“Dokunmak ne garip şey, hafızası yok. Onca dokunmuşluğumu hatırlamaya çalışıyorum da derime izi düşmüyor. Oysaki bir yaşamı bekliyor olsam tazelerim o hafızayı. Elimi omzuna koyar, küçük sarı gözlerinin içinde yine kendimi ilk bildiğim yaşlara dönerdim. Yaşam süresiz bir hâl alırdı. Sonra güven dolu koca ellerini tutardım. Mutlaka tutardım. Şimdiyse, zamanın altında kalmış yaşamaya çalışıyorum.”
Şeytan Düğünü, Nazlı Ayça Özkarahan, 88 syf., Monokl Yayınevi, 2021.
Bu kitap Deleuze üzerine yazılmış yedi metinden oluşuyor. Bunların dördü konferans metni. Birincisi Deleuze felsefesinin genel bir sunumu niteliğinde. İkinci metin, Deleuze’ün düşüncesinin temel bir sorunsalını, empirik ile transendental bağını ele alıyor. Bundan sonra, Deleuze ile Heidegger’i bir araya getiren konferans geliyor. Bu ve bunun ardından gelen, Deleuze’de dünya sorunsalını ele alan dördüncü metin, genel sunumdan ve ikinci metinden taşınan soru odağını genişletiyor. İçkinlik, gücül, bireyleşme terimlerini bağlantılandıran bu odak, kanımca, Deleuze felsefesinin ağırlık merkezini oluşturmakta. Söz konusu odağın ele alınmasıyla birlikte, Deleuze düşüncesinin ontolojik ve fenomenolojik boyutlarının açığa çıkarılması olanaklı oluyor. Sistem kurmuş bir düşünür olmamakla beraber, Deleuze’ün, özsel felsefî sorular konusundaki tezleri belli bir tarzda (elbette dikkat ve özen gerektiren bir çabayla) bir araya getirilebilir. Deleuze’ün yapıtında, varlık (olma), gücüllük/edimsellik, temel, zaman, uzay, bireyleşme gibi sorulara yanıtlar bulunmaktadır. Bu durum, Deleuze’ü, felsefe tarihinin içinde konumlanan ve ona katkı yapmış bir düşünür olarak tanımlamaktadır.
Deleuze: Bir Yeni Metafizikçi, Ahmet Soysal, 128 syf., Monokl Yayınevi, 2021.
Toplumların esenliği ve gelişmişliği çoğu iktisatçı ve siyasetçi tarafından “büyüme” kavramıyla açıklanıyor. Farklı siyasi ve iktisadi görüşlerin “büyüme” konusunda anlaştığını görüyoruz. Günümüzdeki hızlı yoksullaşma, artan eşitsizlikler ve toplumsal-ekolojik felaketler de egemen söyleme göre büyüme eksikliğinin ya da azgelişmişliğin sonuçlarıdır: “Büyümeyen, yerinde sayan, ölür”. Elinizdeki kitap ise bu sorunların nedeninin tam da büyüme olduğunu, büyümenin aşırı masraflı, ekolojik açıdan sürdürülemez ve özünde adaletsiz bir hal aldığını, “büyüme”yi temel alan mitik inançların terk edilmesi gerektiğini savunuyor.
Bunun için büyüme tahayyülünü ayakta tutan ve ekonomiyi bilim olmaktan çıkaran terimlerle düşünmekten vazgeçmek gerekiyor. Kullanımdaki iktisadi dil, ifade edilmesi gerekeni ifade etmekte yetersiz kaldığı içindir ki yeni bir söz dağarcığına ihtiyacımız var. Bir grup aktivist ve entelektüelin ilk olarak Fransa’da başlattığı ve ardından tüm dünyaya yayılan küçülme hareketi, toplumsal bir hedef olarak ekonomik büyümenin terk edilmesi çağrısında bulunuyor. “Küçülme” kavramı, daha az doğal kaynak tüketen ve tamamen farklı ilkeler çerçevesinde örgütlenen toplumlara giden yolu temsil ediyor. Sadelik, şenliklilik, otonomi, bakım, müşterekler gibi kelimeler de küçülme toplumlarının neye benzeyebileceği konusuna ışık tutuyor.
Çoğu Zarar Azı Karar - Dünyayı Küçülme Kurtaracak, Jason Hickel, Çevirmen: Deniz Keskin, 304 syf., Metis Yayıncılık, 2021.
BTOOOM’un sırları yavaş yavaş açığa çıkıyor!
Issız, gizemli bir adada bombalarla oynanan bu cinayet oyununu oynamak zorunda bırakılan Sakamoto, ilk düşman oyuncuyu kıl payı saf dışı bırakır. Ancak katil olma ihtimali ve vicdan azabı yüzünden yıpranmaktadır. Adada bir ruh gibi dolaşırken Kiyoşi Taira adlı orta yaşlı bir adamla tanışır. Taira’dan oyun hakkında bazı bilgiler alan Sakamoto, bu işin arkasında “BTOOOM!” Oyununun yapımcısı Tyranos Japan’ın parmağı olduğunu fark eder. İkili, bu adadan kaçmanın bir yolunu bulmak için adanın derinliklerine doğru yola çıkarlar. Acımasız Gerçek Bombalı Ölüm Oyunu “BTOOOM!”un sırları yavaş yavaş çözülürken daha gaddar düşmanlar Sakamoto‘ya saldırır.
Btooom! Cilt 2, Junya Inoue, 194 syf., Komik Şeyler, 2021.