YAZARLAR

Revan: Evdal ile Dadal ya da yüzleşme romanı

"Kandan Adam" ile polisiyeye, "Yediler Teknesi" ile distopik dünyaya göz kırpan Abdullah Aren Çelik, "Revan" ile tarihi romana meyletti. Türler arasındaki yeni durağı, bir yol hikayesi olabilir mi? "Revan"ın ikinci kitabı bunu hissettiriyor.

Evdalê Zeynikê ile Dadaloğlu. Biri Kürtlerin efsane dengbêji, diğeri başkaldırı türküleri ile Türkçe kültüre katkılar sunmuş iki büyük ozan. Söyledikleri stranlar ve türkülerle, iki ismin kültür dünyasında bıraktığı izler kalıcı şekilde duruyor.

Sesleri ve söyledikleriyle efsane olmuş iki isim.

Peki, bu iki isim karşılaşırsa ne olur? Âşık atışmasına tutuşurlarsa hangisi galip gelir? Birbirlerine üstünlük sağlamaları mümkün olur mu? Oturup muhabbet etseler, nelerden konuşurlardı? İmkansız aşklardan, zulme başkaldırıdan, mecbur kahramanlardan mı konuşurlardı?

Bu iki ozanı bir romanda buluşturmak fikri heyecan verici ancak aynı zamanda romancıya ağır bir sorumluluk da yükler.

Abdullah Aren Çelik, bu sorumluluğu üstlenmiş ve "Revan" romanında bu iki dev ismi karşı karşıya getirmiş.

*

Abdullah Aren Çelik, üçüncü romanı "Yediler Teknesi"nde distopik bir şehir ortamında günümüz karakterlerini ve olaylarını anlatıyordu. Geçtiğimiz aylarda yayımlanan dördüncü romanı "Revan" ile çok da geç olmayan bir geçmiş zaman dilimine götürüyor okuru. "Revan", bilinen, sevilen, haklarında yazılmış kitaplarla, söylenceler ile günümüze kadar ulaşmış iki kahramanın karşı karşıya gelmesini konu alıyor.

İki kahraman ya da iki büyük ozan. Yaşar Kemal'den el alıp söylersek, bir yanda başkaldırının büyük ozanı Dadaloğlu, diğer yanda Kürtlerin Homeros'u Evdalê Zeynikê. İki ozan, Kozan'da meydana gelen savaşta karşılaşıyorlar. İkisinin de namı yürümüştür ve karşılaşmaları, söz konusu büyük savaş nedeniyle gerçekleşmiştir. Savaş başlayıp binlerce insan ölmeden önce ikisi bir meydan muharebesinde kapışırlar. Kılıçla, tüfekle değil, enstrümanları ve sözleri ile. Günler süren kapışmanın kazananı çıkmayacaktır.

Onlar kapışırken okur da Kürtleri ve Avşarları, Kozan'ı ve Osmanlı'yı bir romanın sağlayabildiği olanaklarla tanır. Savaş öncesinin gerilimi, Osmanlı'nın içinde bulunduğu siyasi ve askeri kriz, Avşarların Osmanlı'ya karşı birlik olamayışını ve sonuçlarını, Osmanlı ordusu içinde yer alan Kürt birliğinin handikaplarını okuruz. İki ordu kadar güçlü iki ozan, hem iç meselelerini hem de toplumsal olaylara yaklaşımlarını aşikâr ederler roman boyunca.

*

"Revan" iki kitap olarak tasarlanıp kurgulanmış. İlk kitabın kaba taslak özeti böyle. İkinci kitap, kayıp oğlunu ve kızını bulmak üzere karısı Ayşe ve oğlu Temo ile Dadaloğlu'nu bulmak üzere Kozan'a doğru yola revan olan Evdal'ın hikayesini anlatıyor. Uzun ve zorlu yolculuk boyunca türlü maceralara atılan Evdal, artık yaşlı ve kör bir derviştir. Namı bütün bölgeyi kuşatmış olsa da onun derdi artık bey zulmünden kaçan üvey oğlu Bengin ile üvey kızı Meryem'i bulmaktır. Bey konaklarının şatafatını, günler süren âşık atışmalarını, sesinin güzelliği etrafında oluşan sevgi halesini geride bırakmıştır.

Yol boyunca bir iç hesaplaşma da yaşar Evdal. Osmanlı'yı, sesiyle ve Kozan'da olduğu gibi silahıyla hizmet ettiği beyleri, Ermeni ve Kürt halklarının uğradığı zulüm ile hesaplaşır. Ancak hesaplaşma için epey geç kalmıştır. Oğlunu ve kızını bulmak için yola çıkmadan önce Asiye Kadın'a şöyle diyecektir: "Bütün bunları görmek için kör olmam gerekirmiş."

