‘Sağlık çalışanları çaresizlikten çocuklarını hastaneye götürüyor’

Covid-19 pandemisi sürecinde tüm sağlık çalışanlarının iş yükleri artarken kadın sağlıkçılar çocuk bakımı ve ev işleri nedeniyle daha fazla sorun yaşıyor. Okullar kapalı olduğu için bazı sağlık çalışanları çocuklarını hastaneye götürmek zorunda kalıyor. Kadın sağlık çalışanlarının yaşadığı bir diğer sorun ise filyasyon sürecinde maruz kaldıkları sözel ve fiziksel şiddet.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Sağlık çalışanları, bir yandan artan korona virüsü vakalarıyla mücadele ederken diğer yandan da koşullarının iyileştirilmesi yönünde yetkililere çağrı yapıyor. Salgın döneminde izinlerin iptal edilmesi, okulların kapatılması gibi kararlar nedeniyle özellikle kadın sağlık çalışanlarının yükü artmış durumda.

Toplumun büyük kesimi tarafından kadınların görevi olarak görülen ev içi emek ve çocuk bakımı konularında kadın sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunları anlatan sağlık meslek örgütü temsilcileri, kadın sağlık çalışanlarının çaresizlik nedeniyle çocuklarını hastaneye götürdüklerini, filyasyon sürecinde şiddetle karşı karşıya kaldıklarını ve uzayan mesai saatleri sonunda güvenlik kaygısı yaşadıklarını anlattılar.

‘HASTANELER KREŞ HİZMETİ SAĞLAMALI’

Yöneticilerde ve toplumun büyük kesiminde çocuk bakım ve ev içi emeğin tamamen kadına ait bir şey olarak görüldüğünü söyleyen Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Laleş Tunç’a göre sağlık çalışanlarının izinlerinin olmadığı, yıllık izin hakkını kullanamadığı dönemde kadın sağlık çalışanlarının üzerindeki iş yükü de baskı da arttı. Okulların pandemi döneminde kapalı olduğu dönemde hastanelerde gerekli önlemlerin alınarak kreş hizmetinin sağlanması gerektiğini belirten Tunç, “Bakıcısı olan olmayan, aileden destek alabilen alamayan bir sürü farklı sorun yaşayan sağlık çalışanı var. Eğer sağlık çalışanını çalışmak zorunda bırakıyorsanız o çocuğun bakım hizmetini de bu noktada sağlamak zorundasınız. İnsanlar bu dönemde ciddi hasta oldukları zaman bile hastaneye gitmeye çekinirken sağlık çalışanları çaresizlikten çocuklarını hastaneye yanlarında götürüyor” dedi.

Laleş Tunç


‘TUVALET İHTİYACINI KARŞILAMADAN DURAN SAĞLIK ÇALIŞANLARI VAR’

Tunç'un aktarımına göre kadın sağlık çalışanları filyasyonda da sorunlar yaşıyor. Filyasyon ekiplerine günlük bir tane tulum verildiğini bunların da kadınlar düşünülerek tasarlanmadığını belirten Tunç, “Tulumun içerisinde bütün gün tuvalet ihtiyacını karşılamadan duran sağlık çalışanları var. Hiç fizyolojimizi, anatomimizi düşünmeyen, genel geçer şeyler düşünülünce böyle oluyor” dedi.

Filyasyon sürecinde çok uzun saatlere yayılan “emek sömürüsü” olduğunu belirten Tunç'a göre özellikle son dönemde kadın sağlık çalışanlarına yönelik şiddet de artmış durumda:

“Filyasyonu oluşturan gruplar daha çok kadınlardan oluşuyor. Örneğin diş hekimlerinin çoğu filyasyonda görevlendirildi. Sekreterlik kısmı dediğimiz hastaları arayan ekip de daha çok kadın. Bunlar ciddi sözlü şiddete uğruyorlar. Zaten kadına yönelik şiddet, kadını otorite saymama, söylediğinin değerinin az olması gibi olumsuzluklar hayatlarının her alanında var. Hal böyle olunca, sağlık otoritelerinin dayattığı zorunluluklar kadın çalışandan gelince şiddet kaçınılmaz oluyor. Filyasyonda ciddi şiddet vakalarıyla karşılaşıyoruz. Apartman dairesine almama, sözlü şiddet ve fiziksel şiddet gibi olaylar çok sık yaşanıyor.”

