Bize ilk olarak bu koordinatörlüğün amacı ve ne zaman kurulduğu hakkında bilgi verir misiniz?
CİTÖK, komisyon olarak 2012’de kuruluyor. 2016’da komisyonun deneyimlerine dayanarak, üniversitede cinsel taciz vs. hakkında farkındalık çalışmaları organize edecek ve ilgili konularda gelecek başvuruları doğru şekilde yönlendirecek tam zamanlı bir koordinatöre ve bir ofise ihtiyaç olduğu gerekçesiyle, akademisyenler ve öğrenciler, dönemin rektörü Gülay Barbarosoğlu’nun desteğiyle CİTÖK Ofisi/Koordinatörlüğü’nü kuruyorlar.
'ÜNİVERSİTELERİN TOPLUMUN DEĞİŞİP DÖNÜŞMESİNDE ÖNCÜ ROLLERİ VAR'
Üniversitelerde CİTÖK gibi merkezler neden olmalı? Kaç üniversitede bu tarz çalışan ofisler mevcut? Bu koordinatörlükler arasında koordinasyon var mı?
Üniversiteler, geleceğe dair misyonları olan eğitim kurumları. Toplumun değişip dönüşmesinde öncü rolleri var. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan ayrımcı fiillerin, şiddet olaylarının engellenmesinde de bu sebeple sorumlulukları var. CİTÖK gibi birimler, öncelikle eşitsiz fiiller karşısında sessiz kalınmaması, maruz kalanların muhatap bulacakları bir fiziksel mekân olması, gerekli mekanizmaların doğru şekilde işletilmesi için elzem. Öte yandan, CİTÖK örneği, böyle bir adres olduğunda, bilhassa öğrencilerin sık sık danışıp başvurduğu bir yer olduğunu gösterdi. Üniversitelerde, tıpkı rehberlik merkezi, MEDİKO’lar ya da diğer destek birimleri gibi, CİTÖK gibi yerlerin olması gerektiği sadece benim beş yıllık deneyimimle bile çok görünür durumda. Kaldı ki, Ankara Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, ODTÜ gibi birçok üniversitede on yılı aşkın süredir bu tür birimler mevcut. Son yıllarda da bu alanda çalışmak isteyen öğrenci ve akademisyenler ve birimlerin kuruluşu hızlandı. Şu an otuzun üzerinde bu tür birim veya merkez bulunuyor ülkede. Bu birimlerin çalışanları ile bu alanda faaliyet yürüten akademisyen ve personelin oluşturduğu CTS İletişim Ağı var. Bu ağ da on yılı devirdi. Her sene iki kez düzenlenen çalıştaylarda deneyim aktarımı yapılıyor, birlikte çalışma alanları üretiliyor.
Bu koordinasyonun dünyada benzer örnekleri mevcut. Oralarda bu tarz çalışmalar hangi aşamalarda?
Dünyadaki örneklerde, bu tür birimler, üniversite yönetimleri tarafından kurumsal destek gören, üniversitenin idari şemasına resmi olarak entegre edilmiş, ofisleri ve çalışanları olan birimler. Genellikle ombudsmanlık gibi işleyen, öğrenci veya diğer üniversite mensupları için oluşturulmuş destek mekanizmalarından bir tanesi olarak kabul görmüş. Dolayısıyla da köklü bir üniversitede kişilerin değişmesi ile bu yapıların ortadan kalkması beklenemez.
'DÜNYADA TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN SAĞLANMASINA DAİR YÜKSELEN BİR TALEP VAR'
CİTÖK başından itibaren nasıl bir yol kat etti, nasıl bir deneyim elde etti ve akademi, toplum ve feminist mücadele açısından baktığınızda ne tür kazanımlar sağlandı?
CİTÖK Ofisi, kurulması ve bilinmeye başlamasıyla başta öğrenciler ile iletişimi sayesinde bu alanda var olan mekanizmaların işlerliğini sağlaması ve cinsel taciz vb. fiillerin önlenmesine dair hakların, yapılabileceklerin bilinmesi açısından epey yol kat etti. Beş yıllık deneyimim sonucunda, üniversite gibi kurumsal ve kamusal açıdan toplumda önemli bir yer kaplayan ve genç neslin çoğunlukta olduğu bir yerde toplumsal cinsiyet eşitliğine dair çok fazla soru ve bilgilenme ihtiyacı olduğunu deneyimledim. Burada, dünyada ve ülkede yükselen feminist bilincin de çok etkisi var elbette. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına dair yükselen bir talep var ve CİTÖK gibi birimler de bu açıdan kritik önemde.
