Rusya basınında geçen hafta: 'Türk ordusu Suriye’den çıkarsa Suriye müzakerelere hazır'
Mesele sadece şu: Erdoğan Esad’la barışa gerçekten hazır mı yoksa bütün bu olanlar ABD’den Türkiye’nin Suriye’ye yönelik dış siyasetine destek kazanmak hedefiyle bir blöf mü?
Hazal Yalın
Bu haftanın basın seçkisinde sadece Türkiye haberlerine yer veriyoruz. Dört haberde üç başlık öne çıkıyor: Ankara ve Şam arasında görüşme iddiası, İbrahim Kalın’ın CNN’de ve Erdoğan’ın Kırım Platformu’ndaki konuşmaları, Türkiye’de erken seçim beklentilerine bağlı olarak Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilerin olası yeni bir iktidarda durumu.
'Türk ordusu Suriye’den çıkarsa Suriye müzakerelere hazır'
... Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan 18 Ağustos’ta Suriyeli yetkililerle ilişkilerini düzeltmek niyetini açıkladı. ...
Daha sonra Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la Pekin’de buluşacağı söylentileri de çıktı, ama bu haberler teyit edilmedi. ...
Türkiye Dışişleri Bakanı M. Çavuşoğlu 23 Ağustos’ta Türkiye ile Suriye arasında iki ülkenin gizli servisleri üzerinden diyalog tesis edildiğini açıkladı. Çavuşoğlu aynı yerde, şimdilik iki ülke arasındaki ilişkilerin normalizasyonu için ön şartların mevcut olmadığını, ama Türkiye tarafının müzakerelere tamamen açık olduğunu da söyledi.
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad da Şam’ın Türkiye ile müzakerelere tamamen hazır olduğunu söyledi. Ancak Türk ordusunun Suriye topraklarını terk etmesi halinde. ...
Türkiye’nin Suriye topraklarında böylesine zorlukla ele geçirdiği şeyleri yakın zamanda terk etmeye karar vermesi pek mümkün değil, ama Ankara’nın barışa hipotetik hazır oluşu bile bir takım iyimser yorumlara yol açtı.
Suriye’nin Türk ordusu tarafından işgal edilen topraklarının Türkiye bütçesine gelirden çok masraf getirdiği unutulmamalı. ... İşgal altındaki topraklardan elektrik hatları, trafo kutuları, hatta raylar ve su boruları bile hurda metal satışı için toplanıp götürüldü. Bir dizi ilçede de zeytinler ve başka değerli ağaçlar söküldü. Ama bu tedbirler Türkiye’nin masraflarını telafi edemiyor.
Ayrıca işgal altındaki Suriye topraklarında binlerce militan da var. Şu anda bunların Beşar Esad rejimini devirmeleri ihtimal dâhilinde değil ve bunların varlığı Türkiye’ye de esasen hiçbir yarar getirmiyor. Aynı zamanda bunlar Türkiye’nin güney sınırlarında devamlı bir istikrarsızlık bölgesi yaratıyorlar ve Türkler bile silahlı radikallerin sadakatinden emin değil.
Bu yüzden Suriye hükümetiyle diyalog aslında Türkiyeli yetkililerin elini güçlendirir. ... Diğer yandan “Suriye’nin verilmesi” Batı’da muhakkak hoşnutsuzluk yaratacaktır. Ama Erdoğan’ın Avrupalı ve Amerikalı ortaklarıyla ilişkilerini iyi diye adlandırmak zaten mümkün değil. ...
Mesele sadece şu: Erdoğan Esad’la barışa gerçekten hazır mı yoksa bütün bu olanlar ABD’den Türkiye’nin Suriye’ye yönelik dış siyasetine destek kazanmak hedefiyle bir blöf mü? (A. Şarapov / Regrum, 24 Ağustos)
'Suriye’den Rusya’nın Ukrayna operasyonuna tam destek'
Rusya ve Suriye arasındaki işbirliği daha da yoğunlaşacak. Yakın zamanda Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleriyle karşılıklı büyükelçiler atanacak. Rusya ise İsrail’le ilişkilerini eskiden olduğundan daha az pürüzsüz kılmaya hazır; bu, Beşar Esad için hoşnutluk uyandırıcı. Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı S. Lavrov ile Suriyeli meslektaşı F. Mikdad arasındaki müzakerelerden bu sonuca varmak mümkün. Ancak beklentilerin aksine, Suriye-Türkiye yakınlaşmasının nereye varabileceğine dair bir netlik yok. ...
