Rusya basınında geçen hafta: 'Kılıçdaroğlu’nun hırsı'
“İmamoğlu gerçekten de güçlendi, ama CHP’nin yaşlı lideri bunu tamamen kavramamış olabilir. Kılıçdaroğlu iktidarı alınca neler yapacağını anlatıp duruyor, oysa bu henüz tamamen garanti değil."
Hazal Yalın
Bu haftanın seçkisinde yer alan üç yazıdan ikisi, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkumiyet kararının Rusya’daki yankılarıyla ilgili. Kommersant’ta yayınlanan makale, gazetenin “İmamoğlu’nun çevresindeki bir kaynağa” dayanarak yaptığı yorumlarla dikkat çekiyor. Nezavisimaya Gazeta ise ABD’nin tepkisini öne çıkartıyor ve Yuriy Mavaşev’in büyük ölçüde klişe olan görüşlerini aktarıyor.
Pravda.RU ise tamamen başka bir konuyu ele alıyor: Baku’nun Kiev’e yardımını Rusya’ya karşı atılmış adımlar olarak görüyor. Gazete, “Turan” söyleminin Rusya açısından tehdit anlamı taşıdığı üzerinde daha önce de sıkça durmuştu; bu defa daha ileri giderek İran’ın bölgede desteklenmesi gerektiğini ileri sürüyor.
'Kılıçdaroğlu’nun hırsı'
Türkiye’de 2023’te yapılacak seçimlere hazırlık erken başladı. Perşembe günü İstanbul’da, şehrin belediye başkanı, bir önceki gün iki yıl yedi ay hapse mahkûm edilen Ekrem İmamoğlu’nun taraftarları bir miting yaptılar. Mahkeme kararı beş yıllık siyasi yasak da öngörüyor...
Türkiye’de son aylarda muhalefetin kimi ortak başkan adayı olarak çıkartması gerektiğine dair bir tartışma devam ediyordu. Bu zor bir görev: Aday, hem laik çevrelerin hem de mevcut iktidara karşı çıkan İslamcıların ve keza Türk milliyetçilerinin ve Kürtlerin taleplerini tatmin etmeli.
Ekrem İmamoğlu, tam da seçmene kendi çok yönlülüğünü gösterdiği için İstanbul belediye başkanı oldu: Avrupai giyimli karısıyla ve geleneksel başörtülü annesiyle poz veriyordu.
İmamoğlu sağcı siyasi güçlerle açıkça işbirliği yapmış olsa da Kommersant’ın seçimleri takip eden muhabiri İstanbul’un bir Kürt semtinde bir kadının dediklerini işitmişti: “Bence bu da Selahattin Demirtaş gibi dürüst.” ...
Diğer olası adaylar, Ankara belediye başkanı Mansur Yavaş ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu. Ama her birinin yetersizlikleri var: Mansur Yavaş milliyetçi görüşleriyle tanınıyor, bu da açıkça seçmenlerin bir bölümünü itiyor; Kılıçdaroğlu ise uzun yıllardır Erdoğan’ın karşısına çıkan ama başarısız olan yaşlı bir siyasetçi. ...
Kommersant’ın İmamoğlu’nun çevresindeki bir kaynağı, muhalefetin tek bir aday çıkarma yönünde tam bir kararlılık içinde olmadığını belirtti; üstelik de Kılıçdaroğlu’nun hırsı yüzünden. ...