‘KADIN MESLEKTAŞLARIMIZIN ŞİDDETE MARUZ KALDIĞINI ÖĞRENİYORUZ’

Pandemi döneminde uzun mesai saatlerinden dolayı genel bir sorunun tüm sağlık çalışanları açısından yaşandığını belirten Ankara Diş Hekimleri Odası Genel Sekreteri Gamze Burcu Gül ise, “Çocuk bakımı, ev içi emeği gibi işleri, toplumun algısı da bu yönde, görev olarak kadınlara yüklendiği için bu düzensiz çalışma saatleri ve iş yükünün artmasından dolayı daha da büyük sorun ortaya çıktı. Örneğin kreş ihtiyacının giderilmemesi nedeniyle özellikle hemşire arkadaşlar çocuklarını yanlarında iş yerlerine götürmeye başladılar” dedi.

Güvenlik, ulaşım, servis, kreş ve yemek gibi insani gereksinimlerin karşılanması gerektiğini, geç saatlere uzayan mesai sonrasında güvenlik sorununun devam ettiğini belirten Gül, filyasyon sürecinde kadın çalışanların sözel şiddete maruz kaldığını belirterek şunları kaydetti:

“Filyasyon ekiplerinin büyük kısmı diş hekimlerinden oluşuyor ve binlerce diş hekimi sahada. Sağlık Bakanı tarafından dile getirilmese de diş hekimleri mart ayından bu yana filyasyondalar. Kadın meslektaşlarımızın sözel şiddete maruz kaldığını öğreniyoruz. Filyasyonda görevlendirilenler için dinlenme ve hijyen alanları yetersiz. Fizyolojik ihtiyaçları karşılamak bile sorun. Kişisel koruyucu ekipman kalitesiz ve yedeksiz. Geç saatlere uzayan mesailerde özellikle kadın sağlık çalışanları için güvenlik sorunu da ortaya çıkıyor.”

Gamze Burcu Gül


‘ERKEK EGEMEN İDARECİLER SORUNU DEVAM EDİYOR’

Filyasyon ekiplerine yönelik şiddet vakalarının son dönemde artış gözlendiğini belirten Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Kadın Sekreteri Meryem Gönbe’ye göre şiddet karşısında gerekli önlem alınmıyor. Geç saatlere kadar süren filyasyon çalışmalarında kadın sağlık çalışanlarının çok sık sözel şiddete maruz bırakıldığını belirten Gönbe şunları kaydetti:

“Filyasyon kapsamında kadın sağlık emekçilerinin lavabo kıyafetlerini değiştirebileceği alanlar ayarlanmıyor. Mesai saatlerinin arttırılması nedeniyle evdeki çocukların eğitim sorunu, çok fazla görev yeri değişikliği, ücretsiz servis haklarının olmaması, koruyucu ekipmanların uygun boyutlarda olmaması ve sağlık hizmetlerinde erkek egemen idareciler sorunu devam ediyor. Sosyal hizmetlerde huzurevleri ve engelsiz yaşam merkezlerinde 7-10 ya da 14 günlük kapalı çalışma kapsamında çalıştırılan sosyal hizmet emekçilerinin 7/24 saat kreş hakkı olmaması ve eve ilişkin stres ve kaygılar yaşamaları da ayrıca sorun.”

Meryem Gönbe


‘SAĞLIK ÇALIŞANI OLDUĞUMUZ İÇİN ÇOCUKLARIMIZA BAKMAK İSTEMİYORLAR’

Kadın hemşirelerin evlerinde çocuk ve yaşlı bakımı gibi sorumlulukları olduğunu, ailelerine, çocuklarına enfeksiyon bulaştırma kaygısı yaşadıklarını belirten Türk Hemşireler Derneği (THD) Genel Sekreteri Azize Atlı Özbaş’a göre özellikle hamile hemşireler riskli birimlerde vaka sayılarının yükseldiği dönemde de çalışmaya devam ediyor.

Yaptıkları bir çalışmaya göre 178 hamile hemşireden sadece 22 hemşirenin riski azaltacak şekilde bir birimde çalıştırıldığını, 153 hemşirenin hiçbir önlem alınmadan rutin çalışma ortamında devam etmek zorunda kaldığını Özbaş, “Oysa ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri’ne (CDC) göre, hamilelik döneminde Covid-19 daha ağır seyrediyor ve ölüm riski yüzde 70 artıyor” dedi.

