YAZARLAR

Sahillerin yeni modası SUP

Bu yaz bir sahil kentine gitme şansını yakaladıysanız bir tahtanın üzerinde ayakta kürek çeken insanları görmüşsünüzdür. Kimisine göre “çok güzel bir spor” kimisine göre “emekli işi”... Peki, nedir bu SUP?

Geçtiğimiz ay Norveç, birbirine girdi. Tabii ki sebep artan fiyatlar, insan hakları ihlalleri, kadın cinayetleri vs. değildi. Hatta gündem olan konu, bunların yanından bile geçemez. Neydi olay? Norveç Adalet Bakanı Emilie Enger Mehl, tatilinden bir fotoğraf paylaştı. Fotoğrafta, yazımızın da konusu olan SUP yani stand up (ayakta) paddle yani sörf tahtasında kürek çekerken görülüyordu. Önce Norveç’te yerel bir haber sitesi, ardından da ulusal basın haberler yapmaya başladı. Ülkenin muhalefeti de tartışmalara dâhil oldu. Mehl, Norveç yasalarını çiğniyor ve insanlara “kötü örnek” oluyordu. Çünkü can yeleği giymemişti! Tartışma büyüdü de büyüdü. Norveç’in en genç bakanı, açıklama yapmak zorunda kaldı. Fotoğrafın İtalya'da tatildeyken çekildiğini, Norveç Denizcilik Müdürlüğü’nün yelek zorunluluğunun karaya yakın yüzmelerde geçerli olmadığını söyledi. Evet, Norveç’te ülkenin karışması için, bir bakanın can yeleği giymemesi yeterli. Bu haberi okuyunca Türkiye’nin gündemlerinden herhangi biri orada yaşansa Norveç ne hâle gelir diye insan düşünmeden edemiyor. Biz bu tartışmaları bir kenara bırakalım, Mehl’in yaptığı sporun ne olduğuna bir göz atalım.

Norveç Adalet Bakanı Emilie Enger Mehl, tatilinden can yeleği giymeden kürek sörfü yaptığı bir fotoğrafı paylaşınca ülke karıştı.

AMAZONLAR’DAN TÜRKİYE’YE NASIL GELDİ?

Uluslararası adı; stand up paddle boarding... Genelde kısaltmasıyla anılıyor, yani SUP board olarak. Türkçeye ise kürek sörfü olarak geçti. İsmi yeni yeni duyulsa da dünya tarihinde bu sporun doğuşu çok eskilere dayanıyor. Amazonlar’dan Hawaii’ye kadar sulak alanlarda yaşayan kabileler, durgun sularda bir tahtanın üzerinde kendi yaptıkları kürekleri çekerek, balık avlamaya çıkarmış. Zamanla bu olay evrim geçirerek, günümüzdeki hâlini almış ve 2000’li yılların başında resmî yazışmalara dâhil edilmiş. Sörfün kardeşi olarak görülen bu sporu Taylor Swift, Rihanna, Jennifer Aniston, Julia Roberts, Alessandra Ambrosio gibi dünyaca ünlü isimlerin yapması ise kürek sörfünün bir moda akımı gibi ortaya çıkmasına sebep oldu. Onlardan birkaç yıl sonra Türkiye’deki ünlü isimler de SUP üzerinde ellerinde küreklerle poz vermeye başlayınca ülkece bu sporla tanışmış olduk. Ama kürek sörfünün, Türkiye’nin sahillerinde çılgınlık hâline gelmesi için bu seneyi yaşamamız gerekiyormuş.

YÜZMEK DIŞINDA BAŞKA ŞEYLER DE YAPSAM!

Yıllar önce denizin içinde bir arkadaşımla muhabbet ediyoruz. Yabancı bir kadınla tanıştık; Türkiye’deki insanların denizde sadece durarak, muhabbet etmesini bir türlü anlamadığını, onlar için denize girmenin yüzmek ya da herhangi bir su sporu yapmak anlamına geldiğini söyledi. “Çok doğru bir tespit” deyip biz muhabbete devam ettik. Genel olarak bizim için deniz tatili demek, -hele de yoğun bir tempoda çalışıyorsanız- kumsalda güneşlenip arada serinlemek için denize girmek anlamına geliyor. Ama obezitenin artmasından mıdır, fit vücutların özendirilmesinden midir, artık sahil kentlerinde az da olsa su sporlarıyla ilgili işletmelerin sayısında bir artış var. Kendine güveni, cesareti, isteği, vakti ve elbette yeterli parası olanlar için seçenek çok. Ama “O kadarını ben yapamam. Denizde yüzmek dışında başka şeyler de yapsam keşke” diyenlerin imdadına artık kürek sörfü yetişiyor. Bu yaz bir sahil kentine gitme şansını yakaladıysanız bir tahtanın üzerinde ayakta kürek çeken insanları kesin görmüşsünüzdür.

Caner Alpay, köpeği Venüs’le SUP board yaparken...

EMEKLİ İŞİ Mİ?

SUP’ın sahillerde bu kadar yayılmasının sebebi sanırım kolay öğrenilebiliyor ve yapılabiliyor olması. Bu nedenle olsa gerek aktif sporcular, kürek sörfünü biraz da küçümsüyor, hatta “emekli işi” diyor. Moral bozmaya gerek yok; hareket harekettir diyelim ve biz bu söylemlere şimdilik kulağımızı tıkayalım...

