YAZARLAR

Rusya ekonomisi yaptırımlara rağmen nasıl büyüyor?

Yaptırımların tamamen işlevsiz olduğunu söylemek doğru olmadığı gibi bu yol haritasının Rusya’nın dibe vurmasına neden olacağını söylemek de güç. Bu ülkeye ömür biçme yarışına giren otoritelere şunu yeniden hatırlatmak gerekiyor: Rusya göründüğü kadar güçlü olmayabilir, ancak sanıldığı kadar zayıf da değil.

Ukrayna işgaliyle başlayan Rusya ve Batı arasındaki savaş sadece cephede değil, ekonomik alanda da ciddi karşılık buldu. Hibrit savaş kavramı gündemimize yeni girse de ekonomi üzerinden bir ülkeyi geri çekilmeye zorlamanın tarihi hiç de yeni değil. Bunun 21. Yüzyıl'da en dikkat çeken örneğiyse Rusya.

Rusya’ya neredeyse her alanda 20 bine yakın yaptırım uygulanıyor, bu sayı Rusya’yı İran, Suriye, Kuzey Kore gibi adlarına aşina olduğumuz ülkeler arasında üst sıraya taşıyor. Pek çok namlı ekonomist tam da bu nedenle Rusya ekonomisinin çöküşüne dair tarihler vermekten çekinmedi. Buna karşı gerçek farklı bir yerden su yüzüne çıktı. IMF, Rusya ekonomisine yönelik öngörüsünü güncelleyerek 2024’te 3.2’lik (önceki 2.6) bir büyüme beklediğini söyledi. Bu oranla Rusya, Almanya (0.2), ABD (2.7), İngiltere (0.7) gibi ülkeleri geride bırakan bir büyümeye gidecek. Peki bu nasıl oluyor? Bu kadar kısıta ve uygulanan savaş ekonomisine rağmen Rusya ekonomisi, küçülmek bir yana nasıl büyüyor? Yaptırımlar işe yaramıyor mu? Orta vadede Rusya ekonomisi için benzer bir tablo görebilir miyiz? Bu hafta bu sorulara yanıt arayacağız.

DIŞ BASKIYA KARŞI BAĞIŞIKLIK VE KRİZİ YÖNETME POLİTİKASI

Rusya denildiğinde şayet ekonomiye bakacaksanız, 1990’lardan günümüze ciddi kaotik ve krizlerin olduğu, pusula değilse de varılacak noktaya alternatif yollarla gidilmeye çalışıldığını görürsünüz. Şok terapiden hibrit kapitalizme oradan neoliberal otoriterliğe varan baş döndürücü bir güzergah sizi bekler. 33 yıllık bu ekonomiye dönük ilk söylenecek olansa özellikle 2000’lerde dış şoklara karşı kendini hazırda tutma, hep bir "kara gün için ak akçe biriktirme eğiliminde" olunması. Rusya, 2008 krizi, 2014 Kırım yaptırımları ve petrol fiyatları şoku, 2020 pandemi krizi gibi dış koşullarla mücadelede bağışıklık kazanmış bir ülke. Bir başka anlatımla dışarıdan gelen baskı Rusya için yeni değil, hep bir B planı hazır, yoksa ne diye 600 milyar doları bulan bir rezerv fonuna sahip olsun.

