Şair Vejdin Çiçek Ape Musa'yı şiirleriyle anlattı: 'Musa Anter Destanı'

Şair Vejdin Çiçek'le Pupa Yayınları tarafından yayımlanan şiir kitabı 'Musa Anter Destanı'nı konuştuk. Çiçek, "Musa Anter davası çözülürse çorap söküğü gibi her şey ortaya dökülür" dedi.

Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

İZMİR - Faili meçhul cinayetlerle anılan 1990'lı yılların karanlığında, kontgerilla tarafından katledilen isimlerden biriydi Musa Anter. Birçok Kürt gencinin “Ape Musa” olarak tanıdığı Kürt gazeteci-yazar Musa Anter, Gündem gazetesinde yazdığı günlerde Diyarbakır'da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Öldürüldüğü 20 Eylül 1992 tarihinden bu yana ise failleri bulunamayan Anter, 29 yıldır Türkiye'de gazeteciliğin simge isimlerinden biri oldu.

29 yılda Anter hakkında araştırma-inceleme alanında yazılan birçok kitap bulunuyor. Son olarak da şair Vejdin Çiçek, Ape Musa'yı şiirlerle destanlaştırdı. 2020 yılında ilk şiir kitabı olan 'Yanan Külde Vuruldum' ile tanınan Çiçek, bu kez de Musa Anter için yazdığı şiirleri 'Musa Anter Destanı' isimli kitabında topladı. Şair Çiçek'in Pupa Yayınları'ndan çıkan kitabı kısa bir süre önce raflardaki yerini aldı.

Mardin Derik doğumlu olan şair Çiçek'in yaşamı da 1990'lı yıllarda birçok Kürt ailenin yaşadıklarından farksız. Maddi sıkıntılar ve 12 Eylül Darbesi'nin ardından gelen süreçte okulu bırakmak zorunda kalan Çiçek, 1990'lı yılların etkisiyle ailesiyle birlikte İzmir'e göç etmek zorunda kalıyor. Bu zorunlu göçün ardından ormanda fidan dikme, teras açma ve yangın ekibinde çalışan Çiçek, daha sonra tarım işçisi olarak yaşamını sürdürüyor. “Şehirlerde ırgatlığa dair ne varsa tattım” diyen Çiçek, şimdi ise bir yandan esnaflık yaparak yaşamını idame ettiriyor, diğer yandan ise şiir yazıyor.

Çiçek ile hem yaşamını hem de son çıkan şiir kitabı 'Musa Anter Destanı'nı konuştuk.

'HERKESTEN VE HERŞEYDEN KAÇTIĞIM DÖNEMLERDE ŞİİRE SIĞINDIM'

Yaşam öykünüzü dinlediğimizde birçok işte çalıştığınız görülüyor. Şiir yazmaya nasıl başladınız?

Hayatta ekmek kavgasına dair ne varsa yaşadım. Bu yüzden bazen ''Ne iş yapıyorsun?”' diye soranlara ''Hayatın teknik amelesiyim'' diye tanıtıyorum kendimi. Okulu erken bıraktım. Okumalarımaysa bazen tarlada bazen simit tezgahının altında bazen de ayakkabı boyama sandığı içinde sakladığım kitaplarla hemhal olmaya çalıştım. Yazma işi ise benim için her zaman bir sığınak oldu. Herkesten ve her şeyden kaçtığım dönemlerde şiire sığındım. Şiirler yazıp biriktirmeye çalıştım. Biriktirdiklerimi 2020 yılında 'Yanan Külde Vuruldum' adlı bir şiir kitabı olarak Pupa Yayınları’ndan, dost ellerin yardımı ve desteğiyle çıkardım. O da benim için büyük bir şans bir moral ve gurur kaynağı oldu.

'APE MUSA'YI CANLI GÖRME ŞANSIM OLMADI AMA HAYAT BANA AİLESİNİ YAKİNEN TANIMA ŞANSINI SUNDU'

'Musa Anter Destanı' ikinci kitabınız. Musa Anter'i şiirlerinizle anlatmaya nasıl karar verdiniz?

Açıkçası bu kitabı yazarken sevgili dostum gazeteci-yazar Mazlum Vesek’in desteğini belirtmek gerek. Yazmamı öneren de kendisi olmuştu. Desteği ve inancı ile bana ilham kaynağı oldu. Yazma fikri ilk etapta beni korkutmuş olsa da, biraz düşündükten sonra söylediklerine hak vermiştim. Apê Musa'yı yaşarken görme şansım olmadı belki ama hayat bana ailesini yakinen tanıma şansını sundu. Musa Anter isminin ağırlığının tedirginliği ve korkusunu da iliklerime kadar hissediyordum. Arkadaşım Vesek'in heyecanı ve sevinci karşısında ''tamam'' dedim ve başladım.

Musa Anter Destanı, Vejdin Çiçek, Pupa Yayınları, 2021.

'ANTER AİLESİ, ANLATIMLARIYLA İLHAM VERDİ, GÜÇ KATTI'

Şiirlerinizi kaleme almadan önce 'Ape Musa'yı ailesinden dinlediniz mi?

Gerek Rahşan Anter gerekse Anter Anter ve elbette ailenin diğer bireyleri beni adeta aileden biri olarak kabul ettiler. Dışarıdan bakan için aileden biri görülüyorum. Nitekim Rahşan annem olsun, amcam Anter olsun beni kendi öz çocuklarından ayırmadılar, ayırmıyorlar. Onlara da bu konuda minnettarım. Özellikle 'Musa Anter Destanı'nı yazarken ciddi emekleri, katkı ve destekleri oldu diyebilirim. Apê Musa hakkında onlardan dinlediğim anı ve yaşam hikâyeleriyle bana en çok ilhamı ve gücü onlar kattılar.

'O YILLARIN SİYASİ ATMOSFERİNİN İÇİNDE BEN DE PAYIMA DÜŞEN NE VARSA YAŞADIM'

Musa Anter deyince akla gelen ilk noktalardan biri de 1990'lı yılların karanlığı... Siz o dönem neler yaşadınız?

Musa Anter denince aklıma çocukluğum gelir. Bunu anlatmadan 90’lı yıllara gelirsem çok şey eksik kalır. Tabii o zamanlar paramız yok, çocuğum daha. Bir akrabanın kahvehanesinde çalışıyorum. İlçemizde sadece bir tane gazete bayii vardı. Hacı Kaptan derdik ona. Şimdi yaşamıyor. Ona gider gazete alma bahanesiyle gazeteleri kurcalardım. O zamanlar Gündem’de yazan Apê Musa’nın köşesini kaşla göz arasında okur bırakırdım. Tabii bunu bir tek ben yapmıyordum. Başkaları da vardı. Hacı Kaptan bunu fark edince başa çıkamayacağını anlamış olacak ki garibim köşede masaya her hafta taze bir tane Gündem gazetesi bırakmaya başlamıştı.

O yılların siyasi atmosferinin içinde her zorunlu göç mağduru gibi ben de payıma düşen ne varsa yaşadım demek yeterli olur diye düşünüyorum.

'MUSA ANTER CİNAYETİ FAİLİ MEÇHULLERİN DÜĞÜM NOKTALARINDAN BİRİ'

Musa Anter cinayeti bugün hala birçok davaya konu oluyor. Bu cinayetle ilgili neler söylemek istersiniz?

Musa Anter cinayetinin şu an ülkemizde 4 ile 5 bin faili meçhul cinayetin düğüm noktalarından bir tanesi olduğunu düşünüyorum. Bu sebepten 30 yıla yakındır dava sonuçlanamıyor. Bana göre Musa Anter davası çözülürse çorap söküğü gibi her şey ortaya dökülür. Hatırlarsınız Mehmet Ağar da “Duvardan bir tuğla çekersek, üstümüze yıkılır” derken bir yanıyla bunu ima ediyordu.

'MUSA ANTER BU ÜLKENİN GENÇLERİ VE AYDINLARI TARAFINDAN TAM ANLAMIYLA ANLAŞILMADI'

Daha önce Musa Anter ile ilgili yazılan kitaplar var ancak sizin şiir kitabınız bir ilk niteliğinde. Bugüne kadar ortaya çıkan eserlerle ilgili neler düşünüyorsunuz?

Çocukluk ve gençliğimin idolü olan Musa Anter hakkında benim bildiğim üç tane kitap ve sayısız köşe yazısı yazılmıştır ama yeterli mi? Güzel ülkemizin yarım asırdan fazla girdisi, çıktısı, sanığı, tanığı, davalı ve davacısı olan biri için tabii ki değil ve de eksik. Bana göre Musa Anter bu ülkenin gençleri ve aydınları tarafından tam anlamıyla anlaşılmadı. Halen de anlaşıldığı kanısında değilim. Derin güçler bizim aydınlarımızı bizden daha iyi anlıyordu. Bence Apê Musa'nın kalemi onları ciddi anlamda korkutuyordu. Bu sebepten 72 yaşında canına kast ettiler. Bu ülkenin çocukları olarak bizler bu noktada çok eksik ve zayıf kalıyoruz, inancım bu yöndedir.

Kendi adıma Musa Anter'e olan gönül ve diyet borcum dışında, teknik amele olan ben Vejdin Çiçek olarak esas yazma sebebim aydınlarımızın duyarsızlığı. Birçok kişi bilirim Musa Anter sofrasında bulunmuş, çay- kahve içmiş, aynı sohbetin içinde hemhal olmuş... Şu an bile istese ses getirebilecek yazar, gazeteci ve aydınların sağır-sessizi oynamaları oldu da denilebilir. Öyle inanıyorum bu kadar emek ve bedel ödemiş biri dünyanın başka bir ülkesinde olsa çok daha farklı anlatılır, yazılır ve çizilirdi.

SON SÖZÜM: 'UNUTMA, UNUTTURMA'

Okurlarınızdan aldığınız tepkiler nasıl? Son olarak okurlarınıza neler söylemek istersiniz?

Açıkçası gerek sosyal medyadan yazan veya bana direk ulaşan okurlardan çok değerli görüşler aldım. Güç ve moral verdiler sağ olsunlar. Diyarbakır’dan arayan bir arkadaşın telefonda uzun uzun ağlaması beni çok duygulandırmıştı. Bendeki hüznün ve kabullenilmemiş bu cinayete olan can sıkıntısının okuyucuya geçmiş olması beni etkiledi.

Mümkün mertebe daha çok okumalarını ve güzelim ülkemizin böyle değerlerine her zaman sahip çıkmalarını söylemek isterim. Çünkü geçmişini unutan bir millet geleceği yakalayamaz. Son sözüm "unutma ve unutturma".