Öncelikle bir sörf tahtasına ve bir de küreğe ihtiyacınız var. Tahta diyoruz ama köpük yüzeyi sayesinde kaymayı önleyen şişirilebilir bir “tahta”dan bahsediyoruz. Artık Türkiye’de bu malzemelere ulaşmak eskisinden daha kolay... İkinci el piyasası da oluşmuş durumda. Ama “Yılda bir kere yapacağım. Niye masrafa gireyim?” diyorsanız kiralama yapan yerler de var. Antalya’da kiralama fiyatları 250-400 lira arasında değişiyor. Ama alıp tahtayı tek başınıza açılmanıza izin verilmiyor. Özel saat ücreti vermezseniz belirlenen saatlerde gruplar hâlinde bir rehber eşliğinde kıyıdan kıyıdan dolaşıyorsunuz.

TÜM SUP’ÇILAR BİR ARADA

Türkiye’de 2022 yılında sosyal medya aracılığıyla bir araya gelen kürek sörfçüleri, zamanla çeşitli organizasyonlar düzenleyerek, bir topluluğa dönüşmüş durumda. Herhangi bir ticari kaygı gütmeyen, organizasyonlarından maddi beklentisi olmayan, tamamıyla gönüllülük esasına dayalı bir topluluk... Onlar sadece amatör ruhla eğlenmenin ve eğlenirken de doğal güzellikleri keşfetmenin peşinde... Çoğu Antalya’da yaşıyor. Antalya’nın doğal güzelliklerini, antik limanlarını ve sadece teknelerin girdiği sayısız koyları gezerek hem spor yapıyorlar hem de yeni yerler keşfediyorlar. Amaçları, bu spor dalını başta Antalya olmak üzere Türkiye’nin koylarında deneyimlemek, merak edenlerle tanıştırmak ve bilinirliğini artırmak... İsimleri; PaddletogetherTurkey... İsteyenler, sosyal medya üzerinden kendileriyle iletişime geçebilir. Her seviyeden kürek sörfü yapana kapıları açık...

PaddletogetherTurkey ile etkinliklere katılmak için Instagram hesabından kendileriyle irtibata geçebilirsiniz.
TEK ŞART: DENGE

Bu tahtanın üzerinde durabilmek için en önemli şart dengenizi sağlayabilmek. Başlangıç seviyesinde, denizin dümdüz olması avantajınıza olacaktır. İlerleyen zamanlarda küçük dalgalarla “dev” mücadelelere girebilirsiniz.

Öncelikle tahtanın üzerine dizlerinizin üzerinde (tıpkı Mehl’in fotoğrafındaki gibi) durup doğru denge noktasını bulduktan sonra ayağa kalkmayı deneyin. Dengede zorlanıyorsanız bu pozisyonda ya da oturarak da kürek çekebilirsiniz. Kürek, sizin dengenizi ve itiş gücünüzü sağlamanız için gerekli. Aynı zamanda tahtanın altındaki yüzgeç de dengeyi ve kürek çekmeyi kolaylaştıran bir unsur. Ayağa kalkmayı başarırsanız alacağınız keyif de artacaktır. Önce düz çizgilerde gidiş geliş çalışıp alıştıktan sonra manevralar yapabilirsiniz. Dengeniz ve kürek çekmeniz ilerlediğinde, manevra gücü ve hızı daha iyi olan kısa boardlara geçmek de mümkün. Kürek sörfü yaparken kol, bacak, kalça ve karın kaslarınız çalışıyor ve bir saate yakacağınız kalori 600-700 civarlarında... Bu arada bazı yogacıların da “denge” öğretilerine farklı bir alternatif sunduğu için bu tahtalar üzerinde yoga yaptığı ve buna “su yogası” denildiği detayını verip devam edelim.

Szilvia Yağcı, Antlaya SUP 'un kurucusu, SUP fezilerine çıkıyor ve SUP üstünde yoga yaptırıyor.
TÜRKİYE’Yİ KARIŞTIRMAYIN!

Düşmek, başlangıçta bu sporun cilvesi... Zaten serinlemek için arada bilerek düşenler de yok değil. Önemli olan paniğe kapılmamak! Zaten board bir uzun ip yardımıyla bileğinize bağlı, kaçması mümkün değil. Küreklerinizi de batmayan türden seçtiyseniz yakalamanız zor olmaz. Unutmadan artık insanlar telefonsuz bir yere gidemediği için en büyük “tehlike” sizinle birlikte eşyalarınızın da suya düşmesi... Bunun için de yine suda batmayan ve su geçirmeyen özel çantalardan edinseniz iyi olur. Ha bir de yüzme bilmiyorsanız, Norveçli bakanın yaptığını yapmayın, can yeleğinizi muhakkak giyin. Türkiye’de şimdilik bu sporla ilgili bir yasal düzenleme yok. Ama maazallah, az çok medyatiksinizdir, yeleksiz bir fotoğrafınız yayınlanır, ülke gündemi karışır sonra!


Serpil Kurtay Kimdir?

1978 yılında Almanya’nın Esslingen kentinde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Bilecik’te tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1999 yılında mezun oldu. 1995-2003 yılları arasında Evrensel Gazetesi’nde muhabir, istihbarat şefi ve haber müdürü olarak çalıştı. Ardından on altı yıl Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün dergisinde editörlük ve genel yayın yönetmenliği görevinde bulundu. Çeşitli dergilerde yazarlık, kitap editörlükleri yaptı, yayın süreçlerinde görevler aldı. Hâlen kitap editörlüğüne, Antalyaspor Kulübü’nün dergisinde ve Gazete Duvar’da da yazılarına devam ediyor.