Nitekim yaptırım silsilesiyle beraber, para politikası alanında merkez bankasının faizi 2000 baz puan artırmasıyla, ruble dolar paritesi kademeli olarak kontrol altına alındı. Yularından boşalmaya başlayan enflasyon Rosstat verilerine göre 2022’de yüzde 12 civarında tutulabildi, 2023’te yüzde 7’ler seviyesine geriledi. Faiz de hızla indirildi. Maliye politikasında savaş ekonomisine geçişle beraber, bütçede fazla sapma olmadan, askeri harcamaların açtığı ve açabileceği gedik, ek vergilerle kontrol altına alındı. Rusya Maliye Bakanlığı verilerine göre bütçe, 2022’de 37 milyar dolar, 2023’te yaklaşık 36 milyar dolar açık verdi. Dahası halkın enflasyon altında en azından daha fazla ezilmemesi, bunun toplumsal bir patlamaya gitmemesi için iktidar ile toplum arasında olan sosyal sözleşme korundu. Ulaşım, elektrik ve gaz fiyatları federal hükümet tarafından belirli tarifelere göre belirlendi halen de belirleniyor. Elbette burada ekonominin dış şoka hazırlığı kadar Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina gibi iyi ekonomistlerin hem hükümette hem de yönetimde olmasının etkisi de var. Dahası bu alanda çalışan enstitüler ve risk analiz raporlarının hayalden uzak hazırlanması da uygulanan neoliberal reçeteye etki etti. Peki Rusya ekonomisinin bel kemiği ihraç cephesinde, özellikle enerjide ne yaşandı? Buradaki adımlar izlenen ekonomi politikası hakkında bize ne söylüyor?

BEN DE BU YAYLADAN DOSTA GİDERİM: YENİ ADRESLER YENİ ARAYIŞLAR

Rusya’nın bir enerji devi olduğu ve buradan elde edilen gelirin bütçe gelirlerinde önemli bir payı oldu da sır değil. Tam da bu nedenle yaptırımların genel planlamasında Rusya’nın zayıf karnı olarak görülen bu kalemler hedef alınmıştı. 2023 verilerinden gidecek olursak, Rusya’nın Avrupa’ya sevk ettiği petrolün yüzde 45’lik paydan yüzde 5’ gerilediğini, doğal gazda yüzde 33’lük paydan yüzde 13’e gerilediğini 2023’te Başbakan Yardımcısı ve Eski Enerji Bakanı Aleksandr Novak ifade etmişti. Genel duruma bakıldığındaysa Rusya’nın 2023’te petrol ihracatı yüzde 3.3, doğal gaz ihracatı 29.9 oranında düştü. Avrupa’nın neredeyse denklemden çıkmasına karşın (gölge satışlar verileri değiştirecek oranlarda değil, zira ölçmek zor) ihracatta en azından petrolde sınırlı düşüşe karşın Rusya’nın konsolide bütçesinde buradan beklenen taban bütçe katkısı 93 milyar dolarken 99 milyar dolar olarak gerçekleşti. Peki bu nasıl oldu?

Sorunun kendi içinde önemli iki yanıtı var, ilk olarak bütçede gaz ve petrol beraber ele alınıyor, ancak aslan payının petrolde olduğu biliniyor. Petrol ve gaz gelirleri kalemi bütçede 2023’te yüzde 33’lük paya sahipti. Ancak bu gelirlerin yüzde 80’e yakını aslında petrolden geliyor. 2010-2023 arasında petrol ve gaz arasındaki payların yüzde 60-40, yüzde 55-45, yüzde 70-30 şeklinde değiştiği de görülüyor. Özetle petrol satışlarında sekteye uğrama payı küçük olduğu için gelirlerde ciddi bir sarsıntı görülmedi. Örneğin Gazprom 2023’ü zararla (7 milyar dolar) kapatırken Rosneft (14 milyar dolar) kârla kapattı. Dahası Rosneft, 2024 ilk çeyrekte geçtiğimiz yılın son çeyreğine göre kârını yüzde 92’den fazla artırarak 5 milyar doların üzerine çıkardı. Peki Rosneft ve diğer petrol şirketleri bu petrolü kime satıyor?

Novak’ın açıklaması ve çapraz veri kontrolleri yapıldığında Rus petrolünün yüzde 86’sının dost ülkelere satıldığı görülüyor. Liste başında Çin, Hindistan ve Türkiye var. Örneğin Türkiye ithal ettiği petrolün 2022'de yüzde 40'ını Rusya'dan alırken bu oran EPDK verilerine göre 2023'te yüzde 51'e çıktı. Bir başka anlatımla Türkiye'ye giren 10 varil ham ve işlenmiş petrolün 5 varili Rusya'dan geldi. Hindistan’da bu oran sıfıra yakınken yüzde 40’a çıktı. Çin’de de benzer yükseliş verileri mevcut. Dahası Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri yine Rusya petrolüne depolarında yer açan ülkeler. Yani Rusya, yaptırımlara katılmayan ülkelere yönelerek fiyat sınırlamasına karşın, indirimli satışlarla bir anlamda sürümden kazandı. Gaz için de Çin ile görüşmeler sürüyor olmakla beraber, tıkanıklıklar olduğu akılda tutulmalı. Türkiye ile gaz akışında bir sorun yok, hatta Türkiye’nin Rusya’dan daha fazla gaz alıp sıvılaştırıp satmasına da kapı aralandı. 

