RafDuvaR: Yeni çıkan kitaplar
Son günlerde yayımlanan, birbirinden farklı alanlarda dikkat çeken ve okurla buluşan kitapları derledik...
Kayıp Adam
Jane Harper, Çevirmen: Elif Zeynep Yıldırım, 368 syf., İthaki Yayınları, 2024.
İki kardeş, Nathan ile Bub Bright, ıssız taşradaki sığır çiftliklerini ayıran ücra çit hattında buluşuyor. Queensland’in gözlerden uzak bir bölgesinde, birbirlerinin en yakın komşuları olan bu iki kardeşin evleri arasında dört saatlik mesafe var.
Üçüncü kardeş ise o sırada ayaklarının dibinde ölü yatıyor…
Ailenin çiftliğinden sorumlu olan ortanca evlat Cameron’ın ıssızlığın ortasında, tek başına ölmesine sebep olan bir şey vardı.
Bright ailesinin sakin hayatı, Cam’in ölümüyle keder ve ıstıraba sürüklenecekti. Herkesin hemfikir olduğu şuydu: Ölmeden önce Cam’i rahatsız eden bir şey vardı. Peki Cameron umudunu kaybedip kendini mi öldürmüştü? Yoksa ölümünün ardında çok daha tehlikeli bir sır mı yatıyordu? Nathan bu gerçeğin peşine düştüğünde asla öğrenmek istemeyeceği şeyleri öğrenecekti.
İçeriden Ölmek
Robert Silverberg, Çevirmen: Elif Ersavcı, 260 syf., İthaki Yayınları, 2024.
2004 yılında Amerika bilimkurgu yazarlarının büyük üstadı seçilen, Hugo ve Nebula ödüllerinin gediklisi Robert Silverberg bilimkurgu ve fantazi edebiyatının yaşayan en büyük isimlerinden biri. 1972’de yayımlanan ve türe farklı bir pencereden bakan İçeriden Ölmek zengin, alaycı ve şiirsel diliyle Silverberg’ün başyapıtı.
Eşsiz bir yeteneğe, zihin okuma gücüne sahip David Selig bu yeteneğine rağmen alelade bir hayat sürüyordu. Kötülükle savaşmıyor, dünyayı kurtarmıyor, üniversite öğrencileri için ödev yazarak para kazanıp boş zamanlarında insanların içini röntgenliyordu.
Orta yaşlara yaklaştıkça Selig’in hiç beklemediği bir şey olmaya başlamıştı. Telepati gücünü yavaş yavaş kaybediyordu. Hayatı boyunca beyninin içinde başkalarının iç sesleri yankılanan Selig artık kendi zihninin sesini dinlemek zorunda kalacaktı, tıpkı diğer herkes gibi.
Yalnızlık, yas, iletişimin kaybı ve orta yaş bunalımı gibi konuları incelikle işleyen İçeriden Ölmek, iyi bilimkurgunun hangi seviyelere erişebileceğini gösteren nadir bir eser.
Bu Yas Yuvası – Bir Cinayet Davasının Öyküsü
Helen Garner, Çevirmen: Roza Hakmen, 240 syf., Yapı Kredi Yayınları, 2024.
Üç erkek çocuk babası, eşinden boşanmış Robert Farquharson’ın arabası 2005 yılının Babalar Günü’nde çocuklarını annelerinin evine bırakırken yoldan çıkar ve bir sulama barajına gömülür. Farquharson arabadan çıkmayı başarır ama çocukları boğularak hayatını kaybeder. Olay ilk bakışta trajik bir kaza gibi görünmektedir, ancak yetkililerin işe dahil olmasıyla daha karanlık ihtimaller belirmeye başlar.
Romancı ve öykücü Helen Garner, Avustralya’da uzun zaman gündemi işgal eden Robert Farquharson davasını başından sonuna kadar, her duruşmasına katılarak takip etti. Bu Yas Yuvası işte bu sürecin sarsıcı hikâyesini anlatıyor. Yaslı anne ve babadan başlayarak savunma ve iddia makamına, jüri üyelerine, tanıklara, bilirkişilere ve davayı izleyen gazetecilere varıncaya dek herkesin bir romanın kişileri gibi belirdiği anlatı, Garner’ın dürüst ve ustalıklı anlatıcılığı sayesinde true crime ve mahkeme röportajı gibi türlerin sınırlarını aşarak aile, evlilik, suç, masumiyet ve adalet üzerine unutulmaz bir kitaba dönüşüyor.
Çapulcular
William Faulkner, Çevirmen: Begüm Kovulmaz, 256 syf., Yapı Kredi Yayınları, 2024.
Faulkner’ın son romanı Çapulcular, yazarın hayali coğrafyası Yoknapatawpha’ya otomobillerin girdiği ve böylece modernleşmenin yeni bir ivme kazandığı 1905 yılında geçer. Bölgenin önde gelen ailelerinden Priest’lerin ilk otomobilini kaçıran üç beklenmedik kahraman vardır romanın merkezinde: On bir yaşındaki Lucius Priest; ailenin himayesindeki çocuksu, fevri, otomobil sevdalısı Boon Hogganbeck ve bu yeni icada şüpheyle bakan kurnaz arabacı Ned. Üç kafadar, otomobillerin hayata girişiyle hızla değişmekte olan manzara boyunca bölgenin en büyük şehri Memphis’e doğru yol alırken beklenmedik olay ve mekânların içinde bulacaklardır kendilerini: Çalınan bir at, bir genelev, nezaret ve sonunda bütün kaderlerinin bağlı olduğu bir at yarışı. Bir büyüme hikâyesine dönüşen bu macerayı, aradan yıllar geçtikten sonra torununa anlatan Lucius’tan dinleriz.
Çapulcular, atlara ve otomobillere, doğanın modern çağ tarafından geri dönmemecesine değiştirilmesine ve zamanın acımasızca geçişine dair, çılgınca bir enerjiyle dolup taşan bir roman.