YAZARLAR

Reha Erdem ne yapmak, nereye varmak istemektedir!

Reha Erdem, beş yıl aradan sonra muhtemelen daha önce hiç düşünmediği bir filmle çıktı karşımıza. Başka bir filmi çekmek üzere hazırlanırken, pandemi nedeniyle eve kapanınca online olarak çektiği “Seni Buldum Ya”, Reha Erdem sinemasının tematik bütünlüğüyle uyumlu ama daha çok “Kaç Para Kaç”, “Korkuyorum Anne” ile akraba bir film kanımca…

Hali ve vakti olanlar için pandeminin durup bir nefes alma, geçmişe bakma, her zamankilerden başka şeyleri hayal etme gibi ‘olumlu’ etkileri de oldu. Yaptığımız işleri yeni duruma göre düzenlemek, ona uydurmak; yeni teknolojideki gelişmeleri hayatımıza katmak gibi pratik sonuçları da… Online toplantılar; şehirler, ülkeler arası iş yapanların hayatına girmişti bile ama herkesin günlük hayatının parçasına haline gelmesinin bu kadar hızlı olacağını öngörmüyorduk açıkçası. Bir yıl önce görüntülü görüşme olanağı sağlayan bir online platformda bir araya gelip karşılıklı kadeh kaldıracağımız, sevdiklerimizin doğum günlerini kutlayacağımız söylense “yürü git” derdik… Ki bugün zoom üzerinden çekilmiş filmler çıkıyor karşımıza… Hem de çok beklemediğimiz yerlerden geliyor bazıları…

Reha Erdem, 2016 tarihli “Koca Dünya”dan sonra merakta bırakmıştı bizleri. 2020’de yeni film için sete gireceği konuşuluyordu. Ancak pandemi nedeniyle ertelenen proje, 2022’ye kalmış görünüyor. Ancak, Erdem daha önceki birçok filminde yaptığı gibi bizleri bir kez daha şaşırtmayı, heyecanlandırmayı beceriyor. Zoom üzerinden çektiği uzun metraj filmi “Seni Buldum Ya”, cumartesi günü itibarıyla MUBI’de gösterilmeye başlayan yönetmen, yapımın duyurusunu 27 Mayıs’ta sosyal medya üzerinden gerçekleştirmişti aslında. Yakın bir zamanda filmi izleyeceğimizi düşünürken, on ay beklemek gerekti. Açıkçası, filmin ortaya çıkış koşulları, yapım olanakları düşünüldüğünde beklentileri karşıladığını söylemek gerekiyor.

Nihayetinde oyuncuların sanat, makyaj, dekor vb. bütün işçiliği kendilerinin yaptığı, evlerini açtığı ve bir bilgisayar ekranının karşısında, yine bilgisayar ekranından kendilerine bakan yönetmene karşı oynadıkları yepyeni bir deneyim bu. Kimi yönetmenin geçmişte de çalıştığı, kimi ilk kez bir araya geldiği Serkan Keskin, Nihal Yalçın, Bülent Emin Yarar, Ezgi Mola, Taner Birsel, Tilbe Saran, Esra Bezen Bilgin, Tansu Biçer ve Ecem Uzun’dan mürekkep oyuncu kadrosunun hakkını hemen teslim edelim öncelikle. Teknik olanaksızlıklar nedeniyle görüntü kalitesi sorunlu, kadrajları sıkıntılı ama usta oyuncularla, öngörülebilir fakat iyi toparlanmış bir öyküye sahip “Seni Buldum Ya”.

Film, pandeminin ardından insanların bilgisayarlarına sızarak devlet adına bağlandıklarını söyleyen iki dolandırıcı ve seçtikleri hedeflere dair özetle. Kendilerine “Dördüncü Daire/ 4D” adını veren iki kişilik dolandırıcı ekibi, Kerim’in sağladığı istihbarat bilgileriyle, hali hazırda çeşitli yolsuzluklar, usulsüzlükler yapmış insanların bilgisayarlarına girip onlarla görüşme yapan Felek, bu suçların örtbas edilmesi için bir miktar para talep ediyor. Bu fikir, ilhamını son yıllarda çokça haberine tanıklık ettiğimiz telefon dolandırıcılığı haberlerinden alıyor belli ki. İnsanları korku ve zaaflarını kullanarak manipüle eden, paralarını alan erkeklerden kurulu bu yapı, Reha Erdem sinemasının alametifarikalarından birisi olarak kadınların sert duvarına çarparak parçalanıyor.

