Romanlar krizde: Düğünler azaldı, kültürümüz tehlikede
İzmir’in Göksu Mahallesi’nde yaşayan Romanlar, ekonomik kriz nedeniyle eskisi kadar çok düğün olmadığını, müziklerinin ve kültürlerinin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını söylüyor.
Uğur Yıldız
DUVAR - İzmir’in Göksu Mahallesi’nde yaşayan Romanlar, çoğunlukla kayıt dışı ve iş güvenliği olmayan mesleklerde çalışıyor.
Bölgede, Karabağlar Mobilya Sanayi’nin bulunması mahalle sakinlerinin zımpara ve cila işlerinde çalışmasına fırsat sağlıyor. Kimi günlük kimi haftalık çalışıyor ve neredeyse daimi işi olan yok kişi yok. Arabası olanın hurda topladığı, nispeten durumu iyi olanın da pazarcılık yaptığı Göksu Mahallesi’ndeki Romanlar, eskiden kültürlerinin geçim kaynakları olduğunu vurguluyor.
Müzisyen olarak tanındıklarından bahseden Göksulular, pandemi ile artan krizden şikayetçi. Kışın müzik yapamadıklarını söyleyen Romanlar, kültürlerinin ve müziklerinin giderek kaybolacağından endişeli.
Mahalle sakinlerinden Abdullah Elekçi, Romanların dar gelirli olduklarını, toplumun her tarafında ötekileştirildiklerinden bahsetti.
Elekçi, “Mahallenin çoğu serbest meslek yapıyor, sigortalı çalışan çok az. Arabası olan hurdaya gidiyor, kimisi pazarcı, çoğu kişi de mobilya sektöründe çalışıyor. Enflasyonla beraber ev kiraları, elektrik ve su çok pahalandı. Müzisyenlerimiz de artık 10 kişiyi geçmez mahallede. Çünkü müzisyenlik yaparak hayatlarını sürdüremezler. Düğün olursa gidecek, düğün olmazsa ne yapacak? Bugünlerde zamlardan dolayı düğünler de çok olmuyor. Şu an bir Roman düğün yapsa 350-450 bin TL maliyeti var. Herkes gırtlağına kadar kredi çekmiş” ifadelerini kullandı.
Ötekileştirmeye maruz kaldıklarını anlatan Elekçi, “Ben Romanların toplumdan dışlanmamasını istiyorum. İkinci sınıf insan muamelesi görmeyelim. Romanlar her yerde ırkçılığa maruz kalıyor. Çocuklarımızı okula gönderiyoruz, 'çingene, Arap çocuğu' diye lakap takıyorlar. Bunu bazı öğretmenler de yapıyor. Biz kendimizi ötekileştirmiyoruz, bizi onlar ötekileştiriyor. Bizim toplumumuzun içine girenler, yemeğimizi, çayımızı içer. Bizim öyle insan olmadığımızı öğrenirler. Umarım bu ayrışma daha fazla devam etmez” diye konuştu.
Mahalle sakinlerinden Gülperen hanım, günde 12 saat çalışıp iki çocuğuna bakıyor. Sezonlu işi yakın zamanda biteceği için kışı nasıl geçireceğini düşünüyor: “44 yaşındayım. Sabah 8.30’dan akşam 7’ye kadar bir mobilya dükkanında zımparacılık yapıyorum. Normalde erkeklerin yaptığı bir iş ama iş olmayınca mecburen biz de çalışıyoruz. Sigortam yok, haftalık 1200 TL maaş alıyorum. Sezonluk bir iş, bir buçuk ay sonra bitiyor. O yüzden kışın ne yapacağımı bilmiyorum” dedi.
Mahallede hurda toplayan bir çocuk, işten fırsat bulamadığı için okula karnesini almaya gidemediğini anlattı. Okul zamanı da hurdacılık yaptığını söyleyerek “Karne zamanı çalışıyordum. Bazen eve saat 9’da bazen gece 12’de döndüğümüz oluyordu. 8. sınıfa geçtim ama henüz karnemi almaya gidemedim” şeklinde konuştu.
İsmini vermek istemeyen bir Göksulu ise oy zamanı Romanların değerinin arttığını söyledi: “Yardım geliyor ama hep kendi seçtikleri insanlara yardım ediyorlar. Genel bir yardım yapmadılar, göstermelik yardımlar yapıldı. Açıkçası belediyenin Gediz merkezden aşağıya bir yatırımı olmadı. Seçimden seçime buraya gelmesinler.”