Rusya basınında geçen hafta: 'Bölgede bir Balkan senaryosu mu?'
Rusya basınında Batının bölgede bir Balkan senaryosunu hayata geçirebileceği uyarısı yapılıyor. Türkiye’nin nüfuzunun artmasına karşı Moskova ve Tahran’ın yakınlaşmalarına dikkat çekiliyor.
Hazal Yalın
Daha çatışmanın arifesi haftada başladığımız seriye devam ediyoruz: Bu hafta da bütün yazılar Dağlık Karabağ’da ortaya çıkan durumla ilgili. Tsargrad, genellikle adeti olduğu üzere imzasız ve ilginç bir yazı yayınlamış; adeta Ermenistan’ın Rusya için önemini kaybedebileceğini ima ediyor. Bu, benim kesinlikle hemfikir olmadığım bir yaklaşım. Moskovskiy Komsomolets, Azerbaycan’ın Londra büyükelçisinin açıklamasından yola çıkarak etnik temizlik iddialarını fiilen yalanlıyor; aslında bölgedeki objektif kaynaklar da hiç değilse şu aşamada böyle bir şey olmadığını, tahliyelerin Azerbaycan tarafının talebiyle değil kimi Karabağ Ermeni gruplarının çağrısıyla tetiklendiğini gösteriyor; kaldı ki Azerbaycan tarafı da Karabağ Ermenilerinden topraklarından ayrılmamalarını istedi ve Azerbaycan’ın “çokmilletli” bir ülke olduğunun altını çizdi. MK’nın kısa yazısında en dikkat çekici olan, Batının bölgede bir Balkan senaryosunu hayata geçirebileceği uyarısı. İzvestiya’da Artyom Ananyev de dikkat çekici bir gözlem yapıyor ve Türkiye’nin nüfuzunun artmasına karşı Moskova ve Tahran’ın yakınlaştıklarını ileri sürüyor. Nezavisimaya Gazeta’ya gelince, bölgedeki gelişmelerden Moskova’nın bütün dikkatini Ukrayna cephesine yoğunlaştırmasını sorumlu tutuyor.
'Bölgede bir Balkan senaryosu mu?'
Azerbaycan’ın Britanya Büyükelçisi Elin Suleymanov’un 28 Eylül’de yaptığı açıklamaya göre Bakü, Ermenistan’ın Syunik oblastinden Nahçivan’la otomobil ve demiryolu bağlantısı kurmayı hedefliyor, ama bunu zor yoluyla yapmayı planlamıyor.
Diplomat, Azerbaycan’ın “oraya birlik göndermeyeceğini” zira “kimsenin hiçbir şeyi zor yoluyla açmaya niyeti olmadığını” belirtti.
Suleymanov, Azerbaycan’ın hedeflerine diplomatik yöntemlerle erişmeyi planladığını da temin etti.
Ermenistan Milli Meclis üyesi Arman Abovyan geçtiğimiz günlerde kimsenin tanımadığı Dağlık Karabağ Cumhuriyeti Başkanı’nın devletin varlığının 1 Ocak 2024’ten itibaren sona ereceğine dair kararnamesini yorumlamıştı. Abovyan’a göre Azerbaycan ve Türkiye Zangezur koridorunu açmaya çalışacaklar; bu da Ermenistan’ın güneyinin ilhakı tehdidini doğuruyor.
Siyaset bilimci Stanislav Tarasov Batının Dağlık Karabağ’daki duruma müdahalesinin ABD’nin bölgede bir Balkan senaryosunu, yani bir “Kosova, Hırvatistan, Sırbistan vb. varyantlarını” hayata geçirmeye çalışmasına yol açabileceğini belirtmişti. (T. Platnikova / Moskovskiy Komsomolets, 28 Eylül)
'Ermenistan KGAÖ’nden çıkmaya karar verdi'
Ermenistan KGAÖ’nden çıkmaya fiilen karar vermiş durumda. Başbakan Nikol Paşinyan son Karabağ krizinin ardından örgütü eylemsizlikle suçladı.
Paşinyan’a göre Ermenistan şimdilik KGAÖ ortak tatbikatlarına katılma kararını almış değil. Bu da Erivan’da örgütün “ülkeden çıkacağı” izleniminin doğmasıyla ilişkili.
Paşinyan son basın toplantısında Erivan’ın KGAÖ’nden ülkeye bir gözlem grubu göndermesini istediğini açıkladı. Ermenistan bu durumu örgütten çıkmak için sebep olarak kullanmaya çalışıyor.
Ermenistan’ın daha önce ABD ile ortak tatbikat kararı almış olduğunu da unutmamak gerek. Dahası Nikol Paşinyan Fransa ile işbirliği imkânları için de aktif bir arayış içine girdi. Oysa bu ülkelerin hiçbiri Dağlık Karabağ problemini çözmek için teşebbüste bulunmadı. Çatışma gelenek olduğu gibi Türkiye ve Rusya tarafından söndürüldü.
