Roundup Türkiye'de mahkemelik oldu: Sebzeyle meyveyle maruz kalıyoruz
Türkiye’de de kullanılan "Roundup" tarım ilacı hakkında avukatlar Senih Özay, Hazar Can Kıpçak ve Özge Işık Ankara 18. İdare Mahkemesi’ne ilacın “ruhsatının iptal edilmesi, toplatılması ve yasaklanması” istemiyle dava açtı. Amerikalı bir bahçıvan olan Dewayne Johnson’un Monsanto’ya karşı kazandığı davayı referans aldıklarını belirten Senih Özay, “Bayer’e de dava açacağız” dedi.
Osman Çaklı
UŞAK - Alman kimya ve ilaç üreticisi Bayer’in kansere yol açtığı gerekçesi ile büyük miktarda tazminat ödediği zehirli tarım ilacı Roundup hakkında Türkiye’de dava açıldı. İlacın etken maddesi olan glifosatın, 2014’te Amerikalı bahçıvan Dewayne Johnson’un kansere yakalanmasında etkisi olduğunu belirleyen ABD mahkemelerinin Monsanto’yu 289 milyon dolar tazminata mahkûm etmesi, Türkiye’deki davanın açılmasına neden oldu. Ankara 18. İdare Mahkemesi’ne başvuran, avukatlar Senih Özay, Hazar Can Kıpçak ve Özge Işık 2019/321 E. numarasıyla Tarım ve Orman Bakanlığı’na karşı dava açarak, ilacın Türkiye’deki ruhsatının iptal edilmesini, toplatılmasını, üretim ve ithalinin yasaklanmasını istedi. İlacın Türkiye’de yılda 20 bin tonun üzerinde kullanıldığını öğrendiklerini dile getiren avukatlar ilk olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’na aynı gerekçeler ile başvurduklarını ancak 60 gün yanıtsız kalınca dava haklarının doğduğunu ifade ettiler.
'BAYER’E DE DAVA AÇACAĞIZ'
Dava sürecini değerlendiren Senih Özay ABD’de tıp ve çevre hukuku ile uğraşan avukatların, büyük hukuk bürolarının, gazetelere ve dergilere ilan vererek mağdurları tazminat hakları konusunda hareketlendirdiğini vurguladı. Özay, “Biz de Türkiye’deki çiftçilerin uyanışını sağlayacağız” dedi. Alman ilaç devi Bayer’e de dava açacaklarını bildiren Özay, “Türkiye’deki dava lehimize sonuçlanırsa daha güçlü, aleyhimize sonuçlanırsa daha moralsiz olarak Bayer’e dava açacağız. Ancak ilaç yüzünden kanser olan, hasta olan herkes için bu işin üstüne yürüyeceğiz” diye konuştu.
Reddedilen dilekçelerinin ardından açılan davada dayanak noktalarından birinin, zehirli bitki ilaçlarının reçetesiz satımını yasaklayan "Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmelik” olduğuna vurgu yapan Özay, "Bu yönetmeliğin Şubat 2019’da değiştiğini fark ettik” dedi. Senih Özay davanın etkisine bağladığı değişiklik hakkında, “Bu ilaçların internet üzerinden satışı yasaklandı. Önceden ziraat mühendisleri satış yapabilirken artık, kimya mühendisleri ve kimyagerler, eczacılar ve ziraat teknisyenleri satış ve depolama hakkında yetkilendirildi. Aynı zamanda eski ve bizim dayandığımız yönetmelikte, bütün bitki ilaçlarının sadece reçeteyle satılabileceğini düzenleyen ancak kimsenin bu düzenlemeye uymadığını, herkesin rahatça bu zehirleri internetten dahi temin edebileceğini söylediğimiz hükümler değiştirildi” ifadelerini kullandı.
'MONSANTO DAVAYA MÜDAHİL OLDU'
“Tarım ve Orman Bakanlığı’na karşı açtığımız davaya Monsanto'nun Türkiye ayağı da müdahil olarak, bizim şahsen ilacı kullanmadığımızı iddia etti. Şirket mahkemeye sunduğu savunmasında da ‘ilacı yoğun kullanmamak, kullanma talimatlarını iyi okumak gerektiğini ve bir kısım bilimsel yayınların kendi lehlerine olduğunu savundu” diyen Avukat Senih Özay, “Çevre avukatı olmamın yanında sade bir vatandaş olarak sebze-meyve alışverişi yapan ve tüketen biriyim. Yani bu ilaca dolaylı da olsa maruz kalan biriyim” dedi. Glifosat etken maddesinin tarım ürünleri aracılığı ile vücuda dolaylı yoldan da olsa alındığını ve bunun bir halk sağlığı sorunu olduğunu düşündüklerini vurgulayan Özay, “Bu herbisit ilaçlara karşı mücadelemizi mahkemeye anlattık. Hatta babamızdan kalan 3-5 metrekare tarla hissesini de mahkemeye sunduk” dedi.
KARAR 10 TEMMUZ'DA VERİLECEK
Mahkemenin, Ankara Üniversitesi Ziraat ve Veterinerlik fakültelerinden, Ziraat Odaları Birliği’nden, Ziraat Mühendisleri Odası’ndan, Tıbbi Onkoloji Derneği’nden ve Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden ilacın etkileri hakkında görüş istediğini söyleyen Özay, glifosat hakkında uluslararası kurumların çelişkili beyanları olduğuna dikkat çekti. Konuyla ilgili BM Rio Deklarasyonu’nun 15. maddesini de hatırlatan Senih Özay, '...ihtiyat prensibi tam olarak bir faaliyetin çevre açısından olumsuz neticeler doğuracağı konusunda ciddi bir şüphenin var olması halinde bilimsel bir kanıtın ortaya çıkışı beklenmeden önleyici tedbir alınmasını öngörmektedir' kısmını vurguladı.
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın 2009’daki yönetmeliğine de değinen Özay şu ifadeleri kullandı: “Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satışı Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik uyarınca Bakanlıkça ruhsatlandırılan tüm bitki koruma ürünleri reçeteli satılır. Bayiler, reçetesiz ilaç satamazlar. Ancak etken maddesi glifosat olan ruhsatlı birçok bitki koruma ilacı mevcut olup, tehlikesi bu denli tartışılan, herhangi bir kullanım talimatı, dozaj belirlemesi yapılmayan reçetesiz zirai ürünler bayilerden temin edilebilir ve yurdun herhangi bir arazisinde istenilen dozda uygulanabilir durumdadır. 10 Temmuz’da mahkemenin verdiği kararı hep beraber göreceğiz.”