Rusya basınında geçen hafta: 'Si Tsinpin Riyad’da'
Si'nin "altı ilkesi", Çin’i alım gücü yüksek batılılar için bir dünya fabrikası olmaktan çıkarıp Çin halk kitlelerinin alım gücünü yükseltmeyi ve sınai üretimi iç pazara yöneltmeyi hedefliyordu.
Hazal Yalın
Bu haftanın seçkisinde sadece iki yazı var; ikisi de Komünist Partisi’ne yakın sol muhalefetten.
Nakanune’de yayınlanan yazısında S. Aleksandrov, Çin lideri Si Tsinpin’in Suudi Arabistan ziyaretine yakından ve bir tarih perspektifiyle bakıyor. Burada altı özenle çizilmesi gereken şey, Çin ekonomisinin iç tüketimi geliştirmeye yöneldiği vurgusu. Aleksandrov bunun siyasi bağlamını yazmamış, belirtmek gerek: bu, Si’nin 2020’de açıkladığı “Altı ilke”siyle ilişkili. Bu ilkeler Çin’i alım gücü yüksek batılılar için bir dünya fabrikası olmaktan çıkarıp Çin halk kitlelerinin alım gücünü yükseltmeyi ve sınai üretimi iç pazara yöneltmeyi hedefliyordu. (Çin’in durumuyla ilgili şu yazı dizisine, “altı ilke” ile ilgili de özellikle yazı dizisinin son bölümüne bakabilirsiniz.)
Haftanın seçkisinin ikinci yazısı, gerçekte muazzam askeri-siyasi sonuçlar doğurması pekâlâ mümkün olan, ancak tuhaf bir şekilde gözden kaçan bir olay: Ukrayna’nın Rusya’nın içlerine SİHA saldırıları. İşçenko olayın ayrıntılarını inceliyor ve Mathias Rust’un 1987’de Cessna tipi uçağıyla ta Almanya’dan Moskova’ya kadar radarlar tarafından tespit edilemeden uçması ve Kızıl Meydan’a inmesi olayıyla karşılaştırıyor; gerçekten de bu ikincisi, Sovyetler Birliği’nin çöküşünde bir kilometretaşı olmuştu.
'Si Tsinpin Riyad’da'
Çin karantina dolayısıyla hâlâ kapalı, ama ÇHC Başkanı Si Tsinpin yurtdışına daha sık çıkmaya başladı. Eylülde, üçüncü dönem başkanlığa seçilmeden önce Kazakistan ve Özbekistan’ı, kasımda Endonezya ve Tayland’ı ziyaret etmişti, şimdi de Suudi Arabistan’ı. Bu ziyaretler sırasında uluslararası örgütlerin zirvelerinde de bulundu; bunlar, Pekin’in dış siyasetinin önceliklerini açıkça gösteriyor: ŞİÖ, G20 ve Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği. Si bu defa Suudi Arabistan’daki programından başka kendisi için yeni bir formata da katılıyor: Arap Ligi devletleri başkanlarıyla görüşme. ...
Kısa süre öncesine kadar Riyad, Pekin’in Arap dünyasıyla işbirliği açısından tuhaf bir alan gibi görünüyordu. Vahabi monarşisi Çinli komünistlere şüpheyle yaklaşıyordu; ÇHC de ABD’nin sadık müttefiki olan Suudi Arabistan’la arasına büyük bir mesafe koyuyordu.
Mao zamanında Çin sanayisi planlı ekonomi çerçevesinde gelişiyordu; işletmeler kâr elde etme hedefiyle değil toplumun bütün üyelerinin çok yönlü gelişmesini temin edecek mamul üretimi için çalışıyordu. ... ÇHC ilk yıllarında SSCB’den petrol ürünleri alıyordu, ama Mao döneminin sonuna doğru Çin kendi petrol ürünlerinde tam bir bağımsızlığa ulaşmıştı. ...
