Şahan’dan 'Şişli'nin Kanal İstanbul'u' projesine karşı partilere çağrı

'Şişli’nin Kanal İstanbul’u' olarak anılan ve rezerv yapı ilan edilen alanla ilgili mücadelelerinin devam ettiğini belirten Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, partilere çağrıda bulundu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Şişli Belediye Meclisi, Resul Emrah Şahan’ın başkanlığında toplandı. 'Şişli’nin Kanal İstanbul’u' olarak anılan ve deprem yasalarıyla rezerv yapı ilan edilen 24 bin metrekarelik alanla ilgili mücadelelerinin devam ettiğine dikkat çeken Şahan, “Gerçekten nefesimiz kalmadı. Bu konuda bütün Şişli’nin, bütün siyasi partilerimizin ve aktörlerin, meclis üyelerimizin bu sürece sahip çıkmasını konuşmasını isterim. Bir belediye başkanı olarak yasanın, bana izin verdiği tüm çerçevede elimden geldiğince mücadele edeceğim. Bu konuyu Şişli’ye anlatacağım. Şişli’nin gerçek taleplerini ortaya koyacağım” diye konuştu.

Şahan, Şişli Belediyesi’nce geçen hafta hizmete giren ‘gezici kent lokantası’ ile ilgili olarak, “Gezici kent lokantasına olan yoğun talebi size anlatamam. Yani bu kentin vizyonuyla ilgili, geleceğiyle makro planlarıyla ilgili çok şeyi konuşmak isterdim. Ama belediye başkanı olduktan sonraki en çok ses getiren icraatlerımdan biri maalesef gezici kent lokantası oldu. İstanbul’un Şişli’nin yurttaşın böyle bir gerçek gündemi var. Hepimiz bu gerçeklikten kopmadan, birlikte müşterek bir siyaseti övmek zorundayız.” İfadelerini kullandı.

'BUGÜN BURADA OTURUYORSAM NÜVESİNDE GEZİ VAR'

Gezi direnişinin son 25 yılın en önemli aydınlık eşiği olduğunu belirten Şahan, “Ben, bugün burada oturuyorsam, siyasetle ilgileniyorsam; genç arkadaşlarım buradaysa pek çoğumuz siyaseten buradaysak, aktif bir şekilde siyasete girdiysek bunun nüvesinde Gezi vardır” şeklinde konuştu.

Gezi Parkı direnişinde sağcısı solcusu, genci yaşlısı her görüşten ve her kesimden yurttaşın bulunduğuna vurgu yapan Şahan şöyle devam etti:

“Hep birlikte, bu toplumun demokratik değerlerini, geleceğini, yeşilini, yaşamını savunabildiğini gösterdi Gezi…  Onun için Gezi çok önemli bir eşikti. Birileri çok korktu Gezi’den. O kadar kortu ki,  Gezi sonrası Türkiye’de daha baskıcı, daha otoriter; hukuk normlarını unuttuğumuz, bir kişinin ağzına baktığımız bir sürece girdik. Buna inat, orada olanlar olarak söylüyorum; biz sevgiyle, yine liyakat ile yine çalışarak kendimizi ispatlamaya çalıştık. Üstümüze hukuksuzluklar geldi, hapisler geldi, ölümler geldi, tehditler geldi. Çünkü hiç hesap etmemişlerdi bunu. Oyunları bozulmuştu. Gezi sürecinde gördüğümüz; tünelin sonundaki aydınlığa kavuşmaya çok az kaldı. Yine hep beraberiz. Gezi sonrası bu toplumu ötekileştirmeye yönelik yapılan tüm politikalara inat, kutuplaştırmaya yönelik yapılan tüm politikalara inat, baskıcı ve otoriter tüm politikalara inat, birlikte demokrasiyi, hukuku, tüm siyasi görüşleriyle beraber müşterek bir yerden görebildiğimizde aydınlığa çıkacağız. Çok yakındır. Gezi davasından içeride yatan dostlarımız, yoldaşlarımız; benim meslektaşım Tayfun Kahraman… Onlar bizim için orada yatıyorlar biz de onlar için burada çalışıyoruz. Çok kısa sürede çıkacaklar ve bu ülkenin aydınlık geleceğinde hukuk devleti için hep birlikte çalışacağız. Gezi sürecinde olan, hayatını kaybedenleri minnetle anıyorum.”