Rusya için mesele şah mat mı?
Rusya 20 Eylül’de Karabağ’da ateşkesi sağlayıp itibar kaybını biraz sınırladı. Şimdi Azerbaycan’ın Karabağ’ı teslim alma sürecine hakemlik yapıyor, Ermeniler için güvenceler arıyor. Bakü de Rusya ile bozuşmadan toprak bütünlüğünü sağlarken bu sınırlı role itiraz etmiyor. Toprak ve etnisiteye dayalı Sovyet sisteminin son kalıntıları coğrafyadan sökülüyor. Rusya için fatura Karabağ’la sınırlı kalmayabilir.
Azerbaycan’ın 2008’de Gürcistan’ın denediğini tekrarlayıp farklı sonuçlar alması tamamen jeopolitik ve jeostratejiktir. Gürcistan ordusu Güney Osetya’yı ele geçirmek için Tshinval’e askerî harekât başlattığında ilk önce Rus barış gücü karargâhını vurmuştu. Azerbaycan da Karabağ’da Ermenilerin ‘de facto’ Artsakh Cumhuriyeti’ne son verip kontrolü ele almak için yürüttüğü operasyon sırasında mermilerini Rus barış gücünden esirgemedi. Tshinval savaşı Rusya’ya kazandırırken Karabağ savaşı kaybettirdi. Güney Osetya, Rusya Federasyonu içindeki Kuzey Kafkasya cumhuriyeti Kuzey Osetya ile sınır. Dahası güney ve kuzeyin Osetleri iç içe. 2008’de Rusya, Vladikavkaz’da konuşlu tanklarını iki saatte sıradağların ötesine indirip Gürcü ordusunu püskürtmüş, devamında Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanımıştı. Sovyetler sonrası Rus etki alanında Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki (BDT) insicamın gereği olarak Rusya, Tiflis’in hassasiyetlerine göre Güney Osetya ve Abhazya’yı göz ardı etmiş, hatta bu iki “de facto” bağımsız cumhuriyete yaptırımlar dayatmıştı. O vakit Rus siyaseti Gürcüleri üzmekten yana değildi. 2003’te Gürcistan’da Batı destekli Gül Devrimi, bu siyasetin terk edilmesine neden olmuş, adım adım Abhazya ve Güney Osetya için ‘Rus koruması’ devreye sokulmuştu. 2008 Ruslar için rövanş vaktiydi. 19 Eylül 2023’te Karabağ için operasyon başlatıldığında barış gücündeki Rus askerleri de hedef oldu. Birkaçı öldü. Rus barış gücüne ait bir cephanelik de bombalandı. Moskova, Azerbaycan’ın anlatısı üzerine bir şey demedi, Aliyev’in özrünü kabul etti. 2020’de Rus helikopterinin düşürülmesi sonrası olduğu gibi.
Alttan almanın bir dizi nedeni var. Evvela Ukrayna savaşı sürerken Rusya, Kafkasya denklemine hasredecek yeterli askeri, siyasi ve diplomatik kapasiteye sahip değil. İlaveten jeopolitik gerçekliğin başında sınırlar geliyor. Rusya açısından Dağıstan tarafında Azerbaycan’la sınırların, Kuzey Kafkasya için istikrarsızlık kaynağına dönüşmemesi gerekiyor. Hazar Denizi’ndeki ortak çıkarlar ve stratejik ilişkilerin ağırlığı da büyük. Sadece petrol ve doğalgaz sektöründeki ortaklıklar değil Batılı ambargolar karşısında Rus ham petrolünün çıkışı ya da Azerbaycan’da rafine edildikten sonra ihracı konusunda Azerbaycan eşsiz bir fırsat sunuyor. (Malum yaptırımlarda Rusya dışında işlenmiş Rus petrolünün satışı konusunda istisna getirilmişti.)
Yine Rusya, Türkiye’nin Güney Kafkasya’da artan etkisinden rahatsız olsa da Ukrayna cenderesi yüzünden Ankara ile ilişkilerin sunduğu değeri görmezden gelemiyor. Türk kapısı açık kalmalı ve Boğazlar rejimi kitabına uygun uygulanmalı.
Rusya’nın periferideki yerinin daralıp daralmadığı bahsi açılmışken bir yere daha dikkat çekmek gerekiyor: Askeri yolla toprak bütünlüğünün sağlanabileceğine dair Karabağ örneği Gürcistan’ı da heyecanlandırmışa benziyor. Şimdiye kadar Batı’nın Rusya’ya üçüncü cephe açma planlarına prim vermeyen Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili, BM Genel Kurulu’nda Ukrayna ile dayanışma sergilerken “Ülkem 2008’deki yıkıcı saldırının sonuçlarına katlanmaya devam ediyor. Gürcistan topraklarının yüzde 20’si hala Rusya’nın işgali altında” diyerek Kremlin’e çaktı. Tabii ki Abhazya ve Güney Osetya’nın durumu pek çok açıdan farklı.
