RafDuvaR: Yeni çıkan kitaplar
Son günlerde yayımlanan, birbirinden farklı alanlarda dikkat çeken ve okurla buluşan kitapları derledik...
Zanzibar İstifi
John Brunner, Çevirmen: Uğur Gülsün, 752 syf., İthaki Yayınları, 2024.
Bilimkurgu yazınının başlıca kâhinlerinden biri olan John Brunner, aynı zamanda türün en deneysel ve yenilikçi eserlerine imza atmış bir yazar. “Yeni Dalga” bilimkurgunun bir ürünü olan Zanzibar İstifi ise, yalnızca bilimkurgu adasına sığamayacak kadar büyük ve 60’lardan günümüze seslenen bir başyapıt.
2010 yılında dünya, aşırı nüfus artışı yüzünden kaynaklarını tüketme noktasına gelmiştir. Devletler genetik mühendislik, doğum kontrolü ve baskıcı politikalarla hakimiyeti ellerinde tutmaya çalışırken bireyler bu yeni düzenin içinde var olma savaşı vermektedir.
Tüm bunlar olup biterken New York’ta iki oda arkadaşı dünyanın kaderini belirleyecek iki farklı göreve gönderilirler. Norman, neredeyse her şeyi üreten ve dünyanın en akıllı bilgisayarı Şalmaneser’in de sahibi General Technics şirketinde yöneticidir. Müslüman bir Afram olan Norman, Beninya adlı kurgusal Afrika ülkesine yapılacak devasa bir yatırımın danışmanlığıyla görevlendirilir.
Oda arkadaşı Donald Hogan ise bir “profesyonel” üniversite öğrencisidir. Hükümet tarafından sentezci olması için gizlice işe alınan Donald, gününün çoğunu kütüphanede güncel olayları okuyarak ve görünüşte ilgisiz olaylar arasında bağlantılar kurarak geçirmektedir. Fakat Hogan aslında bir casustur ve dünyayı değiştirecek bir teknolojinin peşinden Yatakang’a gidecektir.
Zanzibar İstifi, toplumsal çöküşün gözlem odası.
Gazze’nin Dipnotları
Joe Sacco, 424 syf., İthaki Yayınları, 2024.
1956’da, Filistin-İsrail çatışmasının göbeğinde, 111 kişinin öldürüldüğü kanlı bir günün hikâyesi.
Soğukkanlılıkla yapılan bir katliam mı yoksa korkunç bir hata mı?
Gazze’nin Dipnotları bizi ürpertse de, Joe Sacco kendine özgü tekniğiyle, “acı”yı istismar etmemenin de yolunu buluyor.
“Joe Sacco’nun mükemmel, insanın içini acıtan savaş röportajı kitapları… [Sacco] bir kitabın yaşamlarımız için ne kadar hayati olabileceğini gösteriyor.” –New York Times Book Review
“Sacco, hayranlık uyandıracak kadar yetenekli.” –Charles Shaar Murray, Independent
“Son yirmi yılın en orijinal çizgi romancılarından biri.” –Duncan Campbell, Guardian
Şehzadenin Yüzyılı: Sultan 2. Abdülhamid’in Torunu Ertuğrul Osman Efendi’nin Hatıraları
Ertuğrul Osman, Hazırlayan: Ömer F. Oyal, 216 syf., Yapı Kredi Yayınları, 2024.
“Hafızamda yer eden bir başka hadise de o sıralar Beylerbeyi Sarayı’na kapatılmış olan büyükbabamı iki defa ziyaret edişimizdir. Yalıdan ayrılmadan önce evin kadınlarının çoğu ve evin erkeklerinden bazıları etrafımıza toplandılar; yanaklarından akan yaşlarla bizleri kucakladılar. Sanki öpücüklerini Boğaz’ın karşısına taşıyıp hizmetinde oldukları sevgili efendilerine teslim etmemizi diliyorlardı. Hayatlarının büyük bir bölümünü Abdülhamid’in sarayında geçirmişlerdi; bize nasıl davranacağımızı, nerede oturacağımızı, ne söyleyeceğimizi, ne zaman söyleyeceğimizi öğretmeye çalışıyorlardı. Bizimle birlikte gelebilmek için canlarını verirlerdi, Abdülhamid onlar için hem başlangıç hem de sondu.”
“Şehzadenin Yüzyılı” Ertuğrul Osman Efendi’nin büyükbabası II. Abdülhamid’in son dönemi ve 1924’te hanedan mensuplarının Türkiye’den ayrılmalarıyla başlıyor. Ertuğrul Osman Efendi’nin Viyana, Paris ve New York’ta geçen yaşamı ve son yıllarında Türkiye’ye dönüşü anlatılıyor. Ertuğrul Osman Efendi, 20. yüzyılı kapsayan hatıralarında soylu sınıfın modern zamanlardaki hayat tarzını; dünyanın birbirinden şöhretli iş, sanat, spor, siyaset ve kültür simalarını esprili bir dille aktarıyor. Kitabın bazı bölümlerinde Cumhuriyet, devrimler ve özellikle Türkiye’nin temel meselelerini ele alıyor. Eşi Zeynep Tarzi Osman ise sonsöz sayfalarında hem mensubu olduğu Afganistan kraliyet ailesini hem Ertuğrul Osman ile ilişkilerini anlatıyor.
“Şehzadenin Yüzyılı”, Cumhuriyet’in ilk yüzyılı geçerken Osmanlı hanedanının serencamını gözler önüne seren kıymetli bir hâtırat.
Yırtıcı Kuşlar Zamanı
Ahmet Ümit, 448 syf., Yapı Kredi Yayınları, 2024.
… alıştığımız ülke, alıştığımız İstanbul, alıştığımız hayat kayıp gidiyordu avuçlarımızın arasından…
Sokaklarda cirit atan uluslararası suç şebekeleri, onlarla fotoğraf çektirmekten utanmayan siyasiler, faili meçhulden faili meşhura evrimleşen cinayetler, ekonomik bozulmanın ve kolay para kazanma arzusunun hızlandırdığı ahlaki çürüme, liyakatsizliğin getirdiği kamusal ve kurumsal çöküş…
Yüzünde kan var Nevzat!
Başkomser Nevzat bu kez geçmişin hayaletleriyle mücadele ediyor. Ailesini katledenlerin peşinde maceradan maceraya koşarken, Nevzat ve ekibinin yaşadıkları olaylar bir 21. yüzyıl Türkiyesi portresi çiziyor.
Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nda Ahmet Ümit Türkiye’nin yıllardır mustarip olduğu toplumsal hastalıkların röntgenini çekiyor.
Olan bitenin farkındaydım, arkadaşlarım etrafımdaydı, insanlar bana yardım etmek için çırpınıyorlardı. Ama umurumda bile değildi. Yemek yiyemiyordum, iğne ipliğe dönmüştüm. Vazgeçmiştim, her şeyden, herkesten, hepsinden… Kılımı kıpırdatamıyordum. Kıpırdatmak istemiyorum diye değil, kıpırdatamıyordum, çünkü artık içimde yaşama isteği yoktu.