Rebetiko: ‘Kederin, sevincin, aşkın ve hüznün eşsiz bir harmanı’
Rebetiko üzerine projeler ve araştırmalar yapan üç isim; Kemal Kolçak, Mahmut Koyaş ve Arkan Çinetçi’ye göre Rebetiko, hüznün, aşkın ve kederin müziği; aslında bu toprakların hikayesi…
Özgür Duygu Durgun
Fotoğraflar / Mahmut Koyaş
DUVAR - Çoğu müzikseverin 1983’te ünlü yönetmen Costas Ferris tarafından çekilen ‘Rembetiko’ filmiyle varlığından haberdar olduğu Rebetiko’nun anavatanının Anadolu olduğu söylenir. 1923’deki Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’nin ardından Yunan ana karasına taşınan Rebetiko, aslında bir yaşam biçimi, hayata dair bir tavır olarak nitelendiriliyor. Rebetiko ise bu tavrın müzikteki karşılığı…
Rebetiko’nun 21. yüzyılda Anadolu’daki yolculuğunu konu alan ‘Kökleriyle Buluşan Kültür: Rebetiko’ projesine imza atan Kemal Kolçak ve Mahmut Koyaş’a göre, Rebetiko tıpkı yangınlarda tohumlarını çevreye saçan çam kozalakları gibi bugün dünyanın her yerine dağılmış olsa da köken itibariyle Anadolu’ya has bir kültür mirası.
Rebetiko tarihinde yeri olan İstanbul, İzmir, Çanakkale ve Ayvalık’ta Rebetiko’nun günümüzde nasıl yaşadığını, geçtiğimiz yıl boyunca yaptıkları saha çalışmasıyla kayıt altına alan Kolçak ve Koyaş, projelerini birkaç hafta önce e-kitap formatında müzikseverlerle buluşturdu.
‘TIPKI REMBETİKO FİLMİNDEKİ GİBİ İZMİR’DEN BAŞLADIK YOLCULUĞUMUZA’
Kemal Kolçak projeyi şöyle anlattı: “Aslında pek çoğumuzun Rebetiko ile tanışmasına neden olan Costas Ferris’in ünlü filmi Rembetiko, projemizin nüvelerini oluşturdu. İzleyenlerin hatırlar; film İzmir’de başlar, Marika’nın hikayesiyle... Bu coğrafyada yaşayıp bu kültürden habersiz olmamız, bardağı taşıran damla oldu bizim için. Rebetiko’nun bu coğrafyadaki köklerini, hikayesini anlatmak için fotoğraf sanatçısı arkadaşım ve proje partnerim Mahmut Koyaş ile bir hayal kurduk: Türkiye ve Yunanistan’ın metropol kentlerinde sanatçılarla görüşerek bu hikayeyi, Rebetiko’yu yaşatanların ağzından anlatmak.
Projenin ana fikrinde, Rebetiko’nun köklerinin uzandığı İzmir, İstanbul gibi Türkiye’deki metropollerde Rebetiko’nun bugün nasıl algılandığı ve yaşandığıyla; Yunanistan’da, Atina ve Selanik’te Rebetiko’nun nasıl yorumlandığına odaklanmak vardı. Çünkü bu kentler Rebetiko’nun tarihinde önemli bir yere sahip. Tıpkı Rembetiko filmindeki gibi İzmir’den başladık yolculuğumuza. İstanbul ile devam ettik. Bugün Anadolu Rumlarının kültürlerine dair güçlü izler barındıran Ayvalık ve Gökçeada’yı da projeye dahil ederek Türkiye ayağını tamamladık.”
‘MÜBADELE OLMASAYDI REBETİKO BUGÜNKÜ FORMUNA SAHİP OLMAZDI’
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’nin rebetikonun gelişim serüvenine çarpıcı bir etkisi olduğunu belirten Kolçak, “Mübadele, savaş gibi büyük olaylar yaşanmasaydı, Rebetiko belki bugün bildiğimiz formda olmayacaktı. Hatta belki günümüze ulaşan birçok kayıt, hiç kayıt edilmeyecekti. İnsanların yaşadığı acılar asla dinmeyecek. Çünkü mübadele, göç, kuşaklar arasında taşınan derin acılar, kaygılar doğuruyor. Fakat bir daha böyle acıların yaşanmaması için, bu acılarla söylenen şarkıların bize anlattıkları çok şeyi değiştirdi, değiştirmeye de devam ediyor” dedi.
Günümüz dünyasında Rebetiko’nun anlamını, bu müziği Türkiye’de icra eden müzisyenler ile yapılan mülakatlarla ortaya koymayı amaçlayan AB Sivil Düşün programı destekli bu projede, İzmir’den Agora Minör, Evrim Ateşler, Patika Rebetiko Trio; İstanbul’dan Tatavla Keyfi, Laterna, Ayvalık’tan Ayvalık Rebetiko Topluluğu ve Gökçeada’dan müzisyen Stelyo Berber yer aldı. Türkçe ve Yunanca dillerinde meraklılara sunulan çalışmanın çevirmeni ise Yoanna Hacısamuyiloğlu-Taşkıran. Kolçak, projeyi Yunanistan ve Amerika’dan müzisyenlerle sürdüreceklerini sözlerine ekledi.