Saklı ve görünen lezzetler
Umberto Eco Gülün Adı’nda “Bizler kitaplar için yaşıyoruz. Kargaşa ve yozlaşmanın egemen olduğu bir dünyada hoş bir görev bu.” diyordu. İlgimi çeken ‘bu hoş görevi’ farklı şekilde yapan tasarımcı Dinah Fried’ın edebiyat ve yemek sevgisi fotoğraflarını bir araya getirdiği “Hayali Yemekler” kitabıydı.
Edebiyat tarihinin yiyecekle ilgili en çok anımsanan sahnesi ne olabilir?
Eleştirmenlerinin çoğunun düşün birliği, Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzinde yapıtındaki unutulmaz ‘çaya batırılan keki ağzına atma’ anıdır.
Kayıp Zamanın İzinde yedi ciltlik bir roman, on dört yıllık emeğinin ürünü. Marcel Proust beş yüze yakın karakterin yaşamını uzun bir zaman diliminde birbiriyle bağıntılı bir kurguyla yazmış ve “bu kadar uzun bir anlatıda doğabilecek boşlukları ‘ben’ dilini kullanarak, anları birleştirerek, karakterleri döngüsel bir kurguyla yaşatarak ve zaman algısını genişleterek sağlamış…” (Haluk Öner, Asos Journal, Haziran 2014)
Proust, eserinin ana düşüncesi olan geriye dönüp hatırlama eylemini, aslında ağzına attığı en az yarım düzine yerde adı geçen, tad ve kokusunu hissettiren bu keke borçludur sanki.
“…Annem birini gönderip, Küçük Madlen denilen, bir tarak midyesinin oluklu çeneleri arasında biçimlendirilmiş gibi görünen o kısa, tombul keklerden aldırdı. Az sonra, o kasvetli günün ve iç karartıcı bir yarının beklentisiyle bunalmış bir halde, yaptığım şeye dikkat etmeden, yumuşasın diye içine bir parça Madlen attığım çaydan bir kaşık alıp ağzıma götürdüm.”
İlginçtir Kayıp Zamanın İzinde ile örneklenen ve tadılanın -burada kek- bireyde fizyolojik ve duygusal çeşitli tepkimeler oluşturduğu saptamasını Meksikalı yazar Laura Esquivel Saklı Lezzetler’de şöyle yapar:
“Yediğimizin biyolojik bileşimleri bizim hücrelerimizin DNA’sının içine işler ve onda çok içsel tatlar bırakır. Bilinçaltının en ücra köşelerine, anıların canlandığı yerlere kadar süzülür ve sonsuza dek hafızada yer alır.”
Ancak Proust sözcüklerini sadece Madeleine kek için gezindirmez;
“(…) Françoise, kömürü karıştırır, patatesleri buhardan geçirir, iri teknelerden, karavanalardan, kazanlardan, balık tencerelerinden av etinin piştiği çömleklere, pasta kalıplarına, küçük krema çanaklarına kadar çok çeşitli seramik kaplarda, her boydan tencerelerde önceden hazırlanmış olan mutfak sanatı şaheserlerini, ateşte tam kıvamında pişirerek tamamlardı…”
Umberto Eco Gülün Adı’nda söylüyordu, “Bizler kitaplar için yaşıyoruz. Kargaşa ve yozlaşmanın egemen olduğu bir dünyada hoş bir görev bu.” İlgimi çeken ‘bu hoş görevi’ farklı şekilde yapan bir kitaptı, San Francisco'da yaşayan tasarımcı, sanat yönetmeni Dinah Fried edebiyat ve yemek sevgisini Fictitious Dishes/Hayali Yemekler adıyla fotoğraflamış, sonra çektiklerini bir kitapta toplamış, yayınlamıştı.
"İtiraf ediyorum" diyecektir.
"Jack Kerouac'ın On the Road/Yolda romanını okudum, ama konusu hakkında çok şey söylemek istemiyorum. Evet, oradaki yolculuğu biliyorum. Ama sözünü etmek istediğim, karakterler ya da yaşanan önemli olaylarla ilgili şeyler değil. Belleğimde kalan harika yemek tarifleri. Ve beni yola çıkartan gerçekte okuduğum bu yemek tariflerini bir deftere not etmek isteğidir. Yolda tek örnek değil. Laura Ingalls Wilder'ın kitaplarındaki hoecakes'i (George Washington'un favori kahvaltısı olarak bilinen, mısır unu, yumurta ve süt katılarak yapılan bir çeşit krep- OM) ve pamuk şekerini de hatırlıyorum.”