Nikol Paşinyan’ın Rusya’ya karşı Batıdan dostluk arayışına hız verdiği açık. ABD ve AB Ermenistan’ı Moskova’ya karşı kışkırtmaya devam ediyor; Erivan’da sokaklara çıkan protestocu kalabalıklar ülkemize karşı sloganlar atıyorlar. Ancak Rusya’nın siyasi nüfuz alanındaki batı yanlısı rejimlerin hiçbirinin sonu iyi bitmiş değil. Ermenistan’ın KGAÖ’nden çıkması da ancak Moskova ile ilişkilerin baltalanması için resmi bir bahane olabilir. Keza, Erivan’ın Roma Statüsü’nü onaylaması da öyle.
Üstelik Paşinyan’ın üslubu giderek daha kendinden emin ve Rusya’ya karşı daha öfkeli bir hal alıyor. Başbakan son basın toplantılarından birinde şöyle demişti:
“Geçtiğimiz günlerde bir sosyolojik araştırma yapıldı; Ermenistan vatandaşları arasında Rusya’ya güvenin düştüğünü görüyoruz. Ülkeler arasındaki ilişkilerden konuşurken sadece liderlerin kişisel ilişkileri mi söz konusudur?”
Ermenistan Batıya yaklaşma planlarını gizlemiyor da. Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mnatsakan Safaryan geçtiğimiz günlerde KGAÖ’nden çıkış meselesinin Ermenistan Güvenlik Konseyi’nde daha 2022 eylülünde gündeme geldiğini söylemişti.
Ermenistan Başbakanının kendinden eminliği ve cesareti batılı ortaklarına olan güvenle ilişkili olduğu kadar siyasi arenadaki ustalıklı manipülasyonlarla da ilişkili olabilir. En genelde NATO’nun denize kıyısı olmayan Ermenistan’a hiç de ihtiyacı yok. Ermenistan’ın Moskova yörüngesinden çıkmasıyla Batının Rusya’yı rahatsız edebileceği tek şey paralel ithalat kanallarından birinin kapanması. Ama bu da hayati bir şey değil. (Tsargrad, 27 Eylül)
'Moskova ve Tahran arasında yakınlaşma'
İnsan hakları vakfı “Oteçestvo”nun başkanı, hukukçu ve siyaset bilimci Artyom Ananyev ... Ermenistan’ın Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden çıkma ihtimalini değerlendirdi.
Ananyev şöyle dedi:
“Kimi Ermeni siyaset bilimcileri Ermenistan’ın KGAÖ’nden çıkacağından eminler. Bu görüşle mutabık kalmak mümkün değil, zira 2023 eylülünde olduğu gibi 9 Kasım 2020’de de Rusya Başkanı Putin kon dökülmesini durdurmayı ve tarafların görüşme masasına oturtulmasını sağlamayı başardı. Ermenistan’ın KGAÖ’nden çıkması NATO’ya girmesi için momentum işlevi görür; kaldı ki Ermenistan NATO’dan resmi davet de zaten aldı.”
Ananyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın önümüzdeki günlerde istifasının mümkün olduğunu da söyledi. Ancak iktidara güçlü ve bağımsız bir siyasetçinin gelmesi ihtimali zayıf.
Ananyev’e göre:
“Soros vakıflarında ‘egemenlik’ ve ‘milli menfaatler’ kavramlarını öğretmiyorlar, bu yüzden Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev veya Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ölçeğinde siyasetçilerin orada görülmesi güç. Bence Erivan ve Bakü derin bir kendini koruma duygusu temelinde Rusya’yı görüşme sürecinden dışarı itmeyecekler; Ermenistan da bizim Gümrü’deki askeri üssümüzün süresini uzatacak.”
Siyaset bilimci, Paşinyan açısından bundan sonraki en mantıklı adımın Rusya ekonomisine ciddi bir zarar vermek için Bakü’ye Zangezur koridorunu açmak olacağı görüşünü dile getirdi:
“Dağlık Karabağ’da askeri eylemlerin bitmesinin üzerinden bir hafta geçmeden Ermenistan yetkilileri Azerbaycan’ın Karabağ’da temizliğe girişmesi ihtimalini zayıf olduğunu ve bunu fazla düşünmeye gerek olmadığını, Türkiye ve Azerbaycan ile ticari ilişkileri iyileştirme zamanının geldiğini konuşmaya başladılar. Zangezur koridorunun Bakü için Çin’den Avrupa’ya uzanan bir ticaret yolu olarak açılması Rusya’yı emtia transitinden kaynaklanan önemli bir gelirden yoksun bırakır.”