Sağlık çalışanlarının pek çoğunun ailesiyle ilgilenemediğini, çocuklarının bakımını yapamadığını söyleyen Özbaş, “THD’nin çalışmasına katılan kadın hemşirelerin yüzde 60.5’i aile ve çocukların bakımı ile ilgili sorun yaşamaktadır. Eşi de sağlık çalışanı olan kadın hemşireler onların bakımı konusunda daha ciddi düzeyde sorun yaşamakta. Okulların da kapanması ile bakıcı bulmakta sorun yaşanıyor. Ya sağlık çalışanı olduğumuz için çocuklarımıza bakmak istemiyorlar ya da karşılayamayacağımız ücretler talep ediyorlar” dedi.

‘SÜT İZNİ KULLANAMADIM’

Kurumlar tarafından servis imkânı sağlanmasında ciddi sorunlar olduğunu, kış aylarında kısıtlamalar nedeniyle işe gitmekte zorlandıklarını, işe giderken ya da iş dönüşü boş ve karanlık sokaklarda güvende hissetmediklerini belirten Özbaş, THD’nin anketine göre hemşirelerin yaşadıkları sorunlara dair şu paylaşımları aktardı:

“Çocuklarıma bakacak kimse yok, eşim de ben de sağlıkçıyız… Sağlık çalışanı olduğumuz için kimse çocuklarımıza bakmak istemiyor… Birimiz için izin verilmesi gerekiyor, ikizler 3,5 yaşındalar ve bağışıklıkları düşük…”

“Süt izni kullanamadım. İş yerime her saat araba olmadığı için 2 saatim hep yandı… İzin alamadım. Yıllık iznim olmadığı için çocuklarım hastalandığında çok zorlandım eşim de sağlıkçı kimse çocuğuma bakmak istemedi…"

Azize Atlı Özbaş


‘ÇOCUĞUMUN PSİKOLOJİSİ DÜZELMEDİ’

“Bakıcı çocuğuma bakmak istemedi… Bakıcı bulamadım… Ailem yaşlı olduğu için gelip bakmak istemedi… Seyahat izinleri yoktu ve memleketten uzakta çalıştığım için bırakacağım kimse olmadı... İzinlerimiz kapalıydı. Bu süreçte çocuklarımı memlekete aileme bırakmak zorunda kaldım…”

“Çocuğumun bakımı için kimseyi bulamamam, bulduğum kişilerin benim maaşım kadar ücret talep etmeleri, 3 ay çocuğumu memlekete gönderdiğim için halen psikolojisi düzelmedi… Geceleri uyanıp ölme anne diye ağlıyor. Şimdide zaman zaman hastaneye götürmek zorunda kalıyorum…”

’24 SAAT AÇIK KREŞ HİZMETİ SUNULSUN’

Yöneticilerin sorunlara karşı daha duyarlı tutum takınması gerektiğini belirten Özbaş, atılması gereken adımlara ilişkin ise şunları kaydetti:

“Maaşlarımızın düzenlenmesini, almadığımız tavandan ek ödeme açıklamalarıyla halkın gözünde oluşturulan yanlış algının düzeltilmesini talep ediyoruz. Süresiz sözleşmeli kadrolarla değil, iş güvencesi ve özlük haklarının korunduğu kadrolarda çalışmayı, hemşire sayısının acilen artırılmasını, yeni başlayan meslektaşlarımızın pandemi şartlarına hazırlanmadan sahaya sürülmemesini, yeterli nitelik ve sayıda koruyucu ekipmana ulaşabilmeyi, üniversite ve özel hastanelerde çalışan meslektaşlarımızın özlük, ücret ve çalışma koşullarındaki olumsuzlukların giderilmesini ve Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istiyoruz. Bunlara ek olarak, kurumların Covid önlemleri doğrultusunda çalışan 24 saat açık kreş hizmeti sunması, iki eşin de sağlıkçı olduğu ya da eşlerden birinin polis, asker vb. esnek çalışmadığı durumlarda kadın olan çalışana gerekli kolaylığın sağlanması, kurumların çalışanlarına ücretsiz servis hizmeti sunması faydalı olacaktır.”