RafDuvaR: Yeni çıkan kitaplar
Son günlerde yayımlanan, birbirinden farklı alanlarda dikkat çeken ve okurla buluşan kitapları derledik...
Gözlemevi Apartmanı
Edward Carey, Çevirmen: Esin Eskinat, 368 syf., İthaki Yayınları, 2024.
“Eldiven takanlar esrarengiz insanlardır, eldiven takarak dokundukları her şeyi kontrol ederler; bu, dünyanın üzerinde süzülüp yaşayanları, acı çekenleri izlemek gibidir, yalnızca gözlemlersin ama asla dokunmazsın. En iyisi Beyaz Eldiven Kanunu’nu çiğnemeyi aklımdan bile geçirmemekti...”
Beyaz Eldiven Kanunu gereği eldivenlerini hiç çıkarmayan Francis Orme, gündüzleri parktaki kaidesinde hareketsiz durmakta, kalan zamanında da topladığı nesnelerle kişisel müzesini Gözlemevi Apartmanı’nın bodrum katında kurmaktadır. Yıllardır birbirleriyle konuşmayıp odalarından çıkmayan anne babasıyla ve nevi şahsına münhasır komşu tiplerle oturan Orme, 18 numaraya taşınan yeni komşu Anna Tap sayesinde sıkı sıkıya kontrol ettiği dünyasının çok geçmeden kökünden değişeceğini anlar. Bu yeni kiracıdan kurtulmak için giriştiği mücadelenin seyri hiç de umduğu gibi olmayacak, her şey tepetaklak olana kadar ayakta neyin kalacağını kimse bilemeyecektir.
Kendine özgü tarzı, çizimleri ve kara mizahıyla Edward Carey’nin ilk romanı Gözlemevi Apartmanı’nda, henüz Amélie Poulain’in maceraları ya da Masumiyet Müzesi ortada yokken, Perec’in Yaşam Kullanma Kılavuzu’nun izinden giden özgün bir apartman tablosu sergileniyor.
Petekgözlü Adam
Wu Ming-Yi, Çevirmen: Seda Çıngay Mellor, 328 syf., İthaki Yayınları, 2024.
“Buna benzer bir kitabı daha önce okumadık.” –Ursula K. Le Guin
Wayo Wayo Adası’nda, her ikinci erkek çocuk on beş yaşına bastığı gün Deniz Tanrısı’na kurban edilmek zorundaydı. Atile’i de yakında on beşine basacaktı ancak çok iyi bir yüzücü ve denizci olarak kadere meydan okumaya ve hayatta kalan ilk çocuk olmaya kararlıydı.
Dağa yaptıkları bir tırmanışta oğlu ve eşi kaybolan Profesör Alice Shih deniz kıyısındaki evinde sessizce intihar etmeye hazırlanıyordu. Ancak çöple karışık devasa bir su girdabı Tayvan kıyılarına çarparak Atile’i’yi de beraberinde getirince intihar planı sekteye uğrayacaktı.
Felaketin ardından Alice yanına Atile’i’yi de alarak oğlunun ve eşinin kayboluşunun gizemini çözme umuduyla dağa doğru yola çıkacaklardı. Yolculukları sırasında alışılmadık bir bağ kurulacak ve Alice’i bildiğini sandığı her şeyi sorgulamaya zorlayacak karanlık bir sır ortaya çıkacaktı.
Leviathan Uyanıyor
James S. A. Corey, Çevirmen: Cihan Karamancı, 512 syf., İthaki Yayınları, 2024.
Geleceğe hoşgeldiniz.
İnsanlık Mars’ı, Ay’ı, Asteroit Kuşağı’nı ve de ötesini kolonileştirmiştir.
Fakat yıldızlar hâlâ erişilmezdir.
Jim Holden Satürn’ün halkaları ile Kuşak’taki maden istasyonları arasında mekik dokuyan bir buz şilebinin idari subayıdır. O ve mürettebatı Scopuli adındaki terk edilmiş bir gemiye rastladıklarında korkunç bir sırla karşılaşırlar. Bu, birileri için uğruna cinayet işlenecek bir sırdır, hem de Holden ile mürettebatının hayal bile edemeyecekleri bir ölçekte. Holden gemiyi oraya kimin ve niye bıraktığını bulamazsa Güneş Sistemi’nde savaş çıkacaktır.
Dedektif Miller bir kızı aramaktadır, milyarlarca kişilik sistemdeki tek bir kızı. Fakat kızın ailesinde para boldur ve parayı veren düdüğü çalmaktadır. İpuçları onu Scopuli ’ye ve isyancı sempatizanı Holden’a çıkardığında Miller bu kızın tüm olup bitenlerin anahtarı olabileceğini anlar.
Holden ile Miller’ın Dünya hükümeti, Dış Gezegen devrimcileri ve gizli şirketler arasındaki ince bir çizgide yürümeleri gerekmektedir ve şans onlardan yana değildir. Fakat Kuşak’ta farklı kurallar geçerlidir ve küçük bir gemi bile evrenin kaderini değiştirebilir.
Dağlardan Denize Artvin
Rahşan İnal (Derleyen), 271 syf., İletişim Yayınları, 2024.
"Artvin, 1980’lerden sonra kurulan ‘yeni dünya düzeni’nden nasibini, en çok tahrip edilen doğasıyla aldı. Doğal kaynakları sermayenin yeni birikim dinamikleri için yeniden keşfedildi. ‘Kalkınma’ büyülü sözcüğünün peşinde Çoruh Nehri üzerinde barajlar, hidroelektrik santraller (HES) kuruldu. Pek çok köy sadece baraj suları altında kalmadı, adeta tarihleriyle ezildi. (…) Bunca yıkıma rağmen doğa hâlâ cömert... Evet, hâlâ! Hayranlık uyandıran güzelliğiyle görülmeye değer. Biz de hafızayı kaybetmeden kaydedelim istedik.”
Denizle arasına duble yolun girdiği Hopa Deniz Feneri’nin öyküsü, Artvin’in uğradığı altüst oluşun timsali gibidir. Fakat Dağlardan Denize Artvin, Artvin’i yalnızca “doğa olayı” cephesiyle anlatmıyor. Sadece Çoruh kayıklarıyla, boğa güreşleriyle, geleneksel mimariyle, halk oyunlarıyla, müzik kültürüyle bir folklor olayı olarak da anlatmıyor. Bunları da anlatıyor fakat bunların yanında: Etnik coğrafyanın… Yerel siyasetin ve 1980 öncesi devrimci hareketin anısının… Artvin öğretmen okullarının tarihsel serüveninin… Mevsimlik işçilikten yazlıkçılığa gurbetçiliğin… Gündelik hayatın, insan ve mekânın… “Ah Nataşa!” travmasının da resimlerini çekiyor.
Başlı başına “karakter” olan bir diyarın, kendisi gibi rengârenk ve kendisi gibi coşkun bir albümü…
Rahşan İnal’ın derlemesinde ayrıca Erdoğan Altun, Fatih Artvinli, Taner Artvinli, Şükrü Aslan, Şenay Aydemir, Yeliz Kendir Gök, İdris Ersan Küçük, Fatih Orhan, Selda Polat Hüsrevşahi, Ayşem Sezer Şanlı, Emre Solmaz, Özlem Şendeniz, Öznur Yılmaz Altun’un yazıları yer alıyor.