Mengüç: Korona virüsüyle ilgili bilgi paylaşımı yetersiz
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Samet Mengüç şu mesajları verdi: Sağlık Bakanlığı'nın korona virüsüyle ilgili süreci yönetme şekli çok kötü değil. Ancak kamuoyuna yerinde ve yeterince bilgi verilmiyor. Kendisinde en ufak bir semptom gören insanlar maske takmalı ve en yakın sağlık birimine müracaat etmeli, Sağlık Bakanlığı virüsün tespiti için geliştirdiği yerli tanı kitinin sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmalı. Mülteciler konusunda da acil önlem alınmalı.
DUVAR - Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün gece yarısı Türkiye'de bir kişiye korona virüsü tanısı konulduğunu resmen açıkladı. Tanı konulan kişinin hangi şehirde olduğu açıklanmazken bugün sabah saatlerinde işe giden insanlar diğer günlere göre önemlerini artırdı.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Samet Mengüç'le, Türkiye'de sürecin nasıl yürütüldüğü, alınan önemlerin yeterli olup olmadığı, insanların ne gibi önlemler alması gerektiğini konuştuk...
'Türkiye korona virüsüyle ilgili süreci nasıl yönetiyor?' Mengüç bu soruya şu yanıtı verdi: “Korona virüsüyle ilgili şimdiye kadar yürütülen süreci bir bütün olarak değerlendirdiğimizde çok kötü olduğunu söyleyemeyiz. Ancak kamuoyunun yerinde, zamanında ve istenilen şekilde yeterince bilgilendirilmediğini görüyoruz. Dört bir yanındaki bütün komşularında bu vakalar tespit edilmişken sadece Türkiye'de olmaması zaten uzun süredir kafamızda soru işaretleri barındırıyordu. Bu yaşamın akışına aykırı bir durum. Çünkü bu ülkeler arasında Türkiye nüfus hareketleri ve değişkenlik açısından en hızlı olan ülke. Bunun nedeni iki şekildedir. Yetkililer bunu bilip kamuoyuna açıklamıyor olabilir, ikincisi de bu konuda yeterince ciddi bir hazırlık yürütülmüyor anlamına geliyordu. Her iki durumda da bir yetersizlik söz konusu. Bu nedenler kamuoyunda panik, kaygı, endişe ön plandayken sürecin yeterince iyi yönetilmediği sonucunu çıkartıyor.”
'BAŞKASINI ÖTEKİLEŞTİRMEMEK GEREKİYOR'
Toplu taşıma kullanan insanlar birçok olumsuz durumla karşı karşıya kalabiliyor. Örneğin metroda, metrobüste öksüren bir kişi kendisine bir tepki gelebilir düşüncesiyle tedirgin oluyor. Mengüç bu konu hakkında şu uyarıda bulunuyor: “Ne yazık ki bir haftadır bu tür olumsuzluklarla karşılaşıyoruz. Örneğin 10 gün önce uçağa bindim. Buradaki yolcuların neredeyse yarısı maske takmış. Uçakta küçük bir öksürme anında insanlar panik halinde o kişiye baktı. Bunlar yersiz ve gereksiz panikler. Tabii ki insan hayatı çok önemli. Ama bunu yaparken de bir başkasını ötekileştirmemek gerekiyor. En kısa zamanda normal bir hayata alışmamız gerekiyor. Maske kullanımı konusunda da insanlar dikkatli olmalı. Temiz, açık ve güneşli ortamlarda maske kullanımını önermiyoruz. Ama kendisinde en ufak bir semptom gören, şüphe duyan, hafif ateş, öksürük, nefes darlığı yaşayan insanların mutlaka maske takması ve en kısa sürede de sağlık birimine müracaat etmesi gerekiyor. Şu an en büyük sıkıntı okullar. Olası bir hastalık durumunda en fazla buralardan yayılma ihtimali yüksek."