Ofisin açılması üniversitede cinsel şiddetle mücadelede kazanımlar sağladı mı? Bu konuda yeni bir durum yarattı mı?
Az önce buna değinmeye çalıştım ancak, temel olarak bu alandaki sessizliği kırmak ve meseleye kurumsal bir karşılık üretmenin en önemli kazanım olduğunu söyleyebilirim.
2016 yılından 2021 yılı nisan ayına dek komisyonun koordinatörlüğünü yürütüyordunuz. Bu süreçte üniversitede herhangi bir sorunlarla karşılaştınız mı? Nasıl bir ortamda çalışıyordunuz? Koordinatörlüğün üniversite için nasıl bir anlamı vardı?
YÖK 2015’te tüm üniversitelere Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi göndermişti. Bu belgede bu tür birimler ve bu alandaki faaliyetler teşvik ediliyordu. O yüzden 2016, 2021’e kıyasla bu alandaki çalışmaların farklı kesimlerce de desteklendiği bir dönemdi. Ancak üniversiteler de toplumun bir parçası olduğu için böyle bir birimin elzemliğini destekleyenler kadar bu çalışmaları azımsayanlar veya dirençle karşılayanlar da (akademisyenler de dahil olmak üzere) elbette oldu. Bir önceki yönetimden kurumsal destek almakta zorlandık. Koordinatörün pozisyonunun güvenceli bir pozisyon olmasını defalarca talep ettik, maalesef olmadı. Bu da Melih Bulu yönetiminin güvencesiz bir pozisyonu ilk hedeflerinden biri haline getirmesini kolaylaştırdı. Yine de tabii ki belirtmem gerekir ki, öğrenciler ve akademisyenlerin çoğu için CİTÖK deneyimine sahip çıkılan ve vazgeçilemez görülen bir yapı.
'REKTÖR YARDIMCISI 'RADİKAL FEMİNİST' OLDUĞUM TESPİTİYLE YOLLARINI AYIRDIKLARINI BELİRTTİ'
İşinize neden ve nasıl son verildi? Basına yansıyan önce Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyım Rektör Melin Bulu ücretsiz izne çıkartılmanızı istedi. Ardından Fazıl Önder Sönmez tarafından “cinsel tacizi önlemenin tam zamanlı mesai gerektirmediği” bahanesiyle işten çıkarıldığınız şeklinde. Böyle mi oldu?
Pandemi başlayınca önceki yönetim döneminde önce Kısa Çalışma Ödeneği’ne maaşım bağlandı. Nisan 2021’de ise atanan Melih Bulu yönetimi beni ücretsiz izne çıkardı ve dahası rektör yardımcısı, CİTÖK’ün kurumsal randevu ve destek mailini benden alarak kendi sekreterine verdi. Mayısta rektör yardımcısı Fazıl Önder Sönmez CİTÖK’e attığı birkaç mailde bu işin başka türlü yürütülmesi gerektiğini, aklında yarı zamanlı klinik psikolog çalıştırmak olduğunu ve benim ile “radikal feminist” olduğum ve “ifşa, dışlama ve linçi disiplin süreçlerine alternatif meşru bir yöntem olarak gördüğüm” tespitlerine dayanarak “yollarını ayırdığını” belirtiyor. Bundan iki ay sonra, temmuz sonunda ise, bu alanda “tam zamanlı mesaiye ihtiyaç olmadığı” gerekçesi ile işten çıkarıldım.
Cinsel tacizi önlemenin tam zamanlı mesai gerektirmemesi ne demek sizce?
En basit ifadeyle, bu işi profesyonel ve kurumsal bir iş olarak tanımamak demek. Dahası, CİTÖK’ün on yıla yakın deneyimini de saymamak demek. Nihayetinde, bu alanda emeği olan onlarca insan, yıllar önce, bu ofisin kurulması ve tam zamanlı bir koordinatörün çalışması gerektiğinde ve çalışma prensiplerinde hemfikir olmuştu. Bunun alandaki deneyime dayalı ve uzmanlık içeren bir karar olduğu da CİTÖK Ofisi'nin model alınan bir yer haline gelmesinden de anlaşılabilir.
