TTB uyardı: Birinci dalga devam ediyor

Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi, Covid-19 pandemisinin 4’üncü ayına ilişkin rapor hazırladı. Türkiye’de birinci dalganın henüz sönümlenmediğini ifade eden tabipler pandemi yönetiminde bireylere yüklenen sorumluluğu eleştirdi. Dünya Sağlık Örgütü’nün, Alman hükümetinin sağladığı 1.7 milyon dolarlık hibeyle Türkiye’ye gönderdiği kişisel koruyucu ekipmanları ve malzemeleri hatırlatan tabipler, bakanlığın bu malzemelerin nerelerde kullanıldığını açıklamasını talep etti.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden bugüne geçen 4 aylık süreci değerlendiren ‘TTB Covid-19 Pandemisi Dördüncü Ay Raporu’na dair basın toplantısı düzenledi.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB COVID-19 İzleme Grubu üyeleri Prof. Dr. Kayıhan Pala ile Prof. Dr. Özlem Azap online düzenlenen toplantıya katıldı.

‘PANDEMİ YÖNETİMİ KAMUSAL İRADE GEREKTİRİR’

TTB Merkez Konseyi’nin geride kalan 4 aya ilişkin değerlendirmesini okuyan TTB Başkanı Sinan Adıyaman, “TTB haziran ayı içerisinde Türkiye’de sürecin yönetimine dair görüşlerini Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’yle paylaştı. Herkes gibi DSÖ de çok ciddi bir sınavdan geçiyor. DSÖ Alman hükümetinden sağladığı 1.7 milyon dolarlık fonla aldığı milyonlarca maske ve diğer malzemeyi ülkemizdeki sağlık çalışanlarına dikkate değer iki partnerin dağıtım katkısıyla yardım amacıyla göndermiş. Türkiye’de Covid-19’un sağlıkçılar için meslek hastalığı henüz kabul olmadı ama Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıkçıların hasta olmaması için kişisel koruyucu ekipman yardımı kayda değer” dedi.

Pandemi sürecinde önlemlerin bireysel tedbirlere indirgendiğini ifade eden Adıyaman, “Pandemi yönetimi bireylerin sorumluluğunu aşan, toplum yararını koruyan kamusal irade ve duyarlılık gerektirir” diye konuştu.

‘HASTALIĞIN DAMLACIK VE TEMAS YOLUYLA BULAŞTIĞINI BİLİYORUZ’

TTB’nin hazırladığı rapora ilişkin sunum yapan Prof. Dr. Özlem Azap, “Bu hastalığın en çok nasıl bulaştığını konuşmuştuk. Artık damlacık ve temas yoluyla bulaştığını biliyoruz. Kan gibi dışkı gibi idrar gibi örneklerde virüsün bulunabileceğini ama bunların bulaştırıcı olmadığını biliyoruz. Tedaviye ilişkin olarak kanıtlanmış net bir tedavi bulunmamaktadır” dedi. Azap’ın açıklamalarından öne çıkan ifadeler şu şekilde oldu:

  • Bu dönemde fazladan görülen ölümlerin ne kadarının Covid-19 olduğunu araştıran bir web sayfasında görüyoruz ki, geçen yıla göre bu dönemde daha fazla görülen yüz ölümden örneğin Fransa’da 95’i Covid’e bağlı.
  • Test sayıları az mı çok mu çok konuşuldu. Türkiye’de bin kişiye yapılan test sayısı 37. Yeni Zelanda’da 81, Güney Kore’de 23. Norveç için 57. Her bir pozitif olgu için yapılan test sayısına baktığımızda Türkiye için bu 16. Yeni Zelanda’da 336, Yunanistan’da 91 olduğunu görüyoruz.
  • Olgu sayılarına baktığımızda bildirilen olgular test pozitifliği üzerinden değerlendiriliyor. Milyon nüfus başına test pozitif olgu sayısı Türkiye’de 2 bin 322, Almanya’da 2 bin 300, Yunanisan’da 300, Yeni Zelanda’da 243. Test sayımız çok olmamasına rağmen olgu sayımız yüksek.
  • Türkiye’de salgındaki en çok olguyu gördüğümüz tarih 11 Nisan’da 5 bin 138 yeni olgu. 19 Nisan’da da en yüksek ölüm oranını gördük ve bu 127 idi. 20 Nisan’dan sonra düşmeye başlıyor ve 2 Haziran’da en düşük olgu sayısını, 736’yı gördük. Ama 1 Haziran’daki ‘normalleşme’ nedeniyle olgu sayılarının arttığını görüyoruz.
  • Türkiye’de çok veri yok ama dünyada 2 milyonu aşkın sağlık çalışanına internet üzerinden yapılan bir araştırmaya göre test pozitifliğinin normal topluma göre 12 kat fazla olduğu gösterilmiş. Yani sağlık çalışanları 12 kat daha fazla hastalanıyor diye yorumlayabiliriz.
  • Türkiye’de 440 sağlık çalışanını içeren bir anket sonucuna göre 3 çalışandan ikisi uyku düzeninin bozulduğunu söylüyor. Yüzde 30’u haftada bir iki gün ağladığını söylüyor. Yüzde 7’si her gün ağladığını söylüyor.