RUSYA BÜTÇESİNİN SESSİZ FİNANSÖRLERİ: GAZ VE PETROL DIŞI GELİRLER

Rusya bütçesi denildiğinde bazen abartılı biçimde petrol ve doğal gaza işaret edilse de bütçe sadece bununla dönmedi. Bütçede enerji dışında vergiler, devlete ait işletmelerin kârları ve enerji dışındaki ihracat geliri genel dengenin sağlanmasına katkı sundu. Nitekim Rusya Federal Vergi Servisi Başkanlığı’nın açıklaması da bununla örtüşüyor. İlgili başkanlığın açıklamasına göre, Rusya'nın konsolide bütçesinin petrol ve doğalgaz dışı gelirleri 2023 yılında yüzde 16 arttı.

Vergiler ve iç ekonomiden gelen alternatif gelirlerin yanı sıra, Rusya’nın petrol ve doğal gazdan farklı ihracat kalemleri de var ki bu verilere de yansıyor. Rusya Gümrük verilerine göre ihracat 2023’te yüzde 28 civarında düşüşle 425 milyar dolar civarında oldu. Benzer bir gerileme ithalatta da olduğu için 140 milyar dolara yakın ticaret fazlası verildi. Bu çerçevede tarım ürünleri ilk akla gelen, bunu silah endüstrisi, nükleer enerji, değerli metaller ve mineraller izliyor. Örneğin tarım ihracatında yüzde 20’lere varan yıllık büyüme savaş sonrasında gerilese de daralma değil, yüzde 5 artışla kapattı.

Kabaca çizilen bu tablo Rusya ekonomisi ve geleceği konusunda farklı tartışmalara neden oluyor. Ancak özellikle Batılı merkezlerde en çok sorulan soru “yaptırımlar işe yarıyor mu” oluyor. Yaptırımların tamamen işlevsiz olduğunu söylemek doğru olmadığı gibi bu yol haritasının Rusya’nın dibe vurmasına neden olacağını söylemek de güç. Tıpkı diğer yaptırım altıdaki ülkeler gibi yaptırımların bedelini yöneticiler değil, halk öder. Rusya şimdilik elindeki kartları, küresel konjonktürü doğru kullanarak topluma yüklenen bedeli hafifletebiliyor. Küresel sistemdeki değişim, yeni merkezlerin yükselişi, müttefiklik ilişkilerindeki esneklikler, dikkate alındığında Batı yaptırımlarının bir anlamda hâlâ kendini dünyanın merkezi sanma ana fikrine dayandığı söylenebilir. Değişen dünyada koşullarını en azından Rusya’nın şimdilik lehte kullandığı da. Bununla beraber yukarıda özetlenen tablonun orta vadede korunup korunmayacağı ancak Rusya ekonomisi ve yaptırımların etkinliği konusunda bize net fikir verecek. Ancak yine de önceden Rusya’ya ömür biçme yarışına giren otoritelere şunu yeniden hatırlatmak gerekiyor: Rusya göründüğü kadar güçlü olmayabilir, ancak sanıldığı kadar zayıf da değil.


Mühdan Sağlam Kimdir?

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. 8 Kasım 2023'te Ankara İdare Mahkemesi kararıyla Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki görevine iade edilmiş, ancak 27 Şubat 2024'te İstinaf Mahkemesi kararıyla yeniden ihraç edilmiştir. 2017-2023 yılları arasında aralarında Gazete Duvar, Almonitor, Kısa Dalga ve Artı Gerçek'in de bulunduğu medya kuruluşlarında çalışmıştır.