Kommersant’ın kaynağı şu açıklamayı yaptı: “İmamoğlu gerçekten de güçlendi, ama CHP’nin yaşlı lideri bunu tamamen kavramamış olabilir. Kılıçdaroğlu iktidarı alınca neler yapacağını anlatıp duruyor, oysa bu henüz tamamen garanti değil. Onunla İstanbul belediye başkanı karşılıklı saygılı ama kararlı beyanatlar veriyorlar; bunlar, siyasetçilerin hırslarına işaret ediyor.” Mesela Kılıçdaroğlu Twitter'da, belediye başkanını bütün İstanbul’un, 16 milyon kişinin desteklediğini yazdı; oysa onun rakibi sadece birkaç dakika önce 86 milyonluk Türkiye’nin geleceği için mücadele edildiğini belirtmişti. (K. Krivoşeyev / Kommersant, 15 Aralık)
'Yedek oyuncular yeterli'
Washington, ... mahkeme kararından rahatsızlığını ifade etti. Amerikalı senatörlerin ifadesiyle, karar “Türkiye’nin otokrasiye düşüşünün devam ettiğini gösteriyor”. Belediye Başkanı, Erdoğan’ın 2023’te yeniden seçilmesini zorlaştırabilecek muhalefet önderleri arasında. Bununla birlikte uzmanlar mahkeme kararının sadece iktidar eleştirilerinin elini güçlendirebileceğini düşünüyorlar.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Vedant Patel, bakanlığın İmamoğlu kararından ötürü “derinden endişeli ve hayal kırıklığına uğramış olduğunu” açıkladı. ...
Senato dış ilişkiler komitesi ise İstanbul belediye başkanı hakkındaki kararın Türkiye’nin tedricen otokratik bir rejime dönüşümünü gösterdiğini ifade eden bir açıklama yaptı. ...
Rusya Çağdaş Türkiye Araştırmaları Merkezi Müdürü Yuriy Mavaşev, Nezavisimaya Gazeta ile görüşmesinde, İmamoğlu’na karşı yürütülen kampanyanın daha ziyade uzun veya orta vadede Erdoğan’a karşı bir rol oynayabileceğini söyledi. “Türkiye’nin siyasi kültürü için siyasi bir maddeden veya siyasi bir maddeye atıfla cezaevinde yatan biri neredeyse hazır bir liderdir,” diyen Mavaşev, şöyle devam etti: “Erdoğan da cezasını hapiste çekti, bu biliniyor. Türkiye’de tamamen farklı bir hapis algısı var, tabii kuşku götürmez bir suç geçmişi söz konusu değilse.”
Mavaşev’e göre İmamoğlu, Erdoğan’a bir noktada teşekkür etmeli. “Elbette bu sürede unutulacağı iddia edilemez. Bence bu durum Türkiye devlet başkanı için herhangi bir kazanımdan ziyade problemler yaratacaktır. Bahanenin bulanık, açıkça siyasi olduğu belli. İmamoğlu elbette genç bir siyasetçi, ama bu alanda ilk yılı değil. Belki çok uzun zamandır değil ama gene de böylesine büyük bir şehri yönetti. Oyunun kurallarını çok iyi biliyor.”
Mavaşev, muhalefetin henüz 2023 seçimlerinde birleşik aday olarak İstanbul belediye başkanını göstermediğini de belirtti: “Bu, muhalefet için can yakıcı bir darbe, ama kritik değil. Türkiye bir şef, bir lider ülkesi. Muhalefet kampında yerine koyabilecekleri pek çok farklı figür var. Yedek oyuncular yeterli.” (İ. Subbotin / Nezavisimaya Gazeta, 15 Aralık)
'Ukrayna’ya doğrudan yardımı frenlemek gerek'
Azerbaycan Ukrayna’ya doğrudan yardım ederek ve batının yaptırımlarına şevkle uyarak Rusya karşıtı bir siyaset izliyor. Moskova'nın, Baku’ya uygun şekilde baskıda bulunması gerekli.
Ukrayna enerji bakanı German Galuşçenko, Rusya’nın özel operasyonunda yok edilen enerji ekipmanlarının yerine Azerbaycan’dan yeni ekipmanlar alındığını teyit etti. ...
Azerbaycan dışişlerinin basın açıklamasında da yardımın “Ukrayna halkına yardım” kapsamında “sıkıntılı bölgelerde istikrarlı elektrik sağlanması” amacıyla gönderildiği belirtiliyor.