İranlı Tasnim haber ajansı kaynaklarına dayanarak Esad ile Erdoğan’ın Özbekistan’da 15-16 Eylül’de yapılacak olan Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde müzakere yürütmek niyetinde olduklarını yazdı. İranlı ajansın iddiasına göre her iki lider de oraya Putin tarafından davet edilmişlerdi. Eğer bu haber doğruysa ilginç bir paradoks ortaya çıkar: Rusya lideri, Erdoğan’ın bürünmek istediği arabulucu rolüne bürünmüş demektir. ...
Ancak Türkiye Dışişleri Bakanı M. Çavuşoğlu beklentileri biraz düşürdü. Elindeki verilere göre Esad’ın ŞİÖ zirvesine davet edilmediğini söyledi. ... Moskova’da ... Suriye ve Rusya Dışişleri Bakanları, Esad ve Erdoğan arasında görüşme olabilir mi sorusunun etrafından dolanmaya karar verdiler. Mikdad, Moskova’daki basın toplantısında şöyle dedi: “Türk birliklerinin Suriye’den çıkması için harcanacak çabalar, Suriye topraklarındaki durumu istikrarlı kılmanın biricik yoludur. Biz herhangi bir şart koşmayacağız, ama Suriye topraklarındaki Türk işgali sona ermelidir.” ...
Lavrov ise Astana formatında varılan mutabakatların yerine getirileceğini ifade etti. 19 Temmuz’da Tahran’daki zirvede Putin, Erdoğan ve İran Devlet Başkanı İ. Reisi’nin açıklamasını hatırlattı ve şöyle dedi: “Bu açık bir belge; orada Suriye’nin egemenlik, toprak bütünlüğüne saygı gösterileceği, ayrılıkçı eğilimleri teşvik yönünde hiçbir faaliyete imkân verilmeyeceği açıkça teyit ediliyor.”
Lavrov’un ortak basın toplantısındaki konuşmasında İsrail’e yönelik epey sert beyanı da gözlemcileri etkiledi. ...
Suriyeli bakan Rusya’nın özel operasyonuna tam bir destek ifade etti ve bunu “tarihin düzeltilmesi” diye andı. Mikdad ayrıca ... “önümüzdeki birkaç gün veya haftada” Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri ile büyükelçi teatisinde bulunacaklarını da açıkladı. Bundan başka, öyle görünüyor ki, Suriye temsilcileri, kimi verilere göre Donetsk’te hazırlanan tribünale katılabilirler. ... (G. Petrov / Nezavisimaya Gazeta, 23 Ağustos)
'Türkiye Kırım meselesinin etrafından dolaşmalı'
Türkiye Cumhurbaşkanı temsilcisi İbrahim Kalın, Kırım’ın aidiyeti konusunda Türkiye’nin bakışının 2014’ten bu yana değişmediğini söyledi. Kalın CNN’deki mülakatında şöyle dedi: “Kırım Ukrayna’nın bir parçasıdır ve bu, her tür mutabakatın temeli olmalıdır.”
Erdoğan da 23 Ağustos’ta “Kırım Platformu”ndaki konuşmasında Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunmasının bölgesel ve küresel istikrar için önemli olduğunu söylemişti. ...
“Kırım Platformu” forumu Ukrayna iktidarı tarafından geçen yıl başlatılmıştı ve yarımadanın “işgalden kurtarılması” etkinliğin başlığa hedeflerinden biri sayılmıştı. ...
Zelenskiy forumdaki konuşmasında Batı ülkelerinin tutumuna bakmadan Kırım’ı Rusya’dan “her türlü araçla almak” niyetinde olduğunu tekrarladı: “Ukrayna Kırım’ı Rusya’dan doğru gördüğü her türlü araçla geri alacak ve bunun için de başka ülkelerle görüş alışverişinde bulunmak gerekmiyor.” ...
Erdoğan’ın açıklamasını Kırım Tatar milli-kültürel özerklik başkanı Eybaz Umerov yorumladı ve Türkiye cumhurbaşkanını ifadelerinde Kırım meselesinin etrafından dolaşmaya, bu meselede daha akıllı olmaya çağırdı. ...
Umerov’a göre Erdoğan kendi milli menfaatlerini gerçekleştirmek için “nazi rejiminin elebaşını tatlı bir hapla” yemliyor. (M. Rodionov / Gazeta.RU, 24 Ağustos)
'Rusya Türkiye’deki muhalefet güçleriyle temas kurmalı'
Avrupa Birliği yetkilileri Türkiye lideri Erdoğan’ın güzün erken başkanlık ve erken genel seçim yapması ihtimalini dışlamıyor. Avrupalı diplomatların görüşüne göre şimdilik işler Erdoğan için çok iyi gitmiyor: Enflasyon tırmanıyor, Türk lirası dipte, fiyat yükselişi ve onlarla birlikte özellikle genç işsizlik durdurulamıyor. Ama durum, devletin bu yaz elde edeceği turizm gelirleriyle biraz düzelebilir. ...
