Sahte içkiye bağlı ölümler önlenmelidir

Alkollü içki fiyatlarının ve içkiden alınan vergilerin artışı ve bireylerin ekonomik olarak satın alma gücünün yetersizliği, merdiven altında üretilen sahte içkilere yönelimi arttırmaktadır.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

Bu yılın başından itibaren İstanbul’da sahte içki tüketimine bağlı olarak meydana gelen ölümler, özellikle son birkaç gündür televizyon ve gazete haberlerine facia olarak yansımaya devam ediyor.

Bu ölümler, sadece bireylerin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla bir halk sağlığı sorunu da oluşturmaktadır.

Sahte içki tüketimi nedeniyle zehirlenip, İstanbul’daki farklı hastanelere başvuran 92 kişiden 38’i son dört günde hayatını kaybederken 27 kişi de entübe edilmiş durumdadır. İlerleyen günlerde, ölenlerin sayısında artış olacağı kaygısı da kamuoyunda öne çıkmaktadır.

Yetkililer, ölümlerin ardından 29 ton sahte alkol ele geçirildiğini, 64 işletmenin kapatıldığını ve gözaltına alınan 15 kişiden 4’ünün kasten adam öldürme suçundan tutuklandığını, 3 şüphelinin serbest bırakıldığını ve 8 kişinin ise sorgusunun devam ettiğini açıkladılar. Sahte ve kaçak içki tüketimine bağlı olarak meydana gelen ölümler, ne ilktir ne de sonuncudur.

Geçmiş yıllarda ülkemizin farklı bölgelerinde sahte ve kaçak içki tüketimi nedeniyle onlarca insan hayatını kaybetmiştir. Geçen yıl yine İstanbul’da sahte içki tüketimine bağlı olarak 110 kişiden 48’nin hayatını kaybettiği, valilikçe açıklanmıştır.

Sahte içkiden 38 kişinin hayatını kaybetmesi uluslararası basında (Almanya, Fransa, İngiltere, Özbekistan ve Yunanistan) geniş yer bulurken ABD merkezli Uluslararası haber ajansı Associated Press (AP) bu konuyu haberleştirdi.

Haberlerde, alkollü içkiler üzerindeki vergilerin arttırılmasıyla, özel üretimin arttığına ve özellikle İstanbul’da zaman zaman sahte alkol kaynaklı ölümlerin meydana geldiğine dair bilgilere yer verildi. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu, sahte içki zehirlenmelerinden kamu otoritesinin sorumlu olduğunu açıklayıp, yetkilileri göreve çağırırken, içki zehirlenmesi vakalarının geçmişten beri kamu otoritesinin İslami muhafazakar yaklaşımından dolayı üvey evlat muamelesi gördüğüne işaret etti. Bu konuya ilişkin önerilerini kamuoyu ile paylaştı.

Dünya genelinde devletler, paternalist (babacılık) anlayışla değersiz bir ürün olarak gördükleri alkolün bireye ve topluma en az zarar verebilecek düzeyde tüketilmesini amaçlamaktadır. Bunu yaparken de alkol üzerinden dolaylı vergileri yüksek oranda arttırma, yaş sınırlaması getirme, alkole fiziki ulaşımı engelleme, reklam yasakları, kamu spotları, eğitim ve medya yoluyla kamuoyunu bilinçlendirme yöntemlerini devreye sokmaktadır. Türkiye’de içkilerden KDV ve ÖTV gibi iki dolaylı vergi alınmaktadır. 2013 yılından bu yana ÖTV miktarı altı ayda bir otomatik olarak arttırılmaktadır. Bugün 70’lik yeni rakı fiyatının yüzde 61’i vergilerden oluşmaktadır.

Alkollü içki fiyatlarının ve içkiden alınan vergilerin yüksek oranda artışı ve bireylerin ekonomik olarak satın alma gücünün yetersizliği, merdiven altında üretilen sahte içkilere yönelimi arttırmaktadır.

Kaçak içki, resmi izinler ve vergilendirme olmadan üretilip satılan alkollü içkilerdir. Sahte içki ise denetimli olarak üretilen normal ürünler taklit edilerek ucuza mal edilen ve içinde insan sağlığı için çok zararlı maddeler bulunduran üründür.

Alkol üretiminin devlet kontrolünde ilgili bakanlığın izniyle işin uzmanı kimyagerler gözetiminde gerçekleştirilmesi şarttır. Normalde alkollü içki yapımında etil alkol (etanol) kullanılırken, sahte içki yapımında maliyeti düşürmek ve daha fazla kazanç elde etmek amacıyla ucuz ve insan sağlığı için çok zararlı olan metil alkol (metanol) kullanılmaktadır.

Geçmişte odun damıtılmasından elde edildiği için odun alkolü denilen metil alkolün günümüzdeki üretiminde hammadde olarak doğalgaz kullanılmaktadır.

Endüstride boya inceltici, tekstil maddesi sıvısı, antifiriz, cam temizleyici gibi maddelerin yapımında metil alkol kullanılır. Sahte içki üretiminde kullanılan metil alkol, vücutta formaldehit ve formik aside dönüşür. Formaldehit körlüğe neden olurken, zehirlenme ve sonraki ölümlere ise formik asit neden olur.