Ama Baku’nun Donbass halkına Ukrayna terörüne karşı mücadeleyle geçen 8 yıl boyunca hangi yardımı gönderdiğine bakılırsa, tam olarak hiçbir şey olduğu açığa çıkıyor.
Armenian Weekly’nin, Irak Telegram kanalı Sabereen News’e dayanarak verdiği habere göre Azerbaycan Ukrayna’ya bomba da verdi. Haber başka yayınlarda teyit edildi. Bu muhtemelen, Azerbaycan’a verilen ve Dağlık Karabağ’da 2020’deki askeri operasyonlarda kullanılan beyaz fosfor içeren mühimmata cevap.
ABD Kongresi Senato dış ilişkiler komitesi başkanı Robert Menendes de çarşamba günü bu yönde açıklama yaptı: “Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR’ın Ukrayna ambulans ve itfaiye araçlarının yakıtlarını ücretsiz vereceğini açıkladığı haberi gelmişti. Ukrayna devlet başkanı Zelenskiy de Azerbaycan lideri Aliyev’in Ukrayna’ya petrol ürünleri yardımında bulunmaya söz verdiğini söylemişti. Ukrayna silahlı kuvvetlerinin tank ve uçaklarının da Azerbaycan yakıtı alması mümkün.”
Baku, Rusya’nın yaptırımların etrafından dolanmasına yardım ediyor mu? Hiç de değil. SOCAR geçen hafta Türkiye’deki rafinerisi için Rusya’dan ham petrol almayı durdurdu; oysa Türkiye Rusya’ya karşı yaptırımlara ve Rusya petrolüne tavan fiyat mutabakatına katılmadı.
Şunu da ekleyelim: Karabağ’la ilgili üçlü mutabakatlarda da Baku devamlı olarak Rusya’ya şiddetli baskıda bulunuyor: kâh Karabağ’ı “Dağlık” olarak anmayın; kâh Azerbaycanlıların Ermeni anklavındaki madenlere erişimine izin verilmeli; kâh barış gücü Ermeni güçlerinin Laçin koridorundan silah ve mühimmat almasına izin veriyor, vb.
Ayrıca belli ki Baku, Turan projesiyle Rusya Federasyonu’nu enkaza çevirme ve “Türki diller konuşan kardeşlerine özgürlük verme” hedefi güden Ankara’nın tarafında oynuyor. Moskova ise ... ittifak görüşmeleri yürütmeyi ve Rusya gazının ihracatında idareyi Ankara ile Baku’ya vermeyi tercih ediyor.
Tamam, gazı satmak gerek, yoksa özel askeri operasyona para bulunmaz, ama hiç değilse Ukrayna’ya doğrudan yardımı da frenlemek gerek. Neyle? Uygun tehditler yaratarak.
Özellikle de Türki Birliği’ne karşı İran’ı destekleyerek. İran yetkilileri Suriye’de doğrudan askeri yardımdan ve özel askeri operasyon için teknoloji transferinden başka Kafkaslarda da Rusya’nın tarafında yer alıyorlar.
Azerbaycan’ın yüzde 85’ini Şiiler oluşturuyor. Aliyev 11 Kasım’da Semerkand’daki Türki Devletleri Teşkilatı zirvesinde yaptığı konuşmada İran’ı Azerbaycanlıları baskı altında tutmakla suçlamıştı. Bu bağlamda “Güney Azerbaycan” fikri de Azerbaycan ve Türkiye devlet kanallarında aktif şekilde dolaşımda tutuluyor.
Aleksandr Knyazev şöyle diyor: “İran’ın belli bir noktada Şii nüfusu ve Farsça konuşan azınlıkları korumak için kendi özel askeri harekâtına girişmesi pekâlâ mümkün.” ... (L. Stepuşova / Pravda.RU, 12 Aralık)