RafDuvaR: Yeni çıkan kitaplar
Son günlerde yayımlanan, birbirinden farklı alanlarda dikkat çeken ve okurla buluşan kitapları derledik...
1930’lar Türkiyesi'nde Müziğin Ekonomi-Politiği - Erken Cumhuriyet'in Sesleri - A. Sırrı’nın Kaleminden “Kimlerdir, Ne Kazanırlar?”
Bilen Işıktaş, 296 syf., İletişim Yayınları, 2024.
Erken Cumhuriyet’in Sesleri, 1930’lar Türkiyesi’nin müzik ortamını ve müzisyen portrelerini birlikte ele alıyor. Bilen Işıktaş, söz konusu dönemde dünyadaki ve ülkedeki ekonomik koşulların müzik üretimi üzerindeki etkilerini inceleyerek bu üretimin sosyoekonomik ve kültürel bağlamlar içinde şekillenişini analiz ediyor. Işıktaş, gerek teknoloji, müzikteki yeni türler, müzisyenlerin icra platformları gibi konulara gerek o dönem yapılan tartışmalara (alaturka-alafranga kavgası, içkili yerlerde müzik icrası vb.) panoramik biçimde bakıyor.
Dönemin saygın gazetecilerinden Ahmet Sırrı Uzelli’nin, önde gelen ses ve saz sanatçılarıyla 1932 yılında Vakit gazetesi için yaptığı söyleşilerden oluşan “Kimlerdir, Ne Kazanırlar?” tefrikasını da gün yüzüne çıkaran Işıktaş, kitabın odağı olarak kullandığı bu tefrikadaki her söyleşiden sonra ilgili sanatçıya dair kaleme aldığı portrelerle zevkli bir musiki yolculuğu sunuyor. Bu yolculukta Safiye Ayla’dan Münir Nurettin Selçuk’a, Yesarî Asım’dan Denizkızı Eftalya ve Hamiyet Yüceses’e kadar niceleri yer alıyor.
Neredeyse yüzyıl öncesinin müzik piyasası ve gündemine farklı yönleriyle bakan; müziğin metalaşmasını etkileyen sosyal, kültürel, politik ve ekonomik etmenleri inceleyen Erken Cumhuriyet’in Sesleri müzik tarihiyle ilgilenenler kadar Türkiye’nin kültür ve toplumsal tarihine, eğlence yaşamına ilgi duyanlar için de önemli bir kaynak.
“Müzik ruhuyla ve maddesiyle bireyselden toplumsala uzanan bir etkileşim güzergâhıdır. Işıktaş, bu hep görmezden gelinen ama bütün varlığıyla kendini dayatan gerçekliği gözler önüne seriyor.”
Prof. Dr. Ali Ergur
Türkiye ve Ötesi: Devlet, Sınıf, Mekân - Çağlar Keyder'e Armağan
Fırat Genç (Derleyen), Gözde Orhan (Derleyen), Melih Yeşilbağ (Derleyen), 423 syf., İletişim Yayınları, 2024.
Türkiye ve Ötesi: Devlet, Sınıf, Mekân, adını hak eden bir toplumsal analiz panoraması sunuyor. Kitapta, küresel ile yerel-ulusalın etkileşimi içinde, devletin, sınıfın ve mekânın dönüşüm dinamikleri, özgül olana duyarlı incelemelerle ele alınıyor. Zamanı, Türkiye’yi ve ötesini anlamak için, “doğru” sorularla: Türkiye’de devletin (“sözleşmeci” ve “sömürgeci”) “ikili” yapısından söz edilebilir mi? Devlet-sınıf ilişkileri nasıl şekillenegeldi? “Ahbap çavuş kapitalizmi” kavramı, anlamlı bir açıklama çerçevesi sunabilir mi? Ekonomi politik dönüşümler, sağlık politikaları merceğinden nasıl görünür? İstanbul, Diyarbakır ve bir zamanların OHAL bölgesindeki şehirleşme dinamikleri nasıl işliyor? Kırsal dönüşüm süreci karşısında, “köye dönüş” bir seçenek mi? ”Bağımsız idari otoriteler”, fikrî mülkiyet gibi kurumlarıyla “neoliberal devlet aklı” nasıl kurumlaşıyor? Neoliberal devlet aklının “üstlenicisi” olarak AKP iktidarında bürokrasi karşıtı söylem ve anti-entelektüalizm nasıl bir işlev gördü? Küreselleşmenin toplumsal cinsiyet ilişkilerindeki çoklu ve çatışmalı etkileri hangi ufka açılabilir? Gezi direnişinin ilham ettiği yeni siyasal topluluk tasavvurunun ufku ne olabilir?
