Sabit Fikir: Umut değişmek içindir

Paul Valéry’nin Sabit Fikir' kitabı Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. Kitap, iki adamın güncelliğini yitirmeyen, yeni cevaplarla zenginleşen kimi sorularla kurdukları ilişkiyi irdeliyor.

Google Haberlere Abone ol

Çağının en etkin şairlerinden biri de Paul Valéry’ydi. Başarılı bir eğitim hayatının ardından hukuk öğrenimi görmeye başlayan Valéry, içindeki edebiyat aşkına yenilip Paris'e yerleşti. Bu tarihten itibaren, zaman zaman yaşadığı buhranlardan ötürü kendini geriye çekse de edebiyattan, şiirden asla ayrılmadı. 1871’de açtığı gözünü, 73 yıl sonra, 1945’te kapadı ancak eserleri onu çoktan ölümsüzler arasına taşıdı.

Valéry'nin geçtiğimiz günlerde raflara yeni bir çevirisi girdi. Yapı Kredi Yayınları etiketine sahip olan 'Sabit Fikir: Ya Da Deniz Kıyısında İki Adam' adlı kitabın çevirmeni ise Hanife Güven.

'İNSAN SOHBET ETMEK İÇİN YARATILMIŞTIR'

Her şey başkarakterin iç dökümü ile başlar. Zihninde dönen türlü soruyla cebelleşirken bunlara bulduğu/bulduğunu sandığı cevaplarla çıkmaya çalıştığı girdaba daha bir batan başkarakter giderek umutsuzluğa kapılır. Çok çaresizdir. Düşüncelerinden kurtulup biraz “huzur” bulmak için kendini çalışmaya, diğer bir deyişle “sürekli bir şey yapmaya” zorlar. Hatta gün boyu, her fırsatını bulduğunda kendini yollara vurur ancak tahmin edileceği üzere bu da pek bir işe yaramaz, bilakis bunalımını besler, çünkü “basit ve tekdüze bir yürüyüş düşünen şeyi uyarmaktan başka bir şey yapmaz”.

Şehir merkezinden arazilere, oradan kayalıklara kadar yürüyen başkarakter, bir seferinde kendini deniz tarafında, kayalıkların civarında bulur. Orada da karşısına birden bir adam çıkar. İnsanlardan pek haz etmeyen başkarakter bu karşılaşmadan fazlasıyla rahatsız olur. Zihnindekiler onu yeteri kadar yorduğu için artı bir yorgunluk daha yüklenmek istemez, ama artık çok geçtir. Adam da onu görür. Bu adam, arkadaş toplantılarında başkarakterin sıkça gördüğü bir doktordur. Kısa bir zaman sonra anlaşılır ki, doktor da en az başkarakter kadar büyük çözmezler içinde boğulmaktadır. Diğer bir deyişle, ikisi de birbirinden yorgundur.

'BİR ŞEYLERİ YAKMAK İSTİYORUM'

'Sabit Fikir', başkarakterin ağzından yazılan bir kitap. Türü her ne kadar deneme olarak geçse de kurmaca ile sıkı bir ilişkisi var. Özellikle girizgâh kısmında iç dökümle beraber ilerleyen sayfalar bir roman parçası gibidir. Başkarakterin Valéry olduğunu düşünsek bile bu değişmez.

'Sabit Fikir', doktorla başkarakterin diyaloglarından oluşur. Evet, neredeyse bütün kitap diyaloglara ibarettir. İkili arasında günlük konular üzerinden başlayan sohbet kısa zamanda derin felsefi meselelere girer, ancak hiçbirinin üzerinde de öyle fazla fazla durulmaz; yorgunluk, aşk, umut, bellek... Akar da akar.

Sabit Fikir, Paul Valery, 160 syf., Çevirmen: Hanife Güven,Yapı Kredi Yayınları, 2022.

Her bir başlık iç içe geçmiş basamaklardan oluşur. Bu yüzden geçişler asla eklektik bir his yaratmaz. Tam tersine birbirini duygusal olarak besler. Musa’dan Napolyon’a, mitolojiye tarihe kadar uzanan geniş yelpazede verilen örnekler de bunu destekler.

Doktorla başkarakter arasındaki temel tartışma “sabit fikir” meselesidir. Başkarakter hiçbir fikrin sabit olamayacağını, sabitliğin ancak fikir olmayan şeyler için geçerli olduğunu savunur çünkü fikirler devinim halindedir. Sürekli bir yerlere çarparak ilerlerler. Her zaman gelişip büyüyemeyebilirler tabii ama bu onları sabit kılmaz. Nihayetinde “sabit durumda kalmak bir yerden bir yere giderek enerji harcamaktan çok daha zordur”.

Doktorsa aksini savunur. Ona göre sabit fikirler her yerde ve çok fazladır. Dünya zaten sabit fikirler yüzünden tehlikeli bir hale gelmiştir. Ayrıca sabit fikirler kaba, basit ve düz bir çizgi üzerine inşa edildiği için genelde daha bulaşıcıdır.

Doktorla başkarakterin ağdalı bir dille gerçekleştirdikleri bu sohbetlerde kimin haklı kimin haksız olduğu önemli değildir. Dahası ikisinin de böyle bir amacı yoktur. Kendi varoluşsal cehennemlerinde acı çeken bu iki “zavallı” ruh konuşarak yüklerinden kurtulmaya çalışırlar sadece. Tıpkı hepimizin yaptığı gibi. Ancak bu pek de işe yarar bir sonuç doğurmaz. Tıpkı hepimizin başına geldiği gibi.

'BÜYÜK ACILARIN PENÇESİNDEYİM'

“Okura düşünmesi için, denizdeki adamlarımızın birbirlerine tekrar tekrar gönderdikleri ‘düşünceler’ değil, bu düşünce alışverişinin kendisi sunuluyor: Düşünceler hız üzerine kurulu bir oyunun aksesuarlarından başka bir şey değil.”

Valéry bu kitabında fikirleri bilinç akışı ile birbirine çarpıştırır. Kaygan bir zeminde, hızlı ve telaşlı. Bu da akla ister istemez 'Defterler' getirir. Valéry 1894’ten ölümüne değin her gün düşüncelerini yazar. Zaten kendisiyle ilgili fikirlerin çoğunu da buradaki yazılardan ediniriz. 'Sabit Fikir' de sanki 'Defterler'in damıtılmış, düzenlenmiş bir versiyonu gibidir.

“Ayaküstü” felsefe yapan bir kitap olarak 'Sabit Fikir', eskilerden kalma iki adamın güncelliğini yitirmeyen, her geçen gün yeni cevaplarla zenginleşen kimi sorularla kurdukları ilişkiyi irdeliyor. Öyle ki sabit fikir var mıdır, yok mudur meselesi önemini yitiriyor.