‘BİRİNCİ DALGA SÜRÜYOR’

TTB’nin raporunun salgının etkisinin hâlâ sürdüğünü ortaya koyduğunu belirten TTB Covid-19 İzleme Grubu üyeleri Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Bu dördüncü ay raporu aslında Türkiye’de salgının hâlâ sürdüğünü, etkisinin bizim daha öncelerde öngördüğümüz biçimde azalmadığını, özellikle 1 Haziran’dan sonra hem olgu hem de yoğun bakımda yatan hasta sayısında artış olduğunu gösteriyor. Ülkemizde birinci dalga hala sürüyor. Bu salgının yaratacağı olumsuzlukları ortadan kaldırabilmek için salgın sırasında yurttaşa indirgenmiş sorumluluklar yerine, yurttaş merkezi hükümet, yerel hükümet ve bütün kurum kuruluşların çaba göstermesi önemlidir” ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanı’nın toplumsal hareketliliği arttıran nişan, düğün ve taziye gibi etkinliklere vurgu yapmasını önemli bulduklarını belirten Pala, “Ancak Türkiye’nin güneyi ile kuzeyi, doğusu ile batısı arasında 12 kat farklılığın neyden kaynaklandığı ortaya konmalıdır” dedi.

‘BAKANLIK MALZEMELERİN NEREDE KULLANILDIĞINI YAYINLAMALI’

Alman hükümetinin 1.7 milyon dolarlık hibesinin ardından Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye’ye gönderdiği malzemelere ilişkin Sağlık Bakanlığı’nın herhangi bir açıklamasının bulunmadığını hatırlatan basın mensubunun, “Sağlık Bakanlığı’nın bu malzemelerin nerede kullandığını açıklamasına yönelik TTB’nin çağrısı var mı” sorusuna Prof. Dr. Kayıhan Pala şu ifadelerle yanıt verdi:

“DSÖ’nün yardım bilgisini yayınlamasının ardından nerelere dağıtım yapıldığının bilgisini edinmeye çalıştık. Ama Sağlık Bakanlığı’ndan açıklanmış resmi bir açıklama yok. Milyonlarca diye nitelendirilen koruyucu ekipmanların hangi kurumlar aracılığıyla nerelerde dağıtıldığının açıklanması önem taşıyor. O tarihlerde meslektaşlarımızdan gelen yakınmalar kişisel koruyucu ekipmanın tamamen karşılanamadığı yönündeydi. Şu ana kadar TTB izleme kuruluna Almanya aracılığıyla sağlanan koruyucu ekipmanların kullanıldığına ilişkin bir bilgi söz konusu değil. Sağlık Bakanlığı’nın bu malzemelerin nerede kullanıldığını yayınlamasında büyük yarar var.”

‘ÇOCUKLAR DİKKAT EDECEK DEDİĞİMİZ ZAMAN BU İŞİ ÇÖZEMEYEBİLİRİZ’

“Okulların 31 Ağustos tarihinde açılmasıyla ilgili bir uyarınız ya da öngörünüz var mı” sorusuna yanıt veren Prof. Dr. Özlem Azap, “Covid-19 hastalığının yayılmasını azaltmak istiyorsak bir araya gelişleri en aza indirmemiz lazım. Okullar çok kolay hastalığın bulaştığı yerler. Açılmasına ilişkin birçok öneri var. Sağlık Bakanlığı iki gün önce sağlık kuruluş dışında neler yapılacağını güncelledi. Okullar için belirlenen maddeler yerine getirilebilir maddeler mi çok emin değilim. Okullar açıldıktan sonra, çocuklar, öğretmenler, veliler çok dikkat edecek dediğimiz zaman bu işi çözemeyebiliriz. Bazı önlemleri sadece vatandaşlara yüklersek olgu sayılarında artış görmemiz kaçınılmaz olabilir” dedi.

Bu soruya ilişkin ise Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Okullarda daha önce MEB tarafından tanımlanmış alan 1.2 metrekare. Son zamanlarda bunun 4 metrekareye çıkarıldığını görüyoruz. 20 öğrenci ve 1 öğretmenin olduğu sınıfın 84 metrekare civarında olması gerekiyor ki bu çok mümkün görünmüyor. Bu büyüklükler üzerinden bakıldığında eğitim sistemimizde radikal birtakım önlemler almak gerekecek. Milli Eğitim Bakanı’nın açıkladığı ağustosun sonuna kadar bunların gerçekleştirme ihtimali çok gerçekçi görünmüyor” ifadelerini kullandı.

‘İNFLUENZA AŞILARI İÇİN ÇALIŞMA YAPILMALI’

Birinci dalganın Türkiye’de henüz sönümlenmediğini belirten TTB Başkanı Sinan Adıyaman, eylül ayında yapılan influenza aşılarına ilişkin bir an önce adım atılması gerektiğini ifade ederek Sağlık Bakanlığı’na şu ifadelerle çağrıda bulundu:

"Her sene sonbaharda influenza sorunu var. Bunun için de sağlık çalışanlarının ve risk grubunun mutlaka aşılanması gerekiyor. Şimdi bir pandemi sürecinden geçiyoruz ve eylül ekim ayı gibi pandemi pik yapabilir. Üzerine bir de influenza eklendiği zaman gerçekten Türkiye’de çok büyük sorun çıkabilir. Bu aşılar genellikle eylül ayında getirtiliyordu. Bu aşıları bulmada bir sorun olabilir. Sağlık Bakanlığı’na bir çağrıda bulunuyorum. Bu aşıların temini için bir an önce çalışma yapılmalı."

Etiketler TTB salgın korona covid