Sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramı'nda acil taleplerini açıkladı
Ankara'da sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramı öncesinde sağlık çalışanları ile sağlık sisteminin acil çözüm bekleyen sorunlarını dile getirmek için basın açıklaması yaptı.
DUVAR - Ankara Tabip Odası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi 14 Mart Tıp Bayramı öncesinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada ‘sadaka değil hakkımızı isteriz’, ‘herkese sağlık güvenli gelecek’, ‘yaşamak yaşatmak istiyoruz’ sloganları atıldı, ‘Haklarımızı ve halkın sağlığını savunuyoruz. 14 Mart’ta acil taleplerimiz’ yazılı pankart açıldı.
ATO Özel Hekimlik Komisyonu Genel Sekreteri Mine Coşkun yaptığı açıklamada, "Bütün sağlık çalışanların ve emekli hekimlerin aylıkları yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır. Hekimlerin muayene sayı ve süresini kendisinin ayarlayacağı ( mahkeme kararıyla da onaylanan ) bir sisteme geçilmelidir. Hak arama olanaklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan, son yasal düzenlemede var olan çifte cezalandırma uygulaması iptal edilmelidir" ifadelerini kullandı.
Coşkun, şunları dile getirdi:
"Çok uzun zamandır gerek sağlık ortamının gerekse ülkemizin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle bayram olarak kutlayamıyoruz maalesef. 1980 yılından itibaren başlayan, son 20 yılda artan antidemokratik uygulamalarla özgürlüklerin gittikçe daraltıldığı, baskının ve keyfiliğin arttığı, şiddet sarmalına doğru sürüklenen ekonomik krizle boğuşan ve çıkış bulamayan bir ülkede yaşar olduk.
Bir avuç insanın şatafatına, milyonlarcasının yoksulluğu eşlik ediyor. İnsanlarımız umutsuz ve çaresiz. Çöplerden yiyecek arayan, pazar sonunu bekleyip kalanları toplayan insan manzaraları olağanlaştı artık.
Neredeyse her gün bir kadının katledildiği, tarikat ve cemaat yurtlarında çocuk istismarlarının ayyuka çıktığı, her alanda gericiliğin tırmandığı, bütün inançların ve de özgürlüklerin temeli olan laikliğin sürekli budandığı, eğitimde gericiliğin müfredata şekil verdiği böyle bir ortamda sağlık alanı da kat be kat etkilendi.
Sağlık alanı İYİ yönetilememektedir. Bütçeden, sağlık hizmetlerinin sunumuna kadar sağlık çalışanları ve halk gözetilmemektedir. Cepten harcamalar gittikçe artarken, bütçenin ağırlıklı kısmı tedavi edici hizmetlere ve şehir hastanelerine ayrılmaktadır.
Şehir merkezinde insanlarımızın kolay ulaştığı, sağlık hizmeti sunumunda ve eğitimde gelenek oluşturan köklü hastaneler bir bir kapatıldı. Merkeze ve insanlara uzak, devasa işletmeler açıldı şehir hastanesi adı altında. Beş dakikalık muayene için günlerce randevu bekleyen hastalar, tetkikler için aylarca beklemek zorunda kalıyor.
Sağlık çalışanları ise yoğun iş yükü altında ezilirken, yöneticilerin mobbingi çok sayıda asistanın istifasına yol açmaktadır.
Aile sağlığı merkezinde çalışanlar artan vergi yükü altında ezilmektedir. Hekimler, hemşireler olanak olduğunda başka sağlık kuruluşlarını tercih etmektedirler.
Sağlıkta şiddet günlük haberlerin bir parçası oldu adeta. Patlayan silahlar, çatışma alanına dönen hastane acilleri, saldırganlığın her türlüsü yaşanıyor sağlık kurumlarında.
Manevi danışman adı altında hastanelere atanan din görevlileri gericileşmenin önemli bir göstergesi olmuş durumda.
Sorunlar yazmakla bitecek gibi değil. 22 yıldır ülkeyi yöneten anlayışın sorunları çözeceğini düşünmemekle birlikte taleplerimizi 14 Mart’ta bir kez daha ifade etmek istiyoruz;
- Şiddetten arındırılmış çalışma ortamları yaratılmalıdır.
- Sağlık çalışanlarının başta yemek, dinlenme, kreş ihtiyaçları olmak üzere çalışma koşulları düzenlenmeli ve iyileştirilmelidir. Yoğun ve yorucu çalışma ile nöbetlerin yarattığı olumsuzluk bir an önce giderilmelidir. ( Geçtiğimiz günlerde Ankara Bilkent Şehir Hastanesi kadın doğum asistanın yaşadığı kazanın nedeninin bu olduğunu hatırlatırız, meslektaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. )
- Fiili hizmet süresi zammı 120 gün olmalı, sağlık çalışanlarının ek göstergesi kademeli olarak artırılmalı, hekimler için 7600 olmalıdır.
- Çalışırken alınan ücretlerin emekliliğe yansıdığı tek kalemde maaş uygulanmalıdır.
- Aile sağlığı merkezlerinde çalışanlar başta olmak üzere alınan vergi yüzde 15’i geçmemelidir.
- Bütün sağlık çalışanların ve emekli hekimlerin aylıkları yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır.
- 150 milyon başvurunun gerçekleştiği acil servisler, acil hizmetleri sekteye uğratan poliklinik hizmetlerinden ( yeşil alan ) arındırılmalıdır.
- Hekimlerin muayene sayı ve süresini kendisinin ayarlayacağı ( mahkeme kararıyla da onaylanan ) bir sisteme geçilmelidir.
- Sağlık alanına yönelik bütün düzenlemeler üniversiteler, sağlık meslek ve emek örgütleriyle ilgili kurumların görüşüyle oluşturulmalıdır.
- Tıpta uzmanlık eğitimi ve uzmanlık öğrenci sayısı ülke gerçekleri ve eğitimin niteliği gözetilerek yapılmalıdır.
- Sağlığa tedavi edici değil, sağlığı koruyucu bir gözle bakılmalı; başta HPV ve grip aşıları olmak üzere tüm aşılar ücretsiz olmalı ve rutin aşılama programına alınmalıdır.
- Hekimlerin bağımsız çalışma koşullarını zorlaştıran uygulamalar terk edilmelidir.
- Hak arama olanaklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan, son yasal düzenlemede var olan çifte cezalandırma uygulaması iptal edilmelidir."