Roman Kadınlar Anlatıyor: Çözülmesi gereken çok problem var

Gazeteci Asmin Ayçe İdil yönetmenliğindeki “Roman Kadınlar Anlatıyor: Duymadıklarımızı” belgeseli yayımlandı. Kaya ile belgeselini konuştuk. 

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gazeteci Asmin Ayçe İdil'in, Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin fon desteğiyle hazırladığı “Roman Kadınlar Anlatıyor: Duymadıklarımızı” adlı belgesel projesi yayımlandı. İdil, “Roman Kadınlar Anlatıyor: Duymadıklarımızı” belgeseliyle Roman kadınların hikâyelerine odaklanırken, izleyicilere de “duymadıklarını” duyurmayı amaçlıyor. 

Yönetmenliğini Asmin Ayçe İdil Kaya'nın yaptığı belgeselde kamera'da Evin Arslan ve Asmin Ayçe İdil Kaya, kurguda ise Dilek Sarıgül yer alıyor. 

Asmin Ayçe İdil Kaya ile “Roman Kadınlar Anlatıyor: Duymadıklarımızı” belgeselini konuştuk. 

Öncelikle bu çalışma için nasıl bir fikirle yola çıktınız?

2018 yılında Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin Başka Bir Siyaset Okulu projesinde katılımcı olarak yer aldım. Romanlarla ilk tanışıklığım o zaman oldu. Ardından Sulukule Gönüllüleri Derneği’nde iki dönem gönüllü olarak çalıştım, dernekle Romanların yaşadığı Karagümrük’te çalışma yürütüyorduk. Geçtiğimiz temmuz ayıydı sanırım, Sıfır Ayrımcılık Derneği Başka Bir Siyaset Okulu mezunlarına özel bir proje başvurusu açtıklarını duyurdu. Bu çağrı üzerine oturdum ve düşündüm. Romanların yaşadığı en yakıcı problemleri gün yüzüne çıkaracak hem de bir perspektif ortaya koyacağım bir iş yapacaktım. Biraz tarama yaptım, Hacer Foggo’nun Roman kadınların pandeminden nasıl etkilendikleriyle ilgili bir röportajını okudum, ayrıca Burcu Karakaş’ın Roman bir kadınla konuştuğu ‘zorla çalıştırılma durumu’ndan bahsettiği bir röportaja denk geldim. Hem Romanlarla olan tanışıklığım hem de bu süreçten ekonomik, sosyal ve birçok anlamda derinden etkilendiklerini, onların dilinden anlatan bir proje yapmak istediğime karar verdim. İsteğim, sade ve anlaşılır bir iş çıkarmaktı çünkü Roman kadınların yaşadığı yoksunluk ve ayrımcılık durumu oldukça ortada. Sosyal medya hesapları açacak, aktif olarak kullanacaktım. Aynı zamanda da en sonunda bir video çalışması çıkaracak ve kadınların anlattıklarını belgeleyecektim.

'KADINLARIN TALEPLERİ VAR'

Nasıl bir ön çalışma yaptınız? Proje nasıl şekillendi, süreç sizin için nasıldı?

Öncelikle Sıfır Ayrımcılık Derneği ile görüştüm, nasıl bir yol izleyeceğim üzerine. Okuma yaptım bol bol, biraz daha konuya hakim olabilmek için. Açık söyleyeyim, Romanlar üzerine yapılmış çalışma bulmak çok zor. Daha sonrasında bu alanda çalışmış tanıdıklarıma sormaya ve soruşturmaya başladım. Derin Yoksulluk Ağı’ndan Şevval Şener görüşebileceğim kadınları bulmam konusunda çok yardımcı oldu. Babama da teşekkür etmeliyim, işinden kaynaklı tanıdığı çok kadın vardı. Ardından projenin vermek istediği mesajı düşünerek ona uygun sorular çıkarmaya çalıştım. Kadınların kendilerini anlatabileceği, basit ve günlük hayatlarından sorular sordum. Şu sorulara cevap bulmak istiyordum: Kadınlar bir günlerini nasıl geçiriyor? Çocuklarının, evin geçim yükünün, pandeminin zorluklarının sorumluluğu onları nasıl etkiledi? Roman kadınlar, bizim hepimizin uğradığı ayrımcılıklardan başka olarak nelerle yüzleşiyorlar? Yoksulluk, cinsiyet eşitsizliğinin üstüne ne koyuyor? Kendilerini ne kadar gerçekleştirebiliyorlar? Ardından sahaya inmemle de aşağı yukarı bu soruların hepsine cevap buldum. Ancak bu sorular yenilerini doğurdu. Çünkü çözülmesi gereken çok problem var ve kadınların da talepleri.

'KADINLAR HAYATLARININ GÖRMEDİĞİMİZ, DUYMADIĞIMIZ YÖNLERİNİ DE PAYLAŞTI'

İzleyiciye bu belgeselle ne anlatmak istediniz?

Roman kadınların uğradığı sosyo-ekonomik ayrımcılığı onların dilinden anlatmak istedim. Aynı zamanda var olan sterotipleri de ortaya koymak istedim. Örneğin genellikle Roman kadınlar günlük işlerle uğraşıyorlar, kazançları ancak hayatlarını minimum seviyede geçirecekleri kadar, çocuklarına bakmak zorunda oldukları oldukları için onların beslenmelerinden, giyeceklerinden eğitimlerinden de sorumlu hissediyorlar. Roman olmanın getirdiği sosyal ayrımcılık ise ayrı bir konu.