Çin, 80’li yılların ortasında siyasetini değiştirdi. Büyük pazar reformları başladı, ekonominin büyümesinin motoru da yabancı pazarlar için kütlesel emtia üretimi olacaktı. Bu yaklaşım sahil bölgelerinde çok sayıda işletmenin kurulmasını gerektiriyordu. Zengin batı ülkelerinden de sanayi çıkışı başladı. Kapitalistler için sanayiyi ÇHC’nde yürütmek daha avantajlı olmuştu. Asya’nın yeni ejderi bir dünya fabrikası olurken daha önce olduğundan çok daha fazla enerji kaynaklarına ihtiyaç duyuyordu.
ÇHC ve Suudi Arabistan’ın yakınlaşması 1990’ların sonlarında başladı. 1999’da Suudi Arabistan’ı ilk defa ÇHC Başkanı Tsyan Tsemin ziyaret etti. Bunun ardından Sinopec, Suudi Arabistan topraklarında sondajlara başladı.
Pekin ve Riyad, küresel işbölümü sistemine dayandılar ve anlaşılan başarılı da oldular. ABD dolar basıyordu, Çinli şirketler denizaşırı yatırımlar yapıyordu, bütün dünyadan hammadde alıyordu, düşük ama disiplinli işgücü kiralıyordu, mamul satıyordu. Petrol üreticisi Arap monarşileri kelimenin tam anlamıyla para içinde yüzüyordu, ama durum, mali sistemde krizle birlikte değişmeye başladı. Enflasyon, Washington’un horgörüsü, karbon yakıtlarından vazgeçme planları, Suudi Arabistan ekonomisinin çeşitlendirilmesi meselesini gündeme getirdi. ...
Çin, ekonomisini gitgide daha çok iç tüketimi geliştirmeye yöneltmeye başladı. Ayrıca gelişen sanayi sadece yabancı uzmanların katı denetimi altında yabancı markalarda emtia veya ucuz tüketim malları değil hiç de kalitesiz olmayan kendi ürünlerini de çıkarmaya başladı. Çin savunma sanayisine gelince, Rusya ve ABD mallarıyla ciddi bir rekabet geliştirdi. ... (Y. Aleksandrov / Nakanune, 9 Aralık)
'Bizimkiler uyuyorlar mıydı?'
5 Aralık’ta iki uzun mesafeli stratejik önem taşıyan hava üssü, Ryazan oblastindeki Dyagilevo ile Saratov oblastindeki Engels, saldırıya uğradı. 6 Aralık erken saatlerde de şehir merkezinden sadece 7 kilometre mesafedeki Kursk Doğu “Mihail Gureviç” havaalanına düşman saldırısı yapıldı. ...
Not edelim: Kursk Doğu, geçmişte sivil ve askeri havacılık için ortak alan olarak kullanılıyordu. Ukrayna’da özel harekâtın başlamasından sonra sivil uçak ve helikopterlerin buraya uçuşu yasaklandı. ...
Biz mantıken, savunmamız için böylesine nitelikli ve önemli hava üslerinin çok güçlü, çok seviyeli hava savunma sistemleriyle korunmamasının mümkün olamayacağından yola çıkıyoruz. Eğer öyleyse... düşmanın hava savunma sistemini aşmak için en modern hava taarruz sistemlerini kullanmış olması gerekir. Bunların Kiev’e batılı müttefikleri tarafından sessizce verilmiş olması mümkündür. Mesela, ileri radyoelektronik muharebe sistemleriyle donatılmış, İsrail’e ait Nagor tipi kamikaze dronları. İsrail’in bu araçları Ukrayna’ya gizlice verdiğiyle ilgili söylentiler çoktandır bütün dünyada dolaşıyor. ...
Eğer Rusya “stratejistlerinin” başlarına düşen SİHA’lar Ukrayna’ya aitse, tek bir ihtimal vardır: bu, daha SSCB’de üretilmiş olan istihbarat amaçlı Tu-141 “Strij” olmalıdır. Bunlar ilk olarak 1974’te uçmaya başlamıştı.
