Rusya'yı terk etmek zorunda kalan gazeteci: 'Sokağa ilk çıkanlar gözlerini Putin'e açan gençler oldu'

Rusya’nın muhaliflere yönelik tutumunu anlatan gazeteci ve hak savunucusu Nuria Fatykhova, “Son 10 yıldır rejimin baskısını yaşıyorduk, ama hiç bu kadar olmamıştı” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR -  “Geçtiğimiz hafta 50 gazeteci ülkeyi terk etmiş, bunun çok üzücü olduğunu düşünüyorum. Rusya’da toplumun başına gelenleri haberleştirecek kimse kalmıyor... Geçtiğimiz yıl yaşananlardan sonra 24 Şubat günü kimse sokağa çıkmayacak diye düşünüyorduk, ama çıktılar. İlk gün sokağa çıkan kişiler 20-25 yaşlarında ve çoğunluğu üniversiteli. Gözlerini Putin’e açmışlar..."

Bu sözler, siyasi nedenlerle Moskova’dan İstanbul’a gelmek zorunda kalan gazeteci ve hak savunucusunu Nuria Fatykhova'ya ait... Yakın zamana kadar Moskova’daki Heinrich Böll Stifung Derneği’nde demokrasi programı koordinatörü olarak çalışan Fatykhova, Rusya’dan kaçmak zorunda beş gazetecinin daha katıldığı toplantıda Rusya'da sivil toplum ve gazeteciler üzerindeki baskıların giderek arttığını anlattı.

Etkinliğin moderasyonunu, Heinrich Böll Stiftung Derneği Temsilcisi Kristian Brakel yaptı. Rusya’da, son yıllarda sivil toplumun alanının giderek daraltıldığını belirten Brakel, savaş başladığından beri Putin’in medya gücüne rağmen sivil itirazın büyüğünü ifade etti.

‘ŞOK HALİNDEYDİK’

Rusya’da 4 Mart 2022 tarihinde yayımlanan kararname nedeniyle tehlike altında olduğunu hisseden Nuria Fatykhova, apar topar hazırladığı iki valizle Rusya’dan ayrılarak Türkiye’ye geldi: “4 Mart’ta çıkarılan kararnamenin ardından gözaltına alınmaktan endişe ettim ve buraya geldim. Şok halindeydik, ne olduğunu hatırlamıyorum. Kendimi gece 04.00’te İstanbul’da buldum. Tek değildim, Rusya’dan gelen dört gazeteci daha vardı.”

Bu kararname ile 'savaş' sözcüğünün yasaklandığını ve bu sözcüğü kullananların 15 yıl hapis cezasına çarptırılacağını söyleyen Fatykhova, şunları anlattı: “Rusya’da ‘Ukrayna'da operasyon var ve Ukrayna Nazilerden kurtarılıyor, Ukrayna kendi şehirlerini bombalıyor’ söylemini benimsemeniz isteniyor. Sosyal medya ağları kapatıldı ya da yavaşlatıldı. İnsanlar VPN kullanarak bağlanıyorlar. Bazı VPN’lerde siber saldırı nedeniyle doğru bir şekilde çalışmıyor. Bu, 4 Mart’tan bu yana gazeteciliğin bitmesi demek.”

Gazeteci ve hak savunucusu Nuria Fatykhova (solda) Heinrich Böll Stiftung Derneği Temsilcisi Kristian Brakel (sağda)

‘RUSYA’DA GAZETECİLİK CAN ÇEKİŞEREK ÖLÜYOR’

Fatykhova, kararname ile 'yalan haber' yapan gazetecilere de hapis cezası verilmesinin istendiğine dikkat çekiyor. “Ukrayna'dan gelen bütün fotoğraflar yalan haber olarak nitelendirilebilir” diyen Fatykhova, birçok medya kuruluşunun faaliyetlerini askıya aldığını söylüyor. 

“Geçtiğimiz hafta 50 gazeteci ülkeyi terk etmiş, bunun çok üzücü olduğunu düşünüyorum. Rusya’da toplumun başına gelenleri haberleştirecek kimse kalmıyor. Rusya'da bilginin önüne bir set çekiliyor ve Rus gazeteciliğinin can çekişerek öldüğünü görüyoruz. Son 10 yıldır rejimin baskını yaşıyorduk ama hiç bu kadar olmamıştı. İnsanlar sokağa çıkıyorlar kendilerini hapiste buluyorlar ve hiçbir şey de değişmiyor. Beni endişe ettiren bu.”

'PUTİN'İ ZORLAYAN BATI OLDU' ARGÜMANI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?

Toplantıda, “Savaşı reddediyoruz ama en nihayetinde Rusya’yı, Ukrayna'yı işgal etmeye zorlayan Batı oldu” argümanı ile ilgili ne düşündüğü sorulan Fatykhova şöyle konuştu:

“Putin'in başka imkanı yoktu ve 'Ukrayna'ya saldırmak zorundaydı' görüşünü de bir çok kez duydum. Sadece Türkiye'de yaşayan insanlar değil, Ukrayna'da sığınağa girenler de aynısını söylüyor ve ve ‘Bunu provoke eden Batı’ diyor. Bu görüş o kadar yaygın ki, insan şaşırıyor. Çalıştığım vakıf her zamana toplumsal cinsiyet odağı ile bakıyor. Ben de yaşananları feminist bir değerlendirme ile ele aldım. 'Ukrayna kötü komşuluk yaptı, NATO ve kötü ABD'lilerle işbirliği yaptı' söylemi, aile içi şiddette kullanılan söylemle paralel. Kadınlar dövüldüğünde ya da tecavüze uğradığında da söylenen bu. Çok derin bir ataerkil bakış açısı bu. Sizlerden ricam siyah beyaz bakış açısından uzaklaşıp kimin doğru ya da yanlış olduğunu değerlendirmek yerine savaşı durdurmaya odaklanmanız.”

