RafDuvaR: Yeni çıkan kitaplar
Son günlerde yayımlanan, birbirinden farklı alanlarda dikkat çeken ve okurla buluşan kitapları derledik...
Meteliksiz Öğrenci
Osamu Dazai, Çevirmen: Ebru Sarıkaya, 64 syf., İthaki Yayınları, 2024.
“Gerçekten hissetmediğim şeyleri söylemek zorundayım sürekli, yoksa hayatta kalamam.”
Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, sıradışı hayatıyla da meşhur Osamu Dazai’den sanat, ölüm ve arzular üzerine bir kısa roman: Meteliksiz Öğrenci.
Otuzlu yaşlarda, Dazai isimli bir yazar içine hiç sinmeyen yazısını dergiye gönderdikten sonra rahatlama arayışıyla Tamagava Nehri’nin kıyısında yürüyüşe çıkar. Zihninde bir sürü düşünceyle nehri izleyen Dazai, nehirde sürüklenen bir genç görür ve onu kurtarmak için suya doğru koşar.
İkisi arasında entelektüel bir atışmaya dönüşen beklenmedik bir sohbet başlar. Liseyi terk eden bu gence kendini sevdirmeyi uman Dazai, kendini o gece çocuğun yerine bir film gösteriminde canlı anlatıcı olarak sahne almayı kabul edeceği birtakım garip durumların içinde bulacaktır.
Bi Gece Daha
Kemal Aratan, 152 syf., İthaki Yayınları, 2024.
“Bi Gece Daha, sadece birbirinden ilginç hikâyeleri dünya çapındaki muhteşem bir çizgiyle okuduğumuz bir çizgi roman klasiği değil, aynı zamanda bence hayata yeni bakış açıları sunan, zamanında birçok insanın karakterini belirlemesine yardımcı olmuş, önemli bir kültür ürünüdür. Lise yıllarımda Bi Gece Daha’yı keşfetmiş olmasaydım bugün bir çizer olur muydum, bilmiyorum. Yeni jenerasyonlar bu klasiğe bir kitap olarak kavuşacakları için çok şanslılar.” –ERSİN KARABULUT
“Pişmiş Kelle dönemi, hayatımın en renkli ve en öğretici sayfalarını oluşturdu. Her hafta yeni bir buluş yapıp kendi şovlarımı sergilemenin tadını çıkardığım, unutulmaz anılarla dolu günlerdi. O günleri; muhteşem gözlem yeteneği, olağanüstü desenleri ve jilet gibi temiz çinisiyle dünya çapında bir yetenek olduğunu düşündüğüm Kemal Aratan tarafından ölümsüzleştirilmesi beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Albümü her okuduğumda, tekrar tekrar o günlere geri dönüyorum…” –FARUKEN BAYRAKTARE
“Kült işlerin bir ruhu var. Bi Gece Daha‘nın ruhu mu Pişmiş Kelle‘yi efsaneleştirdi, yoksa derginin ruhu mu bu müthiş çizgi seriyi ele geçirdi acaba? Sanırım her ikisi de…
Pers Oğlan/ Büyük İskender 2
Mary Renault, Çevirmen: Çağla Taşkın, 536 syf., İthaki Yayınları, 2024.
“Tanrıların yanına git, yenilmez İskender. Çile Nehri süt gibi yumuşacık değsin tenine; seni ateşle değil, suyla yıkasın. Ölülerin bağışlasın seni; aldığından daha çok can verdin. Tanrı boğayı ot yesin diye yaratmıştır, aslanı değil; onların doğrularına yanlışlarına hükmedecek olan da yalnız tanrıdır. Sevgisizlik nedir hiç tatmadın; gittiğin yerde de sevgiyi hazır bekler bulasın.”
Pers Oğlan, soylu bir aileden gelen Bagoas’ın önce kaçırılıp hadım edilmesinin, Pers kralı Darius’a satılıp gözdesi hâline gelmesinin, sonra da Büyük İskender’in askerlerinin Pers kuvvetlerini tarumar ettikten sonra kendine hizmetkâr ve dost etmesinin hikâyesini anlatıyor. Böylece her iki cepheden Büyük İskender’in canlı portresini ortaya koyabiliyor, Yunanla Persi, Batı’yla Doğu’yu birleştirme hırsının nereden kaynaklandığını gösterebiliyor. Otuz üç yaşında öldüğünde, tarihin en büyük liderlerinden olan bir antik kahramanın, aşkın Büyük İskender’inin ömrünü her yönüyle gözler önüne seriyor.
Büyük İskender Üçlemesi, ünlü tarihi roman yazarı Mary Renault’nun, çarpıcı yeteneğiyle antik dünyanın gerçek kahramanlarını canlandırdığı, kanları ve terleriyle, tüm tutkuları ve vahşetleriyle, gizli yönleri ve dünyevi hırslarıyla kurguladığı başyapıtı.
Osmanlı Tasvir Sanatları 2: Çarşı Ressamları
Metin And, Hazırlayan:Emin Nedret işli, M. Sabri Koz, Tülün Değirmenci, 248 syf., Yapı Kredi Yayınları, 2024.
Metin And, 1985’te yayımladığı bir yazıda “Çarşı Ressamları” deyimini ilk kez kullandığı zaman, hem sanat tarihi terimlerimize yeni bir kavram eklemiş hem de bu sanatçıların dünyasını, nasıl çalıştıklarını, neleri resmettiklerini, bu eserlerin nerelerde bulunduğunu, sanat ve kültür tarihi araştırmalarında bunlardan nasıl yararlanılacağını örnekleriyle göstermişti. 2007’ye kadar devam eden bu yazılar, yer yer tekrarlanan içerikleriyle bir tanıtma, benimsetme ve bilgilendirme çalışmasının uzantısı olarak anlaşılmalıdır.
Çarşı Ressamları ve eserleri başlangıçta minyatürlerle birlikte anılmış, ilk örnekleri yayımlayan F. Taeschner de bu resimleri minyatür olarak adlandırmış, ayrı bir ad verme ihtiyacı duymamıştır. Bunları benzerlerinden ayırmayı, tasvir sanatlarının farklı bir dalı olarak tanıtmaya çalışmayı ilk kez Metin And denemiş, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan “Çarşı Resmi Albümleri”nin görüntülerini binbir güçlükle temin ederek yazılarında, kitaplarında kullanmıştır.
Osmanlı Tasvir Sanatları 2: Çarşı Ressamları, 1985-2007 arasında yayımlanmış on iki makale ve Tülün Değirmenci’nin uzun bir giriş yazısıyla muhtasar bir Albüm’den oluşuyor. And’ın hayatı boyunca tutkuyla peşlerinden koştuğu tasvirler ve yazılar, onun yazılmış ama yok olmuş ya da hiçbir zaman yazılamamış kitabının ayak sesleri yalnızca…