'ÜRETİLEN KİTİN SONUÇLARI PAYLAŞILMALI'
Sağlık Bakanlığı tarafından COVİD-19 (yeni tip korona virüsü) için geliştirilen yerli tanı kitine ilişkin laboratuvar görüntüleri geçtiğimiz günlerde paylaşıldı. Paylaşılan görüntülerde yerli tanı kitine ilişkin uygulama detayları yer alırken konuya ilişkin bilgi veren Ulusal Viroloji Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Gülay Korukluoğlu da yerli üretim kit ile tanı koyma süresinin ciddi şekilde düştüğüne işaret etmişti.
Mengüç bu tanı kitiyle ilgili yeterli bilgilerin paylaşılmadığının altını çiziyor: "Bütün veriler elimizde olmadığı için rahat eleştiri de geliştiremiyoruz. Bu aşamada verilerin toplanma merkezi ile bütün verileri test eden tek mercinin Sağlık Bakanlığı'nda olmasını eleştiriyoruz. Bu testleri yapacak olan merkezlerin ülkenin her tarafına yayılması, bunların sadece bakanlığa bağlı laboratuvarda yapılmaması, bunu yapabilecek özel laboratuvarın da devreye girmesi, çıkan sonuçların kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Ama bu yapılmıyor. Bahsedilen yerli tanı kitiyle ilgili başarılı sonuçlar elde edildiği bilgileri paylaşıldı. Ama bu ne kadar doğru, ne kadar etkili, bir bilgi paylaşımı olmadı. Bunun tüm sonuçlarının, güvenirliliğinin ve yanılma payının ayrıntılarıyla birlikte kamuoyuyla paylaşmaları gerekiyor. Bilgi paylaşılmadığı sürece, toplumda endişe, kaygı, panik ve kaotik süreçler görülebilir. Bu yüzden bilgilendirme çok önemli. Bunun içim kamu spotları çok yaygın olarak hazırlanıp sunulmalı. Bütün medya organlarına bilgiler zamanında aktarılmalı. Bunlar paylaşılırken de insanların panikten uzak bir şekilde bu süreci değerlendirmeleri gerekiyor."
Türkiye'deki ilk korona virüsü vakasını Bakan Koca açıkladı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün gece saatlerinde yaptığı basın açıklamasında korona virüsü tanısı konulan bir kişinin olduğunu söylerken bu kişinin hangi şehirde olduğunu açıklamadı. Gerekçe olarak da 'hasta mahremiyeti'ni gösterdi. Bu açıklamalar sosyal medyada Koca'ya yönelik eleştirilere neden oldu. Mengüç, virüs tanısının konulduğu kişinin hangi şehirde olduğuna ilişkin bilgilerin paylaşılmaması hakkında şunları söyledi: "Sağlık Bakanı, panik oluşmasın, o şehirdeki insanlar yersiz kaygıya kapılmasın diye yeri açıklamamış olabilir. Ama şeffaflık konusunda bakanlıkla hem fikir değilim. Bütün parametreleri göz önünde bulundurduğumuzda vakanın çok daha erken açıklanmasını bekliyorduk. Bu nedenle şeffaf olunduğunu düşünmüyorum."
'BİR AYIPLA KARŞI KARŞIYAYIZ'
Bir diğer konu ise mülteciler. Mengüç acil bir şekilde mültecilerin koşullarının da iyileştirilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: "Mülteciler genel olarak sağlık yönünde ciddi sorunlar yaşıyor. Bu kişilerin yaşadıkları bir insanlık ayıbı. Türkiye sınırları içerisindeki mültecilere, bakanlıkların yapmış olması gereken ilk iş bu kişilerin sağlık koşullarına uygun alt yapısı olan yerlerde barınmalarını sağlamaktır. Gıda temininin sağlanması lazım, sağlık imkanlarının bir an önce çözülmesi lazım. Çünkü bunlar insanların olmazsa olmaz talepleridir. Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi koşullarda olursa olsun hükümetler mültecilere bu imkanı sunmak zorunda. Ama maalesef bütün bu hizmetlerden yoksun bırakılıyorlar. Bu çağda tüm insanlık adına herkesin utanç duyduğu bir ayıpla karşı karşıyayız."