Türkiye ve Ötesi: Devlet, Sınıf, Mekân, aynı zamanda, Türkiye’de sosyal teorinin “yerel” sınırları aşan ariflerinden Çağlar Keyder’e armağan niteliği taşıyor. Keyder’le düşünce serüveni üzerine yapılan uzun söyleşi de kitabın bir armağanı.
Fırat Genç, Gözde Orhan ve Melih Yeşilbağ’ın hazırladığı derlemede onların yanı sıra Kaan Ağartan, Tuba I. Ağartan, Aslıhan Aykaç, Utku Balaban, Antoine Dolcerocca, Gamze Evcimen, Eren Karaca, Muzaffer Kaya, Cangül Örnek, Esra Sarıoğlu, Deniz Yükseker ve Hüseyin Yener Erköse, Z. Umut Türem ile Barış Ünlü’nün katkıları yer alıyor.
Krizin Gölgesinde En Uzun Beş Yıl - Türkiyede Kriz Siyaset ve Sermaye
Ümit Akçay, 264 syf., Doğan Kitap, 2024.
Ekonomi politikalarındaki “U-dönüşleri” nasıl açıklanabilir? Bu dönüşlerin siyasi ve ekonomik nedenleri nelerdir?
“Ümit Akçay, Türkiye’de neoliberalizmi eleştirel olarak inceleyen iktisatçıların ön saflarında yer almaktadır. Dünya ekonomisini yakından izlemesi, Türkiye analizini teorik ve arşılaştırmalı çerçevelere oturtmaktadır. Bu kitap, bu analizi Türkiye’nin 2018-2023 yıllarına taşıyor. “Krizin gölgesinde geçen” bu dönemde izlenen iktisat politikalarına odaklanıyor.
Saray iktidarının sınıfsal bağlantıları Türkiye’de tartışılmaktadır. Akçay, bu tartışmaya ışık tutacak bir döküm önermekte; sermaye gruplarının son beş yılda politika virajlarını etkileme ve onlardan etkilenme biçimlerini titizlikle araştırmaktadır. Bu tabloda halk sınıfları pasif görünümdedir; ama seçim dönemeçleri, bu çaresiz konumu değiştiren dinamikleri hayata geçirmiştir.
Akçay’ın Türkiye’ye ilişkin bu tespitleri neoliberalizmin yüzeysel, kaderci, katı analizine dönük örtülü bir eleştiri de içermektedir.
AKP’nin yirmi yılı aşkın iktidarı, Türkiye ekonomisinin bağımlı gelişme modelini yoğunlaştırmıştır. Ümit Akçay’ın çalışması, bu modelden köklü bir dönüşümle çıkışın gerektiğini vurguluyor; sosyalistleri alternatifler üzerinde tartışmaya davet ediyor. Bu zengin gündemi içeren Krizin Gölgesinde En Uzun Beş Yıl, 21. yüzyıl Türkiye’sinin yakın geleceğine de ışık tutan, önemli, kalıcı bir katkıdır.”
Prof. Dr. Korkut Boratav
Kasame - Bir Cinayet Romanı
Gülfem Pamuk, 240 syf., Everest Yayınları, 2024.
Kitab-ı Siyah Kalem ile 2016 Everest Yayınları İlk Roman Ödülü’nü kazanan Gülfem Pamuk, bu kez ilginç bir cinayet romanı olan Kasâme ile çıkıyor okurun karşısına.
Köy köy dolaşıp hikâyeler anlatan Meddah, son gittiği köyden ayrıldığında kimliği bilinmeyen birisi tarafından öldürülür. Olayı çözmek için görevlendirilen Kadı Efendi köydeki bütün erkekleri sorgulayıp yemin ettirecek, suçlu ortaya çıkmazsa kan parası (diyet) bütün köye pay edilerek alınacaktır. İfadeler alındıkça köyde dönen dolaplar, gizli saklı işler de su yüzüne çıkmaya başlar.
Kasâme, 1680 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nda gerçekleşen ilk ve son recm vakasını konu eden kurgusu, dili, anlatımı ve şaşırtıcı sonuyla okuru gizemli bir atmosfere çekiyor. Gülfem Pamuk, Kitab-ı Siyah Kalem ile açtığı kendine özgü kanalı bu romanda daha da derinleştirerek yoluna devam ediyor.