Doğal teknolojik aşınma yüzünden bunlardan sadece müzelerde kaldı. “Strijlerin” az bir kısmı da yakın zamana kadar hava savunma sistemlerinin tatbikatlarında hedef olarak kullanılıyordu. Bu yüzden demek ki Tu-141 artık bir işe yaramaz. ..
Ama Ukrayna’da başka türlü düşündüler. SSCB’nin dağılmasının ardından “Strijlerden” 321’inci insansız keşif uçakları alayını oluşturdular. ... Dahası var. Rusya ile ilişkilerin 2014’te alabildiğine bozulmasının ardından bunların saldırı amaçlı SİHA olarak modernizasyonuna da giriştiler. Tu-141’lerin burnuna da savaş başlığı olarak 120 kg patlayıcılar yerleştirdiler. Batının merhametli yardımıyla da elektronik beyinleri değiştirdiler ve “Strijlere” küresel uydu sistemi yardımıyla hedefe ulaşma olanağı sağladılar. ...
Tuğgeneral Konaşenkov yorumunda... saldırıyı gerçekleştiren Ukrayna “strijlerinin” engellendiğini söyledi. ... Eğer bunlardan biri üç kişiyi öldürüp parçalarıyla da uçaklardan birinin kuyruğunu ve motorunu yaraladıysa... bunların bizim hava savunma sistemi tarafından engellendiği nasıl söylenebilir? Eğer bunlardan bir başkası Engels hava üssü pistinde alevleri kilometrelerce öteden görülecek şekilde düştüyse bu tür masallar nasıl anlatılabilir? ...
Belki her iki SİHA’yı da “Pantsirlerle” yaralamış olabiliriz; ama bu ancak, artık başımızın üzerinde gezinirken oldu. ...
NATO istihbaratı Rusya hava kuvvetlerinin eylemlerini uzaydan ve Polonya ve Romanya hava sahasından geceli gündüzlü izliyor. AWACS erken uyarı sistemiyle donatılmış Amerikan Boeing E-3’ler, insansız stratejik keşif uçakları RQ-4 Global Hawk’lar ve ABD’nin NATO’daki müttefiklerinin benzer araçları devamlı havadalar.
Rusya’nın Avrupa kısmındaki bütün askeri havaalanlarının bunların devamlı gözetimi altında olduğu sanılıyor. Bizim avcı veya bombardıman uçaklarından birinin şasesinin pistten kalkmasıyla bunun istihbaratının ve hedef bilgisinin Ukrayna hava savunma sistemlerine iletilmesi eş zamanlı. ...
Peki bizim, 2022 başında her ne kadar az sayıda olsa da gene de 9 adet A-50 erken uyarı uçakları Ukrayna topraklarını aynı şekilde gözlüyor. Bu durumda 5 Aralık günü en azından 2 adet ve her biri küçük bir yolcu uçağı büyüklüğünde, dev “Strij” jet uçaklarının kalkışını nasıl kaçırdılar? Bizim hava savunmacılara neden bildirmediler? Hava savunmacılar da uyuyorlar mıydı?
Peki bizim avcı uçakları neredeydi? ...
Uzun sözün kısası, sizde nasıl olduğunu bilmiyorum ama bütün bu hikâye bende, 1987 mayısında genç Alman pilotu Mathias Rust’un uçuşuyla ortaya çıkan o eski skandalı hatırlattı. ...
O zaman SSCB Savunma Bakanı, Sovyetler Birliği kahramanı Sergey Sokolov ile Hava Savunma Komutanı, hava kuvvetleri mareşali, iki defa Sovyetler Birliği kahramanı Aleksandr Koldunov derhal emekliye sevk edilmişti. ... (S. İşçenko / Svobodnaya Pressa, 6 Aralık)