Fotoğrafladığı yemeklerin işte ünlü kitapları:
Alis Harikalar Diyarında, Oliver Twist, Çavdar Tarlasında, Yolda, Heidi, Bülbülü Ölürmek, Ejderha Dövmeli Kız, Kuğuların Yolu, Moby-Dick.
Aşağıda Ejderha Dövmeli Kız örneğinde olduğu gibi, fotoğraflarda görünenler doğaçlama düzenlenmedir. Dinah Fried'a göre, romanın ana karakterleri sürekli sandviç ve kahve tüketmektedir.
Moby-Dick’i fotoğraflama sırası geldiğinde romanın 15. bölümünde yer alan bir konuşma esin kaynağı olacaktır. Tereyağ, biber eklenmiş istiridye suyuna tuzlanmış domuz etinin doğrandığı, dövülmüş gemi bisküvisi unundan yapılan fındık büyüklüğünde yuvalamalarla pişirilen bir çorba vardır.
Onu fotoğraflamaya yöneltenin başlangıçta çocukken okudukları olduğunu söyler. Ki işte onların içinde Johanna Spyri imzalı, neredeyse 140 yıl önce yayımlanmış olmasına karşın içten duygularla okunmaya devam eden Heidi de vardır.
“Gerçekten kitaptaki favorilerimden biri. O an -çocukken okumak, bilirsiniz, büyükbabasının çok özenle keçi sütü peyniri koyarak kızarttığı ekmeği izleme beklentisi - her zaman benimle kalmıştır. Fotoğraf çekiminde kullandığım çatalı bit pazarında buldum ve sanki bir zafer hissettim. Sanki yıllarca kullanılmış gibi eski ve biraz yıpranmış görünüyordu, bu yüzden o fotoğraf için mükemmel bir çatal olduğuna karar verdim.”
Dinah Fried fotoğraf ve albümü yardımıyla belki de ilham kaynağı romanları merak edenlerin sayısı da artmıştır. Gerçekte bu düşüncem serinin ilk kitabı olan Swann'ların Tarafı’nın filme de alınmasından sonra -bir bölümü ayrı bir roman olarak yayımlandı- Marcel Proust kitapları için de geçerli olabilir.
Alman yönetmen Volker Schlöndorff’un uyarladığı filmin adı Un Amour de Swann/ Swann’ın Bir Aşkı (…) ve roman aynı adla ve “Burada olaylar Marcel'in değil de Swann'ın çevresinde dönmesine, anlatıcının kendi serüveniyle dolaysız bir bağıntısı olmamasına karşın, Geçmiş Zamanın İzinde’nin bir bölümünü oluşturur." açıklamasıyla ülkemizde de yayınlanır…
Sanırım, en korkulacak şey Marcel Proust’a ilişkin izleri bulamamak…
Eğer evde yapmayı denerseniz Madeline kek tarifi ise aşağıda.
Madeline kek
Hikaye edilişe göre 26 Ocak 1736 tarihinde, tahttan çekilerek Fransa'da yaşamak zorunda kalan Polonya kralı Stanislas Leszczynski'nin şatosunda pasta ustası Madeleine Paulmier de çalışmıştır. Kral, Madeleine'in kendine özgü bir içerik ve ustalıkla yaptığı kekleri çok beğenip sık sık yemek isteyince, bu minik kekler Madeleine Paulmier’e ithafen ad almış. Günümüzde yapılışı şöyle (bazı tariflerde gramaj ve yumurta örneğinde olduğu gibi sayılar farklı):
165 gr un
1 kahve kaşığı kabartma tozu
2 yumurta
85 gr pudra şekeri
30 gr bal
60 ml gr süt
Bir limonun ince rendelenmiş kabukları ve çorba kaşığı limon suyu
85 gr eritilerek soğutulmus tereyağı
(Limon kabuğu yerine, uygun oranda vanilya da kullanılabilir.)
Fırını 190 dereceye ısıtın. Kek kalıplarını tereyağı ile yağlayın-dondurucu da bekletin.
Unu ve kabartma tozunu birlikte elekten geçirin.
Bir mikser yardımıyla yukarıdaki malzemeye, yumurta, bal, tereyağı (bal tadı “Madlen” kekinin önemli bir özelliği-bal aynı zamanda kekin kurumasını da önler) ve sütü ekleyerek 5-7 dakika arası kremamsı oluncaya dek çırpın. Limon suyu ve rendesini ekleyin, 10 dakika dinlendirin.
Kalıplara dikkatlice dökün ve 12-15 dakika pişirin. Soğutun.