CİTÖK’ü zamanın rektörü Gülay Barbarosoğlu ihtiyaç var diye kurmuş, şimdi ise iki erkek ihtiyaç yok diyerek adım adım etkisizleştirmiş. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tesadüf olmadığı açık. Gülay Barbarosoğlu o dönem, hem komisyonun deneyimlerine ilgi göstermiş ve hak vermiş hem de uluslararası örnekleri takip ederek böyle bir ofisin gerekli olduğuna karar vermişti. Atanan Melih Bulu yönetimi ise CİTÖK’e sormadan ve üniversite bileşenlerine danışmadan ofisi işlevsizleştirmeyi benimsedi.
Üniversite bu konuda bir şey yaptı mı? Üniversitedeki benzer birimler bu konuda tavır aldılar mı?
Boğaziçi Üniversitesi’nin ocak ayından beri içinde bulunduğu sürecin bir parçası bu gelişmeler. O yüzden elbette öğrenciler ve akademisyenler bu ofise sahip çıkarak eylem ve açıklamalar yaptılar, yönetime itirazlarını defalarca ilettiler. Feministlerin dayanışma eylemleri zaten basına yansıdı.
CİTÖK şu anda aktif mi?
Komisyon aktif ve süreci takip ediyor. CİTÖK’ün kurumsal ve randevular için kullanılan mail adresi de komisyona iade edildi.
İşten çıkartılırken yasal haklarınızı alabildiniz mi? Şu an talepleriniz nelerdir?
Sözleşmemi feshettikleri için tazminatımı ödediler. İşe iade davası açacağım.
Her ne kadar yasal olarak süreç tamamlanmadıysa da Cumhurbaşkanı Erdoğan hukuksuz bir şekilde "İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık" demişti. İktidar tarafından özellikle son yıllarda kadınların kazanımları budanmaya çalışılmakta. Boğaziçi Üniversitesi’nde işinizden olmanızın kayyım Rektör Bulu zamanında olması da yine aynı politikanın devamı olabilir mi? İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmaya çalışılması ile CİTÖK’te tam zamanlı çalışmaya ihtiyaç yok denmesi arasında sizce de böyle bir ilişki kurulabilir mi?
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı bu bağlam elbette CİTÖK Ofisi’nin başına gelenleri de açıklıyor. Ancak bugün üniversitelerde bu tür birimler uluslararası akademik endekslerde en yüksek puanları getiren yerlerden. Bu, yönetimler tarafından da biliniyor. Bu sebeple, bu ofis de yılların kazanımları sonucu şekillenen deneyimden ve buna zemin olan feminist perspektiften arındırılarak sürdürülmeye çalışılıyor.
Kayyım Rektör Bulu nihayet görevinden alındı. Ofisin yeniden aktif çalışmaya başlaması mümkün mü? Bunun için kimler, neler yapılmalı?
Ofisin hak ettiği şekilde yeniden çalışabilmesi için ofise sahip çıkılmaya devam edilmesi gerekiyor. Bunun için de hem komisyonun çalışmalarını sürdürmesine hem de tüm üniversite mensuplarının desteğine ihtiyaç var.
Koordinasyonun fiilen kapatılmasının üniversiteye nasıl bir etkisi olur?
Daha önce belirttiğim gibi, CİTÖK Ofisi deneyimi üniversite içinde, üniversiteler arasında ve sivil toplumda konuşulan, paylaşılan, örnek alınan bir deneyim olmuştu. İyi çalışan, üretmek isteyen, hedefleri olan bir yerin kapatılması üniversite açısından elbette çok büyük bir kayıp.
Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Yılların deneyiminin bir iki kişinin tepeden kararıyla ortadan kaldırılması kabul edilebilir bir şey değil elbette. Ancak bu alanda kat edilen yol o kadar fazla ki, bunu ortadan kaldırmak mümkün değil. Bilhassa şiddetin önlenmesi ve eşitliğin sağlanması için mücadele eden kesimlerin yan yana gelip bu yönde çalışmalarını yürütmeye devam edecekleri de bu yüzden aşikar.