Evdal, hikaye anlatıcılığı ve sesiyle kendisine rakip, savaş meydanında ayrı saflarda yer aldığı için düşmanı olan Dadaloğlu'ndan, kızını ve oğlunu bulabilmek için yardım isteyecektir. Ancak Dadaloğlu'nu bulabilirse, bir de sır ifşa edecektir. Diyecektir ki, "Gökçen Hatun ölmedi".

*

Gökçen Hatun Avşar'dır, bey kızıdır ve gözünü budaktan sakınmayan bir savaşçıdır. Aralarında Kürt birliklerinin de bulunduğu Osmanlı ordusu ile Avşarların savaşı sırasında yaralı olarak esir düşer. Evdal, Dadaloğlu'nun aşık olduğu Gökçen Hatun'a vurulur. İşte bu 'gizli aşk', Evdal'ın ısrarla Gökçen Hatun'u soran Dadaloğlu'na yalan söylemesine neden olur. Evdal ve Dadaloğlu'nu Kozan savaşı ve hikaye anlatıcılığındaki yarışmanın yanı sıra Gökçen Hatun aşkı da karşı karşıya getirmiştir. Kozan'a doğru yola çıkan Evdal, bulabilirse Dadaloğlu'na Gökçen Hatun'un ölmediğini de itiraf edecektir. Bu şekilde, yıllardır ağırlığı altında ezildiği bir yalandan da kurtulacaktır.

Evet, iki ozanın karşılaşması üzerine kurgulanmış "Revan" ve hiç kuşku yok ki bu olasılık bile merakını besler okuyucunun. Ama "Revan" için bir yüzleşme ve hesaplaşma romanı demek çok mümkün. Özellikle Evdal'ın umutsuz yolculuğunu anlatan ikinci kitap, tamamen yüzleşme ve hesaplaşma üzerine kurgulanmış. Roman dediğimiz sanat da daha çok bu iki kavramı tartışmaz mı zaten.

*

"Revan" dönemin siyasi çalkantılarını, Avşarların yaşama biçimlerini, Kürtlerin bu savaştaki pozisyonunu etraflıca anlatarak ilerler. Doğa betimlemelerinin de romanda önemli yer tuttuğunu belirtmek gerekiyor. Bütün bunlar, iki kitap olarak kurgulanan romanda, ozan ve stranbêj geleneğinin hüküm sürdüğü bir zaman dilimi içinde anlatılıyor. Dolayısıyla romanın dili de buna uygun seçilmiş. Kimi betimlemeler ile duyguların ifadesi yer yer uzasa da Abdullah Aren Çelik, okurun ilgisini diri tutabiliyor "Revan"da.

Yine, hikaye iki ozana ve bir döneme odaklandığı için olsa gerek, bazı karakterler hak ettiği ilgiyi, yeri bulamamış romanda. Gökçe Hatun gibi bir karakterin, daha çok iki ozanın aşık olduğu kadın olarak hafızada kalması yazık olmuş sanki.

Evdal'ın Kozan savaşından döndükten sonra evlendiği Ayşe de öyle. Oysa Ayşe, hikayesiyle romanın en önemli kişisi olabilirdi. Banu, Nurkan Hatun ve Nadire de erkek dünyasında pek yer bulamamışlar kendilerine.

Klasik anlatının olanaklarıyla yazılan "Revan", bir dönem üstüne düşünme fırsatı veriyor. Daha önemlisi, insanın çelişkilerini, iki büyük ozan üzerinden bir kez daha görünür yapıyor.

*

Abdullah Aren Çelik'in hikaye anlatmak arzusunu, tutkusunu birçok konuşmamızdan biliyorum. Romana konu bulmak konusunda sıkıntı çekmez. Bulduğu konuyu zenginleştirmek için, romanın hak ettiği ya da buyurduğu bir disiplinle araştırır, değişik okumalar yapar ve hikayeye uygun dil bulmak için çabalar. "Revan"da olduğu gibi...

"Kandan Adam" ile polisiyeye, "Yediler Teknesi" ile distopik dünyaya göz kırpan Abdullah Aren Çelik, "Revan" ile tarihi romana meyletti. Türler arasındaki yeni durağı, bir yol hikayesi olabilir mi? "Revan"ın ikinci kitabı bunu hissettiriyor.


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.