Ananyev, mevcut durumda İran’la tutumlarımızın Türkiye’nin kıtada güçlenen nüfuzunu dengeleyecek şekilde yakınlaşmaya başlamasının Rusya için olumlu olduğunu belirtti. ... (İzvestiya, 29 Eylül)
'Rusya’nın Kafkaslara ilgisi tali'
... 20 Eylül’de Canyatag rayonunda Rusya barış gücüne ateş açıldı. ... Beş asker ile barışgücü subayları öldürüldü. ... Durum, bunun Azerbaycan askerlerinin bizim barışgücüne ateş açtığı ilk olay olmamasıyla karmaşıklaşıyor. 9 Kasım 2020’de de Rusya’ya ait bir Mi-24 helikopteri Ermenistan’da Yerash sınır köyünde omuzdan atılır uçaksavar füzesiyle vurulmuştu. ...
Kremlin’e, Bakü’ye karşı tutumunu sertleştirme çağrıları yankılanıyor; ama bu esasen tarafsız bir tutumdan çatışmanın taraflarından birini destekleme şeklinde vazgeçme anlamına gelir. Olayların bu şekilde gelişmesi Moskova için kabul edilemez, ama Erivan’daki kimi siyasi güçler tarafından arzu ediliyor. Oradakiler Karabağ’ın kaybedilmesinin Ermenistan topraklarının didiklenmesi yoluna bir geçiş olabileceğinden endişeliler, üstelik ülkenin buna karşı koymak için yeterince öz gücü yok. Aslında bu yüzden Moskova’dan “şu anda” verebileceğinden daha fazlasını bekliyorlar. Hayal kırıklığı ise Ermeni iktidar organlarındaki kimilerini başka bir arayışa girmeye itiyor; bu yüzden Washington ve Paris’te, keza Delhi ve Tahran’da dört dönüyorlar.
Bunlar yaşanırken 11-20 Eylül arasında Ermeni ve Amerikan askeri personeli Eagle Partner 2023 adıyla ortak tatbikat düzenlediler. Bu hem Moskova hem de Bakü tarafından provokasyon hatta meydan okuma olarak değerlendirildi. Erivan Amerikan askerlerini topraklarına alırken belki de Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin Pentagon temsilcileri Ermenistan’dayken saldırmaya cesaret edemeyeceğini düşünerek mola kazanacağını umuyordu. Eğer öyleyse bu hesapların yanlış olduğu ortaya çıktı; Dağlık Karabağ’da askeri harekât daha Ermeni-Amerikan manevraları bitmeden başladı. Dahası, Azerbaycan tarafının açıklamasına göre ordu daha ilk gün düşmanın savunma hatlarını kesti; bu da Karabağ’daki kuvvetleri kapitülasyonu kabul etmek zorunda bıraktı.
Moskova’ya gelince, Erivan’ın Washington ve Paris tarafından kendi menfaatlerine uygun kullanılmaması için Ermenistan’la ilişkilerde krizin üstesinden gelmek son derece önemli. “Batılı iyi dilek sahiplerinin” tekliflerinin illüzyon olduğunu gösteren anlamlı bir diyalog olmadan bunu yapmak imkânsız. Rusya açısından proaktif adımlar atmadan mevcut durumu kabul etmek, sadece Ermenistan değil en genelde Kafkasya’daki varlığının daraltılması anlamına gelir. Kolektif Batıya gereken de tam olarak bu senaryo. ...
Mevcut durumun paradoksal tarafı şu: Karabağ çevresindeki gerilim, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki, keza onlarla Rusya, ABD, Fransa ve diğer AB üyeleri arasındaki aktif askeri-diplomatik temaslara rağmen aralıksız artıyor. Rusya Ukrayna’da özel askeri harekâtı başlatana kadar Batı ülkeleri (öncelikle de ABD ve Fransa) Rusya’nın Türkiye ile ilişkilerini güçleştirmek, Ankara’ya Kafkas bölgesinde fazla güçlenme imkânı vermemek için Rusya’nın Karabağ’daki liderliğini belli bir dereceye kadar tanımaya hazırdılar. Ama 2022 durumu sadece Ukrayna’da değil çevresinde de kökten değiştirdi: Kolektif Batı Rusya’yı Kafkaslarda bir ortak olarak görmeyi kesin olarak bıraktı. Şimdi Kremlin’in eylemlerini şu istikametlerde itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar: Barışgücü olarak, Ermenistan’ın müttefiki olarak, Azerbaycan’ın ortağı olarak. Ne yazık ki bu çabalar büyük ölçüde Ukrayna’ya yoğunlaşan Moskova’nın Kafkaslarla ancak tali derecede ilgilenmesiyle önemli derecede kolaylaşıyor. ... (Nezavisimaya Gazeta, 28 Eylül)