Dört farklı meslekten kadın ile görüşme yapmamın sebebi de farklı meslekler, sınıflardan kadınların neler yaşadığı, hayatlarında ne gibi başkalıklar olduğunu ortaya koymaktı. Çiçekçi bir kadın bize sokakta çalışmanın, sigortasız olmanın getirdiklerini anlatırken, kağıtçı kadın pandemi sürecinde çalışmak zorunda olduklarını ve hatta çocuklarına bez alamadıkları günler olduğunu söyledi. Ev işçisi kadın ise gencecik; sadece 18 yaşında ve düşük yapmış, çocuk yaşta evlenmiş; kağıtçılık yapan kadın da aynı şekilde 22 yaşında ve 5 yaşında çocuğu var, bu demek oluyor ki 16 yaşında hamileydi. Dernek çalışanı kadın, ekonomik olarak daha iyi durumda olsa da eğitim sürecinde Dom olduğunu gizlediğini söylüyor yani başka bir ayrımcılıkla karşı karşıya. Ayrıca Dom gruplarının Romanlardan ekonomik temelli farklılıklarını da paylaştı.

Belgeselde başta planladığım, şu mesajı vermeliyim, kadınların bu problemlerini ortaya koymalıyım dediğim alanın çok daha üstüne çıktığımı düşünüyorum. Kadınlar bizlerle problemlerini paylaştığı kadar hayatlarının görmediğimiz duymadığımız yönlerini de paylaştı. Hayallerini, beklentilerini anlattılar.

Belgeselde izlediğimizin yanı sıra çekimler sırasında Roman kadınlara dair neler gözlemlediniz? Ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyor Roman kadınlar, sizce bunun için neler yapılabilir?

Çekim esnasında örneğin çiçekçi kadının dışarıda çalıştığını görüyoruz; soğuktan, iş güvencesizliğinden yakınıyor. Kamera kapandığında ise bunlar dışında hikayeler paylaşmaya başladı bizlerle; kameranın getirdiği ciddiyet gitti, gülüşmeye şakalaşmaya başladık. Çok neşeli bir insandı, ayrıca müşterilerinin çoğu tanıdık, sürekli gelen insanlar. Herkesle muhabbet eden sosyal bir kadındı.

Kağıtçı kadın da çocuklarıyla uğraşıp duruyordu. Aslında videoda da görünüyor, çocukları çok meraklı, yerlerinde durmuyordu. Videoda çantadan kıyma çıkarıp kıymayı karıştıran bir kız çocuğu vardı mesela. Çocukların üzerine çok düşmüyorlar, çocuklar anne babalarıyla sokaktalar ancak herkesle, her şeyle ebeveynlerinden bağımsız olarak temas ediyorlar. Her yere giriyorlar.

Ev işçisi kadın da çok genç, evde yaşıyor, başka bir hayatı yok. Ancak hayata çok bağlı, çok mutluydu. Bu durum beni hüzünlendirdi ve aynı zamanda kızdırdı. Yaşadığı koşulları kabullenmiş olması ve aynı zamanda bu koşullar içerisinde kendini mutlu edecek alanları yaratıyor olması gerçekten umut verici.

Dernek Çalışanı ise Dom bir kadındı. Kendini gerçekleştirmiş, ekonomik olarak daha rahat. Ancak bu sürece gelene kadar neler yaşamış bunları dinliyoruz.

Her bir kadın bize hikayelerinin dertli taraflarını da anlatıyor, hayata nasıl tutunduklarını da. Birisi saçlarla uğraşmayı seviyor, diğeri ailesi ile vakit geçirmeyi, birisi eğitim alarak kendini gerçekleştirmek istiyor, bir diğeri çocuklarının okumasının sevincini paylaşıyor. Kadınların hikayeleri bize şunları söylüyor bence; koşullar çok kötü, değişmesi gereken çok şey var ama kendi alanlarımızı yaratmaya çalışıyoruz. Bilinçli veya bilinçsiz.

'SÖYLENECEK ÇOK FAZLA ŞEY VAR'

Bu belgeselin ardından yeni bir çalışmanız var mı, neler düşünüyorsunuz?

Açıkçası elimde hala görüştüğüm ve yayınlamadığım bazı Roman kadınlara ait röportajlar var. Onları bir şekilde kullanacağım. Sosyal medya çalışmasına da devam edeceğim. Bir hesap oluşturdum proje için.

Başka birkaç Roman kadın daha var görüşeceğim. Aslında çok fazla hikâye var ve söylenecek de çok fazla şey var. Bu hikayelerin bir şekilde anlatılması, kadınların görünür kılınmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca projede teknik olarak ufak tefek aksaklıklar yaşandı. Onlarla ilgili de problemleri çözeceğimi umuyorum.

Son olarak şunu söylemek isterim, proje süresi benim için de çok öğretici oldu. Henüz gazetecilikten mezun oldum, akademideyken medyanın birçok alanında çalışmış olsam bile böyle bir proje yürütmek başka bir tecrübe kazandırdı. Bu meslekte dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu öğrendim, sahada da çalışmak tanıklık açısında çok önemli bence. Roman kadınların hayatlarına tanıklık edebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum.