Sahte haberlerle mücadelede bir sonraki adım ne olmalı?
Facebook, Twitter ve Fox News gerçeği bulanıklaştırarak demokrasi için tam anlamıyla bir tehdit oluşturuyor. Yine de ABD ve Avrupa Birliği, bunlara karşı birlikte hareket edebilir.
Timothy Garton Ash
Varlığını sürdürmesi için, demokrasinin asgari düzeyde olsa bile ortak bir gerçeğe ihtiyacı var. 6 Ocak günü Washington’daki Kongre binasının baskına uğramasıyla, ABD bizlere milyonlarca vatandaşın mühim ve dikkatli biçimde teyit edilmiş bir gerçeği, yani seçimin kazananını inkâr etmesinin ne kadar tehlikeli olduğunu ortaya koydu.
Demokrasi, yoluna devam edebilmek için vatandaşların ve temsilcilerinin ortak gerçekler temelinde güçlü tartışmalar yürütebileceği belli bir tür kamusal alana ihtiyaç duyar. Böyle bir kamusal alanı canlandırmak, artık liberal demokrasinin yenilenmesi doğrultusunda merkezi bir görevdir. Buna gerçek bir karşı saldırı diyebiliriz.
ANTİK ATİNA’DAN ALINACAK ÖRNEK
Ana fikir, bize demokrasinin başlangıcından, yani 2 bin 500 yıl önceden geliyor. Antik Atina halkı, ilk ‘halk meydanı’ olan Pnyx* adlı bir açık hava tartışma alanında toplandı. “Kim meclise hitap etmek ister?” diye soran görevli, herhangi bir vatandaşın konuşmak için alandaki taş platforma çıkabileceğini söyledi. Gerçekler ve görüşler ifade edildikten ve tartışıldıktan sonra, politik bir yaklaşım oylamaya sunuldu. Eski Atinalılar, Salamis Deniz Savaşı’nda işgalci Perslere karşı savaşmaya karar verdiler ve bu sayede dünyanın ilk demokrasisini kurtardılar.
Şüphesiz ki antik Atina, devrim niteliğindeki kamu yararı için eşit ve özgür ifade ideallerini başarıyla yerine getiremedi; Fox News ve Facebook'tan önceki Amerikan 'halk meydanı' için de aynı şey geçerli. Son derece ilkeli gazetecilerin ağzından yalnızca gerçeğin en saf sularının damladığı ve bütün vatandaşların makul, bilgili ve saygılı bir biçimde açık görüşlü olduğu Zuckerberg öncesi ‘altın çağla’ ilgili efsaneler hakkında dikkatli olun. Bununla birlikte, son yıllarda demokrasilerin büyük kısmı Atina’nın idealinden daha da uzaklaştı: Bir kısmı süratle (ABD ve Polonya), diğerleri ise yavaşça (Almanya, İngiltere) bunu yaptı.
Bu sorunu çözebilmek için çift yönlü bir stratejiye gereksinimimiz var. Öncelikle, bireysel demokrasiler kendi ulusal bilgi ortamlarının belirli sorunlarıyla başa çıkmak zorundadır. Mesela İngiltere’de BBC’yi savunma ve geliştirme mücadelesi, İngiltere hükümetinin Facebook veya Twitter meselesinde yaptığı her şeyden daha önemlidir.
HEM DOĞRU HEM DE ÇEŞİTLİ BİLGİYE İHTİYACIMIZ VAR
BBC gibi kamu hizmeti gerçekleştiren bir yayıncı, bizlere yalnızca doğrulanmış gerçekleri değil, aynı zamanda farklı görüşlerin tek bir yerde sergilenmesini içeren bir çeşitlilik sunar: Bu, dijital bir Pnyx’tir. İyi bir kamu hizmeti yayıncısına sahip olan her demokrasi, onun bütçesini iki katına çıkarmalı, hükümetten bağımsızlığını güçlendirmeli ve yarının vatandaşları için dijital halk meydanını genişletmekle görevlendirmeli.
Popülist bir iktidar partisi tarafından kamu hizmeti yayıncılığının ortadan kaldırıldığı Polonya’da, TVN televizyon kanalı ve ‘onet.pl’ adlı internet platformu gibi bağımsız ve özel basın organlarını savunmak artık büyük önem taşıyor. Onlar ve diğerleri, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın taktik kitabından esinlenen önlemlerle açık bir saldırı altındalar.
ABD’de dünyanın en iyilerinden bazıları da dahil olmak üzere çeşitli, bağımsız ve özel sektöre ait olan basın organları buna benzer bir sorun yaşamıyor. Oradaki sorun, Amerikalıların büyük ölçüde kamplaşmış iki medya dünyasına ayrılmış olması; farklı televizyon kanalları, radyo istasyonları, YouTube kanalları, Facebook sayfaları ve Twitter akışlarıyla (şu anda silinmiş olan @realDonaldTrump gibi) onlara gerçekliğe dair birbiriyle uyumsuz versiyonlar aktarılıyor.
Sanki eski Atina vatandaşlarının yarısı Perikles tarafından kendilerine hitap edilen eski Pnyx’te toplanmış, diğer yarısı ise zorba bir kişi olan Hippias’ın (Donald J Trump) onları büyülediği bir karşıt Pnyx’te toplanmış gibi... Birbirlerini dinlemeleri için Amerikalıları tekrar nasıl bir araya getirebilirsiniz?
BİLGİ TEKELLERİYLE NASIL BAŞA ÇIKARIZ?
Yine de hiçbir ulus, Facebook, Google, Amazon, Twitter, Apple, Netflix gibi dijital dünyanın özel süper güçlerinin üstesinden gelmek için yeterince büyük değil. Burada, bu ikinci alanda, ABD ve Avrupa Birliği’nden (AB) başlayarak hayati önem taşıyan demokrasi yanlısı bir kitlenin eşgüdümlü eylemine ihtiyacımız var.
Çin’i bir kenara bırakırsak, dünyanın önde gelen dijital trend belirleyicisi ABD’dir; AB ise önde gelen norm belirleyicisidir. Trend belirleyici ve norm belirleyiciyi bir araya getirir, bunlara bir grup önde gelen demokrasiyi eklerseniz, dijital Majeste Mark Zuckerberg’in bile boyun eğmesi gereken piyasa ile düzenleyici gücün bir karışımına sahip olursunuz.
Politikacıların Facebook veya Google hakkında özgüven dolu biçimde ahkâm kesmelerini dinlerken, HL Mencken’in şu sözleri aklıma geliyor: “Her karmaşık sorun için açık, basit ve yanlış bir cevap mevcuttur.” İnsanların televizyon platformlarındaki haber kanalları için para ödemesini sağlayın! (Avustralya’nın çözümü.) Daily Mail gazetesinin eski editörü Paul Dacre’yi İngiltere basın düzenleme kurumu Ofcom’un yöneticisi olarak bu kanalların başına atayın! Platformlara yayıncı kuruluş gibi davranın!
ABD’nin kâr amaçlı dev platformları ne ‘aptal kanallar’ ne de yayıncılardan ibaret değildir ama bir arada duran yeni tip bir oluşumdur. Onlar, algoritmik seçiciler, dağıtımcılar, başkaları tarafından beslenen içerik organizatörleri, kitlesel bilgi toplayıcıları ve aynı zamanda ticari sömürücülerdir.
Onlar, en iyi ihtimalle gerçeği aramak hususunda önem taşıyan yardımcılar olabilirler. (Google’la ilgili en sert eleştirileri yine Google üzerinde arıyoruz.) En kötü ihtimalleyse, onlar daha önce benzeri görülmemiş derecede güçlü yalan destekçileridir. Kâr güdüsü, var olan dikkatin algoritmik olarak artırılması yoluyla onları karanlık tarafa doğru sürükler. Facebook, 2016 yılında yayınladığı bir iç raporda, Facebook üzerindeki aşırılık yanlısı bir gruba katılanların yüzde 64’ünün bunu yalnızca şirketin algoritması tarafından kendilerine önerildiği için yaptığını ortaya koydu. (Facebook’u protesto eden iyileşmiş bir bağımlı gibi “Artık değiştik, biliyorsun!" diyorlar. Ama gerçekten de bağımlılık sona erdi mi?)
DÜNYANIN HEMFİKİR OLACAĞI DÜZENLEMELER YAPILMALI
Şu anda ihtiyaç duyduğumuz şey, ABD ve AB’nin önderliğinde, bazı tutarlı politikaları var olan büyük ve sağlıklı bir araştırma yığınından ayıklamak için yürütülecek bir süreç. ABD’de İletişim Ahlakı Yasası’nın, platformları zararlı içeriğin engellenmesinden daha doğrudan biçimde sorumlu hale getirmek üzere değiştirilmesiyle, bazı yayıncılar yeni ABD Kongresi’ne bağlı hale gelecek. Açık tekelleri ya da tekel benzeri oluşumları kırmayı amaçlayan diğer değişiklikler, AB rekabet politikası ile ABD’nin gözden geçirilmiş tekelleşme karşıtı mevzuatının stratejik bir birleşimini gerektirecek.
İçerik denetimi konusunda, ilk kararlarını henüz yayınlamış olan Facebook’un yeni denetleme kurulunda öncülük edilen karma düzenleme modelini temel almalıyız. (Bir sonraki güçlük şu: Facebook ve Twitter, dolaylı biçimde gündeme getirdikleri gibi, eski başkan Trump’ı yasaklamayı sürdürmeli mi?) Ciddi çözümler, teknolojik yenilikleri, ticari uygulamaları, gerçeklik kontrolünü ve dijital eğitimin yanı sıra demokrasi gözetimindeki yasa ve düzenlemeleri içerecektir.
Her şey yolunda giderse, bu süreç ABD Başkanı Joe Biden’ın planladığı 'demokrasiler zirvesi' öncesinde bir dizi önerinin sunulmasıyla sonuçlanacak. Tabii ki, 80 farklı ülke aynı önlemleri kabul etmeyecek. Yine de temel ilkeler ve temel yaklaşımlar bağlamında bir miktar tutarlılık olmalı; aksi durumda, Çin’i çoktan kaybetmiş olan özgür internet evreni, daha da parçalanmış bir hale gelecek. Dahası, 80 farklı düzenleme setine uymanın maliyetini karşılayabilecek yegâne özneler yalnızca özel süper güçler olacak ve bu durum da tekelleşme doğrultusundaki uğursuz eğilimi istemeden de olsa güçlendirecek. Bunlar ABD şirketleri olduğundan, Washington’a özel bir sorumluluk düşüyor. Şimdi Biden’ın ABD’sinin önünde hem başkalarını dinleyeceğini hem de liderlik edebileceğini göstermesi için eşsiz bir fırsat yatıyor.
*Pnyx, Atina’da, Akropolis yakınlarındaki bir tepedir ve antik Atina’da halkın toplanma yeridir.
Yazının orijinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)