Öte yandan Türk diplomatik çevrelerinden bir kaynak İzvestiya’ya verdiği demeçte seçimlerin şu an yapılmasının Erdoğan’ın rakiplerinin işine geleceğini, Erdoğan’ın kendisi için normal seçimleri beklemenin ise daha avantajlı olacağını söyledi.
İzvestiya’nın görüştüğü kaynak şöyle dedi:
“Söylentiler hep vardı ve Erdoğan’ın bu güz erken seçim yapacağı iddiaları ortaya çıkıyordu. Ama devlet başkanı bu haberleri birkaç defa kategorik olarak reddetti. Muhalefet erken seçim için ısrar ediyor, ama Erdoğan’a çalışan ekonomi uzmanları ekonominin 2023 başında düzelmeye başlayacağını söylüyorlar. Dolayısıyla hükümet partisi seçimlere cumhurbaşkanıyla birlikte en avantajlı biçimde girebilir. Hükümet, enflasyonun güzden itibaren düşeceğini vaat ediyor. Yetkililer, 5-6 ayda işlemeye başlayacak olan yeni ekonomik tedbirler alıyorlar, bu yüzden seçimler için acele etmemek Erdoğan için daha avantajlı olacaktır.”
Şarkiyatçı ve yazar Andrey Ontikov’a göre Türkiye’de iktidara muhalefetin gelmesi durumunda Ankara ve Moskova arasındaki ilişkiler değişecek. Ontikov şöyle diyor:
“Ankara ve Moskova arasında muhtelif meselelerde, Suriye’de, Libya’da, Karabağ’da, Ukrayna’da çokça çelişki olsa bile Erdoğan yönetiminde Rusya ve Türkiye arasında çok yapıcı ilişkiler kuruldu. ... Tırmanış veya gerilim ortaya çıktığında taraflar müzakere masasına oturuyor ve bu meseleleri görüşüyor, temas noktaları buluyorlar. Bu, Erdoğan ve Putin’in büyük bir meziyeti.”
Ontikov, Türkiye’nin NATO ülkesi olmasına rağmen Batı’nın Rusya karşıtı yaptırımlara katılmadığının da altını çizdi:
“Türkiye’nin savunmayı hedeflediği kendi menfaatleri var, Rusya ile Ukrayna arasında arabulucu olmaya çalışıyor. Bazı şeyleri başarıyor, bazı şeyleri başaramıyor. Ankara Erdoğan yönetiminde dünya arenasında daha ağırlıklı bir rol oynuyor. Böyle bir yaklaşım Rusya’ya en azından zarar vermiyor. Türkiye şu ya da bu problemlerin çözümüne katkıda bulunursa, bu iyidir. Erdoğan Rusya için çok rahat bir ortak.”
Rusya Bilimler Akademisi Yakın Doğu ve Post-Sovyet Doğu Dairesi’nden türkolog Alina Sbitneva’ya göre Erdoğan ekonomik durumu kendi yararına biraz düzeltme umudu taşıyor. Sbitneva şöyle ekliyor:
“Ancak pek çok göstergede planlı bir kötüleşme görüyoruz. ... Durum iç siyasette olduğu gibi dış siyaset arenasında da çok dinamik. Bu yüzden mevcut durumda erken seçimler yapılması ihtimali gözardı edilemez, ama bu zayıf bir ihtimal, çünkü Erdoğan’ın bütün alanlarda muhtelif zaferlere ihtiyacı var. Dış siyasette tahıl koridoru konusunda diplomatik başarılar var, keza Türkiye’nin Suriye muhalefetini Beşar Esad’la barıştırmaya hazırlandığı haberleri de geliyor. Sadece içerideki ekonomik krizi bir yolunu bulup çözmek kalıyor. Bu da daha zor bir iş.”
Sbitvina şöyle devam ediyor:
“O ve partisine çok daha alışkınız ve bizim için anlaşılırlar. Diğer olası adayların ve onların başında olduğu partilerin Rusya’ya yaklaşımı ve de bütün olarak siyasi görüşleri, denebilir ki, spesifik. Türkiye’deki durumun şimdi daha az öngörülebilir olduğunu ve teorik olarak kısa bir süre içinde Erdoğan’ın görevini başka bir liderin alabileceğini hesaba katarak, kademeli olarak diğerleriyle, Türkiye’nin şimdi muhalefetteki siyasi güçleriyle temas kurmak hiç fena olmaz.” (K. Loginova / İzvestiya, 24 Ağustos)