‘İLK GÜN SOKAĞA ÇIKANLAR 20- 25 YAŞINDA GENÇLER’

Geçen yıl Rus muhalif Aleksey Navalni için yapılan protestolarda binlerce kişinin gözaltına alındığını ve birçoğunun 2-3 yıl hapis cezasına çarptırıldığını hatırlatan Fatykhova, “Bu olaydan sonra kimsenin sokağa çıkması beklenmiyordu” dedi.

“2021’de insanlar sus pus oldu hepimiz korktuk, korkuyoruz. Geçtiğimiz yıl yaşananlardan sonra 24 Şubat günü kimse sokağa çıkmayacak diye düşünüyorduk, ama çıktılar. İlk gün sokağa çıkan kişiler 20-25 yaşlarında ve çoğunluğu üniversiteli. Gözlerini Putin’e açmışlar. Artık kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünen gençler bunlar.”

'EYLEMCİLERİ YÜZ TANIMA TEKNOLOJİSİYLE SONRADAN BULABİLİYORLAR' 

Savaş karşıtı protestoların kendiliğinden geliştiğini anlatan Fatykhova, Rusya’nın en küçük şehirlerinde bile miting düzenlendiğini söylüyor:

“Geçen yıla göre çok daha az insan sokağa çıkmasına rağmen şu anda daha çok insan gözaltına alınıyor. 2 bin kişi gözaltına alındıysa 4 bin kişi sokağa çıkmıştır diyebiliriz ama somut sayıları kimse veremez. Sokağa ne kadar az insan çıkarsa o kadar çok gözaltı oluyor.

Rusya'daki büyük kentler, yüz tanıma teknolojisi ile gözetleniyor. Dolayısıyla sonradan gelip sizi bulabiliyorlar ve 5 bin euroya kadar cezaya çarptırabiliyorlar. Rusya'da her geçen gün bir öncekinden daha kötü. Sivil toplumun içinde bir korku var. Rejim sivil toplum tarafından bir tehdit hissediyor. Dün sadece Moskova'da 2 binden fazla Petersburg’ta bin 600 civarında kişi gözaltına alındı.”

Avuç içine barış işareti çizen bir eylemci/ Fatykhova "Bir dövize savaş yazacak olursanız 15 yıla kadar hapis cezası var. O yüzden bu fotoğraf sembolik. İstediği zaman yumruğunu kapatabilir istediği zaman gösterebilir" diyor. 

Fatykhova, bir yandan muhaliflere yönelik siyasi baskının artırıldığını, diğer yandan ise yaptırımlar nedeniyle de halkın yoksullaştığını belirtiyor.

'YAPTIRIMLAR BİZİM ÜZERİMİZDE ÇOK DRAMATİK ETKİ YARATIYOR'

“Yaptırımlardan dolayı yoksulluk bizi bekliyor. Yaptırımları uygularsanız insanlar etkileniyor. Rusya'dan çıkan firmaları anlıyorum. Ama yaptırımlar bizim üzerimizde çok dramatik etki yaratıyor. Banka kartımı kullanamıyorum mesela, uçaklar uçmuyor. Rus kartıyla bileti alamadım. Yurt dışından yardım istedim ama birçok insan yurt dışında bağlantısı yok.” 

İKİ KEZ PROTESTO CEZASI ALDI: ‘İLKİ 300 İKİNCİSİ 3 BİN EURO’

Toplantıda söz alan 23 yaşındaki gazeteci Ksenia Mironova ise çalıştığı kurumun kapatıldığını söyledi:

“Moskova’daki protestolara katıldım ve ceza aldım. Çok yüksek para cezası veriyorlar. Birinci ceza 300 euro idi, ikinci ceza 3 bin euro oldu. Gitgide artıyor. Bunlar yeni ceza kanununda yazıyor. Televizyon kanalımız artık şu aşamada çalışamıyor. Eşim de gazeteci, 2 yıldır hapiste. Rus ordusu ile ilgili haberler yaptığı için casusluk ve vatana ihanetten yargılanıyor. Son yıllarda, gözdağı vermek için ihanet davaları arttı. Dolayısıyla hiçbir şey yazamıyorum artık onun başına bir şey gelebilir diye. Şu anda işsiziz, aile desteği yok. Ailemin bir kısmı da Ukrayna'da yaşıyor.”

Toplantının sonunda Rusya’daki hak savunucuları ve gazeteciler için dayanışma çağrısı yapan Nuria Fatykhova, şöyle konuştu:

“Orada tehlike altında olan aktivistler için savunuculuk yapmaları gerekir. Sendikalar basın ve sivil toplum kuruluşları bu kişileri davet ediyorlar. Vize verilebilir, kısa süreli ikametgâh verilebilir, birlikte projeler yürütülebilir. Orada kalanlar inanılmaz iyi insan hakları savunucuları... Bütün bağımsız medya ve basın kuruluşları Telegram üzerinden haberleşiyoruz. Birçok STK, IT desteğine ihtiyaç duyuyor. Çünkü STK’ların arşiv kısmını rejim yanlısı hackerlar siliyor.”