RafDuvaR: Yeni çıkan kitaplar
Son günlerde yayımlanan, birbirinden farklı alanlarda dikkat çeken ve okurla buluşan kitapları derledik...
Dune: Makinelerin Seferi
Brian Herbert, Kevin J. Anderson, Çevirmen: Zeliha İyidoğan Babayiğit, 904 syf., İthaki Yayınları, 2024.
Paul Atreides’in cihadına kadar süren binlerce yıllık yolculuğun başlangıcını anlatan Dune Efsaneleri üçlemesi, Dune: Makinelerin Seferi’yle devam ediyor!
İlk savaş zaferle sonuçlandı. Ama savaş daha yeni başlıyor.
Yerküre radyoaktif bir harabeye dönüşmüştü. Ancak Butleryan Cihadı’nın ilk seferi insanlığa yeni bir umut vermişti. Öldürülen çocuğu baskı altındaki insanlığın sembolü hâline gelen Serena Butler’dan ilhamla, düşünen makinelere karşı verilen savaş Xavier Harkonnen ve Vorian Atreides liderliğinde sürüyordu.
Ancak Titanlardan, yani insan beynine ve insan kurnazlığına sahip cani makinelerden dördü hâlâ varlığını sürdürüyordu. Ve Omnius hâlâ gücünün çoğunu elinde tutmaktaydı…
“Cihadın kahramanları şu anda hatırlandıkları gibiydiler; insanlığın onlara her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duyduğu zamanda ortaya çıkıp kendilerinden bekleneni yaptılar.”
Daima İthaka
Luigi Malerba, 176 syf., Eren Yücesan Cendey, İthaki Yayınları, 2024.
Modern İtalyan edebiyatının neoavangart isimlerinden, 1950’lerin basmakalıp sanat anlayışına karşı Marksist ve yapısalcı etkilerle bir araya gelen sanatçıların oluşturduğu Gruppo 63’ün bir üyesi olan Luigi Malerba, en ünlü romanı Daima İthaka’da, Homeros’un bir türlü evine dönemeyen kahramanı Odysseus’un nihayet adasına döndüğünde olanları yazar.
Troya Savaşı’nda tahta atı akıl ederek kurnazlığıyla dikkat çeken Odysseus, savaş bitiminde yıllar boyunca denizlerde dolaşır, çeşitli maceralar yaşar ve bir türlü adası İthaka’ya, eşi Penelope’ye, oğlu Telemakhos’a dönemez. Yokluğunda adasını eşiyle evlenip krallığını ele geçirmek amacıyla gelen pek çok genç talip prens doldurmuş, gününü gün ederek Penelope’nin kimi seçeceğini beklemektedir. Odysseus döndüğünde bir dilencinin kılığındadır, hem açgözlü ve şehvet düşkünü talipleri şaşırtmak hem de karısını sınamak ister. Ama karısına yönelik bu güvensizliği, ummadığı entrikalara yol açacak, vuslat gitgide daha dolambaçlı olacaktır.
Tüm edebiyatın kökenindeki mitik destanın çağdaş yorumu, modern bir Penelope ile “yalancı” bir kahramanın yüzleşmesi.
Tutukevi
Cesare Pavese, Çevirmen: Güzin Molo, 136 syf., İthaki Yayınları, 2024.
“Pavese’nin dokuz kısa romanı, modern İtalya’nın en yoğun, dramatik ve uyumlu anlatı döngüsünü oluşturur ve bu sebeple… toplumsal ortamı, insan komedisini, bir toplumun vakayinamesini en zengin şekilde temsil eden eserlerdir. Ancak her şeyden önce, sürekli olarak yeni katmanlar, yeni anlamlar keşfedilen olağanüstü bir derinliğe sahip eserlerdir.” –ITALO CALVINO
İtalyan edebiyatının önde gelen yazarlarından Cesare Pavese’nin kendi yaşam deneyiminden de izler taşıyan romanı Tutukevi içsel yalnızlık, toplumsal yabancılaşma ve özgürlük arayışı gibi konulara dikkati çeker. Faşist rejim tarafından sürgün edilerek küçük bir kasabadaki tutukevine kapatılan Stefano, fiziksel hapsin yanı sıra zihinsel ve duygusal sınırlarla da yüzleşir. Bu dar çevrede, Stefano’nun içsel yolculuğu başlar: geçmişle hesaplaşma, yalnızlıkla mücadele ve varoluşsal sorularla yüzleşme.
Pavese, sıradan bir mahkûmiyetin ötesine geçerek insanın kapatılmışlık ve özgürlük arasındaki ikilemini ustalıkla işler. Yalnızlığın, baskının ve umut arayışının evrensel olduğu bu eserde, hapishane yalnızca dört duvar arasında değil, insan ruhunun derinliklerinde de inşa edilen bir yapıdır.
Tutukevi, Pavese’nin derin gözlem gücü ve sade ama vurucu anlatımıyla, okuru karakterin ruhsal çöküntü ve kurtuluş arayışı arasında bırakarak, ona özgürlüğün ve tutsaklığın anlamını sorgulatıyor.
Geç Kalanlar Kümesi
Ezgi Tanergeç, 248 syf., İthaki Yayınları, 2024.
Başkalarını nasıl bilirsiniz?
Hakikati bu kadar uzaktan görebilir misiniz?
İlk romanı Devridaim’le 2022 Turgut Özakman İlk Roman Ödülü’nün ve 2024 Orhan Kemal Roman Armağanı’nın sahibi olan Ezgi Tanergeç, bu kez, ezelden beri kendi kuyruğunun peşinde dolanan insanlığın bizzat yarattığı yeni nesil tehditlere odaklanıyor. İronik ve zengin bir dille kaleme alınan Geç Kalanlar Kümesi, vicdan azabının gölgesinde yıllar sonra bir araya gelen dört eski arkadaşın, geçmişteki gizli ortaklıklarının izlerinden kaçmaya çalışırken kendilerini yepyeni bir antlaşmanın içinde bulmalarını konu ediniyor. Sıradan insanların yaşamlarından sıradışı bir hikâye evreni yaratan Tanergeç, sahte profiller, gizemli personalar, travmalar, başka hayatların çekiciliği, kadim kadınlık sorunları ve dostluğun göreceli tanımıyla inşa edilmiş çarpıcı bir kurguya imza atıyor.
“Çok saçma. Biz… dördümüz… bu yaşımızda, benim evimde… Eylül’ün salatasından ayıklayıp tabağının kenarında biriktirdiği boynu büyük maydanozcuklar, Simge’nin saçından ve parmaklarından yavaş yavaş söküp masaya bıraktığı tokalar ve yüzükler, Anıl’ın ayağına küçük gelen pembe, kalpli ev terlikleri… Bizi bir araya getiren neydi? Kaderin hangi büyük oyununun minik piyonlarıydık da birbirimizi bulmuştuk? O gün geç kalmamız mıydı tek ortak yönümüz? Bu dörtlünün teknik olarak doğru, anlamca eksik, adını koyamadığım tuhaflığı yüzünden işte yine diken üstündeyim.”