Sahte içki üreticilerinin bazıları, cam şişe, bandrol, kapak gibi ayrıntıları dikkate almadan ürettikleri sahte alkolü plastik pet şişelere, damacanalara ve yıpranmış cam şişelere doldurup mahallesindeki bakkala, tekel büfesine, küçük marketlere ve içki satışı yapan restoranlara normal içkilerin dörtte biri fiyatına hatta daha düşük fiyatlara satabiliyorlar. Sahte içkinin tedavisinde kullanılan etil alkolün yılın her dönemi için hastanelerdeki stoklarda ulaşılabilir şekilde bulunmasını öneren, İstanbul Tabip Odası, son yaşanan sahte içki zehirlenmesi vakalarında İstanbul’daki pek çok hastanenin etil alkol stoğu açısından hazırlıksız yakalandığını ifade etti.

30 Ekim 2011'de etil alkolün satışına dair bir yönetmelik yayımlanmış, 2013 yılından sonra bazı vatandaşlar market ve internetten satışa sunulan özel kitleri, aromaları ve etil alkolü su ile karıştırarak alkollü içki üretmeye başlamışlardır. Yıllar içinde kolaylıkla ulaşılan etil alkolden dolayı kaçak alkol üretimi artınca, 30 Aralık 2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan bir yönetmelikle 2011 tarihli yönetmelikte değişikliğe gidilmiş ’evsel kullanım amaçlı etil alkolün’ gıda için kullanımı yasaklanmıştır. 1Ekim 2020 tarihli Resmî Gazete ’de yayımlanan yeni bir yönetmelik değişikliği ile metil alkol zehirlenmesinin panzehiri olan etil alkol satışı tamamen yasaklanmıştır.

Türkiye, Avrupa İstatistik Ofisi verilerine göre ithal ve yerli içki fiyatları sıralamasında Avrupa’da alkollü içkinin en pahalı olduğu 3. ülke konumundadır. Ülkemiz kişi başına alkol tüketiminde ise OECD ülkelerinin en sonunda yer almaktadır.

Tüm bu göstergelere rağmen, Türkiye’de alkolden alınan ÖTV’nin çok büyük oranda olması tam bir çelişkidir. Sahte içki tüketiminin ve buna bağlı ölümlerin ekonomik, mali, hukuki ve siyasi gibi birçok boyutu vardır.

Alkol fiyatları ve vergiler arasında doğru yönlü, vergilerle alkol tüketimi arsında ters yönlü bir ilişkinin var olduğu gerçeği gözden kaçırılmamalıdır. Alkolün bireyin ve toplumun sağlığı için zararlı olduğu gerçeğini kimse inkâr edemez. Fakat iktidarın, bireylerin alkol kullanımına karşı tutumunda sağlık ve bağımlılık gerekçelerinden çok siyasi ve ideolojik referanslar öne çıkmıştır.

Sahte içki üretim ve satışına yönelik yapılan operasyonlar ve kapatılan imalathane sayılarının artışına rağmen sahte ve kaçak içki üretimi tamamen sona erdirilememiştir. Nitekim İstanbul Valiliği denetimlerin, kaçak ya da sahte alkol satışının ve kullanılmasının tümüyle ortadan kaldırmaya yetmediğini açıklayarak, 10 Ekim 2024 tarihli alkol ve sigara ruhsatı bulunan iş yerlerine görüntülü kameralı güvenlik sistemleri kurulmasına dair bir genelgeyi yayınladı.

Bu genelgeye göre, alkol satışı yapan işletmenin tamamını görebilecek 7/24 kesintisiz kayıt yapabilme özelliğine sahip görüntülü kamera sistemi, 1 Ocak 2025’ten itibaren uygulanacaktır. Görüntü kayıtları en az 30 gün arşivlenebilme özelliğine sahip olacaktır.

Kamera görüntülerinin gerçek anlamda çözüm olmayacağını ifade eden bazı hukukçular, metil alkol ithal eden ve piyasaya satanların kontrolünün şart olmasının önemini de dile getirmektedirler.

Sahte alkol üretiminin önüne geçilmesi için;

*Alkollü içkilerden alınan vergiler, uygun bir seviyede olmalıdır.

*Sahte içki üretenlere karşı ‘kasten adam öldürme’ suçlamasını içeren hukuki düzenlemeler devreye sokulmalı ve caydırıcı cezalar uygulanmalıdır.

* E-ticaret yoluyla etil alkol ve metil alkol satışına karşı kesin bir denetim getirilmelidir.

*İçki kaçakçılığını önlemede uluslararası iş birliğine gidilmelidir.

*Sahte içkinin ölümcül sonuçları konusunda kamuoyu bilgilendirilmelidir.

*Alkol tüketimi ile ilgili ötekileştirici söylemlerden uzak durulmalıdır.

*Hastanelerde yeterli düzeyde etil alkol stoğu bulunması sağlanmalıdır.

*Eğitimci-Yazar