***
Rusya 20 Eylül’de Karabağ’da ateşkesi sağlayıp itibar kaybını biraz sınırladı. Şimdi Azerbaycan’ın Karabağ’ı teslim alma sürecine hakemlik yapıyor, Ermeniler için güvenceler arıyor. Bakü de Rusya ile bozuşmadan toprak bütünlüğünü sağlarken bu sınırlı role itiraz etmiyor. Karabağ’dan Rusya için ‘ağabeylik’ payesi çıkıyordu; bu kart elinden kayıyor. Ermeniler açısından ‘yumuşak soykırım’ anlamına gelen olası demografik değişim Erivan’da bile içselleştirilmişken esasen Rusya’dan Ermenileri Karabağ’da tutmak için ağırlığını kullanması da beklenmiyor. (Paşinyan bir yandan Karabağ'daki Ermenilere yönelik doğrudan bir tehdit görmediğini söylerken diğer yandan 40 bin aileyi Ermenistan'a alabileceklerini açıkladı.)
Toprak ve etnisiteye dayalı Sovyet sisteminin son kalıntıları coğrafyadan sökülüyor. Ruslar Kazakistan’ın siyasi özerkliğini güçlendiren yönelimini de sineye çekiyor. Periferide siyasi kontrol Sovyet eskisi elitlerden çıkıyor; Rusça hatırlatmaların gücü zayıflıyor. Rusya için fatura Karabağ’la sınırlı kalmayabilir. Ermenistan Başbakan Nikol Paşinyan hezimetten ‘koruma’ yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle Rusya’yı sorumlu tutuyor. Rusya’dan boşanma hedefiyle uyumlu bir söylem. Esasen Paşinyan, Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu kabul ettikten sonra olanlardan Rusya’yı sorumlu tutma şansını yitirdi. Kremlin’den ayarlı Rus medyası da Karabağ’daki sonuçtan Paşinyan ve Batılı destekçilerini sorumlu tutuyor. Ruslara göre statükodaki değişim Rusya’nın değil Erivan’ın teslim olma kararıyla ilgili: Bu teslimiyet Ermenilerin 2018’de Paşinyan’ı seçmesiyle başladı ve 5 yılda kemale erdi.
Yani Ruslar şunu demeye çalışıyor: “2020’deki hezimete rağmen Ermeniler Paşinyan’ı tekrar seçtiğine göre bizim yapabileceğimiz bir şey kalmadı. Kendi düşen ağlamaz.”
Paşinyan Ermenistan’ın Karabağ’daki çatışmalara dahil olmadığını belirtirken de Karabağ temsilcilerinin Azerbaycan’la masaya oturmasının kendilerinden bağımsız geliştiğini söylerken de Erivan’ın bağlamdan düştüğünü itiraf ediyordu. Fakat bu polemik hangi kapıya çıkarsa çıksın Paşinyan’ın temsil ettiği çizgi iktidardayken Ermenistan-Rusya ilişkileri dünkü yerinde duramayacak. Paşinyan, Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) çıkmak istiyor. Rusya da Erivan’ın kaçış planlarıyla uğraşmak zorunda kalacak. Paşinyan, 23 Eylül’de video mesajında şunu kaydetti: "Azerbaycan'ın başlattığı saldırılar, katıldığımız dış güvenlik yapılarının etkisiz olduğu sonucunu çıkarmamızı sağlıyor… Tüm ortaklarla işbirliği yaparak Ermenistan'ın iç ve dış güvenlik araçlarını dönüştürmek ve zenginleştirmek gerekiyor."
Paşinyan, Ermenistan’ın güvenlik alanında Rusya’ya bağımlılığını stratejik hata olarak nitelemişti. Dilinde değil ama aklında NATO üyeliği var. Aşılması zor Rus bariyeri bir kenara bu yol Türkiye’den geçiyor. Bu istikamette Ermenistan diye bir ülke kalmayabilir. Muhtemelen Putin radikal kararlara kalkışmadan önce Rusya sever Ermenilerden Paşinyan’ın hal çaresine bakmalarını bekliyor.
Paşinyan’ı eleştiren Ermeniler de Aliyev’in Zengezur’da da durmayacağından korkuyor. Karabağ kökenli ekonomist Prof. Dr. Ruben Enikolopov, Ermenilerin bir kısmının Ermenistan’a geleceğini, kalanların da kendilerini hapiste bulacağını öngörürken Ermenistan’ın da tehlikede olduğunu düşünüyor: “Paşinyan'ın kararı açık: Ermenistan'ın güvenliği karşılığında Artsakh’ı teslim ediyoruz. Bu anlaşmanın ikinci kısmının uygulanacağından emin değilim. Geçtiğimiz aylarda Azerbaycan aslında Ermenistan topraklarına saldırdı, Ermenistan'daki havalimanları, madencilik ve topraklar üzerindeki iddialarını dile getirdi. Haliyle her şeyin barışçıl olacağı ve savaşın çıkmayacağı konusunda şüphelerim var.”