“Seni Buldum Ya”, yakın dönem Reha Erdem sinemasının söylemiyle uyumlu ama hikaye açısından ilk dönem filmleri “Kaç Para Kaç” ve “Korkuyorum Anne” ile daha akraba kanımca. Kendi adıma Erdem’in arada sırada hikaye olarak bu iki filmin sularına dönmesini arzulayanlardanım. Durumlar yerine hikayenin de biraz kendisini belli ettiği ve hatta tür sinemasının özelliklerinin hissedildiği ‘rahat’ anlatılara özlem duyduğumu gizlemeyeceğim. “Seni Buldum Ya”, bir yanıyla Reha Erdem sinemasının motivasyon kaynağı “İnsan nedir ki?” sorusuna yanıt arayan, diğer yandan da “Korkuyorum Anne”den(2004) bu yana ilk kez tür sinemasına en çok yaklaşan yapımı.

“İnsan nedir?” sorusunun yanıtı Reha Erdem sinemasında çoğu zaman olumlu cevaplanmaz. ‘Gerçek’ dünyanın içine atılmış ‘gerçek üstü’ karakterlerle (Kosmos, Jin, Hayat vb.) yabancılaştırılan insanlık çoğu zaman ‘kötü’dür. Özellikle de erkek cinsi. Erdem sinemasında kadınlar daha olumlu resmedilirken, hayatta kalma ve onunla baş etme becerileri erkeklerden çok üstündür. Bu dil “Seni Buldum Ya”da da devam ediyor. En nihayetinde devlet memuru, akademisyen, bankacı, defineci, kolejli dolandırıcı, doktor vb. oluşan bir grup Felek’in kurbanı olarak görünüyor ekranda. Ama erkekler bu kumpaslara çabukça düşerken ya da karşı tarafı kumpasa düşürmek için sinsice planlar yaparken, kadınlar kendi gündemlerini işletiyorlar daha çok. Erdem’in genellikle ‘insan/ doğa’ ikilemi, insanın, doğanın ve hatta kozmosun içindeki yeri; bu yerin bir kıymetinin olup olmadığı gibi daha soyut bir evrende tartıştığı meselelerin daha ayakları yere basar ve görünür olduğu bir evren sunuyor film kanımca. Reha Erdem’in erkek/ kadın bakışının tutarlı olduğunu söylemek gerek ama bunu aşan bir yanı var filmin. En politik filmi belki de yönetmenin.

Bütün bu hengâme içinde “sistem, devlet, sınıflar vb. nerede duruyor” sorusu bir yana (ki zaten bu soru hiçbir zaman Erdem sinemasının gündemine girmedi), toplumsal çürümenin resmini çıkarıyor film. Hiçbir meslek grubunun, hiçbir unvanın temiz kalmadığını; irili ufaklı da olsa bir haksızlığa karıştığını, yolsuzluğa bulaştığını, birazcık kazıyınca hiç kimsenin Felek’ten farkı olmadığını görmek zor değil filmde. Haliyle kimin kimi kazıklamaya, dolandırmaya çalıştığının birbirine karıştığı bir hikaye “Seni Buldum Ya”. Gelgitleri, sürprizleri ve finaliyle de bir suç filmi aynı zamanda.

Olanaksızlıkları ölçüsünde teknik olarak tek düze ama hikaye olarak sürükleyici ve katmanlı bir film. Kendi adıma son iki filmi “Şarkı Söyleyen Kadınlar” ve “Koca Dünya”da dilini ve atmosferini tekrar eden, fazlaca yeni bir şey söyleyemediğini düşündüğüm Reha Erdem sineması için de bir nefes açıkçası.

“Seni Buldum Ya”yı, var olan sinema algımızla görsel olarak nereye koyacağımızı kestirmek güç. Bu bakımdan değerlendirmek de güç. Ama dil olarak eski bir dostu görmek gibi geldi açıkçası. Bazen kozmosun dilini değil de, içinde yaşayanların dilini anlamaya çalışmak yepyeni kapılar açabiliyor! Sinemasının ana temasına sadık kalsa da hikaye olarak yeni bir Reha Erdem bulduk ya, şimdilik bu bize yeter! Reha Erdem sinemasını vazgeçilmez kılan şey “Ne yapmak, nereye varmak istemektedir” sorusunun belirsizliği ve devamında gelen şaşırma hissiydi. “Seni Buldum Ya” bu hissi hatırlattı yeniden…