***
Rusya’yı Karabağ’dan sonra Ermenistan’ın güneyinde başka bir sınav bekliyor. Bakü-Ankara hattında Nahçıvan koridoru için müdahale senaryoları ısıtılıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bugün Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’le Nahçıvan’da buluşacak olması basit bir ayarlama değil. Bu en basitinden Paşinyan üzerinde baskı kurma hamlesi olarak görülebilir. Buradan “Koridoru güzellikle açarsan ne ala, yoksa üçüncü harekat geliyor” mesajı yükleniyor.
Fakat Syunik (Zengezur) Ermenistan toprağı olduğundan KGAÖ’nün koruma taahhütleri burada geçerli. Yani Rusların bu sefer “Savaş Ermenistan’da değil” deme şansı yok. Yine de jeostratejik gerçeklikler Rusya’yı sınırlıyor. Tabii Paşinyan, Rusya’nın gölgesinden çıkmak için ışığı Türkiye kapısında görüp Zengezur’da denileni yaparsa durum değişir. Batılılar Karabağ müdahalesinden önce Paşinyan’ın kulağına şunu fısıldıyordu: “Azerbaycan’la barış anlaşması imzalarsan Türkiye ile ilişkiler düzelir, AB ile bağlar güçlenir.”
Tabii bu barıştan bekledikleri şey, Rusya’nın bölgeden çekilmesiydi. Paşinyan’a akıl verenlerin bir de uyarısı vardı: “Karabağ’da statükoyu korumakta ısrar ederseniz Azerbaycan askeri harekâta başlar, siz de kaybedersiniz.” Karabağ gittiğine göre Ermenistan için eşit koşullarda barış şansı tükendi.
Barış için geriye Zengezur koridorunu açmak kaldı. 2020 anlaşması Rusya’ya hem Laçin koridoru hem de Nahçıvan için açılacak ulaşım hatlarında kontrol misyonu veriyordu. Laçin bir kaçış koridoruna dönüşürken Rus barış gücü 2024 sonuna kadar öngörülmüş görev süresi dolmadan çekilebilir. Ama Ruslar güneyde İran sınırına paralel gidecek olan koridorda olmak ister. Bu, Rusya’nın denklemde kalmasını sağlar. Ermenistan’ın eski Moskova Büyükelçisi Stepan Grigoryan, Karabağ’daki gelişmelerin Erdoğan ile Putin’in Soçi’de vardığı mutabakatlara yaşandığını öne sürüyor. Grigoryan’a göre Rus barış güçleri Karabağ’dan Meğri (Zengezur) koridoruna kaydırılacak. Yani Rusya jeostratejik kaybını Ermenistan-İran sınırlarını kontrol ederek ve Türkiye ile Orta Asya’yı birbirini bağlayacak koridorda söz sahibi olarak telafi edecek.
Zengezur, Rusya’dan ziyade İran’ın hop oturup kalktığı bir yer. Malum İranlılar bunu İran’ı jeostratejik denklemden düşürmeye yönelik bir “Turan Koridoru” olarak görüyor. İran, Nahçıvan ile Azerbaycan arasında Zengezur yerine kendi toprakları üzerinden Aras Koridoru’nu öneniyor. 2020 savaşından sonra “Sınırlar değiştirilemez” diyerek askeri tatbikatlarla gözdağı veren İran son aylarda Bakü ile gerilimi düşürme çabasına girişti. Koridorun sınır değişimine yol açmayacağı, İran için jeostratejik kayba dönüşmeyeceği ve Ermenistan-İran ulaşımını sekteye uğratmayacağı konusunda Tahran’ın ikna edilmesi lazım. 3+3 formülü bunu temin için öne sürüldü ama inandırıcı gelmedi. Hindistan’dan başlayıp İran, Azerbaycan, Hazar ve Rusya üzerinden Avrupa’ya uzanan Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru projesi yol alırsa Tahran’ın Zengezur kaygıları gerileyebilir. Bakü bu girişime 2022’de katılmayı kabul etti. Fakat Erivan Rusya ve Türkiye ile el sıkışıp kendi iradesiyle ulaşım hatlarına izin verirse İran’ın yapabileceği fazla bir şey kalmayabilir.
Sahadaki yeni durum üzerinden diplomasi cephesi bu hafta öne çıkıyor. 26 Eylül’de Ermenistan ve Azerbaycan temsilcileri AB’nin gözetiminde Brüksel’de buluşacak. Ardından 5 Ekim’de Paşinyan ile Alivev Granada’da masaya oturacak. Bakalım ibre barışa mı yoksa savaşa mı meyledecek?
Fehim Taştekin Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
İki felâketten birine razı olmak! 04 Kasım 2024
Açılımda Kandil ve Suriye yok! Peki sahada olan ne? 31 Ekim 2024
Fars’ın stratejik aklı ne diyor; ‘Vur’ mu, ‘Dur’ mu? 28 Ekim 2024
Öcalan sahneye neden davet edildi? Ne tür oyunlar dönüyor? 24 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI